Güncelleme Tarihi:
Porof. Zihni Sinir pek tipik olmayan bir bilim adamı. Bir kere doğuştan Porof. 35 yıl öncesinin efsane mizah dergisi Gırgır’da doğdu. Yaptığı işin alametifarikası başından çıkarmadığı kepi. Kendine özgü bir mucit. Saç modeli hiç değişmez, toplam altı tel saçının yarısını sağa, diğer yarısını sola tarar. Kaşları her daim çatıktır. Siniri biraz da meşguliyetinden, sürekli icatlar düşünmesinden. Masasından hiç kalkmadan şaşırtıcı ‘poroce’ler üretir. Yarattığı porocelerle bir yandan da güldürür. Nesneleri öyle farklı amaçlarla kullanır ki, “Vay be bunu nasıl düşünmüş” dedirtir.
TÜBİTAK’ın bile dikkatini çekmeyi başardı. Popüler Bilim Kitapları arasında albümünü yayınladı. Yine TÜBİTAK’ın aylık dergisi Bilim Teknik’in arka sayfasında yaklaşık beş yıl buluşlarını okurlarıyla paylaştı. Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu teknoloji tasarım dersi hazırlığı yaparken onunla ilişkiye geçti. Öğretmenlere yönelik seminerler verdi. Adı, sanıyla günlük Türkçeye bir deyim olarak yerleşti. Siz de gerçekleşmesi zor ya da ilginç projeler için ‘Zihni Sinir projesi’ demiyor musunuz? Hatta projeye ‘poroce’ diyen siyasetçiler de gördük. Hayal gücü sınır tanımayan Porof. Sinir yaratmaya devam ediyor.
MÜZESİNİ YAPMAK İSTİYORUM
Yaratıcısı İrfan Sayar, Porof. Sinir’in bazen önüne geçtiğini itiraf ediyor. Ama bu durumdan şikâyetçi değil hatta eğleniyor
- Porof. Zihni Sinir nasıl doğdu?
- Şimdiki adı Mimar Sinan Üniversitesi olan Akademi’de ikinci sınıftayken ev arkadaşım bazı çizimlerimi Oğuz Aral’a gönderdi. Gırgır’ın ilk zamanlarıydı. Önce köşe verdi. Sonra da ben ve Yavuz Taran yönetiminde bir sayfa... Çeşitli denemeler yaptık. Tip denemeleri yaparken Zihni Sinir’i çizdim. Sonra her hafta çizmeye başladım. Sonra giderek tek başına çizdim. Çılgın profesör tipinde yola çıktı. Sonra özgünleşti. İnsanla eşya arasındaki ilişkiyi sorgulayan bir karakter haline geldi.
- Bu kadar yıl geçti, Porof. Sinir hiç yaşlanmadı?
- 35 yıldır var ve hep aynı görünüyor. Yaşsız bir karakter. Her yaştaki çocukluğa hitap ediyor. Misyonu bir yandan da her yaştan insanın içindeki yaratıcılığı canlandırmak.
- Zihni Sinir hızlı değişime nasıl ayak uyduruyor?
- Mizah dergilerinin zamanı geçtikten sonra Arnavutköy’de küçük bir atölyede poroceleri üç boyutlu prodüksiyona dönüştürme işine girdim. Yani nesne yaratımları başladı. TÜBİTAK, bilimin popülerleşmesi için Porof. Zihni Sinir albümünü bastı. AB sürecinde yenilikçilik, yaratılıcık gibi konular ön plana çıkmaya başlayınca Zihni Sinir de çeşitli sergilerde yer aldı. Farklı söyleşilerde, hayata farklı açılardan bakabilmekle ilgili sunumlar yaptı. Yeni değişikliklere göre kendini adapte edebilen bir karakter.
- Sırada ne var?
- Bundan sonrasında düşündüğüm tek şey kendi müzesini yaratabilmek.
BENİ ONUN YANINDA ÇİZER ZANNEDİYORLAR
- Neden başka karakterler yaratmadınız?
- Zihni Sinir benimle çok bütünleşti. Hatta bazı durumlarda ipin uçu kaçtı. Bazen bana ‘Zihni’ diye sesleniyorlar. Telefonla Zihni Sinir’i arıyorlar. “Ben çizeriyim” deyince de “Çizeri değil, kendisiyle görüşmek istiyorum” diyorlar. Beni yanında çalışan bir çizer zannediyorlar.
- Porof.’u bir de sizden dinleyelim...
-Aslında başka bir gezegenden gelmiş ama Türkiye’yi seçmiş birisi gibi. Pratik çözümler bulabilme yeteneği büyük. Teknolojiyle uyumu sağlayabilecek adaptör buluşlar yapabiliyor. Herkesin dilinin ucundaki şeyi, poroceleriyle dillendirmiş oluyor. Bu yüzden popülerleşti. Çok sinirli. Kolay çözülmesi gereken problemler niye bir an önce çözülmüyor endişesi taşıyor.
POROCELER ASLINDA MİZAHİ HEYKEL
- Porof. Sinir’in buluşlarının bir ayağı da hep yere basıyor aslında... İnsana olabilir duygusu yaşatıyor.
- Olabilir ama olamaz diye bir şey yaratıyor. İstanbul’un trafik sorununu çözmek imkânsızken, Sinir çözebiliyor. Ama çözerken son derece basit çözümler getiriyor. Herkesin yaratıcığını harekete geçirebileceği etkisi yaratıyor. Yukarıdan, mükemmel, ulaşılamaz gibi bir etkisi yok. Bu yüzden ürettikleri ‘poroce’. Aslına bakarsanız her biri birer mizahi heykel. İşe yarar tarafı olsa da mizahi heykel. İnsanların nesnelerle ilişkisini, beklenmedik alanlarda, zaman zaman da insan ihtiyaçlarını sorgulayan bir şey halinde.
- İlle de güldürmek istiyor mu?
- Tabii ki her buluşunda fonksiyonellik, mizah ve estetik var. Fonksiyonelliği mizahi bir dille sorguluyor.
- Önünüze geçtiğini düşündünüz mü hiç?
- Direkt onunla ilişki kurmak isteyenler olduğuna göre benim çok önümde aslında. Ankara’da bir toplantıya gittiğimde garda karşılayanlar benim değil, Zihni Sinir’in adını anons ettirmişti. Adına düzenlenen plaketler verildi. Bu da beni rahatsız etmiyor. Üstelik bana serbesti de getiriyor. Hem meşhur olup hem de bakkala rahat gitme olanağı veriyor. Bir maske gibi. Bazı sanatçılar kendilerini gözlük, şapkayla gizlemeye çalışıyor. Benim de maskem bu. Kullanışlı bir şey!
İCAT ÇIKAR SAĞLIK OLSUN
Kardiyoloji Derneği, hasta yakınlarına yönelik Hipertansiyon Avcıları Yarışması açtı. ‘İcat Çıkar, Sağlık Olsun’ sloganlı yarışmayla hem hipertansiyon hastalarınının tedavisinin daha iyi sağlanması hem de hasta yakınlarında kan basıncı kontrol bilincinin yerleştirilmesi hedefleniyor. Porof. Sinir’in (İrfan Sayar) jüride olduğu herkese açık yarışma katılımcılarından hipertansiyon hastalarının tedaviye uyumunu artıracak icatlar geliştirmeleri bekleniyor. Yarışmaya başvurular www.hipertansiyonavciları.com adresinden kabul edilmeye başlandı.