Güncelleme Tarihi:
Julio Iglesias konseri için Kuruçeşme Arena’nın yolunu tutuyoruz. Trafik yok, kalabalık yok, insanlar sert esen rüzgârda kapıda bekliyorlar. Saat daha 20.00... Bazıları organizasyon ekibinden kişileri yakalayıp “Julio geldi mi?” diye soruyor. Amaç belli; buraya kadar gelmişken tanışmak gerek!
Alana yüksek topuk tıkırtıları arasında giriyorum. Oturma düzeni hazırlanmış ve 1000 kişilik yer ya var ya yok. Yani biz bizeyiz. Yaş ortalaması ise 35... Ortalamayı benimle beraber düşüren 10-15 genç var. Birkaçı aileleriyle gelmiş, onlar sayılmaz. “Aşk-ı Memnu”dan fırlamış kadınlar çoğunlukta.
Konser 21.25’te başlıyor. Sahneye çıkan 65 yaşındaki Iglesias’a özellikle kadınlardan yüksek bir alkış geliyor. 7 kişilik orkestrasıyla başlıyor İspanyolca söylemeye... Şarkı aralarında “Teşekkürler Türkiye” diyen Iglesias, ikinci şarkıda kendisine eşlik eden dört kadın vokaliyle erkeklerin de kalbini çalmayı başarıyor. “Kendimi Türk erkeği gibi hissediyorum. Uzun yıllardan beri Türkiye’ye gelip gidiyorum. Burada olmak bir hediye gibi. Beni buraya davet etmeseydiniz, gelmek için üstüne para verirdim” diyor. Seyirciler içerisinde en çok kadınlar seviniyor bu sözlere. Dünya üzerinde birçok dile çevrilmiş “Natalie”yi söylemeye başlayınca da derinden bir alkış kopuyor.
“El Bacalao” şarkısında vokalistlerin en güzeli sambaya geliyor. Kızlar hem güzel hem yetenekli, kadından anlıyor Iglesias! Başka bir parçaya girer girmez de sahneye mükemmel görünümlü iki tangocu dahil oluyor. Bu kadar seksi bir dans, ancak seksi dilinden düşürmeyen Iglesias’ın sahnesine yakışırdı diye düşünenlerin sayısı hiç de az değil!
Sıra “Maria” şarkısına geldiğinde seyirciler yeniden ayaklanıyor. Ancak Julio Iglesias ne söylese de katılım istediği kadar olmuyor. Özetle seyircilerden kendine koro yapmayı başaramıyor.
Bir ara Kuruçeşme trafiğinde park yapan araçları uyaran polislerin sesi, Iglesias’ın sesine karışıyor. İnsanlar gülüşüyor, sonra yine müziğin ritmine bırakıyorlar kendilerini... O sırada siyahi vokali ile düet yapan Iglesias, şarkı sonunda vokalistini dudaklarından öpüveriyor. Sonra gelen parça “La Cumparsita”... Haliyle çoğu seyirci düğün günlerine dönüyor, sahnede tango eksik olmuyor. Şarkının finalinde bu kez kadın dansçısını öpüyor Iglesias...
18 şarkının sonunda tam gitmeye niyetlenirken birden dönüyor. “El Amor” ile “Ne me Quittes Pas”yı okuyor. Bu Fransız şarkısının bazılarınca “Bana kitap al” olarak değiştirildiğini bilseydi söylemezdi herhalde! Nitekim, kıkırdamalar şarkı boyunca devam ediyor.
Gecenin sürprizi ise haberci Korcan Karar ile yaptığı “To All the Girls” düeti oluyor. “Size bu akşam bir sürpriz yapmak istiyorum. Bazen ceketimi çıkarıyorum, bazense hayatımı. Dün akşamki yayında Korcan Karar bana çok güzel şeyler söyledi. Ben de konuşma arasında ona düet yapma teklifinde bulundum, kabul etti. İşte karşınızda güzel arkadaşım Korcan Karar” diye anons ediyor. Sonuç... Tamam kendisi iyi bir arkadaş olabilir, ancak sesi gerçekten kötü! Yine de cesareti ve sempatik tavırlarıyla bu açığı kapatmayı biliyor.
24’üncü şarkıda artık “Tamam konser bitti” diyoruz ama bu da bir yanılgı... Iglesias yine dönüyor, “Sizden ayrılmak istemiyorum” diyor! İki kez “Me Va, Me Va” ve “Crazy”i okuyor.
Bizler 'tık tık' diye sevişmeyiz
Bundan 37-38 sene önce, 18 yaşımdayken Türkiye’ye gelmiştim. O zamanlar seks yaşamım mükemmeldi. Konser öncesinde, arada ve sonrasında sevişirdim. Şimdi konser öncesi yaparsam olmuyor, konser sonrasını zaten unutun. Arada mı, bazen yapıyorum. Ama bunun için de bana para ödemek zorundasınız.
Bundan beş yıl önce çok gençtim, yani 47 yaşındaydım. Gençken iyi bir bedenim, kötü bir beynim vardı. Şimdi ise iyi bir beynim, kötü bir bedenim var... Şaka tabii... Artık hem iyi bir bedenim hem de iyi bir beynim var.
Türk insanı çok tutkulu, tıpkı İspanyol insanı gibi. Biz başkaları gibi “tık tık” diye sevişmeyiz. Gerçekten sevişiriz. Tango yaptığınızda hemen hamile kalırsınız. Ve ben size bu akşam nasıl hamile kalınacağını göstereceğim. Michael Jackson müzik adına çok iyi işler yapmış biri. 80’lerde en iyi müziği o yaptı, bence hâlâ o dönemin en iyisi. Şarkıları birer sanat eseri olarak kalacaktır.
Burası benim ülkem ve ben buraya âşığım.