Güncelleme Tarihi:
Bu günü koklamanızı istesem? Bir süre koku penceresinden baksanız? Bu yazıyı sadece okumayıp, satır satır koklasanız mesela! Hadi gözlerinizi kapayın ve bırakın biraz da burnunuz hissetsin hayatı! Varlığın kokularına açın kendinizi… İsterseniz sabah kahvenizi koklayın önce, ki uzaklaştırsın geçmişin kokularını. Niyet edin; zihniniz durulsun, berraklaşsın ve gönlünüz uyansın! Yavaş yavaş sükunetin kokusunu hissediyorsanız ucundan, hazırsınız. Teninizin gerçek kokusunda da bulunur sükunet, ve daha ne türlü haller, en iyisi koklamaya kendinizden devam edin, bakın nelerle yüzleşeceksiniz…
'Gönül gözü açılmaya başlayanların koku farkındalığı da artar ve her şeyin ancak ince düzeylerde algılanabilecek kendine has bir kokusu vardır' diye bilinir. Duygular, düşünceler, olaylar, mekanlar, görünen görünmeyen tüm varlıklar… 'Kokular, alemler arasında köprüdür' derler. O halde madde aleminden mana alemimize köprüler var saçtan ince, kılıçtan keskince… Hissedebilsek! Kokular bize hakikati fısıldıyor…
Gönül gözü ile duymaya çalışınca, sahi ne kokuyor ortalık? Ne kokuyor bize söylenenler? Ne kokuyor kurulan ilişkiler, alınan kararlar, niyetler? Ne kokuyor radyoda çalan şarkı, ekrandaki görüntüler? Gündem? Bunları herkes kendine göre değerlendiriyordur. Parfüm sanatı ile uğraşanlar bilir; birkaç ayrı koku kokladıktan sonra burun tarafsızlığını, hassasiyetini yitirmeye başladığından arada bir durulur ve burun hafızası sıfırlansın diye kahve koklanır. Ama en iyisi ve doğrusu kendi çıplak tenini koklamaktır. Ten kokumuz burnumuzun denge noktasını yeniden buldurur bize. Yani herkesin denge noktası kendine referanslıdır. Bu düşünmeye değer değil mi?
Perdelerin ardında, gül kokusundan bir kokudur tenimiz aslında, çünkü gül kokuların anasıdır. Allah-ü Teala kendi nurundan o ilk ruhu yarattığında önce, nazarından mı, parlaklığının ve aydınlığın şiddetinden mi bilinmez, terlemeye başlamış o mübarek 'Nur-u Nebevi'. İşte o terden gülün kokusunu yaratmış Yaradan. İlk koku… Yayıldıkça yayılmada, her molekülü her an ayrı şanda… Gül kokusunu takip eden aşkı bulur, ne bulursa kendinde bulur! Hatırlayamıyorsanız merak etmeyin, insanın kokusu da, koku algısı da maneviyatındaki gelişmelerle birlikte değişir, evrilir. Güzel kokuların peşine gidin, gül kokmuyorsak da, kokanların yakınında olmaya gayret etmeli, ki belki bize de bulaşır. Ve kötü kokan şeylerden uzak durun, ki kötü kokular süfli varlıkların ziyafet sofrasıdır…
Küf kokuyorsa eğer ortalık, bağnazlıktandır, beyaz kafur ile kovalayıp, fesleğen ile iyileştirin. Kafur açıcı, uyarıcı, fesleğen ise zihin berraklığını, uyumu arttırıcıdır. Kıskançlık ekşimiş süt gibi kokar. Papatya ile ferahlatılmalı, lavanta ile dönüştürülmelidir. Bu karışım ateşi düşürür, hem lavantanın güven veren ve dengeleyici bir tarafı vardır. Güven ve muhabbet kıskançlığa panzehir olur! Korku, güvensizlik, şüphe olduğunda çürük meyva kokusu alırım. Bilgeliğe ihtiyaç vardır. Ud-misk karışımı işe yarayabilir. Bir parça Hint sümbülü katkısı ayrıca cesaret verecektir. Adaçayı da iyidir. Öfke, nefret, kin duyguları yanmış lastik veya yağ gibi çarpar burnuma. Sevgiye, diyaloğa, affetmeye lüzum vardır. Sarısabır(aloe vera) bünyeme tatlı tatlı soğukkanlılığı öğütler. Sonrasını yasemin halleder. Şehvet, hırs ise yüksek alkolle karışık bir amonyak kokusundadır sanki. Sandal ağacı şehvet enerjisini süblime etmek için birebirdir. Bu duygularla baş etmek için maneviyatımızı güçlendirmeye ihtiyaç duyulur. Buhur ve sandal karışımı öneririm! Bozuk yumurta yalan ve ikiyüzlülük kokar. Burnumuzun ise doğruluğa ihtiyacı vardır bunu aşmak için. Limon ve çama ne dersiniz? Kibir ve bencillik, hastalık kokusundadır, gizlenmesini çok iyi becerir ve burunu yanıltabilirler. Teslimiyetten başka antidot bulamadım fakir. Onu da ancak güçlü bir kokuyla desteklemek mümkündür, amber(kehribar) gibi. Safran, menekşe karışımını yaydığınızda destek gelir lağım kokan yozlaşma ve dejenerasyona karşı. Küfür ve lanet okuyanlara ise dua etmek lazımdır kına kokusunda. Sevgisizlik, duyarsızlık kokuyorsa çevrenizde, aşktır tabii ilacı. Gül suyu dökün hemen oracığa. Ya umutsuzluk ve inanç kaybı varsa, ki üstünüze sinmiş pis duman gibi kokar, nane gibi umut yaymak, kırmızı kekik gibi yardımsever olmak gerekir. Bergamot depresyonu dağıtır. Leş gibi kokmaya başlamışsa birileri, dedikodu, iftira ve hasettendir belki. Edep ve güzellik püskürtün üzerlerine, mür(kokulu sarı sakız) ve portakal çiçeği koksunlar. Adaletsizlik, eşitsizlik, hüsran sarmışsa etrafı, merhamet kokmalısınız vanilya gibi, mutluluk ve neşeyi destekleyici bu koku çöp kokan uyuşukluğu da dağıtacaktır. Savaş, barut kokuyor ise ortalık, nifak tohumları ekiliyorsa gün begün, barış, kardeşlik, uyum için birbirinizi koklamalısınız belki de, sedir/paçuli/ylang,ylang karışımı yerine…
Bebek kokusu arasın bugün burnunuz. Buldunuz mu da derin derin çekin içinize. Hatırlayın, hepimiz bebektik bir zamanlar. Bebek, bebek gibi kokmuyorsa, kusuru onda aramayın, altını değiştiriverin bi zahmet!