Güncelleme Tarihi:
İŞTE OLAY YARATAN SAHNELER (FOTO-GALERİ)
Bağımsız Amerikan sinemasının iki ünlü ismi; oyuncu Theresa Russell ve yönetmen Bob Rafelson, Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında düzenlenen basın toplantısına katıldı. Russell ve önemli filmlerinden “Kara Dul”da beraber çalıştığı yönetmen Bob Rafelson’ın esprili yaklaşımı ve sinema dersi niteliğindeki söyleşisi toplantıya renk kattı.
Toplantıda, Bob Rafelson’ın “Postacı Kapıyı İki Kere Çalar” (The Postman Always Rings Twice) filminden, içerdiği erotizm ile sinema tarihinin dikkat çeken sahnelerinden biri izlendi. Jack Nicholson ile Jessica Lange’in seviştiği sahneyi iki kamerayla tek bir seferde çektiğini söyleyen Bob Rafelson, “Seksi çekmekle erotizmi çekmek arasında büyük bir fark vardır. Bu sahnede çıplaklık yok. Birçok yönetmen seks sahnesi göstermek istiyorsa çıplaklık koymak ister. Sahne senaryonun en kritik anıydı. Sevişme sahneleri bir ilişkinin bütünleşme noktası olduğu için genelde filmin sonunda yer alırken ben başa koydum ve bütün filme ağırlığını verdi. En zor an Jack Nicholson’un kadının bacakları arasına elini koyduğu andı. Kadın adamın elini uzaklaştırmaya çalışıyordu ve kendi elini alta koyuyordu. Bu sahneyi en çok erotik kılan gördükleriniz değil, görmedikleriniz. ” dedi.
Takva gibi bir film Amerika’da yapılamaz
Bob Rafelson’un daha önce Türkiye’ye geldiğini hatırlatan festivalin Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar, ünlü yönetmene yıllar içinde, Türkiye’de bir değişimin gözüne çarpıp çarpmadığını sordu. Rafelson, 92 ve 93 yılları sırasında, bir sanat tarihçisi ve arkeolog olan arkadaşının peşine takılarak altı ay boyunca Türkiye’nin bir ucundan bir ucuna köyleri gezdiğini, tam 9 bin kilometre yol yaptığını belirtti. Rafelson, “Kilimler üzerine beş kitap yazmış bir dostumdu ve onunla birlikte tamamen geleneksel olarak dokunan kilimlerin izinde köy köy gezdim. Şimdi yıllar sonra tekrar dün gece geldim, henüz gözlemleme şansım olmadı ama Hillside Su Otel’e girer girmez, bir modernlik ve değişim göze çarpıyor tabii” dedi. Rafelson, ülkemize gelmeden önce Türk sinemasını iyi bilen bir arkadaşına danıştığını belirtti. “Küçük bir kasabada yaşıyorum ve orada yabancı filmleri izlemem mümkün değil, arkadaşım bir film tavsiye etti: Takva. Onu izledim ve çok beğendim, tamamen Türkiye ile ilgili bir filmdi, Amerika’da böyle bir film çekilmesi mümkün değildir” diye konuştu.
Sinema yeni bir form yaratacak
Toplantıda sinemanın geleceği de konuşuldu. Rafelson, Amerikan Bağımsız Sineması’nın bir kısır döngü içine girdiği yorumuna, şöyle yanıt verdi: “Evet, ancak ben gelecek için umutluyum. Easy Rider’i çekerken, onun Amerikan Bağımsız Sineması’nın başlatıcısı olarak tarihe geçeceğini bilmiyorduk. İki küçük oğlum var ve ikisi de bilgisayara ve sanal dünyaya çok hakim. Buralardan yeni bir sinema formu çıkacak bence, nasıl bir şey, bunu bugünden hayal etmemiz mümkün değil” dedi.
Theresa Russell’ın favori filmi
Theresa Russell, film kariyerinin nasıl başladığı sorusuna, “19 yaşındaydım. ‘The Last Tycoon’ filminin çekileceğini duydum. Oyunculuk ajansına bağlı olmadığım halde seçmelere gittim ve kabul edildim” dedi. Robert De Niro, Jack Nicholson, Robert Mitchum gibi ünlülerle Elia Kazan’ın “The Last Tycoon” filminde beraber çalışma fırsatı bularak ilk çıkışını yapan Russel, kariyerinin favori filminin ise “Bad Timing” olduğunu söyledi. Russell, eşi İngiliz bağımsız sinemasının önemli isimlerinden Nicoles Roeg’e bu film sırasında aşık olduğunu ifade etti. Ünlü aktris, Amerikan Bağımsız Sineması’nin en seksi kadını unvanına karşı yorumu sorulduğunda ise “Öyle diyorsanız öyledir ancak umarım başka yönlerimle de hatırlanırım” dedi.
Uluslararası jüri toplandı
46. Antalya Film Festivali’nde önceki gün, Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nın jürisi, bir basın toplantısı düzenledi. Hillside Su Otel’deki toplantıya Jüri Başkanı Krzysztof Zanussi, üyeler Stephen Ashton, Canan Gerede ve Pelin Batu katıldı. Yönetmen Karoly Makk ise rahatsızlığı nedeniyle toplantıya katılamadı. 17 Ekim’deki kapanış töreninde kararlarını açıklayacak olan jüri, 12 film arasında bir değerlendirme yapacak. Zanussi, “Antalya’ya ilk kez geliyorum. Tabii İstanbul’u biliyorum, Ankara Festivali’ne de gelmiştim daha önce. Polonya gibi bir kuzey ülkesinden gelenler için Antalya oldukça etkileyici bir ortam” diye konuştu.