Güncelleme Tarihi:
Osman Sınav’la proje üzerinde 10 seneyi aşkın süredir konuştuğunuzu biliyorum. Neden bu kadar beklediniz?
- Kitabı okuyanlar bilir, hikâyedeki duyguyu beyazperdeye aktarıp senaryolaştırmak çok kolay değildi. Bu bekleme süresi projenin demlenmesine yaradı. Senaryo senenin başında elimize geçti. Kitaptaki duyguyu orada görünce yola çıkmaya karar verdik.
Bu hikâyede size bu derece cazip gelen neydi?
- İyi insanların filmi olması. Canlandırdığım Ali karakteri çok iyi bir aile babası, müthiş bir romantik, oğluyla arkadaş ve ona kılavuz olan bir baba. Yani çok iyi bir adam. Bu iyi adamı insanlar görüp izlesin ve o feyzi alsınlar istedim. Çünkü bu tip duygulara ihtiyacımız var.
BARDAĞIN BOŞ TARAFINA BAKIYORUZ
Neden?
- Büyük şehirlerde hayatın özünden ve naif duygulardan uzaklaşıyoruz. Bardağın boş tarafına bakıp negatif düşünüyoruz. Bunların hepsini elinin tersiyle iten bir adamı izlemek herkese iyi gelecek diye düşünüyorum.
Hayatta gerçekten Bulgaryalı Ali gibi iyi kalpli adamlar olduğuna inanıyor musunuz?
- Ali’nin bütün özelliklerinin toplandığı bir adam olması zor olabilir ama role hazırlanma aşamasında gerçekten gittiği yeri güzelleştiren, çıplak bir toprak parçası gördüğünde bir şeyler ekip doğanın güzelliğini diğer insanlarla paylaşmak isteyenlere rastladım.
Bu sistem içinde bu kadar pozitif olmak kolay mı?
- Bu büyük sistemin içerisinde benim de Ali gibi olmam mümkün değil. Ne kadar ayağımız yere bassın diye uğraşıp özümüzden uzaklaşmamaya çalışsak da öyle bir insan olamıyorsunuz. Bir erozyon ve dejenerasyon var. Yine de Ali karakterinin ışıklı ve hayata umutlu bakışı sıkıntılı dönemlerimde kendime feyz alacağım bir model.
Sizi aksiyon dolu rollerde izlemeye alışkınız. Bir röportajınızda “Ali şimdiye kadar canlandırdığım karakterler arasında bana en yakın olanı” demişsiniz. Hangi özellikleriyle size yakın?
- Ben özelimde, canlandırdığım karakterlerdeki gibi biri değilim. Öncellikle sert bir adam değilim. Duyguları olan biriyim. Bu rol beni zorlamadı, çünkü ‘Uzun Hikaye’ gerçekten kalbime dokundu. Bu tip kalbime dokunan işleri kendi algıma göre canlandırıp içselleştirebiliyorum. Sorunun cevabına gelirsek, Ali karakterinin gülen yüzü aslında özel hayatımda daha çok var.
Zaten filmin başrolünde adeta gülüşünüz var. O gülümseme rol mü yoksa gerçekte de öyle mi gülersiniz?
- Sonuçta o bende olan bir malzeme. Ama Osman Sınav da çekim aşamasında “Bu işte senin gülüşün başrolde” diyordu.
Ali karakterinin 20 yıllık değişimini izliyoruz. Film boyunca bir adamın bütün bir hayatını aşama aşama canlandırmak için nasıl çalıştınız?
- Bütün hikâyeyi kronolojik sıraya göre çekmemizin bana yardımı oldu. Sadece saçınızı beyazlatarak yaşlanamazsınız. Bütün o süreci vücudunuza ve duruşunuza da yansıtmanız lazım. Oyunculuk dışında vücut dilini doğru kullanmakta çok önemliydi.
ŞOV DÜNYASINDA OLMAMA RAĞMEN ÖZENLİ DEĞİLİM
Ali’nin hayatındaki üç farklı dönemi izliyoruz. Sizi en çok etkileyen hangisiydi?
- İlk bölümdeki köhne vagonun bir yuva haline gelmesi çok hoştu. Ev, kuş yuvası gibiydi. Oranın o hali çok sıcaktı. Son dönemde de oğlunun babasının kaderini yaşıyor olması çok etkileyiciydi.
Filmde 1970’lerde Ali’nin gözündeki gözlüğün markası Tom Ford mu?
- Markası mı, nasıl durduğu mu önemli sizce?
Nasıl durduğu önemli ama yanındaki amblem çok göze çarpıyor?
- Tom Ford oradan feyz almış olabilir! Gerçekten o dönemi hatırlatan bir gözlük seçmek istedik ve onlarca gözlük arasından bulduk.
Ali hep janti kıyafetlerle dolaşıyor. Başına ne gelirse gelsin takımlarının ütüsü bozulmuyor. Sizde de biraz o duruş var sanki...
- Ben şov dünyasında olmama rağmen onun kadar özenli değilim ama Ali gibi janti giyinen adamlar var. Bazılarının iki takım elbisesi vardır ama her zaman ütülü, her daim traşlı ve temizdir. Aynı çamurlu yoldan yürürsünüz ama onun paçaları ve ayakkabısı çamur olmaz. Bu biraz da hem kendine hem çevresine saygıdır. Yani karakteristik bir durum.
GELDİĞİM YERDEN MEMNUNUM
Bir dönem “Kenan gibi sevgilim olsa”, sonra “Kenan gibi abim olsa”, bu filmden sonra “Kenan gibi babam olsa” diyenler var. Bu durum mutlu mu ediyor yoksa “Eyvah yaş aldım” diye mi düşünüyorsunuz?
- Yaş almak, dün olan bir şey değil. Bunu gün be gün yaşıyor ve fark ediyorsunuz. Bunda hiç eyvah denecek bir durum yok. Önemli olan yaşı nasıl alıp bu yolculuğu nasıl yaptığın.
Siz yolculuğunuzu nasıl yaptınız?
- Geriye dönüp arkama baktığım zaman mesleki olarak yaptığım işler, sektördeki duruşum iyi. Yaptığım yolculuk ve geldiğim yerden memnunum.
Peki baba olmak istiyor musunuz?
- Vakti zamanı geldiğin inşallah uygun bir Münire ile baba olmak istiyorum.
Fizik takıldığınız bir konu mu?
- Hayır o Allah vergisi bir şey. Önemli olan benim bunun üzerine ne koyduğum. Emeğimle daha yakışıklı olamam ama emeğimle daha iyi bir oyuncu olabilirim. İnsan ancak emeğiyle övünebilir.
DELİ YÜREK’TEN UZUN HİKAYE’YE
2001 Deli Yürek: Bumerang Cehennemi
2004 Yazı Tura
2006 Son Osmanlı Yandım Ali
2007 Kabadayı
Ejder Kapanı
Uzun Hikaye
KENDİMLE İLGİLİ DERTLERİM VAR
Şu an hayatta nelerle derdiniz var?
- Maalesef memleketle ilgili dertler bitmiyor. Her an ne olacak endişesi var. 40 yaşına yaklaşmayla beraber kendimle ilgili dertlerim var.
Nedir kendinizle ilgili olanlar?
- Önceden farkında olmadan yanlış yaptığım şeyler olabilir. Şimdi yanlış yapacaksam da adını koyup bilerek yapayım, eğer gerçekten yanlışsa farkına varıp yapmayayım deyip bunları ayırt etmeye başlıyorum.
Peki ruhsal olarak neler değişiyor?
- Ruhunuzda olgunlaşıyor. Daha akli bir bakış, daha sağduyulu olmak ve özüne objektif bakmak insanı geliştiriyor. Bu yüzden hayat keyfini kaybetmiyor.
20’li yaşlarınızdan beri Türkiye’nin hayran olduğu bir adamsınız. Bu egoyu içinizde nasıl dengeliyorsunuz?
- Yaptığımız işi çok abartmıyorum. Ben sette çalışan diğer insanlardan biriyim. Tek farkım vitrinde olmak. Etrafımda duyduğum pozitif şeyler beni mutlu ediyor ama bir taraftan da esas kendi kendime ne söylediğime bakıyorum.
Hep böyle, ayakları yere sağlam basan bir adam mıydınız?
- Çocukluğumdan beri sağduyu sahibi biri oldum. Zaman zaman belki havai ruh hallerine girmiş, egomun yükseldiği olmuştur ama en azından bunu farkına varacak bir akla ve çevreye sahibim.