Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2004 00:00
‘Asmalı Konak’ dizisinde yarattığı aşk masalıyla bir fenomen yaratan Çağan Irmak, reyting rekorları kıran ‘Çemberimde Gül Oya’ için ‘Hayatım boyunca gurur duyacağım bir iş’ diyor. Kendisini medyatiklikten uzak tutmaya çalışan Irmak, bunun nedenini de diziyi kirletmemek olarak açıkladı.Türk halkının gönlünde taht kuran dizilerin yönetmeni olan 34 yaşındaki Çağan Irmak, Asmalı Konak’tan sonra Çemberimde Gül Oya ile de fırtınalar estiriyor. ‘Mustafa Hakkında Herşey’
sinema filmiyle Altın Portakal’da jüri özel ödülü alan Çağan Irmak, ‘Uğur Yücel, Altın Portakal’da itibarımızı verdi’ derken, hayatı boyunca bazı kesimler tarafından kesinlikle takdir edilmeyeceğini de söyledi. İşte Kanal D’nin gözde dizisi ‘Çemberimde Gül Oya’nın röportajı zor kabul ettirdiğimiz yönetmeni Çağan Irmak’la, 80 ihtilaline dönüşler yaptığımız çarpıcı açıklamaları...Çocuk gözlerimin hikayesi- Tam olarak, 80 dönemi, ihtilal öncesini anlatıyorsun Çemberimde Gül Oya’da değil mi?Orada tam bir tarih koymuyoruz, çünkü belgeselci değiliz. Ben seyirciden biraz daha opsiyon istiyorum. 1975-79 arası diyelim. Onları hataya düşürmeyecek. Hem de hikayenin gelişimine yararlı olacak bir 3 yıl var. Hem 75 yılını, hem de 79 yılındaki bir olayı anlatmalıyım. Ama tarihleri ve yaşananları şaşırtmayız. Zaten dizide şu olay şuradadır ve şu zamandadır diye geçmiyor. Daha yuvarlak anlatmak ve çok şey anlatalım o yıllara ait diyoruz.- Çekilmeyen bir konu ve aslında belki de bir yarayı yumuşak geçişlerle de olsa yazman ve çekmen şaşırttı insanları?Evet, zaman zaman çok sert bölümler de var. Kitapların yakıldığı, işkenceciyle yüzleşilen bir sürü bölümde var. Yumuşak geçişi de, bir aşkın çerçevesinde anlatıyor olmamda gizli. Bu benim kalbimden, çocuk gözlerimin hikayesi. Bu, Türkiye’yi çok seven bir insan tarafından yazılmış ve çekilen bir dizidir. Çünkü bir ülkeyi sevmek biz milli maçta kazandığımız zaman havaya kurşun sıkmak değildir. Bu ülkeyi sevmenin yoluO ülkeyi sevmenin birinci yolu, o ülkede olup biteni eleştirmekten geçer. Yani Nazım Hikmet de, bu ülkeyi sevdi, vatan haini ilan edildi. Aziz Nesin de öyle! Yaşar Kemal de bu ülkeyi seviyor. Bu ülkeyi sevmek böyle bir şey. Birazcık olup biteni, ya da yakın tarihimizi benim yaptığım gibi hafif yumuşatılmış da olsa, yansıtmak, eleştirmek, buradan geçiyor. Daha sert, daha ağırı yaşandı. Biz daha da hafifleterek vermek zorundayız. Bugünkü gençler için yazdım- Bu hikayeyi yazmaya ve çekmeye iten ne idi seni? O günler değil, bugünlerdi...Bugünlerden yola çıkarak bunu yazdım. 80 sonrası bilinçli ve sistemli bir şekilde apolitikleştirilmiş Türk gencinin ağıtıdır bu dizi. O günlerden ziyade bugündeki gençler izlesin diye yapılmıştır...- Fast food yaşayan gençliğe yapıldı diyebiliriz o zaman?Fast food denilebilir ama fast food diye bir kenara atmamak gerek. Bu onların da suçu değil. Yani onların da kendi açmazları, çıkmazları var. Onlar da biraz kendi içinde bazı şeyleri tartsın diye yapıyoruz. Yine de mutsuzlar- 80 sonrası Özal döneminde, tüpgaz, yağ kuyruklarından, tatlı hayaller ve yamalı pantalonlardan, McDonalds, Levis vitrinlerine geçiş yapan bir gençlik varoldu. Bunları da düşünüyor musun?Düşünmez miyim! Aynı yaşlardayız sanırım ve biz son şanslı kuşağız belki de. Çünkü biz Milliyet Çocuk’un, Bir Şeftali Bin Şeftali’nin, Küçük Kara Balık’ın çocuklarıyız. O yüzden bizim zamanımızda çocuklara alınabilecek en güzel hikaye kitaptı. Ama şimdi çok değişti o hikayeler. Belki de son şanslı ve dünyaya birazcık daha bakmaya çalışan kuşağız. Şimdi her şey daha çok bireysel oldu. Benim canımı sıkan şey şimdiki gençlerin çok daha fazla alternatifinin oluşu. Dünya, yaşam onlara çok alternatif sunuyor ama mutsuzlar. O dönemde zorlukların yanında daha mutlu gençler vardı. Aşklar, tutkular daha güzel yaşanıyordu. Türkiye’nin göç mevsimi- Fırfırlı divan örtüleri, beyaz kısa çorap, yeşil parka, briyantinli saçlar, sağ-sol çatışmaları, Rana-Selçuk Alagöz şarkıları ve Elvan gazozlarla olacak iş değil sadece bu dizi...Seni yürekten yaralayan, çocuk gözlerin sana neyi yaz ve çek dedi?Acı demlendikten sonra sıvanırsınız her şeyden ve daha doğru anlatırsınız. İntikam soğuk yenen bir yemektir derler ya! Bu da galiba öyle bir şey. Ben daha korunaklı bir yerde yaşadım. Mesela annem CHP kadın kolu başkanıydı, babam belediye başkan yardımcısıydı. Dönemin hızlılarıydılar. Benim o günlere ait hatırladıklarım, kitaplığımızın tamamen boşaltılması, kitaplarımızı alıp komşu ninemizin bahçesine gömmemiz. Biz korunaklı yaşadık ama beni birçok şey etkilemişti. O zaman zaten büyüklerimizden anlıyorduk bir şeyin iyi ya da kötü gittiğini. Mesela darbe sabahı o sokağın boşalmışlığı vardı. Hatta o bir göç mevsimiydi Türkiye için. Hatta ilerleyen bölümlerden birinin ismi ‘Göç Mevsimi’ olacak. Şunu biliyorum ki, Çemberimde Gül Oya hayatım boyunca gurur duyacağım bir iş olacak. İlk defa bir hikayenin güzel reaksiyonlarını alıyorum seyirciden. İlk defa seyircinin yolda beni ağlayarak durdurduklarını görüyorum. İlk defa bu kadar benden bir hikaye.Bazı kesimler beni asla takdir etmeyecek- ‘Mustafa Hakkında Herşey’ filmin Altın Portakal’a katıldı. Yazı-Tura’nın
son dakika festivale katılması senin filmini örseledi mi acaba?Yoo, sonuçta bana ‘Jüri Özel Ödülü’ geldi ve heykelciÄŸi elime aldım. Olsun, YeÅŸilçam’ın bir geleneÄŸinin bir parçası olduk bu ödülle. Bu yeterli benim için. UÄŸur (Yücel)saÄŸolsun bizim için çok güzel ÅŸeyler söyledi orada. UÄŸur, itibarımızı bize verdi zaten. - Neler söyledi?‘ÇaÄŸan çok iyi iÅŸler yaptı, daha bir sürü ÅŸeyi haketti’ gibi ÅŸeyler. Çok dostane geçti her ÅŸey. Ben aslında Åžerif abla (Sezer) ve görüntü yönetmeni için üzüldüm biraz. Zaten kendim için hiçbir ÅŸey beklemiyordum. - Gerçekten beklemiyor muydun?Ben zaten hiçbir zaman belirli bir kesim tarafından takdir edilmeyi beklemedim zaten. BeklemeyeceÄŸim de! Bak ben öğrendim artık, bana öğrettiler. Dediler ki, sen bazı kesimler tarafından hayatının sonuna kadar asla takdir edilmeyeceksin! Bu bana öğretilmiÅŸ bir ÅŸeydir. Ben de bunu kabul ettim, umurumda da deÄŸil. Seyirci bana gereken ödülü veriyor zaten. Bizler kul hakkının önemini unuttuk- Sen neden geri plandasın? Röportajı bile zor kabul ettin...Ben bir aralar çok ortalardaydım ve medyatiktim. Resmen bu dizi için kendimi çektim. Ortalara çıkıp bu hikayeyi kirletmeyeyim diye. Ben bile bu hikayeyi varlığımla, fotoÄŸrafımla kirletebilirim. Onun için kendimi geri çekiyorum. Çok enteresan ama ilk defa kendime, çıkma, görünme, konuÅŸma diye direktif veriyorum. Senin bile söyleyeceÄŸin bir hatalı bir laf bu hikayeye zarar vermesin diyorum. Ben bile bu hikayeyi kirletmek istemiyorum. Bir itiraftır, bu piyasada çok temiz kalmak çok zor! Benim paçalarım kirlendi! Åžimdi önümde uzun ve zor bir sınav var, o kirlettiÄŸim yerleri biraz temizlemem lazım! Ama iÅŸlerim temiz kaldı. Bu çok önemli yine de. Ä°nÅŸallah çok akça pakça çıkacağız bu iÅŸin içinden. - Kirlenmek dedin de, dizide iliÅŸkilerde gururu çok ön planda tutuyorsun.O dönemlerde gurur çok önemliydi doÄŸru. Para iÅŸin içine girince ya da insana ait tüm duygular iÅŸin içine girince gurur çok daha fazla korunuyordu. Mesela o dönemde aldatmak, kendini öldürmekle eÅŸdeÄŸerdi. Kul hakkı meselesi vardı mesela. Biz bu kul hakkını unuttuk! Çok önemlidir o döneme ait. Kuran-ı Kerim gibi asla dokunulmayacak, asla kutsallığı kirletilmeyecek ÅŸeylerdi. Åžimdi kul hakkı yiyebilirsin...Ama bazen komedi oluyor diyorlar. Ama komedi de olmak zorunda. Çünkü bu kadar çok acıyı üstüste anlatırsanız, artık dördüncü anlattığınız acıyı seyirci algılamaz. Zaman zaman güldürmek gerekiyor ki, seyirci diÄŸer tarafı algılasın.Â
button