Bu taksi 280 kilometre hız yapıyor

Güncelleme Tarihi:

Bu taksi 280 kilometre hız yapıyor
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 05, 2005 00:00

Hayatım boyunca kaç kere taksiye bindiÄŸimin sayısını bile hatırlamıyorum. Ama böyle bir taksi tecrübesini hayatımda ilk kez yaÅŸadım. GeçtiÄŸimiz hafta sonu Ä°stanbul Park’ta gerçekleÅŸen DTM yarışları öncesinde ‘Taksi Drive’ adı verilen bir organizasyon sayesinde DTM otomobilinin içinde 280 kilometre hıza ulaÅŸtım. Ä°ÅŸin en zor yanı ise 280 kilometre hız ile girdiÄŸimiz virajlarda aniden yapılan frenlerle 90 kilometreye düşmekti.HER ÅŸey Ä°stanbul Park Pisti’nde düzenlenen DTM yarışları öncesinde gerçekleÅŸti. Bu yarışlarda boy gösteren üç markadan biri olan Opel’in (diÄŸerleri Audi, Mercedes) Türkiye’deki temsilcilerinin bir daveti oldu. Yapılan davet DTM otomobili ile ‘Taksi Drive’ denilen bir organizasyondan söz ediyordu. Açıkçası Ä°stanbul Park Pisti’ne doÄŸru yola çıktığımda bile bunun ne olduÄŸunu anlamış deÄŸildim. Daha önce sayısını hatırlayamadığım kadar çok taksiye binmiÅŸtim. Ama ‘DTM Taksi’ ile ilk defa karşılaşıyordum ve kesinlikle başıma neler geleceÄŸini de çok ama çok merak ediyordum.BU BÄ°LDİĞİMÄ°Z TAKSÄ° DEĞİLÄ°stanbul Park Pisti’ne vardığımda beni Opel’in Türkiye’deki temsilcilerinin ve daha sonra Opel’in DTM’deki temsilcilerinin sıcak karşılaması vardı. Yapılan üç-beÅŸ sohbetin ardından beni Opel’in DTM garajına davet ettiler. Burada ilk olarak takımın yarışlara nasıl hazırlandığına tanık oldum. Zaten ben bu bölüme indiÄŸimde de DTM’de yarışan pilotlar antrenmanlarına devam ediyordu. Daha sonra beni yarışla ilgili tulumların, kaskların, ayakkabıların bulunduÄŸu bir bölümü götürdüler. Ä°ÅŸte yavaÅŸ yavaÅŸ iÅŸin rengi belli olmaya baÅŸlamıştı. Bu kesinlikle benim bildiÄŸim taksilerle ilgili bir ÅŸey deÄŸildi.PÄ°LOTLARDAN FARKIM KALMADIBir anda benim yanımda olan insanların hepsinin gözleri üzerime çevrildi. Yarış kıyafetleriyle dolu özel bir bölümde olduÄŸum için vücut ölçülerimi anlamaya çalıştıklarının farkına vardım. Yapılan birkaç kıyafet denemesinin ardından üzerime uygun olanları verdiler ve beni giyinmem için bir bölüme aldılar. Ä°ÅŸte artık giyinmiÅŸtim ve ÅŸaka bir yana DTM’de yarışan pilotlardan da hiçbir farkım kalmamıştı. Giyinmemin ardından beni daha farklı bir bölüme alarak otomobillerin yanına götürdüler. Ortada kesik bir lastik kokusu vardı. Antrenmanlarına devam eden pilotlar adeta lastiklerini yakarak pit alanından birer birer dışarıya fırlıyordu. Antrenmanların ardındansa bana kısa bir süreliÄŸine ‘taksi’ ÅŸoförlüğü yapacak olan DTM’in tecrübeli pilotlarından ve Opel adına Ä°stanbul’da bulunan Marcel Fassler ile tanıştırdılar. Mika Hakkinen, Jean Alesi, Heinz Harald Frentzen gibi Formula 1’den tanıdığım isimlerin olduÄŸu bölümde bende tulumla ve kaskla yarışçı edasıyla duruyordum. 476 BEYGÄ°R GÃœCÃœNDEDTM’in bundan önceki yarışının yapıldığı Almanya Dresden’de birkaç hafta önce bulunmuÅŸtum. Burada DTM otomobillerini hayatımda ilk kez yakından görmüştüm. Ancak açıkçası içlerine can alıcı bir gözle bakamamıştım. Çünkü herkeste bir yarış heyecanı vardı. Åžimdi ise biraz sonra içine bineceÄŸim otomobil karşımda duruyordu. Opel Vectra GTS’den türetilen bu otomobil tam anlamıyla bir canavar. 3988 cc hacminde V8 motora sahip olan otomobil 6800 d/d’de 476 beygir güç ve 5500 d/d’de 510 Nm tork üretiyor. Sürücü dahil 1050 kilogram ağırlığında olan otomobil benim de içine binmemin sonucunda 1130 kilograma ulaÅŸacaktı. DTM otomobillerinde ağırlık merkezinin ortaya alınması için içeride bulunan ne varsa arka tarafa doÄŸru alınmıştı. Yani sürücü otomobili standart bir otomobile göre neredeyse arka koltuk hizasından kullanıyordu.ARTIK OTOMOBÄ°LÄ°N İÇİNDEYDÄ°MÄ°stanbul Park Pisti gerçekten büyüleyici atmosfere sahip olan, motorsporları için bir mabet adeta. Daha önce bu pistte farklı otomobillerle birçok kez tur atma ÅŸansına sahip olmuÅŸtum. Buralarda da otomobilleri ya ben kullanmıştım ya da belirlenen eÄŸitmenlerin yanına oturmuÅŸtum. Ancak böylesi bir tecrübeyi daha önce hiç yaÅŸamamıştım. Ä°ÅŸte artık beni otomobilin içine doÄŸru yönlendirmiÅŸler ve otomobilin içine geçtiÄŸimde de koltuk ve kemer ayarlarımı yapıyorlardı. Pilot koltuÄŸunda ise 1976 doÄŸumlu ve daha önce birçok kez birincilik yaÅŸamış Marcel Fassler vardı. Oda otomobilin içinde kendi ayarlarını yapıyordu.Ä°STANBUL PARK’TA UÇUÅž BAÅžLADIOtomobilin içinde her ÅŸey hazırdı. Marcel Fassler bana doÄŸru bakarak hazır olup olmadığımı sordu ve evet yanıtını alınca, bastı gaza. Pit alanında neden yanık lastik kokusu olduÄŸunu daha ilk gaza bastığında açıkça anladım. Çünkü ilk hareket anında lastiklerimizin bir bölümünü Ä°stanbul Park’ın asfaltında bırakmıştık bile. Pit alanında 80 kilometre hızın üstüne çıkmamız kurallar gereÄŸi yasak olduÄŸundan pit alanının bitiÅŸ çizgisine kadar her ÅŸey normaldi. Ancak pit alanının çıkışındaki trafik lambasında yeÅŸil ışık yanında bir anda her ÅŸey deÄŸiÅŸti. Artık önümüzde 5.333 kilometre uzunluÄŸunda ve 14 virajın bulunduÄŸu Ä°stanbul Park vardı.SaÄŸa sola savrulup kafamı tutamıyordumAntrenman turlarında 5.333 kilometre uzunluÄŸundaki Ä°stanbul Park’ı 1 dakika 47 saniyede dönen Fassler neredeyse aynı tempoyla bir anda yayından fırlatılmış bir ok gibi yerinden fırladı. Ben ise otomobilin içinde bir saÄŸa bir sola savrulup duruyordum. Ä°lk ÅŸaÅŸkınlığı atlattıktan sonra otomobilin içine biraz olsun adapte oldum diyebilirim. Ama kafamın hareketlerini bir türlü engelleyemiyordum. Bu sırada da gözüm sürekli olarak hız göstergesindeydi. Ä°stanbul Park Pisti’nin zorlu virajlarını arka arkaya 200-210 kilometre hızla geride bırakıyorduk. Pistin 720 metrelik en uzun düzlüğünün sonunda ise 280 kilometre hıza ulaÅŸtığımızı gördüğüm anda neye uÄŸradığımı ÅŸaşırdım diyebilirim. Çünkü bu yolun sonundaki viraj için bir anda yavaÅŸlamamız gerekiyordu ve Fassler bir anda fren pedalına adeta bir tekme attı diyebilirim. Bunun ardından hızımız bir anda 100 kilometreye kadar düşerken vücuduma ne kadar ‘G kuvveti’ (Gravitation-yer çekimi) yediÄŸimi bilmiyorum. Ancak bu tip yarışlarda pilotların 3 ile 4 ‘G’ arasında bir kuvvete maruz kaldığını biliyorum. Bunun bir F16 uçağında ‘9G’ olduÄŸunu söylemem de sanırım yeterli olacaktır.Otomobilden inerken yer çekimi yok olduSonuçta Ä°stanbul Park Pisti’nde attığımız bu efsane turların ardından pit alanına geri döndük. Otomobilden inmeye çalışırken adeta yer çekimi yok olmuÅŸtu. YaÅŸadığım birkaç saniyelik durgunluk ÅŸokunun ardından artık ‘DTM Taksi Drive’ ne demekti çok iyi biliyordum. Bu olayı anladıktan sonra sorduÄŸum tek soru ise ‘bir ÅŸansım daha var mı?’ demek oldu. Fassler ise Ä°stanbul Park Pisti’ne hayran kalmıştı ve bir an önce yarışın baÅŸlaması için saatleri sayıyordu. Çünkü bu yaptığımız onun için sıradan benim içinse unutulmaz bir ÅŸeydi. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!