Bu sergiden sonra milliyetçilikten arınmış bir Türklük tartışılabilir

Güncelleme Tarihi:

Bu sergiden sonra milliyetçilikten arınmış bir Türklük tartışılabilir
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 23, 2005 00:00

Ä°ngiltere’de kültürel organizasyonlar yapan Harrison Parrott ajansının sahibi Jasper Parret ile Kraliyet Sanat Akademisi Sergi Sekreteri Norman Rosenthal Londra’daki bir opera temsilinde tesadüfen yan yana koltuklara otururlar. Ä°ki iyi dostturlar aynı zamanda.Rosenthal’in canı sıkkındır, Akademi’de bir Mısır sergisi yapmak istemiÅŸ, ancak Irak’taki savaÅŸ nedeniyle iptal etmek zorunda kalmıştır. Çin’le baÄŸlantıya geçmiÅŸ ama oradan da net bir cevap alamamıştır. Bütün bunları Parret’a anlatırken o da, neden Türklerle ilgili bir ÅŸey yapmıyorsun, der. Parret Ä°stanbul Kültür Sanat Vakfı’nın düzenlediÄŸi klasik müzik festivallerinde çalışmış, son olarak da Berlin/Now festivalinin organizasyonunu üstlenmiÅŸtir.Bir pazar günü telefonu çalar Nazan Ölçer’in. Arayan Josper Parrot’tır ve telefon numarasını Norma Rosenthal’e verip veremeyeceÄŸini sormaktadır. Yarım saat sonra Norma Rosenthal, Ölçer’i arar ve Ä°stanbul’da görüşmek istediÄŸini söyler. Ä°ki gün sonra Sultanahmet’teki YeÅŸil Ev’de buluÅŸma gerçekleÅŸir. Rosenthal’in kafası karışıktır serginin konsepti konusunda. Topkapı Sarayı’nın hazinelerinden oluÅŸturulacak yeni bir serginin sakıza dönüştüğünü söyler Nazan Ölçer ve gerçek Türk kimliÄŸini ortaya çıkartacak farklı bir sergi yapma önerisinde bulunur.Norma Rosenthal bu sergiyi bir alternatif olarak düşüneceÄŸini söyleyerek Çin’in yolunu tutar. Yolculuk sırasında uçakla aÅŸtığı bu mesafeyi Türklerin yüzyıllar boyunca nasıl kat ettiÄŸini düşününce sergi fikri netleÅŸir kafasında ve Ölçer’i arayarak küratörlük teklif eder. Filiz ÇaÄŸman ve David Roxburgh da ekibe dahil olunca dünyanın çeÅŸitli müzelerinden eserler toplanmaya baÅŸlanır.Türkler: Bin Yılın YolculuÄŸu’nun serüveni böyle baÅŸlamıştır iÅŸte.Türkler’in kim oldukları gerçek anlamda bu sergide ortaya çıkacak, diyor Nazan Ölçer. GeçtiÄŸimiz hafta Royal Academy’de (Ä°ngiliz Kraliyet Sanat Akademisi) basına tanıtılan dün de halka açılan sergi Türkleri pek çok yönüyle gündeme getirecek, yeni tartışmalara uç verecek. Türk Ä°slam Eserleri Müzesi eski Müdürü ve Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer, Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Dr. Filiz ÇaÄŸman, Harvard Ãœniversitesi Ä°slam Sanatları Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. David Roxburgh, Ä°ngiliz Kraliyet Sanat Akademisi Sergi Sekreteri Norma Rosenthal ve aynı kurumun küratörü Adrian Locke tarafından düzenlenen sergi, Uygurlar döneminden baÅŸlayıp Selçuklu, Timur ve Osmanlı dönemini kapsıyor. 11 ülkeden 37 kiÅŸi ve kurumun Avrupa ve ABD’deki özel koleksiyonlarından seçilen 350 eserle Türkleri anlatıyor. Nazan Ölçer’le sergisinin serüvenini ve aldığı ilk tepkileri serginin yapıldığı mekanda konuÅŸtuk.n Türkler sergisi 600-1600 arasındaki bin yılı kapsıyor. Bu aralık neye göre belirlendi? Neden 600 yılından baÅŸlatıldı? -Elimizdeki malzeme o tarihten baÅŸladığı için. Türk diliyle ilgili ilk yazılı belge Orhun Abideleri’ne dayanıyordu. Onlardan yola çıkarak bu tarihi belirledik. 1500’de bitirmeyi düşünüyorduk, çünkü orada bir dönem kapanıyordu artık. Türklerin Asya’yla, Çin’le olan iliÅŸkileri noktalanıyordu ve yeni bir kapı açılıp Avrupa ile iliÅŸkiler baÅŸlıyordu. Ancak her sergide görkemli bir final gerekir. O yüzden 1600’e kadar getirdik sergiyi. Ä°lk giriÅŸteki koca taÅŸ insanı inanılmaz etkiliyor, sondan bir önceki salonda yer alan kaftan ise olgunluk dönemini her yönüyle yansıtan bir iÅŸ, her ÅŸeyiyle kusursuz.n Åžimdiye kadar sergilerde Türk kimliÄŸi daha çok Osmanlı ile sınırlıydı. Politik bir deÄŸiÅŸim mi yoksa yeni bulgular mı daha geriye götürdü bu sergiyi? -Biz neyiz diye sorduÄŸumuzda Osmanlı’dan geriye gitmek kimsenin aklına gelmiyor. Hálá fetihlerle avunuyoruz, aslında geriye gittiÄŸinizde inanılmaz bir hareket ve uyum kabiliyetine sahip bir kavimle karşılaşıyorsunuz. Çok saÄŸlam kültürel birikimi, yadigárı olan bir kavim aynı zamanda. Ä°ÅŸte bunların bilinmesi gerekiyor. Batı’nın yanında bizlerin de bilmesi gerekiyor. n Türk kimliÄŸi üzerine yeni ipuçları çıkacak mı bu sergiden?-Kesinlikle. Biz kendimizi o kadar Osmanlı ve Ä°slám’la özdeÅŸleÅŸtirmiÅŸiz ki, gerisini bilmediÄŸimiz gibi aslında araÅŸtırmayı da pek istemiyoruz. Sergiye gelenler görecek ki Türklerin Hıristiyan veya Budist oldukları dönemler var. Uygur alfabesiyle yazılmış Hıristiyanlık dönemine ait mezar taÅŸları görecekler. Bunlar Müslüman kimliÄŸimizin dışında baÅŸka kimliklerle de tarihte yer aldığımızı gösteriyor.n Sergide bir süreklilik yokmuÅŸ gibi görünüyor, dönemler arasında kopukluklar var. Bu göçebe bir toplum oluÅŸumuzla açıklanabilir mi?-Farklı fizyonomik özelliklere sahip topluluklar çıkıyor karşımıza. Çinliye benzeyeni var, Batı’ya yaklaÅŸtıkça Ä°ranlıya benzeyeni var ama aynı dili konuÅŸuyorlar. Türkçe’nin olması bizi konumuzu savunabilir hale getiriyor. n Farklı kültürlerin etkileri çok belli. Bu kafa karışıklığı yaratmayacak mı?- Yabancı basın mensuplarına Selçuklu eserlerini gösterirken, ‘Bunlara nasıl Türk dersiniz, Ä°ran sanatı’ dedi biri. Fars kültüründen beslenen 200 senelik bir Büyük Selçuklu Devleti var, hemen hemen aynı topraklarda yer alıyorlar. Orada Selçuk sultanının ve yönetimin konuÅŸtuÄŸu bir Türkçe var. Elbette kültürler birbirinden etkilenir ama dil ortadan kalkmadığı sürece, neyin ne olduÄŸu kolayca anlaşılabilir. Onun dışında düşünsel izdüşümler, pagan dünyadan kalmış küçük küçük izlekler var. 12 Hayvanlı Türk takvimi Çin takvimine çok benzer bir takvim. Küçük bir maÅŸrapa, her dönemde formunu bile deÄŸiÅŸtirmeden sadece üzerindeki desenler deÄŸiÅŸerek karşımıza çıkıyor. DÜŞMAN DÄ°YE HEP ES GEÇTİĞİMÄ°Z TÄ°MUR SERGÄ°DEn Bu sergiden sonra ortaya nasıl bir Türk kimliÄŸi çıkacak?-Hayran olunacak kültüre sahip bir toplum olduÄŸu ortaya çıkacak. Halıları, silahları, mimarileri var ama bizimle yıllarca savaÅŸmış barbarlar diyorlardı. Sadece göçebe deÄŸil, inanılmaz devletler kurabilmiÅŸ, bambaÅŸka bir kültürel birikime sahip bir toplumu görecekler.n Timur’u biliyoruz ancak Timuri dönemi diye bir ÅŸey bize hiç anlatılmadı.-Tarih kitaplarımızın neyi tam anlattığı tartışılır zaten ama ÅŸu bir gerçek ki Timur dönemi Timuri adını alacak kadar bir birikime sahip. Anadolu’ya kadar gelmiÅŸ bir imparatorluk kuruyor, biz onu da es geçmiÅŸiz. Ankara Savaşı dolayısıyla Osmanlı düşmanı görüp orada bırakmışız. Sarayda Farsça ÅŸiirler yazılırken Åžah Ä°smail veya Timur’un Türkçe konuÅŸtuÄŸunu unutmuÅŸuz.n Bu sergiden sonra bizde neler tartışılacak dersiniz?-Hıristiyanlık gündeme gelebilir. Bunun dışında umarım ki, tarihimizin sadece Osmanlı olmadığı, daha gerilere gittiÄŸi anlaşılır. Tarafsız bir gözle, 19. yüzyılın çoÄŸalttığı milliyetçilik duygusundan arınarak kendi geçmiÅŸimizi deÄŸerlendirebilelim isterim. SERGÄ°YÄ° GEZEN YABANCILARIN TEPKÄ°LERÄ°Kürtler nerede diye soran çıktın Yabancı basının sergiye ilgisi çok ama bazıları güncelliÄŸin dışına çıkamıyor. ÖrneÄŸin ‘Niçin Kürtler yok?’ diye bir soru çıktı. Günümüzün siyasi meselelerini geçmiÅŸe yöneltmek gibi bir düşüncemiz yok, dedim. n Sergiyi 17 Aralık sonrası bir hamle olarak deÄŸerlendiriyorlar. Ben de, biz sanat tarihçisiyiz, siyasi bir amaçla bu sergiyi kurmadık diyorum. Bir konuyu ortaya koymak, tartışmaya açmak ve verimli sonuçlar almak istediÄŸimiz için bunu yaptık diye cevap veriyorum.n Sergiyi gezen yabancılar en baÅŸta Çin’le olan iliÅŸkimize ÅŸaşırıyor. Bu uzun yolculuktaki din evreleri de ÅŸaşırtıyor onları. n Hıristiyanlık dönemi, bazı kavimlerin YahudiliÄŸi benimsemiÅŸ olması, bunları da ilk defa duyuyorlardı.n Timur onlar için Orta Asya’da oradan oraya koÅŸmuÅŸ, ata binmiÅŸ bir MoÄŸol. Aslında bir Türk olduÄŸunu duyunca tamamen ÅŸaşırıyorlar. HİÇBÄ°R PADÄ°ÅžAH HACCA GÄ°TMEMÄ°Åž ÅžARABINI DA İÇMÄ°Åž, ŞİİRÄ°NÄ° DE YAZMIÅžArap dünyasıyla yakınlığımız din etkisinden çok ticarete dayalıdır. Mukaddes bir amaçla fethedilmiÅŸ deÄŸildir Hicaz. Ä°ran’la uzun süreli bir mücadele içindeler, onun için Hicaz’ı alarak Araplarla ticari veya siyasi çıkarları dolayısıyla temasa geçiyor Osmanlı. Hiçbir Osmanlı padiÅŸahı hacca gitmemiÅŸ, bundan öte ne söylenebilir. Adamlar ÅŸarabını da içmiÅŸ, ÅŸiirini de yazmış.ÇOCUKLARA HAZIRLANAN METNÄ° DÄ°NLEYÄ°NCE ÃœRPERDÄ°M, HEMEN MÃœDAHALE ETTÄ°KSergiyi gezerken kulaklıktan dinlesinler diye çocuklar için bir tanıtım metni hazırlamışlar. Dinleyince ürperdim. Altta atlıların ayak sesleri ve üstte savaşı anlatırken ‘Kaçın Türkler geliyor, canınızı kurtarın’ diye seslendirme yapmışlar. Düşünsenize çocuk sergiyi gezerken Türklerin korkulası, kaçılası insanlar olduÄŸunu öğreniyor. Bunu hemen deÄŸiÅŸtirttik. Ä°ÅŸte bilinçaltındaki bu önyargıyı deÄŸiÅŸtirecek bir sergi yapmaya çalıştık.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!