Bugün çalışmak istemiyorum...

Güncelleme Tarihi:

Bugün çalışmak istemiyorum...
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 12, 2004 10:21

Kurallar olmasa insanoğlu canlıların en vahşisidir demiş Aristo. Keşke yaşasaydı da kendisine katılmadığımı yüzüne karşı söyleyebilseydim. Genellemelerin ne kadar yanıltıcı olabileceğini anlatabilseydim.

Haberin Devamı

İşin kötüsü, içinde bulunduğumuz sistemin insana bakış açısı, Aristo mantığını referans alıyor... İnsan iki nokta üst üste Tedbir alınması gereken potansiyel vahşi şey... Hukuk, suç ve ceza ekseninde oluşmuş. Marifet ve ödül ekseninde in-cin top oynuyor. Gerçekten çok merak ediyorum. Acaba, suçun hukuku var da doğruluğun neden yok?

 

Bana gelip bir tokat atarsanız, cezanız bellidir ve bunu yapmanızı hiç tavsiye etmem. Çünkü, kötü vatandaş olmanın yaptırımı çok. Ancak, bana gelip bir iyilik yapıp meselâ benim hayatımı kurtarırsanız bunun bir hukuku yok. İyi bir vatandaş olmanın ödülü neden tanımsız acaba? Bu ödülü ilahî adalet’ten beklediğimizden mi? Bu mantığa göre katillerin cezasını ilahi adalet’in vermesini beklemek gerekmez mi?

Haberin Devamı

 

“Modern” dünyada kurallar, insanın vahşi yanını törpüleyici mekanizma görevi görüyorlar. Bu sistem bir yanıyla işe yarıyor. Delil bırakan şapşal suçluları, güzelce yakalıyor. Ancak, “perfect crime” denilen mükemmel suçun faillerine kimse dokunamıyor. Çünkü, “delil yetersizliği” suç ve ceza hukukunun kör noktası. Ardınızda kanıt bırakmayan bir suç planlayacak kadar dahiyseniz, size kimse ceza veremiyor.

 

Sistemin, bireyle hırsız-polis oynadığı bu ortamdan kim zararlı çıkıyor peki? Elbette dürüst ve iyi insanlar... Onlar sistemde tanımlanmış değiller. Canlıların en vahşisi  kimliğinden kaçışları mümkün değil. No way out!

 

Bunları bana geçtiğimiz günlerde yaşadığım bir olay düşündürdü. Şişli’yi bilirsiniz. Şişli: Otomobil park etmenin imkânsız olduğu merkezî gri topraklar... Benim işimin olduğu yerin etrafında 2 tur attım ve park yeri bulamadım. O sırada yeni açılmış bir alışveriş merkezini farkettim ve o mekânın otoparkına geldim. Görevli bana şu soruyu sordu:

-        Alışveriş merkezine mi gelmiştiniz?

Haberin Devamı

Bense:

-        Hayır ben arabamı park edip arka kapıdan çıkacağım dedim.

Görevli:

-        Üzgünüm, alışveriş yapmayanların park etmesi yasak dedi.

Parasını ödeyip park etme isteğim de reddedilmişti. Otopark bomboştu ve ben doğruyu söylemenin bedelini ödüyordum. O anda ben de benden bekleneni yaptım. Yani yalan söyledim!

-        Aslında ben alışveriş yapmaya gelmiştim!

Görevli:

-        Buyrun geçin beyefendi.

 

Artık ne zaman Şişli’ye işim düşse, o alışveriş merkezinin otoparkına giriyorum. “Alışveriş yapıp çıkıcam” diyorum. Sonra, üst kata çıkıp binanın ön kapısından çıkıp işimi hallediyorum. Dönüşte de alışveriş yorgunu triplerinde arabama biniyorum. Beni tespit edip engelleme şansları yok. Ve beni çok seviyorlar. Bana el sallıyorlar. Ben de onlara sallıyorum. Güzel bir ilişkimiz var, geçinip gidiyoruz. Ben neden böyle yapıyorum biliyor musunuz? Çünkü, ben canlıların en vahşisiyim!

Haberin Devamı

 

İnsanların istemediğiniz davranışlarını engelleme şansınız yoksa, geriye bir tek şansınız kalıyor: Doğruluğu teşvik etmek ve bir çıkış yolu olarak sunmak... Bunu yapmadığınız zaman, sizin tanımladığınız suç bir gelenek halini alıyor.

 

Geçtiğimiz günlerde yenibir.com’da bir anket dikkatimi çekti:

Arasıra işe gitmemek için hangi mazeretleri kullanıyorsunuz?

%47 Ay olur mu öyle şey demişJ İçinizde bu yüzdeye ait olanınız var mı bilmiyorum.

%53 ise favori mazeretlerini tıklamış. Bir numarayı tahmin edin: Çok hastayım!

 

Bu anket beni çok düşündürdü. Öncelikle insan olduğumuz gerçeğini düşündürdü. İnişlerimizi, çıkışlarımızı, kimi günler ayaklarımızı sürüye sürüye işe gidişlerimizi. Aylak aylak dolanıp bir işe yaramadan eve dönüşlerimizi.. Acaba dedim, ben bir şirkette çalışıyor olsam ve o gün çalışmak istemediğimi söylediğimde karşımda “bugün tatil yap, yarın enerjinle birlikte aramızda ol” diyen bir şirket yönetimi bulma şansım ne olurdu?

Haberin Devamı

 

Ve bir mail yazdım. Birlikte projeler yaptığımız Ekol Lojistik firmasının CEO’su Sayın Mehmet Nalbantoğlu’na... Mail’ime anketi ekledim ve “Bugün Çalışmak İstemiyorum İzni” başlıklı yeni bir izin formatından bahsettim. Yarım saat sonra bana geri döndü. Bunun çok güzel bir fikir olduğunu ve gerekli çalışmayı başlattığını söyledi. Evet artık, Ekol çalışanları yılda 5 kere çalışmak istemedikleri günlerde keyif çatıp ertesi gün daha verimli bir şekilde işe gelebilecekler.

 

Nasıl mutlu olduğumu size tarif edemem. Neden bilmiyorum. Ben 8 senedir zaten bu tip icatlar çıkarıyorum ve aslına bakarsanız söz konusu izin formatı gayet sade bir öneriydi. Ama, Bugün Çalışmak İstemiyorum İzni’nin yeri bende çok ayrı oldu. Mehmet Bey’in bu süreçte bana bir şeyi öğrettiğini ve beni mutlu edenin de bu şey olduğunu farkettim. Evet, sistemin kapısı doğruluğa açıktı...

Haberin Devamı

 

Kıssadan çıkan hisse şu: Doğru ve dürüst insanlar olarak, içinde bulunduğunuz sistemin sizi tanımasının sizin elinizde olduğunu bilin. Bu gibi önerilerinizi, patronlarınızla paylaşmaktan da çekinmeyin. İşe gitmek istemediğiniz, gittiğinizde verimli olamayacağınız günlerde çıkıp dobra dobra “İşlerimi ayarlayabiliyorum ve ben yarın dinlenmek istiyorum” diyebileceğiniz bir ortam yaratmaya çalışın kendinize.

 

Bana gelince...

İçimde müthiş bir günah çıkarma isteği var...

Gidip kendimi ele mi versem acaba?

Bugün buraya park etmek istiyorum izni gibi bir şey mi önermeli?

Henüz bir karar veremedim.

İnşallah o alışveriş merkezinde beni okuyan biri vardır...

 

burak@strategica.gen.tr

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!