Bu konserde her şey olabilir

Güncelleme Tarihi:

Bu konserde her şey olabilir
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2012 23:36

İstanbul’un alternatif müzik mekânı Borusan Müzik Evi, MİAM işbirliğiyle müzikteki güncel yaratıcılığın sahneleneceği yeni bir platform yarattı. Proje kapsamındaki ilk etkinlik, Islak Köpek ve Serra Yılmaz’ın şiir ve doğaçlama müzik projesi. 14 Şubat’ta bir atölye çalışması düzenleyecek Islak Köpek ve Serra Yılmaz, 15 Şubat akşamı Borusan Müzik Evi’nde şiir ve doğaçlama müziğin buluştuğu ilginç bir performans gerçekleştirecek. Şevket Akıncı, Giray Gürkal, Gülşah Erol, Korhan Erel, Robert Reigle ve Volkan Terzioğlu’ndan oluşan Islak Köpek üyelerine yaptıkları müziği, Serra Yılmaz’a projeyi sorduk.

Öncelikle Islak Köpek’ten bahsedelim. Nasıl bir araya geldi ekip?
Korhan Erel 2005’te Şevket Akıncı’yla Mugwump adlı görsel-işitsel projemizle uğraşırken doğdu. Sadece özgür doğaçlama müzik yapma fikriyle bu müzikle ilgilenen Volkan Terzioğlu (tenor saksofon) ve Volkan Ergen (vurmalı çalgılar) ile temasa geçtik. 2005 sonbaharında verdik ilk konseri. Kadromuz çok değişti. Volkan Ergen 2006’da ayrıldı. Aynı yıl tenor saksofonda Robert Reigle ve gitarist Dirk Stromberg katıldı. Giray ve Gülşah ise bir senedir bizimle.

Neden doğaçlama müziği tercih ediyorsunuz?
Şevket Akıncı ‘Doğaçlama’nın bir tanımı, anında bestedir. Yaratma ihtiyacımızı doğaçlamayla tatmin ediyoruz. Ama yaptığımızın sınırları var. Armoni, melodi ve ritim olmadan doğaçlıyoruz. Grup üyeleri aralarında da hiyerarşi olmamalı. Ne çalacağımızı önceden konuşmamamız gerek!
Gülşah Erol Hayatımızda attığımız her adımda doğaçlama var. Yemeğin sosunu yaparken bile değişik baharatlar ekleyerek yeni lezzetler yakalıyoruz. Doğaçlama müzik de benim için böyle, her gün aynı şeyi yorumlamak, her gün aynı yemeği yemekten farksız...

Kurulduğunuzda nasıl bir hedefiniz vardı?
Korhan Erel Aklımızdaki tek hedef, kalkıştığımız işi öğrenmek, kendi lisanımızı oluşturmak ve bu müzik türünü iyi bir şekilde icra etmekti. Bu hedefe baktığımızda aslında asla ulaşılamayacak sonsuzlukta. Dolayısıyla hâlâ aynı hedefin peşindeyiz. Böyle bir hedefin peşinden koşabiliyor olduğumuz için de istediğimizi elde ettiğimizi söyleyebilirim. İlgi görmeyi beklemiyorduk, ama beklemediğimiz ilgiyi gördük.

SİZ ÇELLOYU NORMAL ÇALABİLİYOR MUSUNUZ

Evet, doğaçlama müzik yapıyorsunuz ama bunun da provası oluyor mu?
Şevket Akıncı Aslında oluyor. Interplay dediğimiz şeyi, yani etkileşimi çalışıyoruz. Bazen de kaydedip çaldıklarımızı sıkı bir süzgeçten geçiriyor, epeyce tartışıyoruz. Başlarda haftalarca kavga bile ediyorduk.
Giray Gürkal Evet oluyor ama ne çalınacağı, nasıl çalınacağı veya kimin nerede çalacağının provası değil de, kimin neye, nasıl tepki verdiğinin provası yapılıyor.

Grup üyeleri performans sırasında nasıl iletişimde kalabiliyor? Her kafadan farklı bir ses çıktığı oluyor mu?
Şevket Akıncı 5 yaşında bir grup çocuğun kovalarla yaptığı şey de doğaçlama, bizimki de... Tek fark şu; biz hür irademizi kullanıyoruz. Yani, istediğimizi çalıyoruz ama bunu özgürce yapmak istiyorsak çaldığımız her şeyi sorgulamak ve sorumluluğunu üzerimize almak zorundayız. Sürpriz unsurunu ve rastlantısallığı bir ölçüde korumaya çalışsak da, kolektif bir doğaçlama yaptığımız. Birbirimizden ilham alıyoruz çalarken. Aşırılık yapacak biri varsa bunu son derece dikkatli bir şekilde yapmak zorunda, aksi takdirde yaptığımız şey müzikten bile sayılmaz.
Gülşah Erol Konserde enstrümanlarımızdan çıkan sesler vasıtasıyla sohbet ediyoruz, karşılıklı diyaloglar kuruyor, bazen bir ağızdan konuşuyor bazen birbirimizi destekleyen cümlelerle karşılık veriyoruz. Bazen susuyor ve anlamaya çalışıyoruz, en önemlisi yeri geldiğinde konuşmaya başlıyoruz.

Sahnede doğaçlama sırasında başınıza ilginç olaylar geldi mi?
Şevket Akıncı Tellere sürttüğüm oyuncak pervanin birden elimden gitarın içine kaçmışlığı var.
Gülşah Erol Aşka geldiğim bir anda çelloya fazlasıyla yüklendiğim için akordu atmış, telleri gevşemişti. Hevesim kursağımda kaldı! İsyan eden bir çello ile kavga edilmezmiş öğrendim. Bir de konser sonrası bir dinleyici “Siz çelloyu normal çalabiliyor musunuz” diye sormuştu.

Yeni projeye geçecek olursak, nereden çıktı Serra Yılmaz’la birlikte böyle bir proje çalışması?
Şevket Akıncı Serra Yılmaz bizi uzun süredir bilen ve izleyen bir sanatçı. Korhan’ın bir şekilde tanışmasıyla, birlikte neler yapabiliriz diye konuştuk. Sonuç elbette heyecan verici bir birlikteliğin başlangıcı oldu.

Projede nasıl bir doğaçlama tarzınız olacak?
Korhan Erel İzleyicimiz özgür düşünceyle gelmeli. İzleyicinin algısını en ileri noktasında tutmasını talep ediyoruz. Müziğimiz bir eğlence müziği değil. Düşünseldir ve yaratıcılığı sağlamaya çalışır. Seslerin birbiriyle iletişimi bir soyut resim izlermiş gibi algılanmalı. Koyu noktalar, açık alanlar, dağınık çizgiler, paralellikler, kesişimler var bu müzikte. Serra Yılmaz kendi seçtiği metinleri okuyor. Müzikal bir okuma bu. Biz müziğimizi onu dinleyerek ortaya çıkartırken, o da müziğimizden yola çıkarak okuma dinamiklerini değiştiriyor.
Giray Gürkal Tarz olarak her zamanki gibi olacaktır ama Serra Yılmaz’ın eklenmesiyle yeni bir enstrüman daha gelmiş olacak ve tüm enstrümanların reaksiyonları, her zaman olduğu gibi birbirlerine etki edecektir.

Serra Yılmaz:
SADECE OKUMA YAPMIYORUM

Daha önce Islak Köpek’le birlikte çalıştık. Hem birkaç provada beraber havladık hem de bir konserde. Değişik disiplinlerin birbiriyle buluşarak ortak işler çıkarması hep ilgimi çeken ve parçası olmak istediğim bir durum. Onlar da projeyi anlattıklarında çok sevindim. Üstelik bu iş ortaya çıkmadan gayet kısa bir süre önce Islak Köpek’i keşfetmiş ve ilk albümlerini almıştım. Proje için şiirleri henüz seçmedim ama Şevket’inkilerden seçeceğimi düşünüyorum. Projede yaptığım sadece bir okuma değil, sesle de oynamak aynı zamanda. Çok kendine özgü bir durum. Müzik ve şiir yan yana, birlikte var olacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!