Bu kitap adını memleketin içinde bulunduğu bitkisel hayattan aldı

Güncelleme Tarihi:

Bu kitap adını memleketin içinde bulunduğu bitkisel hayattan aldı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 2012 00:00

Geçen yıl çıkan ilk kitabı ‘ısim Şehir Hayvan’ 100’e yakın basımıyla Yılmaz Özdil’e ‘En çok satan üç yazardan biri’ ünvanını getirdi. Yeni kitap ‘İsim Şehir Bitki’ ise dün ilk baskıda 80 bin adetle piyasaya çıktı. İşte karşınızda kısa va öz yazan, yazdıklarıyla da zihinlere ve ülke gündemine imzasını atan Yılmaz Özdil

Haberin Devamı

*  ‘İsim Şehir Bitki’nin 19 Mayıs’ta satışa çıkmasının özel bir nedeni var mı?
-‘İsim Şehir Hayvan’ 1 Nisan’da çıkmıştı; 1 Nisan şakası olarak. Tam istediğimiz gibi oldu, şaka mı gerçek mi birbirine karıştı. ıkinci kitap da öyle çünkü 19 Mayıs’ın bugünkü hali şaka gibi.
*  Bu kez kitabın adı ‘ısim şehir Bitki’ bunun ‘artist’i ve ‘eşya’sı da gelecek mi?
- Aslında ‘İsim Şehir Eşya’ düşünmüştüm. Memleketin eşya gibi satılmasından kaynaklı… Ama şu an içinde bulunduğumuz ‘bitkisel hayat’ daha cazip geldi.
*  Önsözü de yok kitabın…
- Bir önceki kitapta var. Bu, onun devamı. “Neden ilk kitaba içindekiler bölümü koymadın, aradığımızı bulmakta zorlanıyoruz” diye de eleştiri gelmişti. Bu yüzden bu kez arka kapağa koydum; ‘ıçindekiler içinde!’
*  Arka kapak fotoğrafının ters basılmasının da bir anlamı var o halde?
- Fotoğrafı ‘sihirbaz deklanşör’ Mehmet Turgut çekti. Doğan Kitap’ın çok yaratıcı ve hiç tanışmasak da beni çok iyi tanıyan bir tasarımcısı var: Yavuz Korkut. Onun fikriydi. ılk kitabı piyasaya çıkardığımızda, eşzamanlı olarak korsan arkadaşlar da çıkarmıştı. Piyasadan aldığım korsan kitaplarımda gördüm ki, bazı sayfaları ters basmışlar. Korsan arkadaşlar yine bazı sayfaları telaşla ters basabilir düşüncesiyle arka kapağı ters bastık ki korsandan alanlar yadırgamasın.
*  Yine imza günleri yapacak mısınız? ılk kitabınız için yaptıklarınız ‘ımza günü imza günü olalı böylesini görmedi’ dedirtmişti…
-D&R’larda, fuarlarda galiba yedi-sekiz imza günü yaptık ve her biri yedi-sekiz saat sürdü. Ben yazıyorum onlar okuyor, onlar yazsa ben okurum. Çünkü zihniyet akrabalığı söz konusu.
*  ılk imza günü tarihi belli mi?
- Aslında ilkini kitabın çıktığı gün (dün) yapacaktık ama ben biraz kaçtım. Çünkü biliyorum ki hem ben hem de okurlar için çok yorucu geçecek. Yağmur altında beş saat bekleyenler oluyor, sağolsunlar. Her imza gününden sonra sağ elim çalışmaz hale geliyor. Elimin tekrar kalem tutabilmesi dört gün sürüyor.

Haberin Devamı

YAZILAR TİYATRO OYUNU VE DİZİ FİLM OLACAK

*  İlk kitabın tiyatro oyunu olacağını yazmıştınız...
- Gencay Gürün’ün Tiyatro ıstanbul’u tarafından sahnelenecek. Tiyatronun müdürü Emin Hamarat istedi, Emin sayesinde kendimi emin ellerde hissettim. Yazımı bitti. Fethi Kantarcı ile Saygın Delibaş tarafından ete kemiğe büründürüldü. Oyuncuları ve yönetmeni belli ama ben kim olduklarını halen bilmiyorum. Sürpriz... Dizi yapmak için teklif verenler de var, konuşuyoruz.
*  Tiyatroyu ne zaman izleyebileceğiz?
- Haziran ortası-sonu sanırım. Mevsim itibariyle ızmir’den başlayacak. Önce sayfiye bölgelerinde, eylül gibi Tiyatro ıstanbul’un Profilo Alışveriş Merkezi’ndeki yerleşik salonunda sahnelenecek. Ekimde Ankara, sonra Anadolu turnesi var.
*  Gidecek misiniz turnelere?
- Niyetim var.
*  Sizi açılış, davet, gala gibi organizasyonlarda hiç görmüyoruz, o sebepten özellikle sordum bu soruyu…
- Birincisi, gazetecilerle takılmıyorum, muhabbetleri çok kısır. ıkincisi, katıldığım sosyal organizasyonlara kamera çağırmıyorum; hepsi bu.
*  Basın çevresinde ‘asosyal’ diyorlar sizin için…
- Avanta galalara gitmek, sosyallikse, asosyalim... Hayatın içinde yaşamayı seven doğma büyüme ızmir çocuğu olarak, hücre evi gibi entel barlarına takılan tiplerin beni eleştirmesinden onur duyarım. Basın camiasıyla iç içe, izole şekilde yaşadıkları için, toplumun sinir uçlarını hissedemiyorlar.
*  Yazıları sosyal medyada en çok paylaşılan isimsiniz. Ve aynı zamanda çok konuşulan… Twitter ve Facebook’ta adınıza açılmış onlarca hesap var… Sosyal medyada var mısınız gerçekten?
- Bana ait sadece bir Facebook ve bir Twitter hesabı var. Hürriyet tarafından yönetiliyor. Sadece yazılarım yayınlanıyor, ilgilenen okur da altına yorumunu yapıyor. Günde üç-dört saat boyunca, bana gelen mailleri yanıtlamaya gayret ettiğim için, Twitter ve Facebook’a vakit ayıramıyorum maalesef.

Haberin Devamı

 DUYGUSAL DEĞİL, DUYGULUYUM

*  Ceketini alıp çıkmak pek çok kişi için simgesel bir anlatımken sizin için gerçek. Birlikte çalıştığımız yıllarda ben iki kere şahit oldum. Bu ani kararlar hayatınızı zorlaştırıyor mu kolaylaştırıyor mu?
- Hürriyet 14’üncü işyerim galiba. Aslında ilk girdiğim işyerinden emekli olmak isterdim. Ama hayat öyle akmıyor. Transfer de oldum, işten de atıldım, istifa da ettim. Çabuk sıkılırım, sıkıldığımda da giderim.
*  Duygusal kararlar mı alıyorsunuz?
- Duygusal denemez, duyguluyum.
*  Hiç yazıp da pişman olduğunuz yazı oldu mu?
- Hiç.

KIZIMA AŞIĞIM

-‘Ailenize yeteri kadar vakit ayırabiliyor musunuz?’ diye sorarlar hep... O yeterli saat nedir, 45 dakika mı, altı saat mi? Bu tür komikliklerle uğraşmaktansa hayatımdan mesai kavramını çıkardım. Çalışırken tatil yaparım, tatil yaparken çalışırım.
-Haftada beş gün, iki saat spor yapıyorum. Kardiyo ve kas çalışıyorum. Sağlıklı yaşam için, yoksa vücut yapayım ya da çıkayım eskisi gibi hentbol oynayayım diye değil...…
-Beni neredeyse çocukluğumdan beri tanıdığı için işime dair randevuların dışındaki her şeyi eşim Hülya organize eder. Kimlerle buluşacağız, nereye gideceğiz, o planlar.…
-Kızıma aşığım. Robert’i bitirdi, Koç Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği okuyor. Özgür birey olarak yetiştirdik Pelin’i. Kararlarını kendisi verir.

Haberin Devamı

İKTİDARA ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM

*  Yazı yazarken en çok neye dikkat ediyorsunuz?
- Hukuğa uygun olmasına dikkat ederim. Bir de, kolay okunabilsin isterim. Herkesin işi var gücü var, sana niye o kadar vakit ayırsınlar.
*  Konuları nasıl belirliyorsunuz?
- Bugün hepimizin konuştuğu ya da yarın hepimizin konuşacağı konuları ele alırım. Beni hep iktidar karşıtlığıyla suçluyorlar ama aslında konuları belirleyen bizzat iktidar... Süt veriyorlar, çocuklar hastanelik oluyor, kendilerine yüzde 100, memura yüzde 3 zam yapıyorlar, Atatürk döneminde cami yıkıldı deniyor, ben o camide namaz kılıyorum... Dolayısıyla, kolay yazmam için benden yardımlarını esirgemeyen iktidarımıza teşekkür ediyorum.
*  Siyaset teklifi alıyor musunuz?
- Çok!
*  Ne düşünüyorsunuz?
- Asla!
*  Neden?
- İpekçiğim... Okurlarım bana ‘kuzen’ der, ‘kardeş’ der, ‘abi’ der, ‘oğlum’ der... Hiç tanışmadığım pek çok zihniyet yeğenimin nikah şahitliğini yaptım, bebişlerinin fotoğraflarını gönderdiler, çocuklarının isim babası oldum, işsiz kaldığımda karınca kararınca cep telefonuma kontör gönderenler de oldu, arkadaşlarım aracılığıyla ulaşıp maaşını paylaşmak isteyen de... Alt tarafı safra kesemi aldırdım, ameliyathaneye sığmadık, 30 doktor işini gücünü bıraktı, başımda bekledi, davalarımı karşılıksız takip etmek isteyen avukatları saysam, baro olur... Bu candan ilişkiyi, zihniyet akrabalığını, şahsi çıkarım için, bir başka ‘iş’e tahvil etmem. Herkes kendi işini yapsın.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!