Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2004 00:00
ÇAÄžRILMAYAN YAKUP I         KurbaÄŸalara bakmaktan geliyorum, dedi Yakup         Bunu kendine üç kere söyledi         Onlar ki kalabalıktılar, kurbaÄŸalar         O kadar çoktular ki, doÄŸrusu ben ÅŸaşırdım         Ben, yani Yakup, her türlü çagrılmanın olaÄŸan ÅŸekli         Daha hiç çaÄŸrılmadım         Biri olsun "Yakup!" diye seslenmedi hiç         Yakup!         Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım         Ve içimden durgun ve çürük bir suyu düşüreyim         Ceplerimdeki eskimiÅŸ kağıt parçalarını atayım         Sonra bir güzel yıkanayım da.         Ben size demedim mi.         Evet, kurbaÄŸalara bakmaktan geliyorum         Sanki böyle niye ben oradan geliyorum         Telaslı, aç gözlü kurbaÄŸalara         Bakmaktan         Bilmiyorum         Bilmiyorum, bilmiyorum         Ben, yani Yusuf, Yusuf mu dedim? Hayır, Yakup         Bazen karıştırıyorum.         Bazen karıştırıyorum ya, çok uzun bir gündü         Sonra bu çok uzun günün sıcak bir günü         Kediler kırmızı alevler halinde koÅŸuyordu         Onlar iÅŸte hep boyuna koÅŸuyordu         Birileri çıkıyordu ordan burdan         Hiç çıkmamak halinde ve olgun         Birileri çıkıyordu         Geceden kalma bir lamba yanıyordu, açık         Bir pencerenin sokaÄŸa doÄŸru içinde         Bu uyum korkunçtur Yakup!         Yakubun olması korkunçluÄŸudur bu         Dünyanın insana doÄŸru içinde         Yakup, Yakup!         Burdayım, yani ben.. evet, geliyorum         Lambayı söndürmesinler, geliyorum         Siz bütün lambaları yakın, evet         Ben, yani Yusuf, Yusuf mu dedim? hayır, Yakup         Bazen karıştırıyorum.         Ve kendine bilinmeyenler yaratan Yakubum ben, iyi ya         DurduÄŸum bir gündü, diyorum, bütün ilgiler sizin olsun         Her türlü bir ÅŸeyler sizin olsun, ben artık         Hep böyle istiyorum, ayıp degil ya         DurduÄŸum bir gündü, diyorum, yüzümü göğe doÄŸurduÄŸum         Bir gündü ve yaÅŸar gibi kaldığım bir yaÅŸama içinde         Ve yollarda ölü baykuÅŸlar bulduÄŸum         Bir ölünün günü boyayan renginde         Çürük evler bulduÄŸum, içleri sonsuz kayalar         Kayalardan dondurmalar sorduÄŸum         Ben, yani Yakup, Yakubun hiç çaÄŸrılmamış ÅŸekli         Kim bilir ne diyordum         (Kim bilir ne diyordu bir baykuÅŸ yaratıldığına         Bir baykuÅŸ tarafından         Ve bütün baykuÅŸlar o bütün baykuÅŸların arasında ne oluyordu         Ben ne oluyordum.)         Bütün iskemleler ağır ve hastalıklı         Bir gidip bir geliyordum kendime aptallaÅŸarak         Bunu Yakup söyledi         Dedi ki, çünkü herkes Yakubu yaşıyordu, bense         Çöllerden ve kızgın güneÅŸlerden icatlar yapıyordum         Kızgın kağıtların üstüne         Ve alevler halinde dünya bana dokunuyordu         Ve ayakta soÄŸuk bir bira içmiÅŸ kadar bir anlamım oluyordu bazen         Ölüyordu ve bir de         Bir otobüse bindiÄŸim, biletçinin bilet bile kesmek istemediÄŸi ben         Kendimi koruyordum         Bunu bana Yakup söyledi         Öyle bir Yakup ki bu, onca din kitaplarının sözünü bile etmediÄŸi         Kimsenin sözünü bile etmediÄŸi bir Yakup         Ben         Bunu hep biliyorum         Bunu hep biliyorum ve iÅŸte         Özgürüm, cezasız duruyorum.         II         KurbaÄŸalara bakmaktan geliyorum         Dedi Yakup, bunu kendine üç kere söyledi         TelaÅŸlı, açgözlü kurbaÄŸalara         Bakmaktan geliyorum. Ben sanki Yusuf         Ve Yusuf deÄŸil         Her gün bir tahtaboÅŸta asılı duruyorum         Ve durmuyorum. Ben iÅŸte Yakup         Yok artık karıştırmıyorum.         TaÅŸ merdivenleri ağır ağır çıktım, bunu ben böyle yaptım         Eski taÅŸ merdivenleri. Yanımdan bir sürü adam         Geçti ve kolayca gittiler         Müzik aletleri renginde ve pırıl pırıl gittiler         Yanan güneÅŸin altında         Onlar ki.. onlara benzer ÅŸeyleri ben çok gördüm         Ve onlar bir zamanı tamamladılar, öyle yaptılar         Ve sordum         Yakup daha baÅŸka nasıl bir Yakup olsun         Ve onlar daha baÅŸka nasıl bir onlar olsunlar ki         Yakup ve onlar nasıl olsunlar. Ä°ÅŸte ben taÅŸ merdivenleri         KurbaÄŸalara baÄŸlayan taÅŸ merdivenleri         Durmadan kendimle karıştırıyordum         Kimse beni tutup çıkarmıyordu         Vıcık vıcık taÅŸlar duyuyordum ayaklarımın altında         Anlamsız, yapışkan bir yığın taÅŸlar         Yoruldum! bunu sanki biri söyledi         Yakubun biri         Ara katta bir pencerenin önüne ancak gelebildim         Kendime bir isim düşünerek         Birden ki bir isim düşünerek kendime. Hayır bu kimse deÄŸil         Ancak gelebildim         AÅŸağıda bir luna park kımıldıyordu. Ah kurbaÄŸalara bakmam gecikecek         Luna park kımıldıyordu, hem öyle deÄŸil         Bu uyum korkunçtur Yakup         Bir yokluÄŸun kımıldamaya doÄŸru içinde         Ve sen ki böyle tanımlanırsan Yakup         Yakuup!         Bir ÅŸey ki seni çağırıyor, o ÅŸimdi ne olmalı         Gene bir Yakup olmalı bu, Yakup         KurbaÄŸalara bakman gecikecek, bunu ben nasılsa söylüyorum         Nasılsa ben bunu bir kere söylüyorum         GüneÅŸe kırmızı top taşıyan bir adamın tahta bacağını cök yakıyordu ki         Adam içinden bağırdıkça dünya         Ters yonden yaratilıyordu, diyebilirim         Bir öğle üzeriydi adamın içindeki kalp         Kan kalp         Kırmızı top         Yakıcı dönüşümler çıkaran         Belli ki susmak yaratılmamış ÅŸekliydi dünyanın         Öyle deÄŸil mi Yakup         Hemen hemen öyleydi, Yakup bunu söyledi         İyi ki söyledi. Ara katta bir pencerenin önüne ancak gelebildim         Şimdi bir kurtarabilsem ayaklarımı         O benim ayaklarimı.. taÅŸlardan         Bir kurtarabilsem         Saat on ikiyi gösteriyordu ki, ben nerdeydim         Bir zamansızliğın Yakuba doÄŸru içinde         Saat on yediyi ve yirmi biri         Gösteriyordu ki, ben nerdeydim         Her saniyedeki ve iÅŸte her saniyedeki         Ben, yani Yakubun o dağılgan ÅŸekli         Nerdeydim.         Bilmem ki. Bir avukat benim ellerimi tuttu. Gözlüklü bir kadındı bu, iyi mi         Kim bilir bir çağın neresinden burada. Anlaşılması         Yoktu ki. Kendine özgü bir duruÅŸu         Yoktu ki. Pek güçlü kolları vardı yalnız         Ne diyordum, ben iÅŸte Yakup         Çekiverdi beni taÅŸ hamurun içinden         Pek öyle gürültüyle deÄŸil         Bir baÅŸka yapışkanlığın içine         Çekiverdi beni         Göğüsleri pek hoÅŸtu, ipekli bir giysinin altındaydı onlar         Sonra elleri ve kalçaları pek hoÅŸtu         Kılların ve bütün oynak yerlerin ölümlere doÄŸru içinde         Bacaklarıyla bir ÅŸeyler bir ÅŸeyler bir ÅŸeyler yapıyordu artık         Onu ben çok iyi görüyordum. Ama çarÅŸaflar, öyle bir takım         kıpırdanmalar         araya                 giriyordu         Engelliyordu bizi         Ter içindeydik. Ellerimden çekiyordu. Ter içindeydik         Beni kurtarmak istiyordu, bir isim gibi Ben'i         Ter içindeydik         Terlerimiz üstümüzde duruyordu, yıkanmış yeni kaplar gibiydik         Üstümüzde olgun ve kararsız su tanecikleri bulunan         Biz Yakup         Biz gözlükten, taÅŸ hamurdan ve beyaz çarÅŸaflardan         Ve biraz hiç çaÄŸrılmamaktan yapılmış         KurbaÄŸalara geldik.         III         KurbaÄŸalara bakmaktan geliyorum         Dedi Yakup, bunu kendine üç kere söyledi         Masalarda oturmuÅŸlardı. Ben oradan geliyorum         Yazı makineleri, kağıt sesleri         Ben oradan geliyorum.         Önce bir kenarda durdum, hiç kimse beni çağırmadı         Sonra bir yer bulup oturdum. Hadi bir sigara iceyim dedim         Olmaz, dedi mubaÅŸir kıliklı kurbaÄŸanın biri         Belli ki yeni tıraÅŸ olmuÅŸtu, bana yakasından bir kopça eksik gibi geldi         Öyleyse peki, dedim, ayaÄŸa kalktım, şöyle bir duvara dayandım         Bu kez de duvarlarda sanki duvarca bir sözdizimi         Olmaz ki, Yakup!         Peki Yakup ne yapsın, bu aklımdan bile geçmedi         Herkesin durduÄŸu bir yere gittim. Ben Yakup         Ya onlar kimdi         Aralarına aldılar beni. Artık ben hiçbir ÅŸey göremiyordum         Biri bir ÅŸeyler söylüyordu yalnız, yüksekce bir yere oturmuÅŸÂ Â Â Â Â Â Â Â Â Onu ben duyuyordum         Duyuyordum, sesi başımın üstünden dünyaya yayılıyordu         Ve "Yakup" sesini ancak anlıyordum. Yakubun ötesinde         Birtakım sözler ediliyordu, onları ben anlamıyordum         Anlamıyordum ama, iyi sözler söylemiyorlardı benim için         Sonra bir sey daha vardı anlamadığım: yani ben neydim ki, ne yapmış         olmalıyım         Ben, yani Yakup         Dedim ki kendi kendime, insan ne söylerse söylesin         Ve ne yaparsa yapsın, öyle deÄŸil mi         Bütün bunlar bir bir kalacaktır yaÅŸamanın içinde         Diye düşündüm ya ben         Ben, yani Yakup         Butun gücümle bunu bağırdım         Ben ki bağırdım iÅŸte, bütün kurbaÄŸalar bir olup beni dışarı çıkardılar         Bir odaya aldılar beni, ellerime gözbebeklerime         Daha baÅŸka yerlerime de baktılar         Sonra bilmiyorum ki, kapıyı gösterdiler bana         Ben, Yakup, beni hiç kimse çağırmadı         SokaÄŸa çıktım, bir sürü yerlerden geçtim. Åžimdi         Hatırlıyorum da, bir deniz kıyısında azıcık durabildim         Yosunlar, kumlar, ÅŸeytan minareleri         Ve kumlarda katılaÅŸmış kıvrımlar         Bağırdım, bağırdım, bağırdım         Tanrının ayak izleri!         Tanrının ayak izleri!         IV         KurbaÄŸalara bakmaktan geliyorum. Ben Yakup         Bunu Yakup söyledi         Yıkanmış çamaşırlar duruyordu odamın penceresinde         Gök iÅŸte bu beyazlıktan azıcık alıp veriyordu, diyebilirim         Bir kırlangıç onu kirletmese         Ki onlar o kadar çok siyahtırlar ki, ben         Onları hiç sevmem         Ve demek ki benim odamda hiç kimseler yoktur         Odamın düşünülmesi halinde bile         Kimseler yoktur         Biri sanki çarşıya çıkmıştır sürekli bir biçimde         Ve biraz da çarşılar         Ve durmadan satılan o kırık dökükler bitmez ki         Bitmesin         Çünkü bir gün bir boy aynası satın almak istiyorum ben         Kirli ve eski         Bir at arabasının aynaya doÄŸru büyüyen içinde         Onu ben taşıtmak istiyorum, caddelerin         İntiharlara doÄŸru büyüyen içinde         Ben, yani Yakup         KurbaÄŸalara bakmaktan geliyorum iÅŸte         Açgözlü, mor kurbaÄŸalara         AkÅŸama doÄŸru bir dilim ekmek yiyeceÄŸim belki         Bir bardak da süt içeceÄŸim. Sonra         Bir güzel uyumak istiyorum, bütün gün çok yoruldum         Ben         Gözlükten, taÅŸ hamurdan ve çarÅŸaflardan         Ve biraz hiç çaÄŸrılmamaktan yapılmış Yakup         Uyumak istiyorum.         Ve sabah bunları bir bir kendime anlatacağım         Yakubun gene bir yokluÄŸa doÄŸru büyüyen içinde.  Â
button