Güncelleme Tarihi:
“Mükemmel” sıfatını hak eden Başlangıç, insanların rüyalarına müdahale ederek gizli bilgiler çalan bir rüya uzmanının hikayesi üzerine kurulu. Yazımı 10 yıl alan senaryo gerçek ve rüya yansımaları, rüya katmanlarının nefis kurgusu ve müthiş bir finalle perdeye yansıyor. Düşünce hırsızı Domm Cobb’un Oceans ekibini aratmayan bir ekiple işe koyulması filmin gerilim ve aksiyon yönünü de güçlendirmiş. “Rüya nerede biter, gerçek nerede başlar?” diye düşüncelere dalmaya hazır olun.
Akıl ve ruh sağlıklarını sahip oldukları rüya kültürüne borçlu olan kabile Senoiler miydi?
Ünlerini rüya kültürüne, bilinçaltına ve öteki gerçekliğe borçlu olan filmlere bir bakalım. Matrix, 13. Kat, Akıl Defteri akla ilk gelenler. Ve bunlara şimdi bir yenisi daha eklendi.
Hem de ne eklenme. Listeye resmen tepeden girdi bu film. Ve şimdiden Oscar muhabbetlerinin bile merkezine oturdu.
RÜYALARDAN BİLGİ ÇALIYOR
Christopher Nolan’ın yazıp yönettiği Başlangıç, insanların rüyalarından gizli bilgiler çalıp, bunu şirketlere satan bir rüya hırsızının ve onun Oceans’ın adamları gibi çalışan ekibinin hikayesini anlatıyor. Domm Cobb’un uzmanlık alanı zihnin en karanlık ve bilinmeyenlerle dolu bilinçaltına inerek, rüya anında insanlardan bilgiler almak.
Cobb’un özel hayatı bu üstün yeteneği ve becerisi nedeniyle mahvolmuş durumda. Çok sevdiği eşi Mal’u artık sadece rüyalarda görüyor. Mal sık sık karşısına çıkıyor. Ama filmi izlerken siz de anlayacaksınız ki, bu karşılaşmalar mutluluktan ziyade acı verici.
Cobb’dan en son istenen şey bilgi almak yerine, insanlara rüya anında fikir yerleştirerek hayatlarının akışını değiştirmek. Rüya anında onlar için yeni gerçeklikler yaratıp, beyinlerine yeni düşünceler ekerek bu amacına ulaşabiliyor. Ama bu süreçte olabilecek aksilikleri de sadece o biliyor.
PARİS SAHNELERİNİN GÖRSELLİĞİ MUHTEŞEM
Christopher Nolan, rüyadan düşünce çalma sürecinin nasıl işlediğini bize anlatmak için çareyi Cobb’un ekibine bir çaylak dahil etmekte bulmuş. Bir önceki mimarın ihanetinin ardından ekibe yeni dahil olan genç mimar Ariadne’nin öğrenme süreci bir yandan da izleyicinin öğrenme süreci oluyor. Cobb rüyaları nasıl dekore ettiğini, nasıl kontrol edip yönlendirdiğini Ariadne’ye anlatırken film de bizi bilgilendirmiş oluyor. Bu eğitim sürecinde özellikle Paris’te aynaların muhteşem şovunun eşlik ettiği sahneler göz alıcı ve büyüleyici.
Bunların dışında da film boyunca rüya katmanları arasında gidip gelirken özel efektlerin mükemmel kullanımı ve görselliğiyle de konuşulacak bir film izlemiş oluyoruz.
SENARYO YOĞUN, BİR DAHA İZLEMEYE ZORLUYOR
Leonardo DiCaprio, Christopher Nolan ortaklığının ürünü Başlangıç (Incepiton) için son zamanlarda izlediğim en iyi film diyebilirim. Üstelik beni çok yormasına, kafamı fena halde karıştırmasına, kendini bir daha izlettirmeye zorlamasına rağmen.
Üzerinden günler geçmiş olsa da halen etkisinden kurtulamamış olmam bundan herhalde. Durup durup, ben hangi rüya alemindeyim şu anda acaba diye kendime soruyorum.
Christopher Nolan’ın bu filmin senaryosunu yazması 9-10 yıl kadar sürmüş. O arada beyazperdeden Matrix, Akıl Defteri, 13. Kat gibi filmler geldi geçti hatırlarsanız. Bu nedenle de senaryo sürekli bir devinim ve değişim geçirmiş.
Filmin en kuvvetli ayaklarından biri tabii ki yazımı yıllar alan bu senaryo. Yapımın ana çatısını oluşturmakla kalmıyor, izleyenlerin bilinçaltlarına yeni fikirler enjekte ederek yeni kapıların açılmasına da neden oluyor. Filmden bir sürü soru işareti ve derin düşüncelerle çıkıyorsunuz.
DI CAPRIO İŞİ BİLİYOR DOĞRUYU SEÇİYOR
İyi seçimlerle izleyici karşısına gelerek, saygınlığını arttıran, sinemada kendini doğru yere konumlandıran Leonardo DiCaprio, karizmatik hırsız Domm Cobb rolünde etkili bir performans sergilemiş. Kariyerini iyice sağlamlaştırdığı bir film olmuş.
Fransız oyuncu Marion Cotillard’ın Edith Piaf rolüyle Oscar almasıyla bu filmde sürekli olarak Piaf’ın ‘Je Ne Regrette Rien’ şarkısını duymamız arasında bir bağlantı vardır herhalde. Olmasa da biz kurmuş olalım! Cotillard bu role gayet yakışmış ayrıca. Başlangıç’ın görselliğine gelirsek; filmde doğaüstü bir gerçeklik ve rüyalardaki kadar renkli sahneler var. Binalar üst üste biniyor, caddeler rulo kağıtları gibi eğilip bükülüyor, kimi zaman da yerçekimiyle dalga geçen sahnelerle karşılaşıyoruz. Bunların yanında çatışma ve kovalama sahneleri de gayet başarılı. Üstelik diğer bazı örneklerdekinin aksine sadece aksiyon olsun diye koyulmuş gibi durmuyorlar. Yoğun diyaloglar arasında nefes aldırdıkları için göze daha da güzel görünüyorlar üstelik.
SORU İŞARETLERİ VE DÜŞÜNCE BALONLARINA HAZIR OLUN
Filmdeki diyalog yoğunluğundan rahatsız olmak gayet mümkün. Başlangıç, özellikle ilk 1,5 saatinde öyle bir diyalog bombardımanıyla geliyor ki izleyiciyi yoruyor. Oradan oraya sürüklenirken yönümüzü kaybediyor, konunun neresinde olduğumuzu şaşırıyoruz.
Unutmayın, karşınızda ciddi konsantrasyon gerektiren bir film var. 2,5 saat boyunca gözünüzün kulağınızın perdeden yayılanlarda olması şart. Aksi takdirde rüyaların derinliklerinde kaybolup, bunaldıktan sonra çekip gitmek isteyebilirsiniz.
Peki diyelim konsantre oldunuz, göz kırpmadan, pür dikkat izlediniz. Yetiyor mu? Bence yetmiyor, en azından bana yetmedi. O mükemmel finalden sonra kafam daha da allak bullak oldu (bu arada filmin finali gerçekten muhteşem). Başlangıç’la ilgili bir sürü soru işareti var kafamda. Çözülmeyi, aydınlatılmayı bekleyen sorular. Ve de bu filme bir daha gidesim var.
Hem son yılların en iyi yazılmış ve yönetilmiş filmini bir daha izlemek, hem olası Oscar adaylıklarını değerlendirmek hem de yeni düşünce gerçekliklerine, düşünce balonlarına, rüyalara yelken açmak için.
Siz de izleyiciyi zorlayan sıkı filmleri seviyorsanız Başlangıç’ı kaçırmayın ama ilkinden sonra bir kez daha izlemeye hazır olun.
Oscar kokusu |
Sadece bizde değil dünyada da büyük yankılar uyandıran Başlangıç Amerika’da gösterime girdiği ilk üç günde 60.4 milyon dolarlık gişe hasılatı yaptı. Christopher Nolan’ın yazıp yönettiği film şimdiden Oscar’ın en güçlü adaylarından biri olarak gösteriliyor. |