Bu programda eş arardım

Programda, stüdyoya gelen konukların eş bulmasına yardımcı olmaya çalışan Esra Erol, "Sunucusu olmasaydım, ben de bu programa çıkar ve kısmetimi arardım. Çünkü bugüne kadar beni istemeye gelen hiç kimse olmadı" diyor.

Programınız hayırlı olsun... Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz biraz? Bu programdan önce neler yaptınız, sektöre nasıl adım attınız?

- 25 yaşındayım. Babamın işi dolayısıyla küçük yaşta Kütahya’ya taşındık, orada büyüdüm. Bu sektöre de ilk olarak orada radyo programcılığı ile başladım. Yerel radyo ve televizyonlarda çalışırken, kendimi İstanbul’da buldum. Benim tek derdim burada 7 aylık bir spikerlik eğitimi almaktı. Çok hızlı konuştuğum için hem yoruluyor hem de karşımdaki insanları yorduğumu hissediyordum çünkü... Fakat eğitimin ardından bir daha Kütahya’ya dönemedim.

n Aileniz, özellikle de komiser olan babanız karşı çıkmadı mı İstanbul’a gelmenize?

- Basiretleri bağlandı biraz da, ilk anda tepki göstermediler. Ama zaman zaman hálá tartışırız bu konuyu. Babam Osmanlı erkeğidir, serttir. Ama çok da çağdaştır ve bizim sözlerimize, isteklerimize değer verir. "Ben gidiyorum" dediğimde de karşı çıkmadı. İnatçı olduğumu biliyor tabii...

n Peki sonra?

- Maltepe Üniversitesi’nin diksiyon-spikerlik kurslarına katıldım. Sonra Marmara Üniversitesi Radyo-Televizyon bölümünde eğitim aldım. Ardından da staja başladım. İlk maaşım 100 milyon, bugünkü tabiriyle 100 YTL’ydi. Ondan sonra birkaç küçük kanal dolaştım. Ama istediğimi bulamadım. Tam televizyondan umudu kesecekken, şansımı bir da medyanın halkla ilişkiler ve pazarlama bölümünde denedim. Derken şansım açıldı, "Desti İzdivaç"ı sunmaya başladım. Şimdi de aynı formatla, "Esra Erol’la İzdivaç"ı sunuyorum.

n "Esra Erol’la İzdivaç"tan bahseder misiniz?

- Eş arayanlara yönelik bir program. Konuklarımıza hayat arkadaşlarını bulmalarında yardımcı olmaya çalışıyoruz. Başlarda televizyona çıkıp eş aramak çok zor bir şey gibi göründü bana... Ama sonra dedim ki "Bunda utanılacak bir şey yok"... İnsanlar da önceleri çekindiler, sonradan o çekingenlik kalmadı.

n Sizin evliliğe bakış açınız nasıl?

- Biz beş kız kardeşiz. İki ablam var. Her ikisi de ailenin, babamın onaylamadığı kişilerle evlilik yaptı. İnatlaşma gibi bir şeydi yani... Sonuçta ikisi de boşandı. Gerçi ikinci evliliklerinde mutluluğu buldular. Bu yaşananlardan sonra ben ailemin karşı çıktığı kimseyle evlenmeyeceğim dedim. Zaten evlenmeyi bırakın, doğru düzgün ilişkiler yaşayacağımız insanlar bile kalmadı.

n Evleneceğiniz erkek hangi özelliklere sahip olmalı?

- Özel olarak hiçbir şey aramam. Seveyim yeter, çünkü çok zor seviyorum. Onu karşımda görünce heyecanlanayım, utanayım, yanaklarım kızarsın yeter.

n Siz insanları evlenmeye teşvik ediyorsunuz, ama boşanmalar her geçen gün artıyor.

- Evlilik, çok zor bir karar... Ben isteseydim şimdiye kadar 40 kere evlenirdim. Ama o imza "olursa olur" diye atılmaz. Atarsan da sonunu getiremezsin. Öncesinde iki tarafın birbirini çok iyi tanıması, tartması lazım. Biz de programımızda evlenmek isteyenlere bu fırsatı tanıyoruz. Önce birbirlerini tanıyorlar iyice...

n Programı siz sunmasaydınız, böyle bir programa çıkar mıydınız?

- Kütahya gibi dar bir çevrede olsaydım, çıkmak isterdim. Merakımdan çıkardım, beni isteyen birileri olur mu, bilmek isterdim. Kısmetimi arardım. Çünkü bugüne kadar beni istemeye gelen hiç kimse olmadı. Ya ben biraz "erkek Fatma" olduğum için ya da babamın tepkisinden korktukları için, kimse kapımıza gelmedi. Aslında şikayetçiyim bu durumdan. 

Türkiye’de evlenmeyen kimse kalmasın Program belirli bir yaşa mı hitap ediyor?

- Hayır. İlk başlarda 50 yaş üstü amcalar, teyzeler geliyordu. Şimdilerde 20 yaşında genç kızlar da bize başvuruyor. Gençler bize aileleriyle geliyor. Eğer ailesi yanlarında yoksa istemiyorum.

İzleyenlere ne mesaj vermek istersiniz?

- Ben hep söylüyorum, evlenmek isteyen gönül rahatlığıyla bize başvurabilir. Türkiye’de evlenmeyen kalmasın.