Bu sevgiyi kaybedersem ölürüm

Güncelleme Tarihi:

Bu sevgiyi kaybedersem ölürüm
Oluşturulma Tarihi: Kasım 19, 2012 03:00

Kafe zinciri Gönül Kahvesi’nin Türkiye genelindeki şubelerini dolaşıp hayranlarıyla bir araya gelen Türkan Şoray, geçtiğimiz gün Trabzon’u ziyaret etti.

Haberin Devamı

Trabzon Forum AVM’deki Gönül Kahvesi’nde imza dağıtan sanatçı, üç saatlik etkinlikte hayranlarıyla tek tek ilgilendi. Türk sinemasının sultanı, onlardan arta kalan birkaç dakikada da bizimle sohbet etti.

TÜRKAN ŞORAY'A SEVGİ SELİ-FOTO GALERİ 

Türkan Hanım, üç saat boyunca hiç ara vermeden hayranlarınızla ilgilendiniz bugün. Nasıl bir sevgidir ki bu, ne onlar bir an olsun size bakmaktan sıkıldı ne de siz onlarla ilgilenmekten...
- Çok şükür ki 50 senedir devam eden bir sevgi bu. Bence Allah’ın büyük bir lütfu bu bana. Hayatım boyunca bir sevgi yumağı içinde yaşadım. Beni besleyen, yaşatan, mesleğime sarılmama vesile olan da hep bu sevgi. Halkın sevgisi, benim yaşam kaynağım. Hava gibi, su gibi... Günün birinde bu sevgiyi kaybedersem, herhalde ölürüm. 
Bırakın kaybetmeyi, katlanarak büyüyor size olan sevgi. Bugün buraya gelen hayranlarınız arasında 70 yaşında olanlar da vardı, 7 yaşında olanlar da...
- Evet, bu inanılmaz bir şey. Annelerinin, babalarının yönlendirmesiyle seviyor küçük çocuklar beni. “Çocuklarımız sizin fotoğraflarınıza bakarak, sizin sevginizle büyüsün istiyoruz” diyorlar. Bu çok değerli bir şey. İnşallah bunu hak etmişimdir. Bundan sonra da hak ederek yaşamaya çalışacağım.
Nedir bu sevginin sırrı peki?
- Ben hayatımda her zaman önceliği seyircime verdim. Zannediyorum bahsettiğimiz sevginin sırrı bu. Aşklar, diziler, lüks hayatlar önemli olmadı benim için. Hayatımda iki büyük değer var, biri seyircim, diğeri kızım. Benim için ikisi de aynı seviyede. Geçenlerde felçli bir kadın ellerimi tuttu, “Siz bizler için yaşadınız” dedi. Gözlerim doldu... 
‘SİNEMAM VE BEN’DE
GERÇEK BEN VARIM
“Sinemam ve Ben” adlı kitabınız, raflardaki yerini aldı. Nasıl bir kitap oldu, biraz bahseder misiniz?
- Benim sinema yaşamım var o kitapta. Gerçek ben varım. Yıllardır biriktirdiğim şeyleri yazdım. Filmlerimizi hangi duygularla çektik, bunları da anlattım kitapta.
Kitaptaki her şeyi siz mi yazdınız, yoksa siz anlattınız da başka biri mi yazdı?
- Kelimesi kelimesine ben yazdım. Daha sonra yazdıklarımı bilgisayara aktarıp edit’lediler. Beni anlatan beş-altı tane kitap var ama bu tamamen benim dilim, gönlüm ve parmaklarımdan çıkan bir kitap oldu. Edebi değeri olan bir kitap değil. Sinema ve oyunculuk konusunda ders niteliğinde şeyler yazmadım. Sadece sinema oyuncusu olmak isteyen, sinemaya gönül vermiş gençlere yıllar önce Yeşilçam’ın nasıl olduğunu, neler yaşandığını anlatmak istedim. Sinemanın benim hayatıma dokunan her yönünü anlatmaya çalıştım.
Bunca yıllık sanat yaşamınızda hiç içinizde kalan, “Keşke oynasaydım” dediğiniz bir rol oldu mu?
- Olmaz olur mu... Biz oyuncular doymayız. Benim şu hayatta tek bir hırsım var; daha güzel bir rol oynama hırsı... Bu bitmeyen bir istek... 
TÜRKAN ŞORAY KANUNLARININ
BİR KISMI HÂLÂ GEÇERLİ
Meşhur “Türkan Şoray kanunları” hâlâ sektörde konuşulmaya devam ediyor. O kanunlar hâlâ geçerliliğini sürdürüyor mu?
- O kanunlar, dönemin koşulları gereği vardı. Ve bir kısmı bugün de geçerli. Bazı cüretkâr sahnelerde kadınların meta olarak kullanılmasına son derece karşıyım. Bu kabul edilemeyecek bir durum. Çok gerekiyorsa, belli bir ölçüyle estetik şekilde çekilmeli o sahneler. Bazı oyuncular benim gibi düşünüyor, bazıları da “Ben oyuncuyum, her türlü rolü sınırsız oynarım” diyor. Oyuncunun tercihine kalmış bir durum tabii. 
Bu arada bazı oyuncuları gözlerinden ve bakışlarından ötürü size çok benzetiyorlar. Tabii kasıtlı olarak size benzemeye çalışanlar da var. Bu durum hoşunuza gidiyor mu?
- Ne kadar hoşuma gidiyor bilemezsiniz. Hayret ediyorum hatta bu duruma. Hepsi dünya güzeli. “Bunlar bu kadar güzel, nasıl bana benzetiyorlar” diyorum.
Çok mütevazısınız bu konuda...
- Böyle bir algı yerleşmiş kafalara. Gözlerimin şahane olmasından kaynaklanan bir şey değil bu. Öyle bir sahne gerektiği zaman “Şöyle bir bak” diyorlardı, bakıyordum ben de. (Gülüyor)

Haberin Devamı

DİZİDEKİ SAHNELERİMİN
AZ OLMASINI İSTEDİM
Bu arada “Bir Zamanlar Osmanlı” dizisinin yönetmeni ve birçok oyuncusu değişti. Yeni kadro hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Yeni kadro için de eski kadro için de aynı şeyi düşünüyorum. Hepsi işlerine aşık ve hepsi çok yetenekli... Diziler çok meşakkatli. Dünyanın en ağır işçileriyiz bence. 18 saat aralıksız çalıştığımı biliyorum ben. Dizilerde çalışan bütün arkadaşlarımı o kadar takdir ediyorum ki... Sabahlara kadar uykusuz ve perişan halde çalışılıyor. Benim dizideki sahnelerim çok az. Bunu özellikle istedim. Çünkü yıllarca çok yoruldum, artık acısını çıkarıyorum.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!