Güncelleme Tarihi:
Çocuk gibi bir adam düşünün.
Öyle masum, saf, iyi niyetli, hareketli, neşeli.
İyi bir baba, şevkatli, düşünceli bir eş.
Tek kusuru, o da kusur sayılırsa tabii, haksızlıklara gelememesi.
Biraz da dobra ve başına buyruk olması.
Sadece kendisi için değil, başkalarının hakkını aramak için de gözü kara davranıyor.
Sonuna kadar gidiyor, sınır tanımıyor.
Milletin tavuğuna kış demekten çekinmiyor, sonuçlarını bile düşünmüyor.
Bulgaryalı Ali ve ailesinin bir yerde tutunamamaları işte bundan.
Ali’nin hikâyeyi anlatan oğlu Mustafa’nın bir konsolos çocuğu gibi şehir şehir dolaşarak büyümesi de...
HERKES KORKAK OLUNCA CESUR OLAN İYİCE EZİLİYOR
Ali ve ailesinin karşısına çıkanlar arasında okulu kendi çiftliği gibi gören acımasız bir müdür, dikta yönetiminden farksız davranan bir belediye başkanı ve kafasını hafifçe kaldıran herkesi sopasıyla susturmaya çalışan bir savcı da var.
Bu adamların karşılarındaki adamların hiçbiri Ali gibi külhanbeyi değil.
Boyun eğenler, boyun eğdirenin direktifleriyle boyun eğmeyenin sürgününe yol açmış oluyorlar.
Bulgaryalı Ali ve zaman içinde azalan ailesine de hep gitmek düşüyor.
Tren yolları hayatları, trenler geçici yuvaları oluyor adeta.
Böyle anlattığıma bakınca ağır bir drammış gibi geliyor kulağa Uzun Hikaye.
Dramı tabii ki ağır ve etkileyici.
Ama yönetmen Osman Sınav küçük dokunuşlarla mizah da yüklemiş hikâyeye.
Öyle sıkıcı ve boğucu bir ton kullanmamış.
Zaten Ali’nin neşesi ve hayata bağlılığı yetiyor.
KENAN İMİRZALIOĞLU ARTIK KABADAYI DEĞİL
Osman Sınav, aksiyonu ön plana çıkardığı Pars Kiraz Operasyonu, Deliyürek Bumareng Cehennemi gibi filmlerinden sonra dramada da iyi iş çıkaracağını Mustafa Kutlu’nun romanından Yiğit Güralp tarafından senaryolaştırılan bu filmle birlikte göstermiş oldu diyebilirim.
Ama bu konuda en büyük yardımcısı aynı karakterin farklı yaşlardaki tüm hallerinin altından başarıyla kalkan başrol oyuncusu Kenan İmirzalıoğlu.
Sadece kabadayı rollerinde değil, dramda da Türk sinemasında birinci sınıf bir oyuncu olduğunu kanıtladı.
Üzerine yapışmak üzere olan kabadayı damgasının bu filmle kalktığını görmek sevindirici.
Bulgarlı Ali’nin de kabadayı tavırları yok değil. Ama bu, o karakterin bir parçası gibi görünüyor.
KÖTÜLER AYNI TORNADAN ÇIKMIŞ GİBİ
Altan Erkekli, Güven Kıraç, Zafer Algöz, Cihat Tamer, Mahir Günşiray, Mustafa Alabora gibi usta oyuncuları da kadrosunda barındıran filmin en zayıf halkası kuşkusuz Tuğçe Kazaz gibi görünüyor.
Oyunculukta çok iddialı olduğunu sanmıyorum ama oynadığı karakterin naifliğini özellikle bazı sahnelerde layıkıyla perdeye taşdığını da söylemeden geçmek istemem.
Uzun Hikaye’ye yapılabilecek en önemli eleştiri kötü karakterlerin gri değil tamamen siyah olmaları. Tek bir kalıptan çıkmış gibi duran bu adamlar birbirlerinin kopyaları gibi, ki bu da filmin bir noktadan sonra farklı hikâyelerle tekrara girmesi anlamına geliyor.
Uzun Hikaye’deki fedakar anne baba figürü pek çoğumuzun gerek kendi gerekse de ailelerinin hayatlarıyla filmi özdeşleştirmesine neden oldu.
Kocasının gururunu her şeyden önde tutan, ayakkabısının tabanı açılmış, mantosu eskimiş olsa da yük olmamak için bunlarla yetinen anne figürü pek çoğumuza büyüklerimizi hatırlattı.
Ben Uzun Hikaye’yi bir de anne babamla izleyeceğim.
Onların da en az benim kadar seveceğinden, kendi gençliklerinden izler bulacaklarından ve duygulanacağından eminim.
Adaletsizlik, haksızlıklar ve bunlarla boyun eğmeden mücadele eden iyi insanlar üzerine kurulu Uzun Hikaye ailecek izlenmeli.
Perdede belki babanızı, belki annenizi, belki de kendinizi görebilirsiniz.
UZUN HİKAYE
Yön: Osman Sınav
Oyn: Kenan İmirzalıoğlu, Tuğçe Kazaz, Altan Erkekli, Güven Kıraç, Zafer Algöz, Cihat Tame
Tür: Dram
HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
Zamanda yolculuğa farklı bir bakış
Yıl 2072. Mafya birinden kurtulmak istediği zaman onu 30 yıl geriye, tetikçilerin hazırda beklediği geçmişe gönderiyor. Joe’nun ölüme gitmek için yollandığı geçmişinde kendisinin 30 yaş küçük haliyle karşılaşması ve ölüm kalım savaşını yaşaması işte buna denk geliyor. Rian Johnson’ın yazıp yönettiği bilimkurgu aksiyonunun başrollerinde Joseph Gordon-Levitt, Bruce Willis ve Emily Blunt var. Filmde oynadığı Joe karakterinin yaşlılığını canlandıran Bruce Willis’e daha çok benzemesi için Joseph Gordon Levitt’e plastik makyaj yapılmış. Levitt, tavırlarını taklit edebilmek için de bol bol Bruce Willis filmi izlediğini söylüyor. Bruce Willis ise Tetikçiler ile birlikte üçüncü kez zamanda yolculuk yapan bir karakteri canlandırmış oluyor. Bunlardan ilki 12 Maymun, ikincisi The Kid’di. Emily Blunt, senaryonun daha yarısına geldiğinde bu filmde oynamak istediğini yönetmene bildirmiş. Bu kararı verdiğinde hangi karakteri oynayacağını bilmiyormuş bile. Güçlü oyunculuklarıyla öne çıkan Tetikçiler diğer yanda son derece akıllı, orijinal, sıra dışı bir senaryoya sahip. Bilimkurgu meraklıları için nitelikli bir seyir vaat ediyor.
Nerede uyandım ben?
Genç bir kadın günün birinde aşık oluyor. Sonra bir gün yataktan kalktığında kendini 10 yaşında bir çocuğu olan anne, zengin bir iş kadını ve çok sevdiği adamla düşman iki yabancı olarak buluyor. Gençliğinde çok sevdiği insanların hiç biri hayatta değil. Kurtarmak zorunda olduğu ilişkisine odaklanmaya çalışırken, onları nasıl kaybettiğiyle ilgili olarak kendisini sorgulamaya başlıyor.