Bu milleti seviyorum

Güncelleme Tarihi:

Bu milleti seviyorum
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 04, 2005 17:39

Dün, yani Salı (siz bu yazıyı Çarşamba da okuyor olabilirsiniz, o zaman dün değil evveli gün) Esentepe’den metroyla Taksim’e indim. Taksim’den Galatasaray’a yürüdüm. Hepsi bu.

(Sahi, topografik açıdan aynı rakımda olduğu halde niye ‘şehre inmek’ yahut ‘Taksim’e inmek’ denir, bu lafın orijinali - dağdaki - köyden - ovadaki yahut deniz kıyısındaki - şehre inmek olduğu için mi acaba?)

Hepsi bu, yarım saat taş çatlasa.

Ama arkadaşlar benim yoluma çıkmak üzere sanki sözleşiyorlar.

Metroda iki hanım konuşuyor.

- Pazar günü geç kalktık, ikiyi geçerek kahvaltı ettik, öyle olunca akşam hem yemek yapmak zoruma gitti, hem de Harun hafif bi’şey yiyelim istedi...
- Pizza mizza mı sipariş ettiniz?
- Yoook, balık yiyelim dedik, Arnavutköy’e indik. Selda’yla Müjdat’ı da kandırdık... Birer küçük balık yeriz, abartmadan kalkarız dedik. Hani midemiz biraz dinlensin...
- Oh ne iyi etmişsiniz! (Yarım kulakla dinleyen laf olsun diye konuşan kız arkadaş cevabı!)
- İyi etmişiz de, Harun’u bilirsin, önce beyaz peynir, fasulye, lakerda, patlıcan tava, işte ne bileyim aklına ne gelirse, 7-8 çeşit meze. Arkasından sıcaklar, kalamar, midye tava, fener balığı, paçanga böreği, balık köftesi, karides güveç böyle ekmeği bana bana... Aklına ne gelirse... İçki de su gibi maşallah... İnan iki saat boyunca domuzlar gibi yedik...
- Oh ne güzel! Balık? Balık ne yediniz?
- Aman şekerim balık yiyecek halimiz mi kaldı? İnsaf yani...

Dilimin ucuna kadar geldi. ‘Yuh! İyi ki mideniz dinlensin dile sadece birer balık yemeğe gittiniz!’

*

Bu arada, metroda genç bir delikanlı, kafaya almaya çalıştığı kıza hiç durmadan birşeyler anlatıyor. Bir iki kelime, bir iki deyim çok hoşuma gitti:

- Telli felli bir adam
- Eli ayağı kalem tutmak
- Teröristlere yardım ve yaltaklık yapmak

*

Taksim’de, kırmızı ışıkta bekliyoruz. Beyaz bastonlu bir âmâ da karşıdan karşıya geçmeye çalışıyor.

Kılık kıyafetinden, köyden yarın geldiği belli genç bir adam, hani son düğmesi de ilikli yün gömleğinin üstüne el örgüsü cam göbeği yelek ve sütlü kahverengi ceketli...

Engelli adamın koluna girdi, ‘Abi yardım edeyim!’ diye. Zaten yüzünde gülümsemeyle bekleyen adamın yüzü büsbütün güldü. Karşıdan karşıya geçene kadar iki kelime konuştular aralarında.

Âma adam: Sokaklarda yürümek giderek zorlaşıyor, her taraf insan...
Benim şeeerli: Sorma bilader, ipini koparan İstanbul’a geliyor!

Sarılıp öpesim geldi inanın!

SEVİYORUM BU MİLLETİ!

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!