Burun değil çeşme sanki

Güncelleme Tarihi:

Burun değil çeşme sanki
Oluşturulma Tarihi: Ekim 11, 2004 12:41

Sonbahar, nezleyle birlikte geldi. Burun akıntısı hayatı zehir etmeye yetiyor. Sakın bu akıntıdan kurtulmak için antibiyotiğe yüklenmeyin. Tuzlu su ne güne duruyor?

Mendili bir kez kullanın

Mevsim sonbahar yani nezle ayı. Mevsim geçişlerinin simgesi sayılan nezle, büyük bir olasılıkla sizi yorgan döşek yatağa mahkum etmez, ama günlerinizi de zehir eder. Burnunuzun sürekli akması, büyük rahatsızlık verir.

Burnunuzu temizlemekten başka iş yapmaya zaman bulamazsınız. Ve de burnunuz eskilerin tabiriyle ‘Hor hor çeşmesi’ gibi aktıkça moraliniz bozulur. Nezle mikrobik bir üst solunum yolu enfeksiyonudur. Çabuk iyileşmek için antibiyotik içeren ilaçlar kullanmanızı hiç tavsiye etmeyiz.

Burnunuzun akıntısını kesmek için ılık suya tuz atıp güzelce karıştırdıktan sonra o suyu burnunuza çekmeniz yararlı olur. Nezleye yakalandığınız zaman, elinizden eksik etmediğiniz mendili, sadece bir defa kullanın. Mendili ziyan etmemek için birkaç kez kullanırsanız, nezle mikropları yeniden sizi etkilemeye başlar.

Nezle olduğunuz zaman, ıslak saçlarla sokağa çıkmamalısınız. Saçlarınızın iyice kurumasını bekleyin. Özellikle ense saçlarını iyi kurutun. Bu günlerde kapalı, kalabalık yerlerde bulunmayın.

Arpacıklara dikkat

Herhalde dikkatinizi çekmiştir. Arpacık genellikle çocukların gözlerinde görülür. Tabii yetişkinler arasında da arpacık hayli yaygın. Bakterilerin kirpik köklerine yerleşip çoğalmalarıyla ortaya çıkan şişkinlik, halk arasında ‘arpacık’ adıyla biliniyor.

Kirpik köklerinde çoğalmaya başlayan bakteriler belli bir noktada apse oluşturuyorlar. Kirpikleri çekiştirmek, gözü durmadan ovuşturmak arpacığın kısa sürede büyümesine neden oluyor.

Ilık suyla ıslatılmış yumuşak bir bezle arpacıklı göze kompres yapın. Ellerinizi yıkamadan gözlerinize değdirmeyin. Başkalarının kullandıkları havluları kullanmayın. Eğer arpacık birkaç gün içinde kaybolmazsa, bir doktora görünün. Size antibiyotikli bir damla ya da merhem önerir.

Meme kanseri korkusu

Kadınların yakalanmaktan en çok korktukları hastalık bildiğiniz gibi, meme kanseri. Korku bazen insanları gerçeklerden uzaklaştırıp, yersiz iddialara inandırıyor. Örneğin, deodorantların meme kanserine neden oldukları iddiası korku yaratmıştı.

Tıp dünyasında bu iddia üzerinde yapılan çalışmalar, deodorantların suçsuz olduklarını ortaya çıkardı. Sadece paraben adıyla bilinen bir madde hakkında kuşkular var. Ama deodorantların çoğu bu maddeyi içermiyor.

Meme kanseriyle ilgili bir başka iddia da göğüsleri sıkan dar sutyenlerin meme kanserine neden olduğuydu. Tıp uzmanları memeleri sıkıca saran sutyenlerin kansere neden olamayacağını belirttiler. Bir de stres meselesi var. Günümüzde her hastalığı strese bağlamak moda oldu.

Ama hiç tasalanmayın stres ile meme kanseri arasında bir bağlantı bulunamadı. memelerin berelenmesi ya da darbe yemesi, kanser yapar dişyenler var. Bu sözlere de kulak vermeyin.

Sadece düzenli olarak meme kontrolü yaptırın ve bir şüpheniz olursa hemen doktora başvurun.

Eğilirken özenli olun

Hastalıkları tedavi etmenin en kestirme yolu, onlara hiç yakalanmamak. Siz de sürekli sırt ağrılarından yakınmak istemediğinize göre, uzmanların şu uyarılarını dikkate alın:

n Doğru oturmaya ve durmaya dikkat edin. Sırt ağrılarını önlemenin en güzel yolu vücudu doğru tutmasını bilmektir. Başınızı bir iple yukarı çektiğinizi düşünün ve gün boyunca dik durmaya gayret edin.

n Yüksek ökçeli ayakkabı giymeyi alışkanlık haline getirmeyin. Gün boyunca, yüksek ökçeli ayakkabıyla dolaşmayın

n Ağır bir cisim kaldırırken kalçalarınızı ve dizlerinizi kıvırarak eğilin ama sırtınızı dik tutmaya özen gösterin. Süper kadın havasına girip çok ağır eşyaları tek başınıza kaldırmayın.

Yatağınızda çok fazla yastık kullanmayın.

Genital herpes giderek sıklaşıyor

Uluslararası Herpes Birliği’ne göre hem yüz hem de genital bölgede herpes hastalığına neden olan herpes simpleks virüslerinin (HSV-1 ve HSV-2) dünya nüfusunun yüzde 50’sinden fazlasını etkilediği tahmin ediliyor. Dünyanın bazı bölgelerinde 10 kişiden 8’inin herpes simpleks virüslerinden birini veya her ikisini de taşıdığı biliniyor.

Herpes virüslerinin dünyada bu kadar yaygın olmasına rağmen özellikle de genital herpesi olanlar hastalıklarından utanç duyuyorlar. Herpesin utanç kaynağı olarak görülmesinin önüne geçmek ve herpes hakkında bilinçlendirmeyi artırmak amacıyla dün Beşinci Uluslararası Herpes Haftası başladı.

Genital herpes Türkiye’de de giderek daha sık görülüyor.

l Genital herpes nedir? Kaç çeşidi var?

Herpes Simpleks Virüsü’nün (HSV) neden olduğu genital bölgedeki hastalığa bu isim verilir.

HSV’nin iki tipi vardır. HSV-1 halk arasında ‘uçuk’ diye bilinen genellikle yüzde, ağız çevresinde ortaya çıkan içi su dolu kabarcıklarla başlayıp gelişen yaranın, HSV-2 ise genital bölgedeki benzer hastalığın sorumlusudur.

l Görülme sıklığı nedir?

Genital Herpesin görülme sıklığı ülkeden ülkeye değişir. Özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri ve Kuzey Amerika’da sıktır. Riskli cinsel ilişkileri olan gruplarda oran yüzde 70’lere çıkmaktadır. Türkiye’de bu enfeksiyonun sıklığına ilişkin gerçek anlamda bilimsel tek çalışma Prof.Dr. Server Serdaroğlu ve arkadaşlarına ait. Bu araştırmaya göre, HSV1 yüzde 87, HSV 2 yüzde 5 sıklıkta görülüyor.

l Nasıl bulaşır?

Herpes deri yolu ile direkt temas sonucu bulaşır. Bir kez virüsü alan kişilerde görünür belirti olmasa bile dönem dönem virüs atılımı olacağından bulaşma gerçekleşebilir.

l Genital herpesin bulaşması için cinsel ilişki şart mı? Her türlü cinsel ilişkiyle geçer mi?

Sürtünme, oral, vajinal ve anal ilişkilerle bulaşır. Bu nedenle de kondom belli bir yere kadar koruyuculuk görevi yapabilir. Diğer kısımları örtmediği için koruyuculuğu da yoktur. Ancak belirtiler olduğu anda herhangi bir cinsel ilişki olmadığı durumda kesin korunmak mümkündür.

l Hastalık nasıl etkiler?

Deri yoluyla vücuda giren virüs omuriliğe komşu ‘arka kök gangliyonu’ diye bilinen sinir sistemine ait dokuda yerleşir. Çoğu zaman burada uykudadır. Ancak kişiden kişiye değişebilen zaman ve faktörlerle uyanan virüs deriye ulaşarak tekrarlayan genital herpese neden olur.

Cinsel ilişkiden kaynaklanan sürtünme, genel sağlığın bozulması, stres, yorgunluk, depresyon, uykusuzluk, güneş, kadınlarda menstruasyon virüsü uyandıran nedenlerin arasında sayılır.

l Başka hastalıklara zemin hazırlar mı? Anneden bebeğine geçer mi?

Sık tekrarlayan genital herpes, aşağılanma, suçluluk hissi hastalığı bulaştırma korkusu gibi duygulara neden olarak kişinin sosyal ilişkilerini olumsuz yönden etkiler, psikoseksüel bozukluklara neden olur. Genital bölgedeki yara aynı zamanda cinsel ilişkiyle bulaşan diğer hastalık etkenleri içinde uygun bir kapı oluşturur.

Sağlam deriden kolay geçemeyen frengi mikrobu ve AIDS hastalığının etkeni HIV’in bulaşması genital herpesin varlığında çok kolaylaşır. Gebelik öncesi virüsü olan kadınlarda genellikle problem yoktur. Ancak doğum anında hastalık belirtisi olduğu belirlenirse sezaryenle doğum yaptırılarak bebeğe bulaşma önlenir. Daha önce virüsle karşılaşmamış kadınlar gebelik sırasında hastalığı alırlarsa bebek risk taşır. Bu tür gebeler de doğum sırasında aktif hastalık belirtisi olmasa dahi sezaryenle doğurtulmalıdır.

l İlaçlarla tedavi edilebiliyor mu?

Sistemik antiviral ilaç kullanarak hastalığın yayılmasını yüzde 75 engelliyor. İlaçlarla kısa sürede iyileşme, bulaşıcılık süresini kısaltma ve tekrarlamaların azalması sağlanıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!