Bu mesleği bırakmayı düşünmüyorum, kolay anlatılır bir şey değil seviyorum hepsi bu

Güncelleme Tarihi:

Bu mesleği bırakmayı düşünmüyorum, kolay anlatılır bir şey değil seviyorum hepsi bu
Oluşturulma Tarihi: Nisan 23, 2005 01:06

Koro birçok Avrupa ülkesinde gişe rekorları kırmış bir Fransız filmi. 2005 Oscar Ödülleri’nde En iyi Yabancı Film ve En İyi Film Şarkısı dallarında aday gösterildi. Hikaye II. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra geçiyor. O sıralar işsiz olan müzik öğretmeni Clement Mathieu problemli çocukların devam ettiği bir okula gözetmen olarak alınır.

Baskıcı okul müdürü Rachin çocukları hizaya getirmekte zorluk çekmektedir. Onlara şarkıların gizemli dünyasının kapılarını açan Mathieu bir koro kurar. Serseri çocuklar müzik sayesinde ehlileşir. Film 29 Nisan’da Türkiye’de gösterime giriyor.

27 Nisan’da yapılacak gala gecesinde filmin konusuna birebir uygun düşen bir sanatçı sahneye çıkacak. Hem Fransız ekolünden geliyor hem de hálá müzik öğretmenliği yapıyor. Tabii ki Candan Erçetin’den bahsediyoruz. Galada filmin Oscar’a da aday olan şarkısı ‘Vois sur ton chemin’i seslendirecek. Sanatçıya Doğan Kospançalı yönetimindeki St. Benoit Lisesi korosu eşlik edecek. Candan Erçetin, ‘Vois sur ton chemin’i mayısta çıkacak remix albümüne de koyacak. Bunun için şarkıya Türkçe sözler yazdı. Film vizyona girmeden bir hafta önce Candan Erçetin’le müzik öğretmenliği üzerine bir röportaj yaptık.

n Öğretmen olmak çocukluk hayaliniz miydi? Yoksa kendinizi hayatın akışına bıraktığınız için mi öğretmen oldunuz?

- Öğretmen olmak her zaman yapabileceklerim arasındaydı. Günün birinde, çok şey borçlu olduğumu düşündüğüm okulumdan, eğitimini aldığım bir konuda yardım istenince, koştum gittim ve hálá oralardayım.

n Hálá ısrarla öğretmenlik yapmaya devam ediyorsunuz. Bu mesleği bırakmayı hiç düşündünüz mü? Müzik öğretmenliği size nasıl bir tatmin veriyor?

- Hayır, onlar beni bırakana kadar ben bırakmayı düşünmüyorum. Kolay anlatılabilir bir şey değil, seviyorum, hepsi bu.

n Konser verip çok yorulduğunuz gecelerin sabahında okula giderken neler hissediyorsunuz? Ayaklarınız geri geri gidiyor mu?

- Asla, konser başka okul başka. Ayaklarım geri geri gidecek olsa çoktan bırakmıştım.

n Ders verdiğiniz saatler yoğun mu? Yoksa öğretmenliğiniz biraz sembolik mi?

- Haftada bir gün dersim var ama bu, ben yoğun olduğum için değil, müzik derslerinin sayısı pek yoğun olmadığı için.

NOTLA, TEHDİTLE YA DA ŞİDDETLE KİMSE ZAPTEDİLEMEZ

Siz nasıl bir öğretmensiniz? Öğrencilerinizle nasıl iletişim kurarsınız? Sizinle özen sorunlarını paylaşan öğrencileriniz de var mı?

- Kendi mezun olduğum okulda her şeyden evvel onların ablasıyım, tabii ki özel sorunlarını paylaşanlar da var, ders dışında müzik sohbetleri yaptıklarımız da.

n Derslerinizde hiç kendi şarkılarınızı söylüyor musunuz?

- Derslerde müzik tarihi ve türleri konularını işliyoruz. Öğrencilerim 15-16 yaşında yetişkin gençler, sınıfta hiç böyle bir talepte bulunmadılar ama aralarında konserlerime gelenler var.

n Sizin babanız da müzik öğretmeniydi değil mi?

- Evet. Bu yüzden 70’li yıllarda okullarda müzik eğitiminin nasıl yapıldığını çok iyi biliyorum. Küçük bir şehirdeydik ve okuldaki dersler dışında hafta sonları tüm Kırklareli çocukları babamın ücretsiz olarak çocuk kütüphanesinde verdiği derslere katılırdı. Zamanla ben de onlardan biri oldum. Bu zorlama bir eğitim değildi. Tüm çocuklar güle oynaya gelirdi. Filmde en hırçın bilinen çocuğun bile koroya katılmak istemesini sağlayan içgüdüye benzer bir durumdan söz ediyorum.

n O zamanların müzik öğretmenleri ile bugünküler arasında ne gibi farklar var sizce?

- Bu karşılaştırmayı yapmak maalesef zor. Artık birçok öğrenci lisede müzik dersi görmüyor çünkü onların üniversite sınavına hazırlanması gerekiyor. Müfredata gelince, büyük bir değişiklik yok ama eskiden olduğu gibi şimdi de öğretmenlerin kişisel çabalarıyla başarılı sonuçlar alınıyor.

n Türkiye’deki eğitim sistemini nasıl buluyorsunuz? Neler değişmeli? Geçen haftalarda, Talim Terbiye Genel Kurulu’nda ilköğretimde müzik yerine spora ağırlık verilmesi konuşulmuş, eleştirilere yol açmıştı. Sizce müziğin ilköğretim ve ortaöğretimdeki yeri nedir?

- Değiştiremeyeceğim konularda hariçten gazel okumak istemiyorum bu yüzden değişmesi gerekenleri değiştirebilecek olanların hayat görüşüne emanet ediyorum. Ancak müzik, resim, sanat tarihi, beden eğitimi gibi derslerin, çocukların hem kültürel altyapılarının oluşumunda hem fiziksel ve ruhsal gelişimlerinde hem de diğer derslere daha kolay konsantre olmalarında büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Bunlardan bazılarının azaltılıp diğerlerinin çoğaltılmasını bir çözüm olarak görmüyorum. Bu derslerin sayısının genel ders saati toplamının yüzde yirmi beşinden aşağı düşmemesi gerekli ama durum maalesef öyle değil.

n Bu filmde müzik asi çocukları ehlileştiriyor. Sizin de müzikle ehlileştirdiğiniz asi öğrencileriniz oldu mu hiç?

- Müzik hepimiz üzerinde çok etkili; farklı amaçlarla kullanılarak bambaşka sonuçlar alınabilir. Ben sakinleştiren ve neşelendiren tarafını kullanmayı tercih ediyorum. Ancak size haftada 1 saat dersle ehlileşmiş bir örnek vermem mümkün değil...

n Filmdeki öğretmen erkek ve erkek öğrencilerle ‘uğraşıyor’. Siz ise kadınsınız. Bu avantaj mı dezavantaj mı? Hababam Sınıfı’na ilham verdiği söylenen Galatasaraylı erkek öğrencileri notla mı zaptediyorsunuz?

- Kız ve erkek öğrencilerin sayısı büyük faklılıklar göstermiyor o yüzden benim kadın olmamın bir etkisi yok. Ben notla, tehditle ya da şiddetle hiç kimsenin zaptedilemeyeceğine inanıyorum. Sesinizi bile yükseltmeden, ricayla birçok sorunun halledilebildiğini gördüm.

Galatasaray camiasının milli sesi olmak hedefim de değil haddim de

Galatasaray Lisesi ile nasıl bir gönül bağınız var? Size ‘Galatasaraylıların milli sesi’ diyenlere ne cevap verirsiniz?

- Bakın, gerek okul, gerek dernek, gerekse vakıf nedeniyle Galatasaray Lisesi mezunlarının her zaman içindeyim ve böyle bir yorum yapıldığını hiç duymadım. Kaldı ki, koskoca Galatasaray Lisesi mezunları camiasının milli sesi olmak ne iddialarım ne hedeflerim ne de hadlerim arasında. Ben sadece eğitimimi borçlu olduğum bir kuruma borcumu ödemeye çalışıyorum hepsi bundan ibaret.

n Birileriyle profesyonel ilişki kurarken o kişinin Galatasaray camiasına mensup olması sizin gözünüzde artı puan mıdır? Diyelim ki Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum evleniyor ve düğününde sizin sahneye çıkmanızı istiyor. Kabul eder misiniz?

- Tabii ki kabul ederim. Şarkılarımı sevenler her takımı tutabilir. Kaldı ki bir takımı desteklemek diğer takımın taraftarlarına tavır almayı ya da düşman kesilmeyi gerektirmez.

Oscar’a aday olan şarkıya Türkçe söz yazdı

n Yeni albümünüz ne zaman piyasaya çıkıyor?

- Daha var. Yeni albümden önce, ‘Melek’ albümünün bazı şarkılarının remixlerinin yer aldığı bir albüm çıkartacağız. Bu albümde ‘Vois sur ton chemin’ şarkısını Türkçe sözlerle söyleyeceğim. Sözleri kendim yazdım.

n Şarkının yorumunda, düzenlemesinde bir değişiklik yaptınız mı? Oscar töreninde bu şarkıyı Beyonce söylemişti. Onun yorumunu nasıl buldunuz?

- Fransızca versiyonuna biraz yeni yorum katmakla beraber genelde orijinal şarkıya sadık kaldık. Ancak Türkçe yorumun düzenlemesi farklı olacak. Beyonce’nin CD kaydını dinledim. Orijinal versiyona oldukça sadık bir yorum yapmış.

n Geçen hafta Harlem Çocuk Korosu, Ankara’da konser verdi. Bu koro, yoksulluğun ve suçun yaygın olduğu Harlem’de, çocukları bu kısırdöngüden kurtaracak bir proje olarak başlamış. Siz de benzer çalışmalarda bulunmayı hiç düşündünüz mü?

- Benim en büyük hayallerimden birisi, bir çocuk korosu oluşturmak, bunu gerçekleştirebilir miyim bilmiyorum ama sanıyorum en azından denerim. Zaten ‘Koro’ filminin son yıllarda izlediğim en etkileyici film olması bir yana, beni daha seyretmeden heyecanlandıran şey, bir çocuk korosunu konu alan bir film çekilmiş olmasıydı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!