Güncelleme Tarihi:
ÖZGE ÖZPİRİNÇÇİ FOTOĞRAFLARI
Genç oyuncu, "Bağdat Caddesi'nde büyüdüm, ancak 'cadde kızı' değilim. Gece 10'dan ya da 11'den sonra Cadde'ye çıkıp arkadaşlarımla bir şeyler içip evime dönerim. Gece eğlencem ise hep karşıda, Beyoğlu'nda oldu" dedi.
Özge Özpirinçci’yi ilk kez reklam filmlerinde ve birkaç dizide küçük rollerde gördük. O şimdi “Melekler Korusun” dizisinin başrolünde izleyici karşısına çıkıyor. Annesine karşı gelmek pahasına hayallerinin peşinden koşan İpek karakterini canlandıran 23 yaşındaki güzel oyuncu, InStyle dergisi için isyankâr bir havaya büründü.
Özge Özpirinçci, “Melekler Korusun”da Hümeyra’nın kızını oynayacağını ilk duyduğunda, “Hadi sete gide-lim!” diye bağırmak istemiş. İlk andan projeye ısınan güzel oyuncu, şimdi tatile giren diziden bahsederken, “Çok güzel bir enerji yaratıldı” diyor.
Daha önce “Cesaretin Var mı Aşka?” ile “Kavak Yelleri”nde rol alan Özpirinçci, “Bu benim ilk gerçek dizim. Bunu başrolde oynadığım için söylemiyorum. Set ortamını, enerjiyi sürekli ayakta tutabilmeyi, oyun alıp vermeyi bu sette öğreniyorum. ‘Cesaretin Var mı Aşka?’ sekiz bölüm çekildi sadece. ‘Kavak Yelleri’nde de konuk oyuncuydum. ‘Melekler Korusun’ benim için çok güzel bir tecrübe oluyor” diyor.
CADDE KIZI DEĞİLİM
Yakın zamanda tatil için Londra’ya gidecek olan genç oyuncu, bir sürü oyun ve müzikal izleyeceğini söylüyor. Döndükten sonra elbette güneye gitme planı var. “Denize girip vücudumdaki elektriği atmam lazım. Çok severim denizi. Bir de tekne turu olursa benden mutlusu olmaz” diyerek aklından geçenler hakkında ipuçları veriyor.
Anadolu Yakası’nda oturan Özpirinçci, Bağdat Caddesi’nde büyümüş.
Ama ‘cadde kızı’ olmadığını özellikle vurguluyor. “Gece 10’dan ya da 11’den sonra Cadde’ye çıkıp arkadaşlarımla bir şeyler içip evime dönerim. Gece eğlencem ise hep karşıda, Beyoğlu’nda oldu” derken dans etmeyi çok sevdiğini de anlatıyor: “Çıktığımda rahat olabildiğim, insanların benim nasıl dans ettiğimle ilgilenmediği yerleri tercih ediyorum.”
KALABALIKTA KAYBOLMAK
23 yaşındaki oyuncunun İstan-bul’daki kaçış alanları ise Caddebostan sahili ve Taksim. Buralara her gittiğinde kendisini mutlu hissettiğini anlatıyor: “Taksim’deki karmaşada kayboluyorsunuz. Kendinizle baş başa kalıyorsunuz. Çok kalabalık yerlerde insan rahatsız olur, bense o kalabalıkta kaybolmaktan mutlu oluyorum. Çünkü insanlar o kadar başka şeylere dalmış oluyor ki, sizi fark etmiyorlar.”
MAGAZİNSEL BİR DEĞERİM YOK
Magazin sayfalarında pek görmediğimiz Özpirinçci, özel hayatıyla gündeme gelmemesini ‘fark edilir bir yanı’ olmamasına bağlıyor.
“Özel hayatımı basından saklamak gibi özel bir çaba sarf etmiyorum. Sonuçta bir ilişkim var ve bunu herkes biliyor. Saklamak gibi bir derdim yok. Herkesin gittiği mekanlara gitmiyorumdur belki. Ya da gidiyorum ama fark edilmiyorum. Magazinsel bir yanım, değerim yok” derken, bu durumdan çok memnun olduğunu söylemeyi de ihmal etmiyor.
BİR GÜN ROCK’N ROLL BİR GÜN CİCİ KIZ
Söz modaya geldiğinde, Özpirinçci’nin tamamıyla ruh haline göre giyindiğini öğreni-yoruz. “Sabah uyandığımda canım ne istiyorsa onu giyerim. Bir gün rock’n roll, bir gün cici kız gibi... Asla geceden kıyafetimi hazırlayamam.”
Salı pazarından da kıyafet alıp giyen, Amerika’daki abisinin yanına gittiğinde Fifth Avenue’dan da alışveriş yapan Özpirinçci, en çok beyaz atletleri seviyor. Bir de şu sıralar elbise takıntısının başladığını söylüyor. Renklerde favorisi beyaz, siyah ve mor. Değişik takılar da
vazgeçilmezi.