Güncelleme Tarihi:
Kısa, hemen kulak hizasında kesilmiş, havada duran sarı saçlarını ve erkek çocuğu gibi makine traşlı (küt saç diyorlar galiba) ensesini görüyoruz arkadan.
Bir de epey haysiyetli bir poponun altından çıkan, kısa ve kalın bacakları. Bol ve çok kısa bir etek giymiş çünkü.
Kadın meslektaşım (kendisi boylu ve incecik olduğu için) itiraz ediyor, göz ucuyla öndeki kadını göstererek:
- Böyle bacaklarım olsa göstermeye utanırdım!
Ve başlıyoruz tartışmaya.
Ben, erkek halimle, tam tersini savunuyorum:
- Ne yapsın bacakları güzel değilse, poposu şambrel gibiyse? Kendi kabahati mi? Canı kısa etek giymek istiyorsa, ömür boyu giyemeyecek mi yani güzel değil diye?
(Streç pantolon modası varken de aynı şeyi savunurdum ben. Korkunç manzaralara rağmen!)
Konu insan hakları ve özgürlüklerinden ta görsel kirliliğe kadar gidiyor. Arkadaşım bunun bir tür “çevre kirliliği” olduğunu savunuyor :
- Birey, özgürlüğünü diğer insanları rahatsız etmeyecek şekilde kullanabilir.
- Hoşuna gidiyorsa yapsın, bakmazsın olur biter.
Böyle dakikalarca tartışıyoruz. Anlaşamadan. Zaten ikimiz de, ters pozisyon tutmuş vaziyetteyiz. Benim sokaklarda kısa etekli kadınlara bakma ihtimalim, kadın meslektaşımdan daha yüksek. “Ben erkek halimle rahatsız olmadıktan sonra, sana ne yahu?”
İnatla pozisyonumu savunuyorum ya, bir yandan da düşünüyorum kendi kendime:
Bir kadın niye bu kadar kısa giyinmek ihtiyacı duyar?
Hele hele göstereceği mal da bakacaklar açısından bir ikram sayılmazsa?
Bu bir tür isteri midir?
Herhalde kısa giyen, “derin” yırtmaçla gezen her kadın isterik değildir, değil mi?
Eee o zaman?
Ben bunları düşünürken, bir başka kadın geliyor karşıdan, o da abartılı bir mini giymiş.
- Bu kadın da mı şimdi “özgür” yani?
- O da özgür evet, ne istiyorsa giysin!
Ama her şeyin sebebini araştırmaya, her şeyde bir bit yeniği aramaya alışık bir gazeteci olarak kendime göre bir teori atıyorum ortaya:
- Birinci kadın koca popolu, kısa kalın bacaklı oluşuna tepki diye öyle kısa giymişti, hani “Beğenmeyen beğenmesin, ben zaten başkalarının ne düşündüğüne önem vermiyorum” gibilerinden. Bu kadının dürtüsüyse farklı.
- Bununki neymiş sosyolog beyefendi?
- Bu kadın vücudunu düzgün ama yüzünü çok çirkin buluyor. Yüzünün böyle çirkin olmasına isyan ediyor ve bakışları bacaklarına çekmeye çalışıyor. Dikkat et bak, kendini çirkin bulan kadınlarda çok yaygın bir tepkidir bu...
*
Kaygan bir zeminde ilerlediğimin, bu yazının sonunu getiremeyeceğimin farkındayım.
Ama...
Aslında aklımdaki soru başka benim.
İnanın merak ediyorum.
Mesela Mermerciler’in “bitmez tükenmez” düğün haberlerine bakıyorum. Türkiye’nin en zengin aileleri herhalde. Öyle üç günlük, sonradan görme insanlar, sınır kaçakçılığından aklama bir servet de değil söz konusu olan. Demek ki Türkiye’nin “ot sosyetesi” dedikleri bu. (Ot sosyete dediğim “Haute société”nin Türkçe okunuşu tabii ki, başka şey değil.)
Bakıyorum, evli barklı kadınlar, anlı şanlı ailelerin genç kızları...
Üstlerinde elbise niyetine bir bez parçası, göğüsler fora, bacaklar meydanda...
Geri kafalılık zannetmeyin ne olur, gerçekten merak ediyorum?
Niye böyle bir ihtiyaç duyuyorlar?
Mankendi, şarkıcıydı... nispeten anlayabilirim onları. Onlar “profesyonel”, fizikleriyle, kendilerini beğendirerek, arzulatarak para kazanıyorlar. Sevdiklerime temenni etmem, ama “anlarım” hiç olmazsa.
Ama, suçlamadığım, yargılamadığım için açık açık söyleyeceğim, kim kızarsa kızsın!
Mesela ana kız Mermerciler (Derin Mermerci adlı genç kızın düğüne gelirken çekilmiş bir fotoğrafı vardı, üstünde gecelik gibi bir şey, ayağında pedikür terlikleri. Kardeşi Tansa’nın da göğüsleri meydanda...), Elif Germiyanlıgil adlı hoş kadın, Dedemanlar’ın torunuymuş Özlem Önal, Homestore’un ortağı Levent Penso’nun kızı Verda...
Önümdeki gazetelerde adı geçenleri, fotoğrafı olanları söylüyorum, arasam başkalarını da bulabilirim.
Niye bu kadar açılıp saçılma ihtiyacı duyuyorlar?
Neden?