Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2003 00:00
Dünyada bir elin beÅŸ parmağını geçmeyecek kadar az sayıda meme kanserli çift var. Türkiye'de kayıtlara geçmiÅŸ yaÅŸayan tek örnek ise Bursalı avukat çift Gülsen (58) ve Ä°rfan Özdemir (66). 33 yıllık evli Özdemirler, beÅŸ yıl arayla yakalandıkları meme kanserine karşı birlikte mücadele ediyorlar. Artık ikisinin de dava dosyalarından çok saÄŸlık dosyaları var... Ä°rfan Bey ameliyata giderken, Gülsen Hanım ilaç tedavisinin son dozunu alıyordu. Kanser her ikisinde de aynı genetik bölgedeki mutasyon (deÄŸiÅŸim) sonucu oluÅŸmuÅŸtu. Åžimdi Gülsen Özdemir 2086, eÅŸi 4278 numaralı dosyayla UludaÄŸ Tıp Fakültesi'nde takip ediliyorlar. Kontrollerini sürekli ve birlikte yaptırıyor ve aynı ilacı kullanıyorlar. Kadınlarda meme kanseri ABD'de sekiz kadından birinde, Avrupa'da ise 10 kadından birinde görülüyor. Türkiye'den ne yazık ki istatistik veremiyoruz. Çünkü yeterli istatistik bulunmuyor. Kadınlara oranla daha az görülmekle birlikte, erkeklerde de meme kanserine rastlanıyor. Her 100 meme kanserinden biri erkeklerde geliÅŸiyor. OÄžLUNUN ISRARI ERKEN YAKALATTIGülsen ve Ä°rfan Özdemir iki yıl arayla Ä°stanbul Ãœniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldular. Gülsen Hanım Bursa Barosu'nda staj yaparken Ä°rfan Bey'le evlendi. Aynı ofiste mesleklerini yürütürken iki de oÄŸulları oldu. Bursa'nın sayılan, sevilen, baÅŸarılı avukatlarıydılar.Gülsen Özdemir'in 50'nci yaÅŸ gününü Ä°stanbul'dan kutlayan küçük oÄŸlu Halil Özdemir, nedense ısrarla annesinden mamografi çektirmesini istedi: ‘‘Küçük oÄŸlumla altıncı hislerimiz çok örtüşür. Aklım sende kalır, sınavlarım kötü geçer, diye tehditte bulunan oÄŸlumu dinledim.’’Gülsen Hanım Haziran 1996'da mamografi çektirdi. Raporda ‘‘saÄŸ memede iki malin (habis) kitle göründü’’ yazıyordu. Doktora, ‘‘Malinse malin. Ben de bunu vücudumdan atarım. Olur biter’’ dedi. Doktoru soÄŸukkanlı hastasını tebrik etti, ‘‘Siz hastalığı aÅŸtınız iÅŸte’’ dedi.YoÄŸun nörolojik ve kardiyolojik sorunları olan eÅŸi ile çocuklarına mamografinin bu sonucundan bir süre hiç sözetmedi. Ama arkadaÅŸlarını araÅŸtırma yapmak için seferber etti. Ankara'da ünlü özel bir hastanenin, yine ünlü cerrahı önerildi. EÅŸine ‘‘Ankara'ya duruÅŸmaya gidiyorum’’ dedi. Biyopsi burada yapıldı. Üçüncü tümör de yakalandı. Memenin tamamen alınması gerekiyordu. Ailesine hastalığını söylediÄŸinde ilk mesajı, ‘‘Ah, vah, eyvah yok. Ben bunu aÅŸacağım’’ oldu. OÄŸulları, kanser hastası Makbel Oytay'ın yazdığı ‘‘Makbel'in Güncesi’’ kitabını getirdi. Artık hayatta olmayan Oytay'ın kitabını defalarca okudu, onun yaÅŸadıklarından güç aldı.Ameliyatla memesi tamamen alındı. Patoloji sonuçlarına göre kanser birinci evredeydi ve bu da avantajdı. Ä°laç ya da ışın tedavisine gerek yoktu. Tamoksifen adlı koruyucu ilaçtan dahi verilmesine gerek duyulmadı. Eline küçük ÅŸeffaf bir kutuda meme cilt dokusundan alınan bloklar verildi. O da Bursa'ya döndü. Peridoyik olarak üç ayda bir Ankara'ya kontrollere gitti. ‘‘Her ÅŸey mükemmel. Bomba gibisin’’ deniyordu. Ama yetinmedi UludaÄŸ Tıp Fakültesi'nde de bir dosya açtırdı ve burada da izlenmeye baÅŸlandı. Tıp Fakültesi iki yıl sonra Ankara'dan getirdiÄŸi örnekleri bir kez daha incelemek istedi. Patolojik incelemede ameliyatlı meme cildinde kanser izine rastlandı.DoÄŸruca Ä°stanbul'a geldi. Onkologlar farklı görüş bildiriyordu. Biri koruyucu amaçlı tamoksifen ilacı verilmesini savunurken, diÄŸeri kanser birinci evrede olduÄŸu için gerekmediÄŸini söylüyordu. Kafası iyice karıştı. Bu kez Mavi Tren'e atladığı gibi soluÄŸu Ankara'da aldı. Ankara'da da hekimlerin ekol farkı arasında kalmıştı. Tamoksifene gerek duymayan doktorların görüşüne uymayı tercih etti. Yurtdışıyla yapılan konsültasyonlarda iki ayrı görüş belirdi.ÖNCE FÖN İÇİN KUAFÖRE SONRA AMELÄ°YATA GÄ°TTÄ°UludaÄŸ Tıp Fakültesi'nde Mayıs 2001'de, sol memenin mamografisinde görünen bir görüntü şüphe uyandırdı. Yapılan tetkiklerde 2.5 santimetrelik yeni bir tümöre rastlandı. DiÄŸer memeden sıçramamış, bağımsız bir kanserdi ve ikinci evredeydi. Yine ameliyat gündeme geldi. Anneler Günü'nde ameliyat olacaktı. Önce kuaföre gitti, saçlarını fönletti. Bonesini giydirirken, saçları bozulmasın diye hastabakıcıya dikkatli olmasını rica etti. Odasında tüm aile endiÅŸeli beklerken o, kendi deyimiyle ‘‘pür moral’’ ikinci kez ameliyata girdi. Tüm memesinin alınmasını istedi. Ama ameliyatı yapan doktorlar nedense bir kitle halinde meme dokusu bırakmıştı. Buna kızdı. ‘‘SaÄŸ taraf dümdüz, pist gibi, sol taraf yamrulu, yumrulu çok tuhaf bir görünümde’’ diyor, hálá dalga geçerek. Ardından ilaç ve ışın tedavileri yapıldı. Saçlarının dökülmesi, ilaçların ağır yan etkileri onu durdurmadı. Büyük oÄŸlu Kasım Burak'ın düğününü organize etti. Seyahatlere gitti, özel bir ÅŸirkette avukatlık yapmayı sürdürdü.‘‘Kemoterapi bana doping etkisi yaptı’’ diyor. Hálá günde 14 saat çalışıyor. ‘‘Artık çok daha pozitif, moral, yaÅŸam doluyum. Yorularak dinleniyorum. Tam bir iÅŸkoliÄŸim. Dava dosyalarım benim her ÅŸeyim. Kemoterapi denilen o zehirleri aldıktan sonra iÅŸkolikliÄŸim yüzlerce misli arttı. EÅŸime diyorum ki, sana kıyabilsem, senin evde yalnızlığına dayanabilsem ÅŸirkette kalacağım.’’BU KEZ Ä°RFAN BEY MEME KANSERÄ°EÅŸi kemoterapiye devam ederken, Ä°rfan Özdemir sol memesinde bir sertlik hissetti. Önce ben sandılar. Hemen bir genel cerrah dostları muayene etti. KuÅŸkulandı. Gülsen Hanım, ‘‘EÅŸime, aaa ben sana bulaÅŸtırdım, diye ÅŸaka yaptım. Sevgim dolayısıyla hastalığım bile ona geçti! Birbirimizi seven, sayan bir çiftiz’’ diyor. Biyopsi ve patoloji raporuna göre Ä°rfan Bey de meme kanseriydi ve mutlaka ameliyat olması gerekiyordu. Zaten nörolojik rahatsızlığının sonucu konuÅŸma sorunlarını yeni aÅŸmaya baÅŸlayan Ä°rfan Bey'de kanser, ÅŸok etkisi yarattı. Hemen Ä°stanbul'a gidildi. Kardiyologlara danışıldı. Testler yapıldı. Tümör ikinci evredeydi. Ameliyat edilmesine karar verildi. Gülsen Hanım son kemoterapi seansını alırken eÅŸi ameliyat oluyordu. Ä°rfan Bey de 12 doz kemoterapi gördü. Dostları, bedenlerini ve kafalarını dinlemeleri için baÅŸbaÅŸa kalacakları bir tatil organize ettiler tedavileri sonrasında: ‘‘Mümkün olduÄŸu kadar hastalık konuÅŸmamaya çalıştık. BaÅŸbaÅŸa kır, bayır dolaÅŸtık. Dalga seslerini dinledik.’’ Hayat arkadaÅŸlığı, hastalık yoldaÅŸlığına dönüşmüştü bile. Ä°rfan Bey, ‘‘Kanser olduÄŸumu öğrenince ürkmedim. EÅŸimin o güne kadar gösterdiÄŸi aÅŸma cesareti ve korkusuzluÄŸundan, ailemden güç aldım’’ diyor.Gülsen Hanım'a dostları ‘‘mutluluk traktörü’’, ‘‘tank’’ diyorlar. ‘‘Hocalar bize karı-koca aynı anda meme kanseri olan dünyada ikinci çift olduÄŸumuzu söyledi. Hakikaten hastalığımızı da aÅŸtığımıza inanıyoruz. Ama eÅŸimin fizik saÄŸlığı zaten yerinde olmadığı için yine görev bana düştü. Bazen eÅŸimin yüzünde karamsarlığını görüyorum. O zaman, kalkıyorum. ellerimle pozitif enerji vermek için sıvazlıyorum. Bu yaÅŸta onu neÅŸelendirmek için neler yapıyorum. Tek torunumuz Nehir'in fotoÄŸrafını öpmesini istiyorum.’’ Åžimdi altı ayda bir kontrollerini karı koca birlikte yaptırıyorlar. Her ikisi de kanserlerinin baÅŸka organlara yayılmamasını kendilerine verilen bir ÅŸans olarak görüyorlar.AYNI GEN SORUMLU UludaÄŸ Tıp Fakütesi'nde Özdemir çiftinin meme kanserinin genetik yapısı incelendi. AraÅŸtırmalarda, aynı gen üzerinde (BRCA1) mutasyon (deÄŸiÅŸim) saptandı. Ä°ki oÄŸullarına da aynı testler yapıldı. Neyse ki onlarda rastlanmadı. FotoÄŸrafçıda soyundu davayı kazandıGülsen Özdemir, önce önemsemedi memesinin yokluÄŸunu. Tedavisinin bitmesinin ardından cepli sutyen ve çift meme protezi takmasının zorunlu olduÄŸu raporu verildi. Ancak SSK'nın mevzuatı bunu karşılamaya uygun deÄŸildi. Cepli sutyen ve meme protezi, kadın için zorunlu bir gereksinim deÄŸil, estetik olarak görülüyordu. Hatta bir SSK hastanesi baÅŸhekimi sutyenine çaput yerleÅŸtirerek dolaÅŸmasını önerdi. Yılmadı. FotoÄŸrafçıya giderek, memelerini açtı ve fotoÄŸrafını çektirdi. Dava dosyasına fotoÄŸrafları ekledi. ‘‘Memelerin olmaması, yürüyüşü bile deÄŸiÅŸtiyor. Birçok kadını çok olumsuz etkiliyor. Fiziki görünüm bir tarafa, sırt aÄŸrıları oluyor. Evlilik sorunları yaÅŸayan kadınlar var’’ diyor. Dava dosyası bilirkiÅŸiye gitti, geldi. Dava bir yılını doldururken, Bursa 2. Ä°ÅŸ Mahkemesi bu davanın haklılığını, memesi alınan kadına cepli sutyen ve meme protezi verilmesinin sigorta mevzuatının gereÄŸi olduÄŸunu kabul etti. Özdemir, ‘‘Böylece Türk kadınının gurur savaşı da yargı denetimiyle, zaferle sonuçlandı’’ diyor.BUNLARA DÄ°KKATAÅŸağıda deÄŸiÅŸiklikleri erkek veya kadın fark ettiÄŸinde gecikmeden bir doktora baÅŸvurmalı: n Memede iki haftadan uzun süre ele gelen sertlik veya kitle, n Meme derisinde kalınlaÅŸma, ÅŸiÅŸme, renk deÄŸiÅŸikliÄŸi, n Meme başında kalınlaÅŸma, kızarıklık veya yara olması, n Memede veya meme başında içeri doÄŸru çekinti olması, n Meme ÅŸeklinde deÄŸiÅŸiklik, n Meme baÅŸlarının pozisyonlarında deÄŸiÅŸiklik, n Meme başında ortaya çıkan akıntı. UNUTMAYINn 40 yaşını geçen kadınlar her yıl veya iki yılda bir mamografi çektirmeli ve her yıl uzman bir hekime meme muayenesi olmalı. n 50 yaşını geçen kadınlar ise her yıl mamografi çektirmeli ve hekime muayene olmalı. n Erkekler mamografi çektiremiyor ancak ultrasonla izlenebiliyorlar. n Ailesinde (anne, kızkardeÅŸ) meme kanseri bulunan erkeklerin de 40 yaşından sonra dikkatli olması ve tetkiklerini yaptırması öneriliyor.Â
button