Güncelleme Tarihi:
Zorluklarla dolu bir yaşamın olmuş. Bazı programların yayından kaldırılmasına rağmen zirveye çıkmayı nasıl başardın?
- Çok çalıştım. Tabii ki herkes çok çalışıyor ama bayram-seyran demedim, gece yarısı-sabah demedim çalıştım. Ayrıca efsunluyumdur ben. Bana yapılmaya çalışılan kötülükler hayrıma olacak şekilde geri dönmüştür hep.
Zaman zaman karamsarlığa kapıldığın oldu mu?
- Tabii ki kapılmaman elde değil. İstanbul’a geldiğim ilk yıllardan bu yana dedikodu yapmamayı, kimsenin odasına girmemeyi, kimsenin odasında bir şey konuşmamayı öğrendim. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın misali, ne suya ne sabuna bulaşırım. Bu sektörde işinin dışında herkes her şeyle ilgileniyor. Ama ben sadece kendi işime bakarım; işimde en iyisini yapmaya çalışırım. Ayşe ne yapmış, Fatma ne demişle hiçbir zaman ilgilenmedim. Bunun da başarıyı beraberinde getirdiğine inanıyorum. Çok sert açılar oldu hayatımda. O sert açılarda çok acılar çektim, çok üzüldüm, çok zorlandım. Ama “her şerde bir hayır vardır” cümlesine inanırım. Sonunda Allah gönlüme göre verdi.
Seni eleştiren insanları dinler misin?
- Bu eleştiren insanların kim olduğuna bağlı. Beni eleştirenin kendi ne yapmış, önce ona bakarım.
KADIN VÜCUDUNA GİRMİŞ ERKEK RUHU VAR BENDE
Sıkılınca ne yaparsın? İlk sığındığın şey ne?
- Kısa tatillere gidiyorum ya da gerçekten dostum olan insanlarla vakit geçirip kafamı dağıtmaya çalışıyorum. Bazen de enerji seminerleri tarzı şeylere katılıyorum.
Bugünlerde seni çıkmaza sokan düşünceler var mı?
- İnsanı çıkmaza sokan düşünceler her dönem olur. Karşıdan göründüğü gibi aman ne güzel, saçını yaptırıp kıyafetini giyiyor, bir eli yağda, bir eli baldaymış gibi algılansa da, hiç öyle değil. Hele ki ismin bir marka olduktan sonra, gerçekten hayatın zorlaşıyor. Sorumlulukların artıyor, çok daha ağır bir şekilde taşımaya başlıyorsun. O da beraberinde gizli stresi getiriyor.
Bana göre görünüşün dişi, davranışların eril. İçinde ying-yang dengesini kurabiliyor musun?
- Astrolog Gahl’u tanır mısın? O bana demişti ki “Kadın vücuduna girmiş bir erkek ruhu var sende.” Gerçekten de öyle. Ama ben, bunun kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan her kadında olduğuna inanıyorum. Mecbursun. Bu yüzden o yönün aktive oluyor. Erkek gibi bir kadın oluveriyorsun.
Dengeyi bulmakta zorlanıyor musun?
- Hepimizin içinde hem ying hem yang enerjisi var. Bazı insanlar için dengeyi kurmak zor olsa da ben bunu başardığımı düşünüyorum. Senin de başta söylediğin gibi davranışlarım her ne kadar eril olsa da, bir o kadar da dişiyim ben. Onun için dengeliyim çok şükür.
Güçlü bir kadın mısın?
- Yerine göre... Güçlü olmam gerektiği yerde güçlüyüm. Ama çok mu güçlüyüm, bilmiyorum. Belki de güçlü gözükmeye çalışıyorum.
BU SAATTEN SONRA DENGESİZ ADAMLA UĞRAŞAMAM
Bazı feministler, erkeklerin bilinçaltında arkaik dönemden kalan bir kadın korkusu yattığını iddia ediyorlar, sence doğruluk payı var mı?
- Evet. Bence tanrıçalar döneminden süregelen, erkeklerin bilinçaltında yatan ve iktidara yönelik bir kadın korkusu var. Onun için kendilerinden daha güçsüz kadınların yanında kendilerini daha iyi hissediyorlar. Para kazanan erkeğin ilk önce arabasını, sonra karısını değiştirmesi de oraya varıyor. Kalkıp da erkeklerin hepsi benden korkuyor demiyorum, o da züğürt tesellisi tabii. Korkmayan da korkmuyor. Adam gibi dengesini bulmuş birisi gelirse korkmayacaktır. Zaten bu saatten sonra dengesini bulmuş gelsin. Dengesizle uğraşamayacağım.
Erkek arkadaşın var mı?
- Şu anda yok.
“Seçilen değil seçen oldum” diyorsun. Nedense hep terk edeceğin adamları seçmişsin. Çelişki değil mi bu?
- Şimdi kadın-erkek dengesi denen bir şey var. İlişkiye başlamanın sebebinin altında, sen istesen de istemesen de bilinçaltında yatan “evlilik, kadın ürer, kadın doğurur” yaptırımları var. Ama ben bugüne kadar hiç çocuğumun babası olmasını istediğim bir adama denk gelmedim, öyle bir adamla beraber olmadım yani. Bu adamdan çocuk doğurmalıyım ya da keşke bir çocuğumuz olsa gibi hayallerim, fantezilerim olmadı hiçbiriyle. Ondan söyledim o cümleyi. Ama evet, seçmek özgürlük. Çok şükür seçme hakkım var ve seçebiliyorum.
Kadınlar arası rekabetten rahatsızlık duyduğun için mi erkeklerle daha iyi anlaşıyorsun?
- Benim annemin arkadaşlarının çocukları hep erkekti. Onlarla büyüdüm ve otomatik bir durum oluştu bende. Gerçekten arkadaşım, dostum olan bir erkekle vakit geçirmeyi veya bir derdimi anlatmayı, onlarla gezip eğlenmeyi tercih ediyorum. Ama şimdilerde her iki cinsten de arkadaşlıklar kurdum. Sayıyı eşitledim yani.
BENİM ERKEKLERE LAF ATMAMA GEREK KALMAZDI
İzmir-Kordon’da kızların erkeklere laf atması meşhurmuş. Sen hiç denedin mi?
- Yok. Hep bana laf attılar, gerek kalmadı benim atmama. O zamanlar “Dallas” dizisi vardı, ben de köpeğimi gezdirirdim. Saçlarım sarı ya, bana ‘Lucy’ derlerdi.
Yemek masası sohbetin şahaneymiş, sık sık toplanır mısın arkadaşlarınla?
- Benim her yerde sohbetim iyidir. Masa ile kısıtlamayalım onu.
Oyunculuk teklifi aldığını ve bunun için Amerika’ya oyunculuk eğitimi almaya gideceğini duydum. Doğru mu?
- Hayır. “Gitmişken belki oyunculuk eğitimi alırım” dedim, yanlış anlaşılmış. Hiç öyle bir iddiam yok. Belki anı olsun diye bir gün bir filmde 2-3 dakikalık bir rolde oynayabilirim. Ama o kadar. Daha önce dizi teklifleri aldım, kabul etmedim.
GÖRÜNTÜMÜN DEĞİL RUHUMUN YAŞLANMASINDAN KORKUYORUM
Yaşlanmak seni korkutuyor mu?
- Yaşlanmak beni korkutmuyor, ama o yaşlılığa da kendini alıştırman gerek. Fiziksel durum için estetik çok gelişti. Ben asıl ruhumun yaşlanmasından korkuyorum. Beden, tabii ki yaşlanacak, yer çekimine karşı koyamazsın sonuçta! Önemli olan ruhu genç ve dinamik tutmak! Ben de tutmaya çalışıyorum.