Güncelleme Tarihi:
TAŞI TOPRAĞI GERÇEKTEN ALTIN MI
Caner Şengünalp (28)
Sergiye İstanbul’dan katılan Caner Şengünalp, aslen Bursalı. 2005’te Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik Sanatlar Bölümü Heykel Anasanat Dalı’na girdi, dört yıl sonra birincilikle mezun oldu. Aynı yıl, yine bu okul ve bölümde konuk öğretim görevlisi olarak göreve başladı. Bir yandan da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Heykel Programı’nda yüksek lisansına devam ediyor.
Caner Şengünalp, Teras Sergileri’ne ‘işsizlik’ konusu üzerine bir heykelle katıldı. Serginin açılışından bir ay önce hazırladığı eser için bakın neler söylüyor: “İşsizlik, Türkiye’de her yönüyle ele alınması gereken bir sorun. Durum devam ettikçe birçok yeni unsurun temel faktörü de oluyor. Göç de bunlardan birisi. Son 50 yılda 11 milyon göç alan İstanbul da bu konuda rekortmen. 80’li yıllarda doğan ‘taşı toprağı altın şehir’ söylemi günümüzde geçerliliğini güçlenerek koruyor. Heykelim de bu söyleme bir gönderme. Kırsal bölgedeki kamu hizmetlerinin kısıtlılığı ya da şehirde kolayca ezilebilen kuralların gelire dönüşebilmesi göçü tetikleyen unsurlar. Teras Sergileri için yaptığım heykel de bu bilgiler doğrultusunda tasarlandı. Para kazanabilme uğruna İstanbul’a göç eden farklı karakterlerin farklı yollardan amaçlarına ulaşma çabası heykeli tasarlamamda önemli referans noktası oluşturdu.”
Müzenin yöneticisi Billur Tansel anlattı
NEDEN TERASTA
Teras Sergileri fikri bir yıl önce oluştu. Koleksiyonda yer almayan işlerin sergileneceği, değişen sergilerin yapılacağı bir alan olarak Sevda ve Can Elgiz tarafından düşünüldü. Hem kuruluş misyonumuz olan genç ve güncel sanatı destekleme hem de değişen sergilere platform olacak bir açık hava sergi alanı yaratmak için gündeme geldi. Amacı terasın etrafında bulunan plazaların gölgesinde, Maslak’ta yaşayan ve çalışanlara güncel sanatla buluşma imkanı vermek, özellikle genç sanatçılar için sanatçı yaratıcılığının gelişimini ve yeni izleyiciler kazanımını mümkün kılmak olan yeni bir girişim. Açık alan olduğundan planlaması, hazırlıkları kolay değildi. Her şey en ince teferruatına kadar düşünüldü. Terasa çıkmak için özel bir asansör inşa edildi mesela... Burada yılda en az iki sergi yapmayı planlıyoruz. Ayazağa rüzgarı ve soğuğu dillere destan olduğu için belki kış aylarında sergilere ara verilecek.
FONKSİYONLARINDAN UZAKLAŞTIRILMIŞ YAPILAR
Tanzer Arığ (37)
Ankaralı sanatçı Tanzer Arığ, çocukluk yıllarından beri duyduğu sanat merakını üniversite için Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nü seçerek devam ettirdi. Yüksek lisansını da aynı yerde tamamladı. Teras Sergileri’ndeki ‘Önü aslında arkası II’ adlı çalışması 2011-2012 döneminde hazırladığı bir seriden. Son dönemde üzerinde yoğunlaştığı mimari elemanları kendince yorumlamış. Bakın nasıl anlatıyor: “Mekânda kendini var eden ancak yapıların görkemiyle farkındalığını kaybetmeyle karşı karşıya kalan kemerler ve sütunlar var burada. Yeniden yorumlanarak görünür birer eleman oldular. Aynı zamanda kullandığım malzemenin inceliğine rağmen gerçekte olduğu gibi devasa yapıları taşıyabilecekmişcesine güçlü bir yapı oluşturmaya çalıştım. Fonksiyonlarından uzaklaştırılmış bir yapı ortaya koymak, yani herhangi bir yapıyı ayakta tutmak gibi bir işlevi olmayan ancak taşıyabilecekmişcesine kendi ayakları üzerinde güçlü duran bir köşe kemer yapma arzusu vardı içimde.”
OYNAMAKTAN ÇEKİNMEYİN
Tuğçe Yücetürk (29)
İzmirli sanatçı Tuğçe Yücetürk, eğitimine Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde devam ediyor. Teras Sergileri’ne ‘Re-Cycle’ adlı işle katılan Yücetürk, eserini şöyle anlatıyor: “Buluntu nesnelerden yapılmış bir iş bu; çöpleşmiş hurda haline gelmiş tekerlekleri kullandım mesela. Malzeme olarak metal, rahatlık ve esnekliktir. Bu alanda buluntu ve sanayi malzemeleri özgürce kullanıp farklı formlar ve farklı objeler yaratmaya imkân veriyor. Eseri hazırlarken hiçbir mesaj kaygım olmadı. Eğlenceli, pratik ve oynanabilir olsun istedim. Bu heykeli kendim için yapmıştım, ilk izleyici benim. Ürettiğim nesne çok kişisel ve duygusal, bu sebepten dışarıdan gayet yüzeysel ve herkese bir şekilde hitap edebilir. Sergiye gelenler onunla oynamaktan hiç çekinmemeli. Çünkü bu iş insanlar uzaktan baksın diye değil, oynasınlar ve oynarken de başka düşlere dalsınlar diye yapıldı...”
KENTSEL ÇEVREMİZE YABANCILAŞIYORUZ
Nuray Sevindik (30)
Cağaloğlu Anadolu Kız Meslek Lisesi Grafik Tasarım Bölümü’nden mezun olan Nuray Sevindik, üniversite için heykeli tercih etti. Ve 2001’de Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’ne girdi. 2008’de aynı bölümde yüksek lisansına başladı, hâlâ devam ediyor.
Nuray Sevindik, Teras Sergileri’ne 2005’te hazırladığı bir işle katıldı. Gün geçtikçe sayısı artan alışveriş merkezleri, devasa gökdelenler ve bu cam fanusların içinde rahatsız olmayan ya da farkındalıkları yok olan, yabancılaşan insanlardan duyduğu rahatsızlığı esere yansıttı. Sonucunda, insanların algılarını değiştirmek, mekânı görünür kılarak farkında olmadıkları ya da kayboldukları o sıkışmışlıktan çıkarmak için yaptığı bir iş ortaya çıktı. 10 santim çapındaki demir borularla hazırladığı eseriyle ilgili şunları söylüyor: “Amacım, izleyicinin fiziksel olarak içinde gezdiği mekânı algılamasını, yabancılaştığı kentsel çevreyle birebir ilişki kurmasını sağlamak. Çevremizde karşılaştığımız binlerce öge bizim için belirli bir zaman sonra görünmez olur, tekrar ve tekrar ilgimizi çekmez hale gelir. Bu yüzden izleyiciye sıradan davranışlarının yanında, yeni davranış modelleri öneren, belki de bir oyun nesnesine dönüşebilen, birçok perspektiften ilişki kurabileceği bir heykel tasarladım.”