BENİ NELER BEKLİYOR?Gitmeden önce çok heyecanlı, endişeliydim. Hem oradaki şartları bilmediğim için hem de göreceklerim için. Bu kadar aşı olduk, gerçekten ciddi sağlık tehdidi var mı diye korkuyordum. Bir yandan da bugüne kadar sadece National Geographic kanalında seyrettiğim görüntülerin gerçeğini merak ediyordum. "Aaa, televizyondan hiç farkı yok" mu diyecektim yoksa şaşıracak mıydım? Anladım ki, orada olmak bambaşkaymış. Geçmişte, belgesellerde hayvanların avlanma sahnelerini seyredemezdim. Ama şimdi onların doğal hayatının bir parçası, bir gerekliliği olduğunu biliyorum.
ÖNÜNDEN FİL GEÇEN ODA
Otelleri görmeden, internetten rezervasyon yaptık, pişman olmadık. Önce, Serena otel zincirinden, Ngorongoro Krateri yakınındaki Serena Lodge’da kaldık. Bölgedekilerin çoğu çadır-otel. Bu, doğayla uyumlu taş bir yapı. Zaten doğal parkın içindesiniz, aksi söz konusu olamaz. Bir akşamüstü çok yorgun olduğum için safariye çıkmadım, odada kaldım. Duş yaparken garip bir ses duydum, panikle dışarı attım kendimi. Odamızın önünden fil geçiyormuş.
Serengeti’deki otelimiz Kirawira Camp çok güzeldi. Ağa Han Ekonomik Fonu desteğiyle kurulmuş, kolonyal tarzda döşenmiş, bir çadır otel. Klima, duvarla ayrılmış çok şık banyolar ve mobilyalar var. Kendinizi İngiltere’de sanıyorsunuz. Yerel kıyafetli, çok yakışıklı yerliler tarafından karşılandık. Odalara numara yerine isim verilmişti. Bizimki zürafaydı. Çevresinde çit yok. Akşam yanınızda ranger olmadan yollamıyorlar odanıza. Hayvanlar çok yakına gelebiliyor. Arkadaşım şafakta bir
aslan gördü.
BİRÇOK AŞI MECBURİAfrika’nın bu bölgesine giderken birçok aşı olmak gerekiyor. Hepatit A ve B, sarı humma aşısı oldum. Aşı sertifikası olmadan giremiyorsunuz ülkeye. Sıtma için gitmeden önce, yan etkisi olmayan Malaron’u kullanmaya başladım.
Leopar, çeteyle yaşayan babundan korkuyor. Birkaçı bir araya gelince leoparı öldürebiliyor. Bir gün ağaçta saklanan bir leopar gördük. Çevredeki babunlarla inmesini saatlerce bekledik. Babunlar sıkılıp gitti, o inmedi.
Çita, sırtlanı sevmiyor. Sırtlan peşinden ayrılmıyor, avdan artanı yiyor.
Gergedanlar dört-beş senede bir çiftleşiyor. Soyları tükenmek üzere. Bir tehdit de ilaç sanayinden. Boynuzları Viagra hammaddesi.
Aslan yaban domuzu sevmiyor, çünkü boynu çok yağlı. Sevdiği mönü ceylan.
Erkek fil, dişiyi ve yavruyu korumak için arkadan yürüyor. Anneler ve yavrular sürünün önünde, erkekler arkada. Fil çok yaşlanınca hep ağaç gölgesinde oturuyormuş.
Zebralar ve yaban öküzleri bir arada yaşıyor. Çünkü ikisinin de dişisi aynı zamanda doğuruyor. Kan kokusunu 10 km.’den alan sırtlan gibi yırtıcılara karşı zebra, plasentasını açıkta bırakıyor ki vahşi hayvanlar yavrularını yemesin.
Çita saatte 120 kilometre hızla koşuyor. Ama bir deparda 50 metreden fazla koşmuyor. Bu, avını yakalamak için yetiyor.
Bir aslanın avlanması dört ila altı saat sürüyor ve beş-altı günde bir
yemek yiyor.
Hayvanlar kurak mevsimde sulak bölgelere göç ediyor. Sadece yaban öküzlerinin iki milyonu bulduğunu düşünürseniz, göçün boyutunu anlarsınız.
Yaban domuzu doğumdan sonra gözü açılmayan yavru için bir koku salgılıyor. Yavru kokuyla yolunu buluyor. Gözleri açıldıktan sonra ise kuyruğunu dimdik tutan annelerini takip ediyorlar.
Aslan, avını hemen öldürüyor, sonra yemeye başlıyor. Sırtlan ise öldürmüyor, karın kısmından başlıyor yemeye. Hayvan acı ve kan kaybından ölüyor. Avı yerken sırtlan vahşileşiyor, yanındakileri parçalayabiliyor.
Dişi aslanlar aynı dönemde doğum yapmaya çalışırmış. Çünkü erkek tembel. Dişi avlanırken diğer dişiler yavrulara
bakıcılık yapıyor.
Dört ayaklı hayvanlar, misal aslanlar, insandan korkuyor. Çünkü iki ayak üzerinde durmayı saldırı pozisyonu gibi algılıyor. Kesinlikle bu hayvanların gözünün içine bakmamak lazım.
Filler yemek yedikten sonra veya bir yerden geçerken etrafı dağıtıyor. Sebebi iz bırakmamakmış!
Aslanlar aile üyeleri ile çiftleşmezmiş. Aynı insanlardaki gibi ölümlere, sakatlıklara sebep oluyormuş aile içi çiftleşme.
Serengeti’de sadece 60 çita kalmış. Ağaca tırmanamadıkları için yavruyken diğer hayvanlara av oluyorlar. Buradaki nesli tükenmek üzere.
Buffalo saldırısına uğrarsanız hemen sırtüstü yere yatın. Boynuzları kıvrık olduğu için kaldıramıyor ve gidiyor.
Zürafanın boynuzlarının arasında tüy varsa dişi, yoksa erkektir.
MASAAİLERDE ÇOCUKLARA AYRI KULÜBE VAR
Tanzanya’da Masaailerin yaşadığı, milli park içinde bir köye gittik. Kerpiç ve sazdan yapılmış kulübelerde yaşıyorlar. İçinde olmak istemezsiniz. Penceresi yok, kapısı hayvanlar giremesin diye ufacık, çok sıcak ve zifiri karanlık. Çocuklar üç yaşına kadar ailesiyle yaşıyor. Sonra çocuklara ayrılmış kulübelere alınıyor. Sadece yemeklerde ailesiyle buluşuyor. En az 70 yaşına kadar yaşıyorlar. Yetişkin erkek, bir kıza talip olunca vahşi hayvan avlayıp erkekliğini kanıtlamak zorunda. Milli park sahasında av yasak. Hayvanı avlayıp "Bana saldırdı, öldürmem gerekti" diyorlar.
SWAEİLİ DİLİNDE MİNİ SÖZLÜKHoşgeldin: Karibu
Merhaba: Jambo
Beyaz adam: Mzungu
No problem: Hakuna matata
Nasılsın: Habari gani
EN SEVDİĞİ 5 YERFloransa Malezya Çin Maldivler Afrika
seyahatte ne okuyorYanına aldığı kitapları çoğu zaman kapağını bile açmadan geri getiriyor. Gittiği yerde aldığı rehber kitapları okuyor.
ne yiyor, ne içiyorYabancı mutfakları denemekten hoşlanıyor, yemek ayırt etmiyor. Yeter ki temiz olsun.
ne giyiyorSpor giyiniyor. Ayakkabısı çok önemli.
neyle seyahat ediyorUçakla.
nerede kalıyorBiraz lüksten hoşlanıyor, yüzlerce odalı zincir otellerden nefret ediyor. Butik otelleri seviyor.
kimle seyahat ediyorEşi Ömer ve yakın arkadaşları ile.
çantasının olmazsa olmazlarıFotoğraf makinesi, defter-kalem.
oradan ne alıyorAlışverişi çok seviyor. Türkiye’de bulamayacağı, yerel özellikteki her şeyi almak istiyor. En son Malezya’daki ormanlardan insan eli ile binbir zahmetle toplanan çiçek özü almış. Tropik meyveleri de taşıyor.