Oluşturulma Tarihi: Aralık 24, 2004 00:00
SARIKAMIŞ faciasını yazıyorsunuz. 90 bin Türk askeri iki hafta içerisinde Allahüekber Dağları’nda soğuktan donarak şehit düşmüş.Bu felaketi 90. yıldönümünde -önceki gün- gündeme getiriyorsunuz. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorsunuz. Yüzlerce okuyucunuzdan kutlamalar geliyor. Arada bir de çatlak seslerin yankılandığı mesajlar! İşte onlardan biri: ‘Sarıkamış yazınızı okudum ve çok şaşırdım. Zira şehitlik, rahmet gibi kavramları kullanmanız çok garip. Oysa siz değil miydiniz irtica ile mücadele eden ve Müslüman kesimi her daim töhmet altında bırakan? Şehitlik İslami bir kavramdır. Kuran’daki ifadede Allah yolunda ölenlere denir. Allah’ın yolu da Kuran’daki bütün hükümlerdir. Kısas, hilafet vb.Lütfen safında sabit kal. Ya da en azından, savaş açtığın İslam kavramlarını kullanma e mi?Boşuna uğraşma. Gözümüzdeki yerin belli. Bizden arakladıklarınla sempati toplayamazsın. Hidayete ermediğin sürece seni sevmeyeceğiz.’Bu tipler komiktir! Kendilerini ‘Müslüman’, kendilerinden olmayanları ‘Allahsız, inançsız, gávur’ olarak görürler! Gerçi destek verdikleri, arkasından koştukları iktidar ve siyasetçiler şimdi ‘gerçek gávurların’ AB kapılarında koşturup dil döküyorlar, yalvarıyorlar, onlara hoş görünmek için Türkiye’de Noel kutlamaları yayınlıyorlar, papaz okulunu açmaya hazırlanıyorlar ama olsun varsın!Bu tipler, beğenmedikleri milyonlarca insanımızın aslında kendilerinden çok daha iyi ve gerçek Müslüman olduğunu anlamak istemezler... Çünkü işlerine gelmez... Çünkü gerçek Müslüman, Allah’la kendi arasına başkalarını sokmaz. Din tüccarlarına, din sömürücülerine, Allah’la kendisi arasına girmeye yeltenip siyasi ve ekonomik çıkar sağlayan üçkáğıtçılara tepki verir. Gerçek Müslüman, dindar insana saygılıdır, dinciye karşıdır... Çünkü dindar ile dinci arasındaki farkı iyi bilir. Gerçek Müslüman, kutsal dinini kafaya örtülen bez parçasına indirgemez. Kadınların başını zorla örtmeye kalkışmaz. Vatan uğruna can veren şehitlerimiz, bizim açımızdan kutsaldır. Onlara Allah’tan rahmet dilerken, içimizden veya yazılarımızda ruhlarına dua ederken çıkar-gösteri-rant peşinde koşmayız. Ama aramızdaki bu farkı beyinleri bile körelmiş tipler anlamaz! Ya da anlamak işlerine gelmez. TAKMA İSİMLİ MÜNECCİM!Dün 23 Aralık, Menemen irtica olayının yıldönümüydü. Yıllardır her 23 Aralık günü Menemen’de yobaz sürüsü tarafından başı kesilerek şehit edilen yedeksubay Kubilay için yazı yazarım. Her yazı hemen hemen birbirinin aynı olur. Bizim medyada ‘takkeli liboş’ adıyla bilinen, İslamcı bir gazetede Taha Kıvanç takma ismiyle çoğu uydurma dedikodu yazan Fehmi Koru isimli yakışıklı, dünkü yazısında müneccimlik yapmış ve benim aynı günkü -yani dünkü- yazımda Kubilay olayını yazacağımı, hatta yazımda aynı cümleleri kullanacağımı önceden bilme becerisini göstermiş! Valla helal olsun!Sonra da her yıl 23 Aralık günü aynı yazıyı yazdığım için Hürriyet’ten kovulmam gerektiğini söylemiş. Hiç utanıp sıkılmadan bir de jurnalcilik yapmış! İşte bu gibilerin ‘ahlak’ anlayışı!***1- Yürekli adam, yazılarına kendi adını koyar. Takma isimlerin ardına sığınmaz. 2- Sonraki yıllarda da, her 23 Aralık günü Kubilay yazısı yazacağım ve yobaz sürüsünün yarattığı o iğrenç olayı aynı bölümlerle, aynı cümlelerle milyonlarca insanımıza bir kez daha anımsatacağım.O gün Menemen’de bir subayımızın başını kesen yobazların günümüzdeki torunları ve onların ektiği irtica tohumlarının ardına sığınıp dinimizi kullanarak siyaset, ticaret, oy avcılığı ve gazetecilik yapanlar belki biraz olsun utanırlar. Eğer ar damarları tamamen çatlamadıysa! 3- Takma isim arkasına gizlenip yazılar döktüren takkeli liboş, acaba Kubilay olayı konusunda ne düşünür? O konuda bir yazı yazabilir mi? Örneğin olayı kınaması, ya da övmesi mümkün olur mu? Yüreği yeter mi?4- Dünyanın en güçlü hayvanı hangisidir? Fil, kaplan,
aslan?.. Dikkat ediniz, o en güçlü yaratıkların bile gözlerinde, kulaklarında, gövdelerinde uçuÅŸup taciz eden sinekler, üzerlerine yapışan keneler vardır! Kaçarlar, bir süre uzaklaşırlar ama yine üşüşürler. Ben çevremde uçuÅŸan sineklere, yapışkan kenelere aldırış etmem. Yolum bellidir. O yolda eÄŸilip bükülmeden, ödün vermeden, hiç kimseye yalakalık yapmadan ve gerekirse aynı yazılarla, aynı cümlelerle yürürüm. Onlar baÅŸkalarının deÄŸil, benim yazılarım, benim cümlelerimdir.Â
button