Güncelleme Tarihi:
Bugün ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’. Çalışıyor olsak da, ev hanımı olsak da, yaşam alanlarımızın ve ailelerimizin esas yöneticisi biziz… Dolayısıyla ailemiz için neyin en iyi olduğunu da ancak biz biliriz.
Bu yüzden bizim seçeceğimiz ve uygun gördüğümüz bir evde oturmak, ailemizin de mutlu olmasının en önemli koşulu… Ev almaya karar verirken de bu yüzden öncelik bizim mutluluğumuz olmalı.
Bu hafta sizi mutlu edecek evin nasıl olabileceğiyle ilgili bir haber hazırladık. Birçok kadının dileği olan modern tasarımlı mutfaklar hakkında bilgi ve salonlarınızı daha geniş gösterecek ipuçları verirken, çalışan kadınların ev alırken yaşadıklarını da anlattık. Tüm bunların ortak vurgusu, ev alma uzmanının kadınlar olduğu yönünde. Bu noktada benim de size bugünün hatırına, naçizane birkaç önerim olacak.
Öncelikle, en önemli kriterlerinizi belirlemelisiniz. İhtiyaçtan mı, yatırım amaçlı mı diye kestirme bir yol izlediğinizi varsayalım ve her ikisini de değerlendirelim. Fiyat her ne kadar önemli bir faktörse de geniş çerçeveden bakıldığında öncelik “mutluluk” olmalı.
Şunu unutmayalım ki, yaşadığımız yer, oturduğumuz ev, hayat standardımızı ve hatta kaderimizi belirliyor. Yaşadığımız bu mekanlar, hayatımızı, mutluluğumuzu belirlediğine göre seçim yaparken ne istediğimizi bilmeliyiz.
Nasıl bir evde yaşamak isterdiniz?
Bir an için, bedelini düşünmeksizin “nasıl bir evde yaşamak isterdiniz?” sorusuna yanıt verin. Apartman dairesinde mi, müstakil bir evde mi, şehrin merkezinde mi, gürültüden uzakta mı, gösterişli mi olsun eviniz, sade mi?
Öyle bir dönemdeyiz ki, her zevke hitap edecek seçenekler çeşitli ödeme kolaylıklarıyla pazara sunulmuş durumda. ‘Bir odası eksik olsun ama şu projeden ev alayım’ veya ‘gerekirse ana caddeden bir sokak içerde yer alsın ama mutlaka filanca semtte oturayım’ şeklinde tavizler verebilirsiniz. Örneğin, eksik bir oda, hayat boyu arzu ettiğimiz çalışma odamıza veda etmek anlamını taşımamalı. Dikiş diken veya yazmaktan hoşlanan biri, özel bir odaya gereksinim duyuyorsa, mahrum kaldığında eksiklik hissedecek ve mutsuz olacaktır. Yorucu tempoda çalışanların eve döndüğünde sessiz sakin bir ortama kavuşmak adına şehir merkezinden uzakta yaşamayı seçmeleri, asosyalleşip bunalıma girmek sonucunu getirmemelidir. İsteklerinizi birebir karşılayan eve sahip olmak için ödemekte zorlanacağınız fiyatı göze almak da yanılgıdır; ödenmeyen kredi borcu uykularınızı kaçırabilir.
Site hayatına alışık mısınız?
Çocukluğunuz sokakta oynayarak, komşuların sıcak ilişkide olduğu bir mahallede geçtiyse, kimsenin birbirini tanımadığı çok katlı apartmanlara uyum sağlamakta zorlanabilirsiniz. Üstelik bu sadece sizi değil birlikte yaşadığınız aile bireylerini de ilgilendiren bir konudur. Yaşlı anne babanız, ev hanımı eşiniz, okula giden çocuklarınız varsa her birini ayrı ayrı düşünmek zorundasınız. Köşedeki bakkal yerine arabaya binip hipermarkete gitmek, canı sıkılınca yan dairedeki komşunun kapısını çalamamak, siz gün boyu işteyken evde kalan aile bireylerini mutsuz kılabilir.
Sosyal donatılar sınıf atlatır mı?
Siz sınıf atladığınızı düşünürken, ‘Sınıfta kalma ihtimalini’ de göz ardı etmeyin.
Her türlü sosyal imkana sahip olan bir sitede yaşıyor olmak güzel tabii ki… Ancak, bunlara tümüyle yabancı bir hayat sürdükten sonra ilerleyen yaşlarda hayalinizdeki eve kavuşmak sandığınız kadar cazip olmayabilir. Yine sadece kendinizi değil, sizinle birlikte yaşayanları da düşünmelisiniz. Kahve kültürüne alışkın babanızın briç kulübüne, yaşlı annenizin sosyal tesislere yönelik ilgisi sizinkine paralel değilse sonuç hüsrandır. Özellikle yaşlı insanları alıştıkları kültürden koparıp farklı ortamlarda yaşamaya zorlamak onları üzmekten başka bir işe yaramaz. İşiniz ve geliriniz dolayısıyla daha iyi koşullarda yaşama imkanınız olsa dahi, seçiminizi geçmişteki yaşam tarzınızı ve aile yapınızı dikkate alarak yapmalısınız. Bunun tam tersi de söz konusu olabilir. Hayat bu; işinizi ve gelirinizi kaybedip, alıştığınız düzenden kopmanız gerekebilir. Şehrin lüks semtinden ayrılıp mütevazı bir evde yaşamak durumunda kalabilirsiniz. Kaloriferli evden çıkıp sobalı eve taşınmak zor gelse de bazen kaçınılmazdır. Böyle zamanlarda son derece özen göstererek, şartlar elverdiği ölçüde yabancılaşma duygusunu minimize edecek semt ve ev tercihi yapılmalıdır. Ani şehir değişikliği ya da şehrin varoşlarına taşınmak gibi keskin geçişler yerine, mümkünse kolay ulaşımı olan, konforu eskiye nazaran belki bir parça daha düşük bir eve geçmek evladır.
Her kadının gönlündeki evde oturabilmesi ümidiyle…
***
Bu arada emlak piyasasında olup bitenleri de unutmayalım.
Torunlar GYO arsa yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Mahmutbey gişelerinin hemen yanında yapımı devam eden Türkiye’nin en büyük karma projesi Mall of İstanbul’un sahibi Torunlar GYO, Başakşehir’de arsa almış. Metrekare birim fiyatı 3.750 TL olan 105,46 metrekarelik arsaya 455 bin TL bedel ödeyen Torunlar GYO geçen ay yine aynı bölgede 180 metrekarelik arsayı 779 bin TL’ye satın almıştı.
Bu arada Torunlar GYO, Mall of İstanbul’un eğlence alanlarının tasarım için Kanadalı Forrec şirketi ile anlaşmış. Florida’daki Universal Stüdyoları, Mall of America’daki Nickelodeon Universe ve dünyanın birçok önemli merkezindeki Legoland’lerin mimarı Forrec, Mall of İstanbul içerisinde yer alan temalı eğlence alanlarını dünya standartlarında tasarlayacakmış.