Güncelleme Tarihi:
Heyecandan yoksun, vasat ve monoton bir film olan B Planı’nın en iyi iki şeyi evde bakılan sakat köpek ve J. lo’nun kullandığı L şeklindeki hamile yastığı.
B Planı’nın başrolü Jennifer Lopez’in. Hani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gelmekten “Sizde insan hakları ihlali var” diyerek son anda vazgeçen şarkıcı-oyuncu. Sonra da çark edip, olaydan kendisinin haberi olmadığını söyleyen ve özür dileyen...
Geçen Salı Kelebek’teki köşemde “Susup oturmalı mıyız yoksa filmi ve J. Lo’yu protesto etmeli miyiz, işte şimdi oturup bunu düşünme zamanı” diye yazmıştım.
Ve “B Planı adlı filmi Türkiye’ye getiren Warner Bros.’a ilk ricayı buradan ben yapayım; koca bir ülkeye haksızlık yapan J. Lo’yu protesto ettiğimiz için onun başrolünde olduğu filmin, o kalkıp özür dileyene kadar, ülkemizde gösterilmesini istemiyoruz. Ve bunu tüm dünyanın aynen böyle bilmesini rica ediyoruz” demiştim. J. lo’dan özür gelmeseydi bugün bu sayfada B Planı olmayacaktı belki de.
ÖNYARGI YOK, FİLM VASAT!
Şimdi bunca tantanadan sonra B Planı’na önyargıyla baktığımı düşünebilirsiniz. Ve yanılmış olursunuz. B Planı vasat bir film. Ama vasatlığının nedeni Jennifer Lopez’ın yaptığı haksızlığın bendeki duygusal tepkisi değil, filmin yetersiz senaryosu. Zoe, çocuk yapma konusunda yaş itibarıyla treni kaçırmak üzere olan bir kadın. Yıllardır çeşitli erkeklerle flört etmiş ama çocuğunun babası olacak adamı bir türlü bulamamış. Bu tip durumlarda kadınlar genelde üçe ayrılıyor.
Bir; kendisinden çocuk yapmak isteyen birini bulamayınca anne olmaktan vazgeçenler.
İki; beraber oldukları sevgilileri ya da eşleri istemese bile hamile kalmaktan çekinmeyenler (ki bence bu en tehlikeli ve acımasız grup, erkekler açısından yani).
Üç; kendi çocuğumu kendim yapar, kendim büyütürüm, kimseyi de bu yükün altına sokmam diyerek sperm bankasına başvurup, tanımadıkları bir adamın spermlerinden hamile kalanlar (bunlara nadiren rastlanır ama bence gayet asil ve cool’durlar).
Bizim Zoe de asil bulduğum bu üçüncü grup gibi davranıyor ve bir donörden sperm alarak hamile kalma yolunu tercih ediyor.
HER ŞEY LOPEZ ÜZERİNE KURULU
Filmin açılışı Zoe’nin (Jennifer Lopez) son derece çirkin ve bakımsız duran ayaklarıyla oluyor. Jinekoloğun o kadınların nefret ettiği koltuğunda gördüğümüz Zoe’nin yüzünde ful makyaj, hatta takma kirpikleri bile varken ayakları nasıl bu kadar bakımsız olur diye düşünüp, filme ilk notu kırık vermek mümkün.
Özensiz çalışma ilerleyen dakikalarda da devam ediyor. Senaryonun Jennifer Lopez üzerine kurulu olması pek çok ince detayın ve olası sürprizin atlanmasına neden olmuş.
Zoe, hamile kaldığını öğrendiği gün, tam da mutlu olmuşken, hayatının erkeği ile tanışıyor. Hayatının erkeğiyle tanışmak iyi de işte böyle bir günde olunca hiç de hoş bir durum değil. Stan adlı bu anlayışlı, yakışıklı adama hamile olduğunu söylemesi çok zor oluyor ve zaman alıyor tabii.
ŞİŞME HAVUZDAKİ DOĞUM SAHNESİ FENA!
Peynir üreticisi olan Stan o arada güzel sözler, çapkın bakışlar, hoş bir hafta sonu kaçamağı, ateşli bir öpüşme ve sevişmeyle Zoe’nin aklını başından almayı başarıyor.
İlişkileriyle birlikte hamilelik de ilerliyor ve biz o arada bol bol hamilelelik geyiğine maruz kalıyoruz.
Filmin en berbat yanı da bu zaten. B Planı hamileliği kötü göstermek için tasarlanmış bir film gibi sanki.
Kan, bulantı, kilo, şekil bozukluğu ve ilişkinin kötüleşmesi gibi yan etkilerle birlikte perdeye yansıtılan bu durum arada mide kaldıran sahnelere kadar varıyor.
Şişme havuzdaki doğum sahnesi, film tarihinin en iğrenç sahneleri arasındaki yerini alabilir. Havuzun içinde oturarak doğurmaya çalışan kadını ve etrafında ilkel kabile ayini yaparcasına bağırıp çağıran, dans edip tempo tutan kadınları görünce bir ara korku filmi izliyor gibi hissettim kendimi.
İnsan hamile kalma ve doğurma isteği varsa bunu görünce vazgeçer, o kadar fena yani.
YALNIZ ANNELER KULÜBÜ
Zoe’nin seanslarına katıldığı yalnız anneler grubu da bir grup ucubeden oluşuyor. Jennifer Lopez, “filmde benden başka güzel kadın istemiyorum” demiş galiba.
İnsan bu yalnız anneler grubunu görünce “vay doğacak çocukların haline” diyor. Zaten aynı ortamda bir de deve kadar olup, hâlâ annesinin memesine tutunan bir koca bebek bile var! Neresinden tutsanız dökülüyor yani.
Ha bir de baba adayı Stan’in, çocuk sahibi olma yolunda aldığı dersler var ki onlara hiç girmeyeyim.
Çocuk sahibi olmanın zor yanlarını anlatırken işi parkta kakayla oynayan çocuklara kadar götürmüşler. İşin resmen b…ku çıkmış!
J. LO’NUN KOCASI KISKANMAKTA HAKLI
Bu vasat filmle ilgili birkaç iyi şey de yok değil ama.
Jennifer Lopez, hakkını yemeyelim, güzel görünüyor. Sanırım burada sadece güzel görünmesinin yeterli olacağını düşünmüş.
“Mış” gibi yaptığı ve yapmacık tavırlar sergilediği sahneler çok. Ama genelde çuvallamıyor.
Yine de filmin en iyisi rol arkadaşı Alex O’Loughlin. Avustralyalı yakışıklı, Lopez’in şarkıcı kocası Marc Anthony’nin sete sık ve habersiz ziyaretlerinin de sebebiymiş dedikodulara göre. Anthony, bu yakışıklı adamı kıskanmakta haklı. Kim olsa aynısını yapardı herhalde. Hele Lopez ve O’Loughlin’in kimyaları da bu kadar tutmuşken.
SAKAT HAYVANLARLA İLGİLİ MESAJ GÜZEL
Ve tabii bir başka güzellik de arka ayakları tutmadığı için tekerlekli sandalyeye mahkâm olan sevimli bull terrier cinsi köpek Nuts. Jennifer Lopez, PETA’nın “ceset giyen ünlüler” listesinde olduğu için bu hoşluğu tabii ki ona değil, senaryo yazarlarına, yapımcı ve yönetmene mal etmekte fayda var. Zaten film boyunca Lopez’in köpeğe şefkat gösterdiği bir sahne göremedim! Yan yatma ve yerinden kalkamama pahasına sahibinin peşinden ayrılmayan bu hayvancağızı sürekli aşağılayan ve aç bırakan bir imaj çiziyor.
Ama Zoe’nin bu köpeği ve evcil hayvan dükkânını alması da senaryoda hayvanseverleri okşayan bir detay. Zoe, yanlış çiftleştirme sonucu sakat kalan bu köpeği gördükten sonra varını yoğunu satıp bu hayvan dükkânını alarak düzgün çalıştırmayı tercih etmiş. Hoş bir detay, iyi mesaj, alkışlanmalı.
BÖYLE AYRILIK OLMAZ!
Böyle bir filmin 1.5- 2 saati tamamlayabilmesi için tabii ki ilişki kopuklukları ve tamirlerine ihtiyacı var. Ama bu senaryodaki ilişki dinamikleri son derece zorlama olay ve cümlelerle yönetilmiş. İzleycilerin “Ama bunda bir şey yok ki” diyeceği en ufak şey bizimkilerin ayrılma nedeni oluveriyor. Keşke oturup daha okkalı ayrılık nedenleri üzerinde düşünselermiş. Ben eski sevgiliden filmdeki gibi değil ama daha farklı bir atraksiyon bekledim mesela. Ama gelmedi.
HEYECANSIZ BİR FİLM
Hamilelikle ilgili kaba esprilere gülecek değiliz herhalde. Ne de ucubelerden oluşan o yalnız kadınlar grubuna. Bunların hepsi bu dünyadan gibi görünmüyor gözümüze. Abartılmış halleriyle sadece sinir bozuyorlar.Keşke bunlar yerine karakterlere, romantizme ve ilişkinin iniş çıkışlarına ve tabii ki Alex O’Loughlin’e daha fazla yer verilseymiş. B Planı, Lopez’in üzerine oynayacağım diye kendini yiyip resmen bitirmiş. Aksiyonu, heyecanı olmayan bir film, inandırıcılığı olmayan karakterler izlemek ve hamilelikten soğumak istiyorsanız