Güncelleme Tarihi:
Diyabet; pankreastan salgılanan insülin hormonunun azlığı, yetersizliği ya da etkinliğinin azalması sonucu ortaya çıkan ve kan şekerinin yüksekliği ile seyreden bir hastalık. En sık görülen belirtileri ise; gün içerisinde aşırı susama ve çok su içme, sık idrara çıkma, kilo kaybı, çok yemek yeme, ağız kuruluğu gibi durumlar.
Bunlara ek olarak; bulanık görme, kaşıntı ve cilt enfeksiyonları, yara iyileşmesinin gecikmesi, halsizlik, terleme, yorgunluk, kuru ve kaşıntılı cilt, sık geçirilen enfeksiyonlar, cinsel sorunlar, ellerde ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma, ağız kuruluğu gibi belirtiler de görülebilir. Tip I diyabetin belirtileri daha erken yaşlarda ortaya çıkabilir, ancak ileri yaşlarda başlayan Tip 1 şeker hastalığı da vardır. Tip II diyabet artık çocukluk yaşlarında da görülebilir.
Memorial Ataşehir Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Prof. Dr. Birsel Kavaklı, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü öncesi diyabet hastalarının dikkat etmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Ailenizde diyabet hastası varsa özellikle dikkat edin
• Yakın akrabalarında diyabet olanlar risk altında.
• Yaş artışıyla beraber diyabet gelişme riski artar.
• 40 yaşın üzerinde ve fazla kilolu kişiler diyabete yatkın. Vücut Kitle İndeksi (BMI) 30 ve üzerinde olanların diyabete yakalanma riski normal kişilere göre 5 kat fazla.
• Gebelikte diyabet gelişen veya iri bebek doğuran kadınlarda ileriki yıllarda Tip II diyabete yakalanma sıklığı çok fazla.
• Eğer bir kişide Tip II diyabet varsa ailenin diğer üyeleri de risk altında.
• Hareketsiz yaşam tarzı olanlar,
• Stres hiperglisemisi geçirenler,
• Kan yağlarında bozukluk olanlar,
• Hipertansiyonu olanlar risk grubunda.
Diyabet tanısı için 8 saatlik açlık kan şekerine bakılır
• Açlık kan şekeri 126 mg/dl'den yüksek ise,
• Diyabet belirtileri bulunuyor ve rastgele ölçülen kan şekeri düzeyi 200mg/dl'den yüksek ise,
• Şeker yükleme testi sırasında herhangi bir kan şekeri düzeyi 200mg/dl veya üzerinde ise, veya diyabet semptomlarından (poliüri,polifaji,polidipsi) herhangi birinin mevcut olması halinde kişi diyabetli olabilir ve doktora başvurmalıdır. “Şeker yükleme testi” olarak bilinen “Oral Glukoz Tolerans Testi” (OGTT), diyabet tanısında büyük önem taşır. Doktor önerisi ile yapılmalıdır.
Bu hastalıkla yaşamayı öğrenmek için diyabet eğitimi alın
Diyabet tedavisinde ilaç dışı yaklaşımlar ve ilaçla tedavi birlikte kullanılır. Diyabet eğitimi, egzersiz ve sağlıklı beslenme programı mutlaka uygulanmalıdır. Genel olarak Tip 1 diyabetliler hastalığın başından itibaren insülin kullanmak zorundadır. Tip II diyabetliler genelde oral ilaçlarla tedavi edilir. Oral ilaçlara yanıt vermez ise insüline geçilir.
Komplikasyonlardan korunmak için yukarıdaki hedefleri sağlamak gerekir. Bunun için de 3-4 ayda bir hekim kontrolu, gerekli tetkik ve konsultasyonların yapılması gerekir.
İnsülin eksikliğinde veya etkisizliğinde şeker hastalığı yani "diyabet" ortaya çıkar. Ender rastlanan bazı tipler göz ardı edilirse diyabetin iki tipinden bahsedebiliriz:
1) Tip I diyabet (insüline bağımlı diyabet): Diyabetli olguların %10 kadarı bu gruptandır. Bu hastalarda pankreastan insülin yapımı ya çok azalmış ya da yoktur. Tedavisinde insülin kullanılması zorunludur.
2) Tip II diyabet (insüline bağımlı olmayan diyabet): Diyabetli olguların %85-90'ı bu gruptadır. Bu hastalarda pankreasta insülin yapımı vardır. Bazen normalden fazla bile insülin yapımı ve insülin direnci söz konusudur.
Diyabeti kontrol altına almak için evde şeker ölçümü ile hasta-hekim işbirliği şarttır
Genellikle hastaların en sık yaptığı hata, evde şeker ölçümü yaparak kendi kendilerini takip etmeleri ve doktora çok nadir gitmeleridir. Oysaki; evde şeker ölçümünün amacı hasta kendini kötü hissettiğinde doktora gidene kadar şekerini ölçüp, şeker düşüklüğünü ya da yüksekliğini tespit edebilmektir. İyi bir diyabet takibinde her 3 ayda bir hastalığa özel testlerin tekrarlanması ve yine düzenli aralıklarla hastanın göz, nöroloji ve kardiyoloji uzmanları tarafından da muayene edilerek değerlendirilmesi gereklidir.
Tedavinin en önemli ayağını diyet oluşturur
Diyetine uymayan bir hastanın yalnızca ilaçlara güvenerek şekerini düzenlemek hiçbir şekilde mümkün olmaz. Günde 3 ana ve 3 ara öğünden oluşan, hekim, hasta ve diyetisyenin birlikte belirleyeceği diyet listesine uymak, tedavinin en önemli kısmıdır. Bunun dışında ağızdan alınan ilaçlarda, aç ya da tok alınması önerilenlerde bu kurala uyulması, insülin kullanan hastalarda ise insülin enjeksiyonunun her zaman yemekten önce yapılmasına ve insülinden sonra her zaman yemek yenilmesine dikkat edilmesi önemlidir.
Bu önerilere kulak verin:
Özellikle Tip 2 diyabet hastalığında hareket azlığı, fazla kilo ve düzensiz, kontrolsüz beslenme rol oynadığı için bazı önlemlerle riski azaltmak mümkündür. Haftada en az 3 gün 45 dakika tempolu yürüyüş yapmak, yürüme mesafesindeki yerlere araç yerine yürüyerek gitmek, mümkün olduğunca asansör kullanmamak gibi gündelik yaşantımızda hareketi artıracak faaliyetlerde bulunmak, bilinçsiz diyet yapmamak, şekerli-yağlı gıdaları diyetimizde sınırlı olarak bulundurmak önemlidir. Kendisinde hastalığın belirtilerini fark edenler ve ailesinde diyabet hastası olan kişilerin mutlaka düzenli aralıklarla doktor muayenesi olmaları ilk akla gelen önerilerdir.