Oluşturulma Tarihi: Haziran 21, 2004 00:00
Kızı Selin’i 4 yıl önce
trafik terörüne kurban veren Boray Uras, mücadelesini anlattı: ‘Ben bir şeylerin başlamasını sadece umut ettim. Başladı.’ ‘İnsanlarda farkındalığı artırdık, o sayede buradayız. Evet, dört sene önce bir şeyler başladı. Gönül ister ki milli bir politikayla bu başlayan şeyler, toplumun her kesimini kapsasın.’Yunanistan’da alkollü araç kullanırken yakalanandığınızda, araç kime ait olursa olsun, devlet araca el koyuyor, satarak kendi de gelir elde ediyor. Bu ceza Türkiye’ye getirilirse, alkollü araç kullanmaktan kaynaklanan kazalar yüzde 90 azalır. Amerika’da alkollü bir genç, iki genç kızı öldürdü ve müebbet ceza aldı. İnsanlar önce cezayı artırmalı, sonra da eğitilmeli. Başkasının hakkına saygı duymayı ilkokuldan itibaren öğrenmeli. Şu anda bir hukuksuzluk var, terör estiriyor. Ben de diyorum ki hukuk terör estirsin! Cezaları uygulamak, insan hayatına saygıdır. Trafikte ‘Bir şey olmaz abi, kontrol bende, ben iyi şoförüm’ diyorlar. Hükümetten umutluyum Yeni tasarıda, ikiden beş seneye kadar olan ceza, 3 yıldan 6 yıla çıkarılmış, birden fazla ölüm olursa 5 yıldan 15 yıla kadar ve bilinçli taksirden dolayı da bu ceza da 1/3’ten yarısına kadar da artırılıyor. Yeni TCK tasarısı 7- 8 senedir mecliste. AB bunu bizden istemediği için, katılım ortaklığı belgesinde bu şart olmadığı için çıkmıyor. Yine de ben yeni hükümetten umutluyum, çıkaracaklar. Tek eksiği şu, tasarının kamuoyunda tartışılmaması. Sadece ceza profesörleriyle tartışmayla olmaz. Bu işten canı yananlar ve STK tartışmalı. Seyyar sivil ekipler olmalıKazadan sonra Boray Uras’ın etkisiyle üç tane kontrol noktası vardı, 1 sene sonra bu noktalar kayboldu. Şimdi yeniden varlar. Aslıında seyyar sivil ekipler olmalı. Bunu otoyolda yapıyorlar. Ama otoyolda sarhoş bulamazsınız ki... Sahil yolunda giderseniz, o çocukları yakalayabilirsiniz. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Yeni tasarıda bu da göz önüne alınmalı. RTÜK, kural koymalıMadem TCK değiştirilmek üzere toplanmış bir ekip, neden cezalar daha fazla artırılmıyor? Çünkü kamuoyu tartışmıyor. Tasarının özellikle trafikle ilgili maddeleri kamuoyunda tartışılacak olsa, kimse çıkıp da ‘Ya bu kadar da ağır ceza olur mu!’ diyemez şu durumda. Eğitim seferberliği ile birlikte cezaları da artırmalılar. Bu ülkenin ciddi, çok ciddi bir trafik sorunu var. Milli güvenliği tehdit eden bir sorun bu! Neden TV’lerde, milyon dolarlık dizilerde bu eğitim olmuyor 1- 2 dakika, RTÜK neden bunu yapmıyor? Ateş düştüğü yeri yakar Hepimiz biliyor ve kabul ediyoruz ki, gençlik ve delikanlılık insan hayatının en zor ve tehlikeli geçiş dönemidir. Ve yine bu dönemin kolay atlatılması için ailelerin çocuklarıyla olan sağlıklı ilişkisi çok önemli... Fakat burada hata sadece bu noktada değildir. Yaşanan kötü olaylardan sonra emniyetin aldığı tedbirlerin sürekli olmasıdır. Oysa bunun yapıldığına ‘açıkçası’ çok inanmıyorum. Çünkü ateş düştüğü yeri yakar. İşte, zaman her şeyi, bazen doğru yönden etkilemiyor. Olayların soğuması, hepimizin aleyhine çalışıyor. İşte bu durumda işin başındaki kişilerin vicdanı ve insana bakış açısı çok önemli. Ayrıca işine duyduğu saygı da... Nur YAYCIOĞLU Klinik Psikolog Ehliyet almadan psikolojik test uygulanmalıBen bunlara kaza demiyorum. Davranış bozukluğu bunlar. Sonucu belli olan tehlikeli davranışlar için kaza diyemeyiz. Bu kazaya karışanların çoğu cezadan anlamayacak kadar ya zeka düzeyi düşük, yahut da psikopat, ruhsal boyutu olan kişilerdir. Herkesin hayatını hiçe sayacak kadar, rahat hareket edebiliyorlar. Bunu fark edemeyecek kadar ruhsal bozuklukları olması gerek. Bu cezalar artırılmalı ama o da çözüm değil. Ehliyet verilmeden önce psikolojik olarak incelenmeleri ve zeka düzeylerinin tespit edilmeleri gerekiyor. İlkokul diploması yeterli değil zeka düzeyinin anlaşılması için. İnanın ok işaretini tanımayan, 23 Nisan’ın anlamını bile bilmeyenler var aralarında. Uyuşturucuyu kim ölçecekAlmanya’da ehliyet verilmeden önce muhakkak psikolojik inceleme yapılıyor. Yeni tasarıda en önce bu yazılmalı. İş işten geçmeden önce... Elbette ağır ceza konulmalı ama bu, mağduru ne derece koruyabilir? Oysa öncesinde bu suçlar durdurulabilir. Unutmayın bunlar hiçbir aile terbiyesi olmayan bencil insanlar. %80’ini böyle değerlendiriyorum. İstatistiğe kolay girmez. Bir dönem acil serviste kaza yapanların ruhsal incelemelerini takip etmek için çalıştım. Çoğunda ruhsal bozukluk var. Evet uykusuzluk var ama uykusuz trafiğe çıkmak, içkili trafiğe çıkmak da bir davranış bozukluğudur. Bu sizce akıllıca bir davranış mı, başkalarının hayatını hiçe saymak? Bir de çok sakin bir çocuktu derler sonra. Oysa bazı kişilerde alkol şiddetli kişilik bozukluğu yaratır. Alkol şiddet yaratabiliyor. Sadece akıllı olmak değil, akıllıca da davranmak lazım. Bir de sadece alkol değil, peki uyuşturucuyu kim ölçecek? Uzak yol şoförlerinde madde bağımlılığı var. Vicdan azabı duymuyorlarToplumda insan yetişirken kimseye zarar vermeme, ya da böyle bir davranışta bulunursa toplumdan dışlama olmak zorunda. Basit bir aforoz var toplumda. Aile terbiyesi dediğimiz bu. Son yıllarda ben bu ‘vicdan azabı’ çekme endişesini ne basından, ne annelerden babalardan duymaz oldum. Boray URASAf olduğu müddetçe rahatlarTürkiye’de herkes empatik olarak kendisini kurban ve katille özdeşleştiriyor.Bu hangi genlerden kaynaklanıyor bilemiyorum ama bağışlama nedeni bu yüzden. Bu genler en baskın Rahşan Hanım’daydı ki bütün gaspçılar, katiller dışarı çıktı ve perakende olarak geri dönüyorlar. Mahkumlar artık biliyor ki gene birileri bir gün çıkacak ve ‘birileri’için çıkan aftan, onların yüzü suyu hürmetine yararlanacaklar. Suç cezasız kalmamalıOysa bilinmeli ki, her ne suç olursa olsun, her kim olursa olsun, suç cezasız kalmaz! Bu insanlar korkmalı ki, asla ve asla af ümidi yok! Şu anda kanunların bütün ürkütücülüğü ‘hakim, polis, savcı’ kelimelerinde gizli. Ve bir de kanun maddeleri dışarıdan bakıldığında külliyat halinde ürkütücü. Yoksa işi bilen bir avukat, ya da cezaevlerinde yaşayarak öğrenenlerden öğretilenlerle o kanun maddelerinin de bir ürkütücülüğü yok. Polislerin suçu yok Bugün Türkiye’de her dört kişiden, en azından ikisi trafik kazasıyla ilgili bir anıya sahip. Yine de bu sorunla ilgilenenler ya işi gücü yok, ya da gereksiz işlerle uğraşan insan muamelesi görüyorlar. Trafik polisleri polis teşkilatı içinde en fazla hor görülen gruptadırlar. Trafik polisleri tokatlayan milletvekilleri olduğunu düşünün. Bağcılar’da oturuyor, görev yeri Kartal veriliyor ve yol ücretleri de ödenmiyor. Ben eğer trafik polis amiri olsaydım, tüm Türkiye’yi sürgün dolaşırdım herhalde. Ama hiçbir memurumu sürgüne göndertmezdim. Ve gittiğim yerde o kadar çok toz kaldırırdım ki, beni de dört yerden fazla süremezlerdi. Her şey insanda başlıyor, insanda bitiyor! Dört yıldır eski, yıpranmış araçlarla günde 15 litre benzin sınırıyla yollardalar bu polisler.Yollar harika Bir anda ters açıya dönen yollar, kara deliklerin oluşması, adeta planlanmış mühendislik harikaları. ‘25 tona göre ben bu dönüşü planladım, bu 40 tonluk kamyonun burada ne işi var’ diye soramıyor kimse! Ben de Türkiye’de doğdum, büyüdüm ve biliyorum ki başlayan şeyler tık tık ilerleyerek hemen sonuca ulaşmaz. İstediğim bir şeylerin başlamasıydı. Başladı. Bilinçli taksir konuldu, insanlarda farkındalığı artırdık, o sayede buradayız. Evet, 4 sene önce bir şeyler başladı. Gönül ister ki milli bir politikayla bu başlayan şeyler, toplumun her kesimini kapsasın. ‘Bilinçli taksir’ ifadesi Bora Bey sayesinde eklendiTCK Mevcut hükümlerinde trafik kazalarında 455’inci madde üzerine işliyor. 1953 yılında getirilen bu madde şöyle: Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu bir kimsenin ölümüne sebebiyet veren şahıs, iki seneden, beş seneye kadar hapis ve 250 liradan 2500 liraya kadar ağır para cezasına mahkum olur. Eğer fiil birkaç kişinin ölümüne neden olduysa veya bir kişinin ölümüyle beraber birkaç kişinin de yaralanmasına neden olduysa dört seneden 10 seneye kadar hapis ve 1000 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasına mahkum olur. Fakat Boray Bey’in kamuoyunu harekete geçirmesiyle beraber 2003 yılı ocak ayında bir ek fıkra getirildi. Ceza kanununun cürüm hükümlerini düzenleyen 45’inci maddesine bir ek fıkra eklendi ve failin öngördüğü neticeyi istememesine rağmen ‘bilinçli taksir’ olduğu için cezanını 1/3 oranında artırılması sağlandı. Ceza kanununda ‘Taksirli suçlar’ ve ‘kasıt’ vardır. Kasıtta, kişi öldürmeyi ister ve bunun neticesinde ceza alacağını da bilir. Taksirde ise öldürmek istemiyor ama bunun neticesinde ceza alacağını bilir. Bilinçli taksir ise, ‘Neticeyi istemiyorsun, kabul ama neticenin meydana gelmesi halinde ceza alacağını bildiğin için yine de suçlusun’ anlamına geliyor. Ve cezanı 1/3 oranında artırıyor. Kartal’daki tanker faciasında bu fıkra uygulandı. Bilinçli taksir’in yasalaştırılması sayesinde ceza artırıldı. Avukat Cem SOFUOĞLUYARIN AB ehliyetlerimizi kabul etmeyecek
button