Bu noktaya hayal kurarak geldim

Güncelleme Tarihi:

Bu noktaya hayal kurarak geldim
Oluşturulma Tarihi: Ocak 19, 2008 00:00

Hayko Cepkin dün gösterime giren "Çocuk" filminde çocukların hayallerini ele geçirmeye çalışan İsfendiyar karakteriyle karşımıza çıktı. Hayatından memnun olduğunu söyleyen Cepkin, "Bulunduğum noktaya hayal kurarak geldim" diyor.

"Çocuk" filminde canlandırdığınız televizyon sahibi İsfendiyar nasıl biri?

Çocukların hayallerini sevmeyen ve onları yıkmak isteyen bir medya patronu. Bunun yanında sürekli çocuk programları yapıyor. Büyülü bir kutucuk yaptırıyor ve bu kutucuk sayesinde tüm çocukların hayallerini bozmaya çalışıyor. Planı televizyonda yayına başladığı anda tüm dünyadaki çocukların hayallerini ele geçirmek. Kötü bir adam. Hiç konuşmuyor. Psikopatın teki anlayacağınız... Filmde Tuba Ünsal ve "Babam ve Oğlum"da yer alan Ege Tanman da var.

Rolü neden kabul ettiniz?

Enteresan bir konu ve fantastik bir film olması ilgimi çekti. Türkiye’de fantastik film yapılmadı. Sihirli diziler var ama filmde sihir yok, dijital bir ortam ve reel hayalcilik söz konusu. Karaktere baktığımda ise bana uygundu ve onu oynamak beni o kadar da zorlamayacaktı. Zaten Ramazan ayıydı ve konser yapmıyorduk. Bu arada filmi aradan çıkartayım dedim.

"Bu tarz bir film imajımı zedeler mi" diye hiç düşündünüz mü?

Hiç öyle bir kaygım yok. "Çocuk", bana laf getirtecek bir film değil tam tersi görsel açıdan güzel bir film olacak. Neticede bir konu anlatıyorsunuz, izleyiciye vermek istediğimiz ana fikir "Hayallerini kaybetme". Bulunduğum noktaya da hayal kurarak geldim. Tabii gerçekçi hayaller kurmak önemli.

"Hayal kuruyordum" dediniz. Şu anda gördüğünüz ilgiyi bekliyor muydunuz mesela?

Tabii. O müzikleri yaparken duvara baktığımda duvarda seyirci görüyordum. Onları hayal ederek bugünlere geldim. Şarkıyı çaldığımda seyircinin verebileceği tepki, ritm girdiği zaman tüm kalabalığın aynı anda kafa sallayışını görebiliyordum. Hiç karamsarlığa düşmedim çünkü yaptığım şeye güveniyorum. Güvenmezsen korkarsın.

Ünlü olmaktan memnun musunuz?

Mutluyum ve her şey istediğim gibi oluyor. Hiçbir şey için şikayet etmem. "Yok sokakta ilgi beni boğuyor, şöhret beni daralttı" gibi şikayetlerde bulunmam. Bu mesleğin getirilerinden biri de bu. Bundan şikayet edersem terbiyesizlik olur.

Özel hayatınızı dilediğiniz gibi yaşayabiliyor musunuz?

Çok fazla iş konularıyla uğraştığım için özel hayat diye bir şey kalmadı, üzgünüm. Kendimde bazen özlediğim tek şey o. Kendime vakit ayıramıyorum. Kendime en çok zaman ayırdığım şey motorum. Motorla geziyorum.

Yeni klip çekecekmişsiniz. Hangi parça kliplenecek?

Klip konusunda "Melekler" ve "Sıkı Tutun" arasında gidip geliyoruz. Tabii çevreden "Siren", "Sıkı Tutun" gibi şarkılar için de klip isteği geliyor. "Bu şarkı özel buna çekelim" gibi özel bir durum yok çünkü tüm şarkılara klip çekilebilir. 16 Aralık’taki Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki özel konserimizin DVD’sini de yapıyoruz. 3 aydır İstanbul’a uğramadığımız için bir türlü klip çekemedik ama yakında çekeceğiz.

Sahne şovu ve starlık kavramı dahilinde birçok yenilik gördük sizinle. Makyaj olsun, sahne dekoru vb...

Makyaj yapmamızın nedeni şu: Büyük bir alanda bulunduğunuz zaman mimik kullanacaksanız ağır makyajlar mimiklerinizi ortaya çıkarır, bu bir tiyatro kuralıdır. Bizimkisi müziğimize uygun garip bir makyaj oluyor. Bir başka sebebi de biz gibi gözükmemek. Mikrofon sehpası konusuna gelince de dünyadaki önemli ve özel insanların özel objeleri sahnede olur. Mikrofon sehpası klişe bir obje ama çalışan mikrofon sehpası bugüne kadar yapılmadı. İçinde mekanizması olan, hava tüpleri, basınç bilmem ne dengeleri olan, endüstriyel bir tasarım ürünü, üzerinde ışıklar var ve istediğin boyayı püskürtebiliyor. Aslında tam bir boya makinesi.

Şovlar büyük paralara mı mal oluyor?

Bizim tarzımızda müzik yapanlar "Maliyeti yüksek" derse inanırım ama ekranda gördüğümüz birçok kişinin söylediği maliyetler asılsız. Ben ekstra bir şey görmüyorum "Sahne hazırladık" dediklerinde. Bostancı’da yaptığımız dekor gibi bir dekor yapan Türkiye’de daha olmadı. Komple sahne ve mekanda yapılan bir dekordan söz ediyorum. Çalışan bir beyin, sahnedeki dekorun üzerinden boyalar akıyor bu maliyetli bir şey. Jeep alabilme şansımız varken dekor kuruyoruz. İşimize çalışıyoruz. Geleceğe yatırım yapıyoruz, ana değil.

"Çocuk" filminde canlandırdığınız televizyon sahibi İsfendiyar nasıl biri?

Çocukların hayallerini sevmeyen ve onları yıkmak isteyen bir medya patronu. Bunun yanında sürekli çocuk programları yapıyor. Büyülü bir kutucuk yaptırıyor ve bu kutucuk sayesinde tüm çocukların hayallerini bozmaya çalışıyor. Planı televizyonda yayına başladığı anda tüm dünyadaki çocukların hayallerini ele geçirmek. Kötü bir adam. Hiç konuşmuyor. Psikopatın teki anlayacağınız... Filmde Tuba Ünsal ve "Babam ve Oğlum"da yer alan Ege Tanman da var.

Rolü neden kabul ettiniz?

Enteresan bir konu ve fantastik bir film olması ilgimi çekti. Türkiye’de fantastik film yapılmadı. Sihirli diziler var ama filmde sihir yok, dijital bir ortam ve reel hayalcilik söz konusu. Karaktere baktığımda ise bana uygundu ve onu oynamak beni o kadar da zorlamayacaktı. Zaten Ramazan ayıydı ve konser yapmıyorduk. Bu arada filmi aradan çıkartayım dedim.

"Bu tarz bir film imajımı zedeler mi" diye hiç düşündünüz mü?

Hiç öyle bir kaygım yok. "Çocuk", bana laf getirtecek bir film değil tam tersi görsel açıdan güzel bir film olacak. Neticede bir konu anlatıyorsunuz, izleyiciye vermek istediğimiz ana fikir "Hayallerini kaybetme". Bulunduğum noktaya da hayal kurarak geldim. Tabii gerçekçi hayaller kurmak önemli.

"Hayal kuruyordum" dediniz. Şu anda gördüğünüz ilgiyi bekliyor muydunuz mesela?

Tabii. O müzikleri yaparken duvara baktığımda duvarda seyirci görüyordum. Onları hayal ederek bugünlere geldim. Şarkıyı çaldığımda seyircinin verebileceği tepki, ritm girdiği zaman tüm kalabalığın aynı anda kafa sallayışını görebiliyordum. Hiç karamsarlığa düşmedim çünkü yaptığım şeye güveniyorum. Güvenmezsen korkarsın.

Ünlü olmaktan memnun musunuz?

Mutluyum ve her şey istediğim gibi oluyor. Hiçbir şey için şikayet etmem. "Yok sokakta ilgi beni boğuyor, şöhret beni daralttı" gibi şikayetlerde bulunmam. Bu mesleğin getirilerinden biri de bu. Bundan şikayet edersem terbiyesizlik olur.

Özel hayatınızı dilediğiniz gibi yaşayabiliyor musunuz?

Çok fazla iş konularıyla uğraştığım için özel hayat diye bir şey kalmadı, üzgünüm. Kendimde bazen özlediğim tek şey o. Kendime vakit ayıramıyorum. Kendime en çok zaman ayırdığım şey motorum. Motorla geziyorum.

Yeni klip çekecekmişsiniz. Hangi parça kliplenecek?

Klip konusunda "Melekler" ve "Sıkı Tutun" arasında gidip geliyoruz. Tabii çevreden "Siren", "Sıkı Tutun" gibi şarkılar için de klip isteği geliyor. "Bu şarkı özel buna çekelim" gibi özel bir durum yok çünkü tüm şarkılara klip çekilebilir. 16 Aralık’taki Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki özel konserimizin DVD’sini de yapıyoruz. 3 aydır İstanbul’a uğramadığımız için bir türlü klip çekemedik ama yakında çekeceğiz.

Sahne şovu ve starlık kavramı dahilinde birçok yenilik gördük sizinle. Makyaj olsun, sahne dekoru vb...

Makyaj yapmamızın nedeni şu: Büyük bir alanda bulunduğunuz zaman mimik kullanacaksanız ağır makyajlar mimiklerinizi ortaya çıkarır, bu bir tiyatro kuralıdır. Bizimkisi müziğimize uygun garip bir makyaj oluyor. Bir başka sebebi de biz gibi gözükmemek. Mikrofon sehpası konusuna gelince de dünyadaki önemli ve özel insanların özel objeleri sahnede olur. Mikrofon sehpası klişe bir obje ama çalışan mikrofon sehpası bugüne kadar yapılmadı. İçinde mekanizması olan, hava tüpleri, basınç bilmem ne dengeleri olan, endüstriyel bir tasarım ürünü, üzerinde ışıklar var ve istediğin boyayı püskürtebiliyor. Aslında tam bir boya makinesi.

Şovlar büyük paralara mı mal oluyor?

Bizim tarzımızda müzik yapanlar "Maliyeti yüksek" derse inanırım ama ekranda gördüğümüz birçok kişinin söylediği maliyetler asılsız. Ben ekstra bir şey görmüyorum "Sahne hazırladık" dediklerinde. Bostancı’da yaptığımız dekor gibi bir dekor yapan Türkiye’de daha olmadı. Komple sahne ve mekanda yapılan bir dekordan söz ediyorum. Çalışan bir beyin, sahnedeki dekorun üzerinden boyalar akıyor bu maliyetli bir şey. Jeep alabilme şansımız varken dekor kuruyoruz. İşimize çalışıyoruz. Geleceğe yatırım yapıyoruz, ana değil.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!