Ayşe Şule BİLGİÇ
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2006 00:00
Trafikte inanılmaz hızla çoğalan ve inanılmaz hızla seyreden, arı gibi her an her yerden, ’vıııızzz’ diye çıkabilen kuryeler... Bir yandan yaptıkları işe sonsuz saygı duyuyorum. Kar, kış, yağmur, çamur demeden, saatlerce 2 teker tepesinde yüzlerce kilometre yapmak az şey değil.
Ama bir yandan da hem bir motosiklet kullanıcısı, hem bir otomobil sürücüsü, hem de bir yaya olarak şikayetim var efenim kuryelerden. Sizin yok mu? Eminim pek çoğunuz benimle aynı hisleri taşıyorsunuz. Dışarı çıktığım anda, motorda, otomobilde ya da yaya hiç fark etmiyor, bende bir kurye fobisi oluştu ki sormayın.
CANLARINI HİÇE SAYIYORLAR
Öncelikle kendi canlarını hiçe sayarak kullanmalarına takılmış durumdayım. Bir şekil arkamdan gelip, vııızzzzt diye önümde beliren bu araçları arkadan seyretmek, ’aha aha vallaha çarptı, şimdi bak ay az kalsın, aman allahım nasıl gidiyo bu?’ demek artık bende inanılmaz bir stres yaratıyor. Kurye derken, işin içine evlere servis yapan restoran motorlarını da dahil etmek isterim tabi. İnanın her seferinde yüreğim ağzıma geliyor. Sonra bir köşe başında yerde yan yatmış bir motor, arkasında durmuş bir otomobil görünce de içim sızlıyor. Ne gerek var? Sormadım mı sanıyorsunuz? Ne zaman uygun bir pozisyonda yakalasam hemen soruyorum. Cevaplar klasik; ’Abla sıcak servis yetiştirmek için mecburen.’ ’Ablacım çok önemli evraklar oluyo acil yetiştirmem gereken’ Yok ya? Hangisi senin canından daha mühim olabilir ki?
Bir diğer konu ise bu durumun ucu dolaylı yoldan, bizler gibi hobi amaçlı motora binenlere dokunuyor elbet. Çünkü otomobil sürücüleri sizlerden haklı olarak nefret ediyor! Ve bu nefretlerini yalnızca ticari amaçlı motor kullananlara değil ikiteker tepesindeki herkese kusuyorlar. Şöyle ki, bir gün benim kocaoğlanla tıkır tıkır gidiyorum trafikte. 3 şeritli yol belediyemizin pek mühim ve asla bitmeyen yol yapım çalışmaları sebebi ile tek şeride düşüyor. Kafası basan sürücüler tarafından her şeritten bir araç sıra ile tek şeride geçiyor. Ben de hiç aralara girmeden normal şeridimde sıramı bekliyorum. Sıram geldiğinde o da ne? Yan şeritteki otomobil atlıyor önüme. Bana kadar her şey gayet sistematik gidiyordu oysa. Ani bir frenle otomobile girmemek için zor tutuyorum motoru. Sinirler tepemde. Şeytan diyor, durdur, kır kafasını, susturuyorum şeytanı. Sıkışık trafikte bir yolunu bulup, kırmızı ışıkta yanına geliyorum. 50 yaşlarında bir amca. ’Amca hayırdır, niye atladın önüme, çarpıyordum az daha?’ diyorum. Ne dese beğenirsiniz? ’Eeee hep siz mi atlıcaksınız bizim önümüze ordan buradan, bi kere de ben deneyeyim nasıl oluyomuş dedim.’ diyor. Ağzım bir karış açık bakıyorum adama. Tam bir şey söyleyeceğim önümüzde dura kalka giden trafikte slalom yapıp trafiği birbirine katan bir kuryeyi gösteriyor. ’Al işte bak. Her gün trafikte bunlardan onlarcası atlıyor önümüze.’ diyor. Ne desem boş o görüntülerin üzerine. Gerçekten
trafik teröristi var çünkü önümüzde. Kuyruğumu bacaklarımın arasına sıkıştırıp;’Siz yine de her motorcuyu bir tutmayın.’ diyebiliyorum.
YAYALAR İÇİN TEHLİKE
Elimi vicdanıma koyup düşünüyorum. Gerçekten ben motosikletle giderken bile aynamdan hızla yaklaşıp daracık yerde, yanımdan geçen bu ticari motosikletlerden ürküyorum. Kendi dışında tüm trafiği de tehdit ediyor çünkü. Otomobil kullanırken ise gerçekten amcanın söylediği gibi, her an bir yerden çıkıp atlayabiliyorlar önünüze. Hatta ve hatta yayalar için bile ciddi tehlike çünkü sıkışık trafikte her türlü numara var bunlarda. Kaldırımlara mı çıkmazlar, girilmez, dönülmez yerlerden mi dönmezler, yaya geçitlerinden mi geçmezler. Ters yöne bile girmeyi hak görüyorlar.
ÖNLEM ALMAK ŞART
Ben bu tip motosiklet kullanan tüm motorcuları, bahaneleri ne olursa olsun şiddetle kınıyorum. Ve hepsinin şirketlerini de bu konuda önlem almaya davet ediyorum. Ve o şirket yetkililerine sormak istiyorum, kendileri trafikte giderken, kendi çalışanlarından rahatsız olmuyorlar mı? Hem kendi canlarını, hem başkalarının hayatını tehlikeye soktuklarını görmüyorlar mı? İstanbul’da yaşayıp da günün birkaç saatini trafikte geçirmeyen yoktur sanırım. Bu sebeple ben tüm ’Trafik İnsanları’ının ortak bir sıkıntısı olduğunu düşünüyorum bu kuryelerin. Ve bir şekilde, acil önlem alınması gerektiğini hissediyorum. Hatta kafamdan bir takım hain planlar da geçmiyor değil. Biraz daha geliştirip ilk fırsatta sizlerle paylaşacağım. Zaten siz olmadan yapabileceğim bir şey değil. Hadi siz de bu konuda neler yapılabilir fikirlerinizi benimle ruzgarinkizi@hurriyet.com.tr adresinden paylaşın. Bakalım aynı şeyleri mi düşünüyoruz.
Nerden başlasam diyenlere: Yamaha YBRGeçen haftaki yazıma o kadar çok mail geldi ki sormayın. Sevindirici olan çok mail gelmesi değil elbette, maillerin büyük bir çoğunluğu, makul ve mantıklı motorlarla motosiklete başlamanın çok doğru bir başlangıç olduğu konusunda hemfikir. İşte sevindirici olan bu. Bir kısmı ise ’iyi diyosun, hoş diyosun ama peki ne motor alalım diyosun?’ diyor. Aslına bakarsanız benim bu soruları soranlara tavsiyem, temiz ellerden eğitim alıp, motosiklet kültürüne vakıf olup, cevabı kendilerinin bulması. Ama yok ben ilahla da bir örnek istiyorum diyorsanız buyurun. İşte bence sıfırdan motosiklete başlayacaklar için ideal motorlardan biri Yamaha YBR 250. Bence çok da şık görünüyor. Hadi özelliklerinden de bahsedeyim, peki peki...
GÜÇLÜ TORKYeni YBR 250, 4 Zamanlı, hava soğutmalı, 250cc.’lik, 21 hp bir motor taşıyan bence şık bir motosiklet... Günlük "taşıt aracı" kullanımı ve işlevselliği düşünülerek tasarlanan bu makina, alçak devirlerden orta devirlere çıkarken güçlü tork üreterek sıkışık trafikteki dur-kalk kullanımında oldukça etkili bir performans gösteriyormuş. Kullanmadım anlatanların yalancısıyım. Şehir içi trafikteki dur-kalklar sırasında motorun çok ısındığını hepimiz biliriz. YBR250’ye bu tip kullanımlar sırasında motorun çok ısınmasını önlemek ve makinanın sabit bir ısıda çalışmasını sağlamak için yağ soğutma radyatörü eklenmiş. 19.2 litrelik büyük sayılabilecek bir depoya sahip olan YBR 250’nin kırmızı, gümüş, siyah renkleri var.
Puma motosiklete el atıyorHayır hayır yanlış anlaşılmasın, Puma’nın motosiklet ürettiği filan yok, sadece bizim Ducati ile 2007’den itibaren bir anlaşma yapmışlar ve güçlerini birleştirip Voltran’ı oluşturmaya karar vermişler. Yani Puma Ducati ile beraber motosiklet kıyafetleri üretecekmiş. İki markanın da estetik ve kalite anlayışını düşününce bizi mutlu edecek ’şık’ kreasyonlar yaratabileceklerini düşünüyorum.
Motorculardan organ bağışıGeçtiğimz hafta bence çok anlamlı olan bir
haber aldım. OMM Rider- İzmir 8 Aralıkta bir organ bağışı organizasyonu düzenliyormuş. Türkiye organ nakli başkanı ile beraber hareket eden OMM Rider- İzmir bu duyarlı organizasyona; ’bir organ bir can’ adını vermiş. Sadece motorcuların değil herkesin duyarlı olması gereken bu konuda, motorculardan gelen bu haber beni çok sevindirdi. Ve benden bu kampanyaya sonuna kadar destek.