Bu şovda aşk var

Güncelleme Tarihi:

Bu şovda aşk var
Oluşturulma Tarihi: Mart 15, 2011 00:00

Ahmet Özhan “Bir Sevgi İstiyorum” diyor, Emel Sayın nazlı nazlı ona bakıyor. İzlediğim sahne, “Aşk-ı Muhabbet” gösterisi için yıllar sonra bir araya gelen iki dev isimle yaptığım röportajdan. “Gazete röportajı değil de, televizyon programı yapsaydık izleyiciler gülmekten kırılırdı” diyorum ve merak edenler 19 Mart’taki ilk gösteriyi kaçırmasın diye ekliyorum.

Haberin Devamı

Bunca sene sonunda sahneye çıkmak sizi heyecanlandırıyor mu?
Emel Sayın: Hakikaten heyecanlanıyorum. Sahne korkum var benim. Allah’tan kısa sürüyor ama bunu engelleyemiyorum.
Ahmet Özhan: İki türlü heyecan olur; kendini hazır hissetmezsin, repertuvarına güvenmezsin, yeteri kadar provan yoktur. Bir de sevgilinle buluşmaya giderken yaşadığın bir heyecan vardır. Sanatçılar çoğunlukla bu ikinci heyecanı yaşar.

Bunca zamandır neden bizi sizden mahrum bıraktınız?
Ahmet Özhan: Emel Hanım birkaç tane evlilik yaşadı. O yüzden ayrı kaldık.
Emel Sayın: Bir tane fazlam var senden Ahmet, aşk olsun! Sen de iki kere evlendin.
Ahmet Özhan: Hale’yle (Soygazi) iki kere evlendim. Totalde üç!
Emel Sayın: Benim de üç. Hiçbir şey görmedik şu hayatta.

Birlikte çalışacak olmak ne hissettiriyor?
Emel Sayın: Ahmet’le çalışmak bana mutluluk veriyor. Birbirimizden karşılıklı enerji alıyoruz.
Ahmet Özhan: Benim için Emel Sayın, karşısına bir başkasını koyamadığım bir isim.
Emel Sayın: Devam et, konu harika, hep beni anlat!
Ahmet Özhan: Anlatayım mı? Ben 17-18 yaşındaydım. Baktım, bir kız getirdiler gazinoya. “Kim bu” dedim, “Küçük Emel” dediler. “Nasıl yani” dedim, “Küçük Emrah’ın kız versiyonu” dediler.

AHMET’İ İZLERKEN HEPİMİZ BAYILDIK

Hakikaten ilk kez nasıl tanıştınız birbirinizle?
Emel Sayın: Tabii şaka bu. Ben çok genç yaşta başladım çalışmaya. Ahmet de benim çalıştığım gazinoda işe başladı.
Ahmet Özhan: O zamanlar Bebek Belediye Gazinosu vardı. İtalyan orkestralar çalar, yemek yenir, çok kaliteli müzik yapılırdı. Çok da elit bir müşterisi vardı. Allah rahmet eylesin Asım İslamoğlu patronuydu. Ona demişler ki; “Burayı başkalarına tanıtabileceğimiz bir solist getirelim.” Emel de o zamanlar Ankara’da yaşıyor. Onu getirmişler. O sıralar ben de konservatuvara gidiyorum. Bir uvertür arıyorlarmış mekana. İstanbul müzik cemiyetinden kemancı bir arkadaş olan İsmet Ağabey bana “Elbiselerini al, akşama Bebek Belediye’ye gel” dedi. Benim de okul konserlerinde giydiğim üç düğmeli siyah bir elbisem vardı, onu giyip gittim.
Emel Sayın: Heyecanlandın değil mi?
Ahmet Özhan: İlginç tabii, beklemiyordum. “İleride ben bu işi yapacağım, şöhret olacağım”a şartlamışım kendimi. Ama o sıralar beklemiyorum. Daha okulum bitecek, askerlik bitecek... Neyse, o akşam çıktım sahneye. Çocuksu bir cesaretle kocaman kocaman şarkılar söyledim. O gün bugündür sahnedeyim. Sene 1968’ti.
Emel Sayın: Bir genç geldi. Ben, o zamanki eşim ve gazinonun sahibi, mekânın balkonundan izliyoruz. Türk sanat müziğini o kadar güzel okuyor ki, öyle güzel eserler seçmiş ki! Kendi de yakışıklı ve efendi. Star olmak için her şeyi var ve ona hepimiz bayıldık.

EMEL HÂLÂ GENÇLİK ÇAĞINI YAŞIYOR

Şovunuzda şarkılara, komediye, aşka doyacağız değil mi?
Ahmet Özhan: Hayatta ne varsa, şovumuzda da o var. Hayatta her şeye arayarak başlanır. Siz de küçük bir kızdınız, hayalinizde bir beyaz atlı prens yaşatıyordunuz değil mi?

Benim iki tane beyaz atlı prensim vardı. Biri siz, diğeri de Erol Evgin. İkinizle de evlenmek istiyordum.
Ahmet Özhan: Onu boş ver!
Emel Sayın: Niye onu boş vermesini söyledin?
Ahmet Özhan: Erol şansını kaybetti. Ben varım çünkü burada.
Emel Sayın: Beyaz atın var mıydı senin?
Ahmet Özhan: Yok ama beyaz ata çok bindim ben. Bir ürünün reklam filmini çekiyordum. Çok gençtim. Saçlar uzun, üstümde güderi ceket...
Emel Sayın: Düştün mü, düşmedin mi?
Ahmet Özhan: Düşmedim.
Emel Sayın: Benim ilk at binişim, “Düşman” filmindeydi. Bacağımı atın sağ tarafından atıp soldan aşağı düştüm!
Ahmet Özhan: Ben olsaydım seni tutardım Emel’ciğim.

Beyaz atlı prenste kalmıştık...
Ahmet Özhan: Bir genç kız için beyaz atlı prens vardır, bir genç erkek içinse Sindrella’sı vardır. O bir beklentidir, bir dürtüdür, doğal bir şeydir.
Emel Sayın: Hormonlar işte onlar.
Ahmet Özhan: Hormon kısmı işin fiziksel kısmı. Ben işin ruhi boyutundan bahsediyorum. Netice itibariyle her malın bir alıcısı vardır. Kadınsa erkeği, erkekse kadını bulur. Bulduğu zaman bir sarsıntı başlar. Vuslatın getirdiği depremdir bu. Sonra o, beraberliğe uzanır. Bunların hepsinin şarkıları var bizim gösterimizde. Sonra yavaş yavaş ayakların kaymaya başlar. “Kırıldım, gücendim, incindim” muhabbetleri gelir.
Emel Sayın: “Geçse de gençlik çağım” der, adını anmazsınız bir daha!
Ahmet Özhan: Hayatım herkes senin gibi mi; bir türlü geçiremedin gençlik çağını. Hâlâ buluğ çağını yaşıyorsun.

YAN YANAYKEN ÇOK KOMİĞİZ

Çalıştığınız bir metin var mı, yoksa her şey doğal mı olacak?
Ahmet Özhan: Metin var ama bize kalan spontane şeyler de olabilir.

Bu kadar komik olduğunuzu bilmiyordum. Şok yaşıyorum şu an...
Emel Sayın: Biz çok komiğiz. Özellikle ikimiz yan yanayken.
Ahmet Özhan: Sen beni ararken neler düşündün?
Emel Sayın: Ne zaman ararken?
Ahmet Özhan: Hayatında!
Emel Sayın: Ben seni aramadım ki; sen pat diye girdin hayatıma.
Ahmet Özhan: Repertuvarın o kısmı gitti gürültüye işte! Burada romantik olmaya çalışıyorum.

Romantik misinizdir normalde Ahmet Bey?
Ahmet: Yok, değilimdir.
Emel Hanım siz de Türkiye’nin en güzel kadınlarından birisiniz. Bu kadar da esprilisiniz. Neden aşk hayatınızda mutluluğu bir türlü bulamadınız?
Emel Sayın: Ben çok çekingenim. Küçükken misafir gelince karyolanın altına saklanırdım. O derece çekingenim yani. Ayıla bayıla başlıyor aşklar ama sonra ne oluyor bilmiyorum.

Haberin Devamı

GAZİNO YILLARINI ÇOK ÖZLÜYORUZ

Gazino kültürünün yaşandığı yılları çok özlüyor musunuz?
Ahmet Özhan: Maksim’leri nasıl arıyoruz... Ama artık müzik yapılacak mekân yok.
Emel Sayın: Evet, şimdi daha iyi anlıyoruz. Orada yaptığımız repertuvarı bugün özel gecelerde, konserlerde zor sunuyoruz.
Ahmet Özhan: Fahrettin Aslan’ı hatırlasana! Gazinonun mutfağı kimya laboratuvarı gibi pırıl pırıl, tertemizdi.
Emel Sayın: Girer, her gün kontrol ederdi. Yemek konusunda çok titizdi. “Ben ne yiyorsam benim müşterim de onu yiyecek” derdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!