Güncelleme Tarihi:
Müzikalde Büdü karakterine ses veren Hakan Meriçliler ve Minik Kuş’u konuşan Onur Kırış’la buluştuk seri haline getirilmesi planlanan projeyi, nasıl çalıştıklarını sorduk, müzikal dışındaki projelerinden dem vurduk.
* “Susam Sokağı” projesine nasıl dahil oldunuz?
- Onur: Dublaj seslendirmesi ve müzik kayıtları Ares Medya tarafından yapıldı. Ares Medya’yla çalışmaya karar verdiklerinde beni yönetmen olarak uygun görmüşler. Sonra Minik Kuş karakterini seslendirme işi de bana kaldı. Çok keyifli bir çalışma oldu.
- Hakan: Evet, çok keyifliydi. Şahane bir ekiple çalıştık. Gençliğimde “Susam Sokağı”yla pek bir alakam olmamıştı. Fakat buradaki enerji, insanlar o kadar güzeldi ki su aktı, yolunu buldu resmen. Çok zevk aldım.
- Onur: Büdü’nün bir karakteri var zaten. Hakan Bey ile dublaja ilk olarak taklitle başladık. Sonra “Acaba Hakan Bey Büdü olursa nasıl olur?” diye düşündük. Hem kendinden bir şey katmış oldu, hem de Büdü’nün hiçbir oyununu atlamadık.
- Hakan: Bu tek başıma yapabileceğim bir şey değil. Beraber çıkardık karakteri.
- Onur: Bir de işin şöyle bir özelliği var; Türkiye’de dublaj çok iyi bir yerde diyoruz ama özellikle müzikal işlerinde çok başarılı işler çıkarılamıyor. Ben çok iddialıyım; bu proje bu zamana kadar yapılmış en iyi müzikaldir. Çünkü bu projede hem başarılı dublaj yapan hem de başarılı solistleri bir araya getirdik. Herkes kendi rolünü konuştu, kendi şarkısını söyledi. Bu yüzden daha doğal bir şey ortaya çıktı. Daha önce seslendirme yapmamış arkadaşlarla çalıştığım için seslendirme yönetmeni olarak fazla yük vardı üzerimde aslında... Biz de teksti bıraktık, kelimeleri değiştirdik, Türkçe’ye daha yatkın hale getirdik. Özenerek çalıştık.
* İlk kez mi seslendirme yönetmenliği yapıyorsun?
- Onur: 15 yıldır seslendirme yapıyorum. Seslendirme yönetmenliği de daha önce yaptım ama bu kadar ciddi bir iş değildi. Sonuçta bu kolay bir meslek değil. Öncelikli olarak sabır istiyor.
- Hakan: Normalde onun konumdaki biri mecburen sabırlı olmak zorundadır. Ama onda öyle bir enerji var ki, öyle bir noktada duruyor ki... İşin başında olması bu proje açısından büyük kazanç.
BÜYÜKLER ÇOCUKLUK GÜNLERİNE DÖNECEK
* Çocukken izlediğin karakteri yıllar sonra seslendirmek nasıl bir duyguydu?
- Onur: Harika... Belki sen hatırlamazsın, “Susam Sokağı” Türkiye’ye geldiğinde en çok Minik Kuş dikkat çekmişti. Bunca yıl sonra onu seslendirmek de çok keyifliydi gerçekten. Bir de sesimi değişirmeden seslendirme yaptım, çünkü karakter onu gerektiriyordu. Daha doğal olduğu için çok rahattım çalışırken. Devamı da gelecek, keyifli bir müzikal serisi olacak. Benim en çok istediğim şey Türkiye’nin müzikale biraz daha sıcak bakması. Aslında müzik dinlemeyi de çok seviyoruz ama müzikal geride kalıyor. Ben herkes gitsin, izlesin istiyorum.
* Hangi tarihler arasında izlenecek bu müzikal?
- Onur: 28 Kasım–2 Aralık arasında, Maslak TİM Show Center’da izlenebilecek. Çocuklar zaten yerlerinden kalkamayacak, büyükler de çocukluğuna dönecek.
* Tiyatro, dizi, seslendirme derken bu tempoya nasıl yetişiyorsun?
- Hakan: Ben çok dar zamanlarda bu seslendirmeye geldim. özel bir şey olduğu için elimden geleni yaptım.
* Disiplinli misindir normalde?
- Hakan: Evet, disiplinliyimdir.
- Onur: Hakan Bey bu iş için gerçekten özveriyle çalıştı.
ÇAPKIN DEĞİLİM DÜZENLİ İLİŞKİ SEVERİM
* Yıllardır dizi, tiyatro sektöründesin fakat adını Çağatay karakteriyle duyurdun. “Yalan Dünya” bir milat mı oldu senin için?
- Hakan: Evet, milat denebilir. Ben Devlet Tiyatrosu oyuncusuyum, tiyatro benim için hep önce gelir. Asıl mesleğim sahne oyunculuğu. O yüzden dizilerde birinci rollerde olmamak benim kararımdı. Arkada görüneyim, sadece bir iş günümü alsın bu işler istedim. Çok da TV sektörüne girmeyeyim diye düşünüyordum. Ama zamanla dizi sektöründe de atılımlar yapmam gerektiğini düşünmeye başladım. Bu sektörüne girmeliyim diye düşündüğüm döneme denk gelen bir projeydi “Yalan Dünya”. Gülse’nin ekibine katılmak da büyük şans oldu benim için.
* Çağatay karakteri çapkınlık denemelerindeki başarısızlığıyla ön planda. Hakan Meriçliler, Çağatay’a bir çapkınlık taktiği vermek istese ne olurdu bu?
- Hakan: Öyle bir tüyo olmaz, natura meselesi bu. Çağatay’ın naturası da bu. Girişimci ama çapkın değil. Bir türlü başarıya ulaşamıyor. Nasıl başladıysa öyle gidecek.
* Bir röportajında “Hayatımın düzenli olmasını, düzenli ilişki yaşamayı severim” demişsin. Fakat son dönemde bir “çapkın Hakan” imajı doğdu. Yanlış yansıtıldığını düşünüyor musun?
- Hakan: Evet yanlış yansıtıldığımı düşünüyorum. Çapkın değilim ve düzenli ilişki severim.
NORMALDE ÇAĞATAY GİBİ GİYİNMEM
* Çağatay’la ilgili nasıl tepkiler geliyor?
- Hakan: Daha önceden Çağatay diye sesleniyorlardı. Ama bunun bir rol kişisi olduğunu anladı seyirci. Şimdi Hakan diye sesleniyorlar. Dışarıdaki tepkiler çok farklı. Çünkü içlerinden biri gibi davranıyorlar. Araba kullanırken vatandaşın biri elini uzatıp “Merhaba, nasılsınız” diyor mesela. Beni rahatsız edecek hiçbir şekilde gelmiyorlar veya laflarımı söyleyip komik bir ironi yaratmıyorlar. Ama benim ilgimi çeken şey; özellikle erkeklerin “sevgılım” diye seslenmesi. Normalde Türk erkeğine söyletemezsin bunu.
* Çağatay karakterinin yanı sıra kıyafetleriyle de dikkat çekiyor...
- Hakan: Çok komik bir şey başıma geldi bu konuda. Bayram tatilinde Girit’e gitmiştim. Ben normalde Çağatay gibi giyinip gezmiyorum. Hayatımda hiç çizme giymedim mesela. Ama meşhur Girit çizmesi denen bir çizme var. Özel yapım oluyor. Gittim yaptırdım ben de. Yaptırınca da giydim. Siyah da kendime ait bir montum var. Ama Çağatay’ın giydiği montlar gibi değil, daha farklı. Onu da üstüme aldım. Efe misali dolaşıyordum. Bir Türk aileyle karşılaştım. Kız beni gördü ve “Yok artık” diye bir tepki verdi!
* Komedi projeleri çok zor tutuyor Türkiye’de... “Yalan Dünya”nın bu kadar benimsenmesini neye bağlıyorsun?
- Hakan: Sit-com yok ortada. Bunu çok iyi yapabilen isimler de yok. Bir de çok büyük emek var bu işin arkasında. Bir sit-com normalde 3-4 günde çekilir. Biz bazen 6 günde çekiyoruz. Kamera arkası müthiş çalışıyor. Arkasında durulan bir iş. Gülse de gerçekten iyi yazıyor. Oyuncular çok doğru seçilmiş.
BİR SONRAKİ PROJEM KOMEDİ OLMAZ
* Bir yandan tiyatro da devam ediyor, değil mi?
Hakan: Evet, bir de tiyatroda gelenler Çağatay’ı izleyeceklerini düşünüyorlar. Orada da oyuncuyu canlandırıyorum ama Çağatay ile alakası yok. Tam bir şizofren. İlk 3 dakika gülüyorlar, sonra bakıyorlar ki bu Çağatay değil. Acayip zevkli oluyor. 180 derece farklı bir adam.
* Bir sonraki projenizde ne oynamak istersiniz?
- Hakan: Drama oynamak isterim. Bundan sonraki işim komedi olmaz.
PİYASADAN SOĞUDUM
* Onur, senin müzik çalışmaların nasıl gidiyor?
- Onur: “Leyla” klibimden sonra bazı kararlar aldım ben. Müzik piyasasına kırılma veya kızma lüksüm yok ama piyasadan soğudum açıkçası. Çünkü ben elimden gelen her şeyi yaptım “Leyla” şarkısı için. Yıldız Tilbe’den şarkı aldım ve düet yaptım onunla. Çok önemli insanlarla klip çektim. Ortaya çok güzel bir iş çıkardığıma eminim kendi adıma. Ama radyo ve TV artık farklı stratejilerle ilerliyor. Her şey aşikar, sürekli aynı şarkıları duyuyor, aynı klipleri izliyoruz. Bu düzene dahil olmak istemiyorum. Ben yine müzikalde şarkılarımı söylüyorum, jingle’lar yapıyorum, dublaj devam ediyor. Kariyerimi müzikle yapmaktan vazgeçtim.