Bütün yöneticiler yalnızdır

Güncelleme Tarihi:

Bütün yöneticiler yalnızdır
Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 1998 00:00

Adı kendinden daha ünlü olan Ömer Dormen, Castrol'ün Türkiye Genel Müdürü. Aynı zamanda Betûl Mardin ve Haldun Dormen'in oğulları. Yeni yıla birkaç gün kala ofisteki odasında sohbet edip aile albümlerine baktık. Ama o sırada benden önemli birşey gizlediğini daha sonra öğrendim. Meğer o sabah Haldun Dormen ciddi bir kalp rahatsızlığı geçirip, hastaneye kaldırılmış. Tabii haberi ilk alanlardan biri Ömer Dormen, yine de randevumuzu iptal etmemiş. Beni uğurladıktan sonra soluğu hastanede almış. Haldun Dormen'e kocaman bir geçmiş olsun!Annesi, kırk yaşından sonra yeni bir mesleğe başlayacak kadar gözükara, aklına koyduğunu yapacak kadar kararlı, halkla ilişkilerin ilk adresi; Betûl Mardin. Babası, Amerika'ya işletme okumaya gidip gizli gizli tiyatro eğitimi görecek kadar cesur, Türkiye'nin en sevdiği tiyatroculardan Haldun Dormen. Sıradışı denmese de ‘‘hizaya gelmemeyi’’ başarmış bu iki insanın bir oğulları var; Ömer Dormen.Kendisini anne babasına göre çok daha olgun, oturaklı, ciddi buluyor Ömer Dormen. Betûl Hanım da aynı kanıda olacak ki, oğlu için ‘‘o benim hem oğlum, hem babam’’ diyor. Betûl Mardin ve Haldun Dormen, bundan 30 sene önce karı kocalıktan vazgeçip dost olmaya karar verdikleri için, Ömer Dormen'in aileye ilişkin anıları silik kalmış: ‘‘Çekirdek aileyi hayal meyal hatırlıyorum. Ayrıldıklarında 7 yaşındaydım. İkisiyle de aram çok iyiydi. 12 yaşında ‘İyi ki ayrılmışsınız, aynı evin içinde ikinize birden katlanamazdım herhalde' dediğimde şok oldular. O kadar hareketli, hiperaktif yaşamları var ki.’’AİLENİN HAYLAZIÖmer Dormen, anne babasını çılgın buluyor, ama onun yaptığı bir çılgınlık var ki, sonu pek de iyi bitmemiş. Avusturya Lisesi’nde okurken Almanca'dan nefret ettiği için İngiltere'ye gitmesine karar verilmiş. O da nasıl olsa gideceğim deyip bütün derslerini sermiş. Ama Haldun Bey son anda, ‘liseyi bitirip de gitsen daha iyi olur’ deyince işler karışmış. Sonunda geçtim, dediği derslerden kaldığı ortaya çıkmış. Betûl Hanım beş ay oğluyla konuşmamış. Haldun Bey ‘‘yalan’’ konulu bir mektup yazıp İngiltere'ye göndermiş. Ömer Dormen'in, böyle kötü başlayan İngiltere hikayesi yedi yıl sürdü. Liseyi ve üniversiteyi orada okudu: ‘‘Birdenbire ailenin yalancısı, işe yaramaz haylazı oldum. Bu kötü imajı silmeyi kafama koydum. Para gönderiyorlardı, harcamıyordum. Derslerime çok çalışıyordum. Bir daha da sarsmadım güvenlerini. Ne kadar kötü olursa olsun doğruların daha az acıttığını o zaman öğrendim galiba.’’YAŞGÜNÜ SÜRPRİZİ1979-1986 arasındaki İngiltere yıllarından sonra Türkiye'ye gelip çalışmaya başlar Ömer Dormen, bu arada Gülden Dormen'le evlenir. Şimdi 9 yaşında Yasemin adında bir kızı var: ‘‘Yasemin kesin sanatçı olacak. Hem yetenekli hem de medeni cesareti son derece gelişmiş. Bu konuda tamamen dedesiyle babaannesine benziyor. Annemin doğumgününde 26 davetlinin arasındaki tek çocuktu. Bir şarkı söylemek istedi ve çıkıp ‘Sun Rise, Sun Set'i söyledi. Tabii annem gözyaşlarını tutamadı.’’ Ömer Dormen’in annesine yaptığı yaşgünü sürprizi Yasemin'inkinden hiç de aşağı değil. Betûl Mardin için yakın arkadaşı Ahmet Utlu ile bir film hazırlamışlar. İçinde neler yok ki: Doğum gününe katılamayanların gönderdikleri kutlama mesajları, eski fotoğraflar, Mardin'in sevdiği şarkılar... Bir de onlar ağlatmışlar. Betûl Mardin, bu filmden o kadar etkilenmiş ki, şimdi oğlunun içinde gün yüzüne çıkmamış bir sinemacının olduğuna inanıyor: ‘‘Annem tutturdu senin içinde bir sinemacı var diye. Mutlaka sinema yapman lazım diyor. Annemi bu konuda henüz ikna edebilmiş değilim.’’TEPEDEKİ YALNIZ ADAMÖmer Dormen, on yılı aşkın süredir yöneticiliğin çeşitli kademelerinde çalışıyor. Öyle bir yönetici özelliği söyleyin ki, her sektörden yöneticiyi kapsasın dedim. Verdiği cevap biraz acıklıydı: ‘‘Yalnızlık! Bunu genel müdür olduktan sonra anladım. Daha önce satış müdürlüğü, pazarlama müdürlüğü, genel müdür yardımcılığı yaptım. Her seferinde şikayet edebileceğim veya içimi boşaltabileceğim biri vardı. Genel müdürlüğe çıkınca ilk olarak yalnızlık duygusunu hissettim. Üstümüz İngiltere, orayla paylaşamazsınız çünkü takım ruhu imajı veriyorsunuz. Aşağıyla paylaşamazsınız. İş sırrınızı başka biriyle paylaşamazsınız. Böyle uyku kaçırıcı bir durum.’’ Yine de ‘‘tepedeki adam’’ resmi çizmiyor. İşyerinde birlikte çalıştığı insanlara yakın durmayı tercih ediyor, tüm çalışanlarla birlikte kendini de takıma dahil ediyor. Zaten ferdi sporlardan çok takım sporlarını seviyor. Mesela futbolu tenise tercih ediyor. Tabii bunda koyu Fenerli olmasının rolü de var. Bu fanatikliği bir keresinde babasını utandırmış: ‘‘15 yaşındaydım. Elimde Fenerbahçe bayrağı, başımda şapka, boynumda atkı coşkulu biçimde maçtan çıkmış eve dönüyordum. Evin önünde, arabanın içinde babamı gördüm. Cama vurup, ‘baba' diye bağırdım. Babam şöyle bir baktı, gazlayıp gitti.’’ Bu da Ömer Dormen’in sayılı taşkınlıklarından biri.[Ana Sayfa] [Gündem] [Ekonomi] [Dünya] [Yaşam] [Dizi] [Spor] [Yazarlar] [Ekler] [Standart karakterler]
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!