Bu kız benim sevdiğim bir tarafıma benziyor

Güncelleme Tarihi:

Bu kız benim sevdiğim bir tarafıma benziyor
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 25, 2003 00:00

Aslen Kerkük Kürtlerinden, ama ÅŸu sıralar Kanal D'de Gülbeyaz adlı HemÅŸinli, ateÅŸli bir Laz kızını canlandırıyor. Televizyon seyircisi onu, Süper Baba'da tanıdı ilk; sonra diÄŸerleri geldi. O yine de dizilerden tanıyıp aÅŸina olduÄŸumuz starlardan çok farklı; giyinsin, süslensin, ortalarda görünsün derdi yok. Tersine, sokaklara karışmaya meraklı, bir sokak çocuÄŸu. Bazen otobüste etrafı seyrederken, sık sık BeyoÄŸlu'nun salaÅŸ meyhanelerinde rakı içerken, makam makam ÅŸarkı mırıldanırken görülüyor. Daha 30'una basmamış, ÅŸahsına münhasır kiÅŸiliklerden. Bazen gereÄŸinden fazla aklı başında, anaç; bazen sulugözlü bir duygusal; genellikle de dünyanın en çatlak insanı. ‘‘Ustaaa bi tek versene’’ diye seslenen mavi gözlü, güzel bir kadın. Ya da kafasında bere, Taksim'in göbeÄŸinde, moralini düzeltmeye çalıştığı arkadaşına makyaj yapan dost canlısı. Oradan geçerken hatırını soran hayranlarına da durumu, ‘‘iyiyim iÅŸte, noolsun ben de göz boyuyorum böyle’’ diye açıklayan komiklik abidesi. Ama öyle bir derdi olmadan, tıpkı annesi gibi, kendiliÄŸinden. En ciddi ÅŸeyi tartışırken, birden ‘‘diÅŸlerimin arasında maydanoz var mı?’’ya takılan, herkesi de taktıran. Hayal gücü geniÅŸ, annesi onu öyle yetiÅŸtirmiÅŸ, o da 5,5 yaşındaki oÄŸlu Tarık Emir'e aynı ÅŸeyi yapıyor: Kafasını aÄŸaca çaptığında ‘‘Git sor bakalım aÄŸaca, neye kızmış da sana vurmuÅŸ?’’ gibi ÅŸeyler söylüyor. Annesiyle, en ağır konserin en sessiz anında, etraflarına bonbon dağıtıyorlar, konsere saygısızlık etmeden. Yani ailecek gündelik, doÄŸal bir ‘‘durum komedisi’’ yaşıyorlar. Tamam, peki, yeri geldi. O Leman Sam'ın kızı. 10 yıldır, baÅŸarılı bir dizi oyuncusu, aynı zamanda söz yazarı, besteci. Birbuçuk yıldır Radyo Cosmos'ta (92.3) Vakti Kerahat adlı bir program yapıyor. Radyo bir teknoloji radyosu, ama onun programı geleneksel Klasik Türk MüziÄŸi üzerine... Olsun, ‘‘taÅŸ plaklar müzik teknolojisinin baÅŸlangıcıdır’’diyor. O Åževval Sam, der...Benim bildiÄŸim ilk Süper Baba'ydı, sonra Feride, AÅŸkım DaÄŸlarda Gezer, Yıldızların Altında, bir bölüm de olsa KaraoÄŸlan... Ama grafik okuduÄŸunuzu, resim yaptığınızı biliyorum. Oyunculuk ne zaman, nasıl baÅŸladı?- Zincirlikuyu Yapı Meslek Lisesi'nde restorasyon, Marmara Ãœniversitesi Güzel Sanatlar'da grafik okudum. Hayatta hiçbir zaman kendime bir hedef koymadım. 19 yaşımda evlendim (BeÅŸiktaÅŸlı futbolcu Metin Tekin'le). Birlikte bir reklam filminde oynamıştık. Yavuz Turgul'un dikkatini çekmiÅŸim, Süper Baba'dan teklif geldi. Öyle baÅŸladım ama hálá oyuncuyum diyemiyorum, oyuncu olmayı sevmiyorum. Yalan bir ÅŸey yapıyorsun çünkü. Oyuncu tanıdıklarım olurdu, gündelik hayatlarında aynı ÅŸekilde rol yaparlardı.Nasıl barıştınız o zaman yaptığınız iÅŸle?- Bir gün gazeteyi açtım, saÄŸlık sayfasında çoÄŸul kiÅŸilik sendromu diye bir ÅŸey vardı. Gündelik hayatımda aynısını yaşıyorum ben de: Bir gün kalkıyorum çocuk gibiyim, bir gün kalkıyorum feminen bir kadın, bir gün delikanlı, bir gün anaç. Dengesiz olduÄŸumu düşünüyordum. O haberi okuduÄŸumda ‘‘Yaa bu benim’’ dedim. Bunu nasıl bir avantaja çevirdiÄŸimi gördüm. Oynarken yaÅŸayarak, hissederek oynamamın açıklaması bu. Tabii ki ruh hastası deÄŸilim, mevzuya arka odadan baÅŸlamış olabilirim ama... AÅŸkın DaÄŸlarda Gezer ilk GüneydoÄŸu dizisiydi. Sonra bu tarz patlama yaptı. Neden yine aÄŸalı, töreli bir dizi ya da güzel endamınızı göstereceÄŸiniz medeni bir aÅŸk hikayesi deÄŸil de Karadeniz dizisi?- Canlandırdığım her karakter, bir öncekinden farklı bir plastiÄŸe sahip olsun istedim. Türkiye'de bir ÅŸey moda haline gelip süratle tüketiliyor. GüneydoÄŸu dizileri de böyle oldu. Ben o plastiÄŸe bir daha girmek istemedim. 2,5 yıl çalışmadım, evde boyum kadar senaryo birikti, enerjiler içimde patladı ama inanmadığım bir ÅŸeyi yapmamanın rahatlığı içindeyim bugün. Gülbeyaz bana farklı geldi. DoÄŸunun sarı, sepya tonları, yerine maviler, yeÅŸiller, daha canlı bir hava var bu dizide. Ä°nsanlar da GüneydoÄŸu hikayelerinden yoruldular. Ben de bu kızı çok seviyorum.Åžive için evsahibinizden ders aldığınız doÄŸru mu? Kolay oldu mu?- Eski evsahibim Rizeli ama ondan deÄŸil, kısa bir süre danışmanımız Gültekin beyden ders aldım. Bende şöyle bir ÅŸey var: Yapacağım iÅŸten bir süre önce ben onun etkilerini hissediyorum. Gidip Rizeli birinin evini tutmuÅŸum, Karadeniz ÅŸivesiyle konuÅŸmaya baÅŸlamıştım. Deniz üstünde geçen bir hikaye olsa diyordum. AÅŸkın DaÄŸlarda Gezer'den birkaç ay önce de sokaklarda ÅŸalvar ve poÅŸuyla dolaşıyordum. Bunlar hayatımdaki sinyaller.Gülbeyaz aslında biraz gerçek size benziyor. O bıçkınlık hali, küçük yaÅŸlarınızdan bu yana sizde var deÄŸil mi?- 18 yaşıma kadar serserilik peÅŸinde koÅŸtum. Sırtımızda ceketler, elimizde tespihler, eteÄŸin altına giyip paçalarını kıvırdığım pantolonlar, sürekli disipline çağırılmak. Yasak olan ne varsa yaptım. Çok kavga ettim. Asla bir bebekle oynamadım. Ellerimi, sertleÅŸsin ki vurdum mu oturtayım diye duvarlara vururdum. Bu kızı, benim sevdiÄŸim bir tarafıma benzediÄŸi için seviyorum. Ben de hoÅŸlandığım çocukları döverdim. Hatta biri hatıra defterime şöyle yazmıştı: Åževval, niye beni sürekli dövüyorsun, ben sana ne yaptım? Sepet sepet yumurta, sakın beni unutma! Bugün dövmüyorum ama yılların ahını çıkarıyorlar. Dizide de dövmüyorum ama dövmekten beter ediyorum. Nejat'ın (Ä°ÅŸler) hayranları düşmanım oldu, yollarda sorguya çekiyorlar beni, ne istiyorsun çocuktan diye...Babanız da anneniz de 20'den fazla dilde ÅŸarkı söyleyebilen sanatçılar. Sizin sesiniz ve müzik yeteneÄŸiniz hangisinden miras?- Ä°kisinden de. CiÄŸer kapasitemin babamınki kadar olmasını isterdim, bilmiyorum ne kadar. Ama duygumu kesinlikle annemden aldığımı biliyorum. Ablamla besteler yapardık küçükken, her ÅŸeyi müziÄŸe dönüştürürdük. Lisede bir müzik yarışmasında birinciliÄŸim var, ama orada söylenen bir cümle, müziÄŸi bırakmama neden oldu: Biri, tebrik ediyorum, biliyordum birinci olacağını, Leman Sam'ın kızı olduÄŸu için, dedi. Bıraktım. Belki profesyonel olarak müzisyen olabilirdim, olmadım. Ama müziÄŸin bende oyunculuÄŸuma çok ciddi katkısı var, iÅŸin ritmi açısından. Bazen bir sahneyi oynarken kulağımda o sahnenin müziÄŸi çalıyor. Ä°HTÄ°YAR RUHLUYUMYaşıtlarınız rock'a, popa doÄŸru koÅŸtururup nar suyuyla votka içerken sizin alaturka ve rakı gibi eski kuÅŸak meraklarınız nereden geliyor? Alaturka, üstelik damardan: Klasik Türk Sanat Musikisi... - Ä°htiyar ruhluyum ben. Biraz dönemle alakalı. Åžimdi 13 yaşındaki kızlar saçlarını röfle yaptırıp, eteklerini kısaltarak mutlu oluyorlar. Ben hálá bir tarafımda masumiyetimi koruduÄŸumu düşünüyorum, belki o dönemlerde masumiyetin daha fazla olduÄŸunu düşündüğüm için bu meraklarım. Her tür müziÄŸin iyisini dinliyorum. Geleneksel Klasik Türk MüziÄŸi, milimetre milimetre iÅŸleyen bir müzik. Zamanı algılayış biçimi gibi bir naÄŸmesi, duygusu, iniÅŸi çıkışı var. Bu benim hayatı algılayışımla alakalı. Ben de gerçeklerle baÅŸbaÅŸa kaldığımda, geri kalan yılları milimetre milimetre düşündüm.Yine yaşıtlarınız ve sizin gibi fiziÄŸi olanlar, en ‘‘in’’ mekanlardan çıkmaz, gazete sayfalarından düşmezken, siz ünü umursamıyorsunuz. Ä°ddiasızlık ve sadelik sizin karakteriniz mi?- Şöhret ilgimi çekmiyor çünkü ÅŸuradaki muhasebeci, sokak ÅŸarkıcısı, banka memuresinin elinden o iÅŸler geliyor, benim elimden de bu. Benim iÅŸim onların hayatını ekrana getirmek. O zaman onların algılayış biçimlerini bilmeliyim. Dolayısıyla hayatın içine karışarak, otobüse, minibüse binerek, esnafla sohbet ederek yaşıyorum. İçlerinde farklı bir karakter gibi dolaÅŸmak istemiyorum. Yüksek standartlarda olursam bu ortamlardan uzaklaşırım diye korkuyorum.Ama bunlara bayılanlar çok. Feci bir dizi patlaması var. Her dizi başına en az bir star. Nasıl buluyorsunuz bu enflasyonist durumu?- Müzeyyen Senar'ın filan '40'lı yıllardaki seslerini dinliyorum ve diyorum ki boÅŸuna deÄŸilmiÅŸ, onlar baÅŸka bir duyguyla söylemiÅŸler ve hakikaten efsane olmuÅŸlar. Bugün artık efsane diye bir ÅŸey yok. Her önüne gelen star. Ben deÄŸilim, iÅŸimi yapıyorum. Toplumun malı filan da deÄŸilim. Özel hayatımın da projektörler altında olmasını istemiyorum. Bir insanım, iniÅŸlerim çıkışlarım var, bunları 70 milyonla birlikte yaÅŸamak zorunda deÄŸilim ki. BaÅŸta kuralları saydılar: Åžunlarla görüşeceksin, ÅŸuralarda görüleceksin, kapak olacaksın. Hayır ben sokakta rahat yürümek istiyorum. Şöhret bir çeÅŸit esaret. Allahım bu iÅŸi çok seviyorum, dedim, hep yapayım, ama noolur, şöhretle bir alakası olmasın! Ben bir ÅŸeyi yaparken takip etsinler, bir ÅŸey yapmıyorsam da beni unutmak gibi bir özgürlükleri var.Çok güzel güzel ÅŸarkı söylediÄŸinizi biliyorum. Bir albüm çalışması olmayacak mı?- Ä°nsanlar çok ÅŸaşırıyor, birazcık ÅŸarkı söyleyebilen albüm yapıyor, sen yine yapmıyorsun diye. Demek ki bu zamana kadar yapmış olsaydım herhangi biri olacaktım. Bu yapmayacağım anlamına gelmiyor, bir albümlük bestem ve sözlerim var aslında, ama ÅŸimdi bilmiyorum. Peki, resim, müzik, oyunculuk, ÅŸiir, ÅŸarkı sözü... Hangisi tam olarak sizi anlatıyor ve asıl yapmak istediÄŸiniz hangisi?- Müzikti, oyunculuktu, kitaptı, kalemdi diye ayırmıyorum. Bu bir ifade biçimi ve nerede açığa çıkarsa o olur. Oynarken hangi açıya bakmam gerektiÄŸini resim bildiÄŸim için biliyorum. Åžurayı kaç saniyede yürümem gerektiÄŸini müzik bildiÄŸim için biliyorum. Dönemle ilgili bir iÅŸse, dönemleri restorasyondan biliyor, o dönemin duygusunu katmaya çalışıyorum. Evet oyunculuÄŸu meslek olarak seçtim ama tıkandığım yerde tak diye bırakıp gidebilirim.Nereye? MüziÄŸe, resime?- Hiç farketmez. Arka odaya da gidebilirim.ANNE KIZ DEĞİL, KIZ KIZ, ANNE ANNE Ä°LÄ°ÅžKÄ°SÄ°Armut ve dibiyiz. Leman Sam çok özel ve enteresan bir kadın. Benim tanıdığım anne, bilinen anne nosyonundan çok farklı. Onu tanıdığıma çok memnunum. O da beni tanır, çocukluÄŸumu bilir! Ama o da benim elimde büyüdü diyebilirim. Onunla hayatımdaki her ÅŸeyi paylaşıyorum ve çok güveniyorum. Hep dua ediyorum, keÅŸke başıma kötü bir ÅŸey gelecekse, onun yanında gelse diye. Lafı bitmeyen, konuÅŸmaktan usanmayan, birbirinin üzerine sürekli konuÅŸup, yetiÅŸtiremeyen iki kiÅŸiyiz. Bir de çok gülüyoruz. Bir keresinde arabada gülmekten kaza yaptık. Ben de annem gibi bir anne olduÄŸum için Tarık Emir'le de aynı ÅŸeyleri yaşıyoruz. Muhtemelen o da çatlak bir çocuk olacak.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!