Güncelleme Tarihi:
Berke Göl
Kelebeğin Rüyası (Yılmaz Erdoğan): Yılmaz Erdoğan’ın edebiyat tarihimizin en trajik figürlerinden ikisinin öyküsüne nasıl bir yorum getirdiğini merak ediyorum.
Jîn (Reha Erdem): Reha Erdem sinemasında yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.
Zerre (Erdem Tepegöz): Erdem Tepegöz’ün ilk filmi, Altın Portakal’ın en çok ses getiren yapımları arasındaydı. Heyecanla bekliyorum.
Cüneyt Cebenoyan
Kelebeğin Rüyası (Yılmaz Erdoğan): Cannes’da kırmızı halıda yürüdükten sonra Yılmaz Erdoğan’ın sinemasının değişeceğini düşünüyorum. Daha sanatsal bir yöne doğru evrileceğini sanıyorum. Umutluyum.
Zerre (Erdem Tepegöz): Sinemamızda hikâyesi az anlatılan işçi sınıfına bir bakış getirmesi takdire şayan. Oyunculuk ve sanat yönetimi çok güçlü. Kurduğu cümle o kadar güçlü olmasa da.
Eve Dönüş: Sarıkamış 1915 (Alphan Eşeli): Tarihsel filmlerde her zaman merak uyandıran bir şey oluyor. Geçmişimize nasıl baktığımız bugünü nasıl anladığımızı da gösteriyor
Aşk Kırmızı (Osman Sınav): Belirli bir düzeyi tutturacağını umuyorum. Osman Sınav iyi bir zanaatkâr.
Çanakkale: Yolun Sonu (Kemal Uzun): Eve dönüş için söylediklerim bu film için de geçerli. Bir ekstrası Çanakkale üzerine yapılan iki filmin üstüne gelmesi.
Umut Üzümleri (Tunç Okan): Antalya’nın en büyük hayal kırıklığıydı.
Kuma (Umut Dağ): İyi şeyler duyduk hakkında. İkinci kuşak futboldan sonra sinemada da iyi işler yapıyor.
Yabancı (Filiz Alpgezmen): Adı gibi anlattığı insanlara yabancı olmuş maalesef.
Hile Yolu (Ersin Kana): Bu film hakkında da iyi şeyler söyleyemeyeceğim. Hrant Dink cinayeti gibi bir konuyu gerekli hassasiyeti göstermeden ele almış.
Pucca Günlük: Küçük Aptalın Büyük Dünyası: Bu kadar fenomen olan kitapların filmini merak etmemek zor.
Murat ErÅŸahin
Zerre (Erdem Tepegöz): Altın Portakal’da yarışmış ve beğenimi kazanmıştı. Belgesel gerçekliğinde memleket halleri. Ses ve görüntünün uyumu. En iyi ses çalışmasının belirgin olarak öne çıktığı film, ‘doğru’ her şeyin ötesinde.
Umut Üzümleri (Tunç Okan): Altın Portakal’da yarışan bir başka filmdi izlediğim. Tunç Okan’ın 20 yıl aradan sonra çektiği yapım, oldukça eskimiş, demode bir sinema olarak göründü göze. Fakir Baykurt’un ‘Kaplumbağalar’ adlı öyküsünden uyarlanan film, Okan’dan beklenen atmosfer kurma becerisini karşılamıyordu. Anlatımdaki tekdüzelik ve tempo problemi, hissedilir sarkmalar yaratıyordu.
Hile Yolu (Ersin Kana): Aynı şekilde Altın Portakal için yarışan filmlerdendi. Batı’da yıllardır çok iyi örneklerini izlediğimiz politik sinemanın, atmosferi ve öykü çatısı iyi kurulamamış örneğiydi. Politik ve felsefi altyapısı sağlam değildi. Derinlikli olmayan anlatılardandı. Salt medyadaki haber ve görüşlerden oluşmamalıydı omurga.
Yabancı (Filiz Alpgezmen): Adana Altın Koza Film Festivali’nde izledim. Söyleyeceği olan, yürekli bir filmdi. Vizyona girdiğinde çok tartışma yaratacağını düşündüğüm filmin sineması ise olgun değildi; yeterli de değildi.
Jîn (Reha Erdem): Merakla beklediğimiz film, bildiğimiz kadarıyla genç bir gerilla kadının hikâyesini anlatıyor. Jîn, Berlin Film Festivali’nin ‘Generation’ bölümünde yarışacak. Büyülü ve özel Reha Erdem sinemasının anlattığı öykünün ötesinde, bu kez nasıl anlattığını merak ediyorum.
Atilla Dorsay
2013 filmlerinden beni ilgilendiren hayli az. Her açıdan beklediğim tek film, Yılmaz Erdoğan’ın Kelebeğin Rüyası. Hükümet Kadın’ı oyuncuları, Zerre’yi görüp sevdiğim için, Mutlu Aile Defteri’ni ise Nihat Durak’ın uzun süre sonra dönüşü açısından tavsiye edebilirim. Aşk Kırmızı ise belki bizi Osman Sınav’la yeniden barıştırabilir. Diğerlerinden kesinlikle gitmeyeceklerim bile var!...
Olkan Özyurt
Jîn (Reha Erdem): Reha Erdem’in merakla beklenen filmi. Kürt bir genç kızın isyanını anlatan yapım Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyeri yapacak. ‘Şarkı Söyleyen Kadınlar’ ile birlikte iki film, yılın en çok merak edilen yapımlarından. Merak etmem için nedenimse basit: Filmleri Reha Erdem’in çekmiş olması.
Soğuk (Uğur Yücel): Uğur Yücel’in, Kars’ta sessiz sedasız çektiği filmin dünya prömiyeri Berlin Film Festivali’nde yapılacak. Bu yıl izleme ihtimalimizin olduğu bir film. Yücel, her işiyle bizleri meraklandıran bir usta.
Kelebeğin Rüyası (Yılmaz Erdoğan): Yılmaz Erdoğan, anladığım kadarıyla bu filmle sinemasında yeni bir yola girecek. İyi ve olgun bir film beklentisi yaratıyor.
Zerre (Erdem Tepegöz): Antalya Film Festivali’nde görmüştüm. Türk sinemasının ihmal ettiği işçilere tekrar kulak veriyor. Son yılların iyi filmlerinden biri, herkes görsün isterim.
Aşk Kırmızı (Osman Sınav): Osman Sınav, ‘Uzun Hikâye’de bekleneni pek verememişti. Bu filmde eski performansına tekrar döneceğini düşünüyorum. Nurgül Yeşilçay’ın varlığı da filmi merak etme nedenlerimden biri.
Balık (Derviş Zaim): Çekimleri neredeyse biten filmde Sanem Çelik ile Bülent İnan oynuyor. ‘Devir’de insan doğa ilişkisine bakan Derviş Zaim, bu sefer aynı temayı bir balıkçı üzerinden anlatacak. Zaim her filmiyle izleyiciyi meraklandıran bir yönetmen.
Ben O Değilim (Tayfun Pirselimoğlu): İzmir ve İstanbul’da çektiği filminde onun sinemasının alametifarikası olan vicdan teması yine başrolde olacak. Pirselimoğlu’nun, Angelopoulos görüntü yönetmeniyle çalışması da filmi merak etmemdeki ayrı bir unsur.
Sen Aydınlatırsın Geceyi (Onur Ünlü): Onur Ünlü, memleketi Manisa’da çektiği filmde süper özellikleri olan sıradan insanların dertlerini beyazperdeye taşıyacak. Konusuyla bile merak ettiren filmin yönetmeninin Onur Ünlü olması merakımı iki kat arttırıyor.
Yozgat Blues: Mahmut Fazıl Coşkun’un çekimleri biten filmi, memleketim Yozgat’ta çekilen ikinci Türk filmi. İç Anadolu fonunda tutunamayanların öyküsü... İyi bir film bekliyorum hemşehrimden.
Mavi Dalga (Merve Kavak ve Zeynep Dadak): Bir ilk film. Balıkesir’de çekildi. Gençlik filmi ama sulu sepken türünden değil. Kadro da sağlam Mert Fırat, Hazal Kaya, İlker Aksum var.
Nil Kural
Zerre (Erdem Tepegöz): Antalya’dan ödüllü bu ilk filmi, Türkiye sinemasında pek sık karşımıza çıkmayan bir seçimle kadın karakteri merkeze alıyor. Ele aldığı işçi sınıfından bu karakteri, büyük bir derinlikle işleyen filmde, Jale Arıkan’ın performansı da büyüleyici.
Kuma (Umut Dağ): Son dakikada Antalya’da yarışmadan çıkan bu filmin güçlü bir anlatımı olduğu ve başarılı bir film olduğuna dair duyduklarım filme merakımı arttırdı. Konusu açısından da merakımı cezbediyor.
Jîn (Reha Erdem): Yönetmen Reha Erdem yani Türkiye sinemasının en yetenekli isimlerinden biri olunca, her yeni filmi heyecan uyandırıyor. ‘Jîn’de farklı değil.
Barcelona’nın Şifresi Temel (Adem Kılıç): ‘Moskova’nın Şifresi Temel’in ardından bir Temel filmi daha izlemek fikri hiç çekici gelmiyor açıkçası...
Hayatboyu (Aslı Özge): Köprüdekiler adlı filmiyle dikkat çeken Aslı Özge’nin yeni filmi, gelecek ay Berlin Film Festivali’nde izleyici karşısına çıkacak. Hayatboyu, hem Köprüdekiler’den yola çıkarak hem de Berlin gibi çok önemli bir festivale seçilmiÅŸ olması dolayısıyla hevesle beklediÄŸim filmlerden.Â
D@bbe: Bir Cin Vakası 2 (Hasan Karacadağ): İslami korku filmlerinden bence yeterince izledik. O yüzden filmi görmek için sabırsızlandığımı söyleyemeyeceğim.
Ömür Gedik
Kelebeğin Rüyası (Yılmaz Erdoğan): Dönem filmi olması ilgi çekici. Kostüm, dekor ve müzikler üzerine de çalışılmış olduğu fragmandan anlaşılıyor. Hollywood tarzı bir film geliyor sanki. Yönetmeni de Yılmaz Erdoğan olunca merak uyandırıyor.
Aşk Kırmızı (Osman Sınav): ‘Uzun Hikâye’ filminde aksiyon dışında hikâye anlatımında da ne kadar iyi olduğunu göstermişti Osman Sınav. Aynı anda iki kişiyi sevebilir misiniz, sorusunu bakalım burada nasıl anlatacak?
Sabit Kanca (Alper Mestçi): Herkes gibi ben de merak ediyorum.
Mehmet Açar
2013’te vizyona girecek filmlerin bir kısmını zaten festivallerde gördüm. Bunlar arasında ‘Kuma’ ve ‘Zerre’ gönül rahatlığıyla önereceğim filmler. Merak ettiğim filmler arasında ise Yılmaz Erdoğan’ın ‘Kelebeğin Rüyası’ ve Kemal Uzun’un ‘Çanakkale Yolun Sonu’ başı çekiyor. Birbirinin tekrarı haline gelen komedi ve korku serileriyse açıkçası çok ilgimi çekmiyor.