Çağdaş sanatın Babil Kulesi

Güncelleme Tarihi:

Çağdaş sanatın Babil Kulesi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 30, 2011 21:39

Bu sene 10’uncu yılını kutlayan Proje4L/ Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi, açılışını 16 Eylül’de gerçekleştirdiği ‘Elgiz10 Istanbul’ adlı uluslararası sergide, 42 sanatçının çalışmalarını bir araya getirirken farklı yorumlara alan yaratmaya çalışıyor.

Haberin Devamı

Elgiz Koleksiyonu’nun yeni bir yorumunu, İngiliz sanatçı Gavin Turk’un de yer aldığı yeni projelerle beraber sunan sergi öncesi 10’uncu yıl etkinliklerinden bir başkası da Uluslararası Kadın Koleksiyonerler Paneli. Etkinlik, dünyanın çeşitli ülkelerinden üç kadın koleksiyoner Ella Fontanals Cisneros, Patrizia sandretto Re Rebaudengo ve Basma Al Sulaiman’ın katılımı ve Michele Codoni’nin moderatörlüğünde yapıldı. Panelde her biri koleksiyonunu bir toplumsal proje beraberinde paylaşan konuşmacılar, kendi deneyimlerini ve sanatta değişen sosyal sorumluluk kavramlarını ele aldılar.

HİNDİ, TÜRKİYE VE TÜRK KARMAŞASI

Müzenin girişindeki büyük duvarda yer alan ilk çalışma, bu sergi için Gavin Turk’un gerçekleştirdiği bir grup işten oluşuyor. İroni ve kara mizah unsurlarını kullanarak, güncel hayatla sanat arasında farklı bir ilişki kuran İngiliz sanatçı Gavin Turk, kendi soyadı ve kimliklerin dualitesi gibi konulara gönderme yapan işinde ironi olarak Hindi, Türkiye ve Türk kavramlarını işliyor. Hindi desenli duvar kağıdının üzerinde Turk’ün ünlü işi ‘Cave’in halı üzerinde uygulanmış hali yer alıyor.
Serginin ilk bölümünde bir duvar, üzerindeki beyaz cam parçacıklarıyla hemen dikkati çekiyor. Nejat Satı’nın ‘Fahrünnisa İçin Kırılmalar’ ismini verdiği bu duvar heykeli Fahrelnissa Zeid’in Elgiz Koleksiyonu’ndan seçilen iki resmi için özel olarak üretildi. 1901 doğumlu Zeid, 1982 doğumlu Nejat Satı ile aynı duvarda bir araya gelirken, Burak Bedenlier’in binlerce terra-cotta küpten oluşturduğu ‘Babil Kulesi’ adlı eseri ise müzenin içerdiği kültürel çeşitliliğin altını çiziyor.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/563d54b0f018fb32c8ee684a

MECBURİ İSTİKAMET

Sergi nedeniyle, Elgiz Koleksiyonu’ndan henüz gösterilmemiş olan Gerhard Richter, Louise Bourgeoise, Eric Fischl gibi sanatçılara ait çalışmalar da ilk kez sunuluyor. Müze zemininin tamamını kapsayan parlak metalik şeritler, Lale Delibaş’ın özel tasarladığı yeni işi ‘Mecburi İstikamet’ isimli yer heykeline ait. İzleyicilerin, üzerinde yürürken belli belirsiz kendilerini de görebilecekleri kadar yansımalı bir yüzeye sahip olan bu çalışma; koleksiyon,  izleyici ve sanat eseri arasındaki geçirgen olmayan ilişkiye göz kırpıyor adeta.
İskender Yediler’in ‘Wolke’ isimli şişme heykelinin ise ironik bir karakteri var. Metalik renkli bulutların arasından sızan sarı renkli güneş ışıklarını stilize eden bu çalışma, sanatçının Elgiz Koleksiyonu’ndaki diğer çalışmasıyla da yakın bir ilişki içinde. Bu büyük boyutlu heykel, yansıtan parlak yüzeyiyle hem Lale Delibaş’ın çalışmasının hem de müzenin farklı yükseklikteki duvarlarla bölünmüş olan ana mekanına gönderme yapıyor.

Haberin Devamı

SERGİDE KİMLER VAR?

Darren Almond, Doug Aitken, Louis Bourgeois, Adnan Çoker, Ergin Çavuşoğlu, Burhan Doğançay, Nejad Devrim, Tracey Emin, Eric Fischl, Jan Fabre, Gilbert&George, Murat Germen, Günter Förg, Nan Goldin, Barbara Kruger, Elke Krystufek, Azade Köker, Mustafa Kunt, Sol Lewitt, Bjarne Melgaard, Jonathan Meese, Paul McCharty, Sarah Morris, Mateo Mate, Frank Nitsche, Abdurrahman Öztoprak, Marcus Oehlen, Ferhat Özgür, Jorge Pardo, Robert Rauschenberg, Gerhard Richter, Lisa Ruyter, Thomas Struth, David Tremblett, Johannes Wohnseifer, Tim White Sobiesky, İskender Yediler, Fahr-el-Nissa Zeid.
Sergi yapımcısı Dr. Necmi Sönmez

KOLEKSİYONU YENİDEN YORUMLUYORUZ

Haberin Devamı

Elgiz Koleksiyonu’nu, farklı alanlarda çalışan sanatçıların bu sergi için ürettikleri işlerle birlikte yorumlamak önemli bir çıkış noktasıydı. Burak Bedenlier, Lale Delibaş, Nejat Satı, Gavin Turk ve İskender Yediler bu nedenle proje geliştirmeye davet edildiler. Dolayısıyla bu sergi, aynı aile içindeki ikinci koleksiyoncu kuşağının da katılımıyla gelişen bu katılımıyla gelişen bir koleksiyonun, yeni çalışmalarla, farklı bakış açılarının gündeme getirildiği bir deneysel sahne karakterine sahip.
Sergiyi hazırlarken, ‘geçmiş, bugün ve yarın’ kavramlarından yola çıkarak, bu sergi nedeniyle tepeden tırnağa yenilenen müze mekânını üç farklı renkle, üç kavramsal alana ayırdım. Müzenin cam kapısından itibaren tasarlanan bu serginin siz izleyicileri selamlayan ilk parçası Burak Bedenlier’e ait. Küçük terra-cotta küplerin üst üste dizilmesiyle oluşan heykelde, Babil dilinde 10 sayısı anlamında bir işaret kullanılmıştır. Koleksiyonu adeta Babil Kulesi gibi yorumlayan Bedenlier, bu sayede, farklı kültürlerin bir araya gelmesiyle oluşan yapıya gönderme yaparken, Minimal Art akımına ait bir formdan, yani küpten yola çıkarak formla içerik kavramları arasında ilginç bir bağ kuruyor. İzleyicilerin cebine koyarak evlerine de götürebileceği bu küpler, farklı bir koleksiyonun da ilk adımı olabilir mi?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!