Bu film hayatımı değiştirdi

Güncelleme Tarihi:

Bu film hayatımı değiştirdi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 2008 00:00

Özcan Deniz, "Şimdi ya da Asla" filmindeki gibi 'ölmeden önce yapılacaklar listesi' hazırladığını açıkladı.

- Bir işadamı ile kokain partisinde çekilmiş özel görüntülerinizin yer aldığı bir kaset olduğu ve bu kasetle size şantaj yapan mafyaya para ödemeyi bıraktığınız için vurulduğunuz yazıldı. Ne diyorsunuz?

Bu film hayatımı değiştirdi

Jack Nicholson ve Morgan Freeman'ın başrollerini paylaştıkları "The Bucket List-Şimdi ya da Asla" filminde, ölmek üzere olan kanser hastası iki ihtiyar delikanlı, yapmak istedikleri her şeyin listesini çıkartıyorlar ve hayallerinin peşinde büyük bir yolculuğa çıkıyorlar.
Bu haber için avukatlarım yasal işlemleri başlattı. Bu haberin hiçbir şekilde elle tutulur bir yanı yok. Ne mafya ile böyle bir ilişkim var, ne de yazıldığı gibi böyle bir olay yaşadım. Ortada bir kaset falan da yok. Bu haber sadece ve sadece masa başında oluşturulmuş bir haberdir, bir iftiradır. Vurulma olayı beni zayıflatmıştı. Bunu fırsat bilenler, öldürmeye yönelik operasyon başlattılar. Ama başaramayacaklar. Çünkü bir şey sahteyse, çok fazla zarar vermez. Şöyle bir zarar verir ancak, ailem üzülüyor, o kadar. Bakın ben, ailesiyle çok sıradan, naif bir hayatı olan, hatta kötü alışkanlıkları olmadığı için bazen kendine bile kızan (içki, sigara kullanmam) bir adamım. Ben kötü ortamları da gördüm. Ama kendime çok temiz, steril bir hayat kurdum. Daraltılmış bir çember içinde itina ile yaşamaya çalışırken, beni gay, kokainman, mafya üçgeni içerisinde yaşayan bir adam olarak lanse etmeye çalışıyorlar. Bundan artık çok sıkıldım. Gay diye saldırdılar bir yere varamadılar, yanına kokaini eklediler. Böyle bir şey olamaz! Bunları yaptırtan kimse, cezasını hesabını ödeyecek. Bu kadar da at koşturulacak bir alan değil bu dünya. Herkesin hakları var. Sanatçıyım, ünlüyüm diye birileri bana fatura kesmek istiyorsa, bunu yapacak cesareti varsa, cezasını çekecek kadar da cesareti olmalı.
Haberin Devamı

- Şu an dava devam ediyor. Belki de kimin sizi vurdurttuğunu biliyorsunuz...
O adamın tetikçi olduğunu, onun dışında kim ya da kimler yaptırttı ve neden yaptırttı? İnan sorular hakkında pek bir şey bilmiyorum. Polis hâlâ araştırıyor. Tabii ki bir takım isimler geçmiyor değil aklımdan. Ama onları şu an size zikretmem doğru olmaz. Aklıma gelenleri de polisle paylaştım. Sonuçta her şey polislerin elde ettiği deliller doğrultusunda ortaya çıkacak. Polis ne bulursa, doğrusu odur. Her şey çok hızlı ilerliyor zaten. Dava yakında sonuçlanır.

- Tetikçi ya da arkasındakilere bir öfkeniz, kininiz var mı?
Vicdanen kimseye karşı içimde bir kin yok. Ama annem ve anneannem kinli. Çünkü kadınlarımızın canı çok yandı. Tetikçiye de bir kinim yok. Çıksın gelsin, beni ziyaret etsin. Otursun karşıma, bana anlatsın, dinlerim. Hangi ruh haliyle, neden yaptığını merak ediyorum çünkü...

- Ünlü olmak gerçekten ateşten bir gömlek. Çok şey yaşıyorsunuz ama hiç aklınıza günün birinde vurulmak gelir miydi?
Böyle bir şey yaşayacağım aklıma gelmezdi. Çünkü bu durum, benimle örtüşen bir şey değil. Yani benim işimle, yaşam tarzımla, ilişkilerimle hiçbir şekilde örtüşen bir durum değil bu olay. "Özcan Deniz silahla vuruldu! Özcan Deniz mafya ilişkisi!"... Bütün bunlar, benden olabildiğince uzak şeyler.

Haberin Devamı

16 ŞUBAT HAYATIMIN
DÖNÜM NOKTASI OLDU

- O zaman "Neden ben?" sorusunu sorduğunuzda, nasıl bir yanıt verebiliyorsunuz?
İlla ki başıma kötü bir şey geldiğinde değil, ben her zaman "Neden?" sorusunu soran biriyimdir. Hayatım boyunca, bu durumdan daha kötü şeyler yaşadım. Belki vücuduma mermi girmedi, şiddete maruz kalmadım ama hayatımı altüst edecek, kendimi kötü hissetmemi sağlayacak, uçurumdan aşağı düşüyormuşum hissini yaşadığım çok şey geldi başıma. Ama ben, yaşadığım bu olaylardan hep olumlu şeyler çıkarmaya çalıştım. Yaşadığım hiçbir kötü şeyi, "Ceza" olarak görmedim. En son vurulmamı da öyle değerlendirmiyorum. Çünkü ben bu cezayı hak edecek kötü bir adam değilim. Maalesef başka şeylerin faturasını ünlü olduğunuz için sizden çıkarmak isteyenler var. Ben böyle bir şeye maruz kaldım. Benim ilişkim olmayan, ilgim olmayan bir durumdan dolayı başıma bu geldi.

- Röportajın başından itibaren dikkat ediyorum da vurulma olayını hiç böyle bir şey olmamış gibi anlatıyorsunuz. Hatırlamak istemiyor musunuz?
Vurulduktan dört hafta sonra İstanbul'da tedavi gördüğüm hastanede odama psikolog geldi ve "Bu çocuğun benimle konuşmaya ihtiyacı yok" dedi, gitti. Başından itibaren güçlüyüm. Tabii bu olayı hiç olmamış gibi yaşamıyorum. Sadece iyi yönleriyle yaşamaya çalışıyorum. Ben, lüks bir villanın bahçesindeki ot değil, dağdaki zor şartlarda, fırtınalarda yaşamaya çalışan, çalıyım. Benim hayatım güllük gülistanlık geçmiyor. Kendi kendime mücadele etmem, hayatı kazanma çabam, beni bir şekilde güçlü kıldı. Belki bir gün gelecek ve dünyanın en hassas adamı olacağım. Ama şu an çok şükür taş gibiyim. Ve eskisinden daha farklı bir Özcan'ım...

- O zaman 16 Şubat'ı hayatınızın dönüm noktası olarak değerlendirebilir miyiz?
Kesinlikle... Uzun bir yolda depara kalkmış gibiydim. Hayata bodoslama dalmış vaziyetteydim. Yani hep başarılı olmak, para kazanmak için koşuşturup duruyordum. Sonra bir duvara çarptım ve durdum... Şimdi etrafıma bakıyorum. Konumumu görmeye çalışıyorum. "Neredeyim, gittiğim yol doğru mu, değil mi, başka seçenekler var mı, yok mu?" diye bakıyorum. Sonra bütün her şeyi bir felaket yaşamış gibi değil, yaşamam gereken bir şeyi biraz kötü yaşamış gibi değerlendiriyorum. Benim durma şeklim biraz kötü oldu ama çok şey gördüm. Bir kere ne gördüm biliyor musunuz, sanat, politika camiasının hiç de vefasız olmadığını. O kadar çok insan aradı, o kadar çok insan ziyarete geldi, güzel hediyeler getirdi ki anlatamam size... Bütün bunlar beni çok mutlu etti.

SEZEN AKSU'NUN HEDİYESİ
MANDALİNA AĞCIYLA UYUDUM

- Ne hediyeler geldi?
Sezen Aksu bana çok güzel bir hediye getirdi. Küçük bir mandalina ağcı... Hastane odasında haftalarca o mandalinanın kokusuyla yattım. Müthiş bir hediyeydi benim için. Kısacası, bu kadar sevginin farkında değildim. Her gün hastanedeki odamın dolup dolup taştığını görünce, çok mutlu oldum, çok hoşuma gitti. Ben zaten bu tür şeylere çok önem veren birisiydim. Ama şimdi çok daha hassas davranacağım. Tanısam da, tanımasam da birinin başına böyle bir şey gelirse, onu aramam gerektiğini, yanında olmam gerektiğini şimdi daha iyi anlıyorum.

Haberin Devamı

- Yani bundan sonra hayatınızda her şey daha farklı olacak...
Bazı şeyler felaketmiş gibi gözükse de, aslında büyük fırsatlara da dönüşebiliyor. Bu vurulma olayı da hayatımda yeni kapılar açtı...

- Mesela?
Hayatımı, artık kendim için yaşamaya başlayacağım. Vurulduktan sonra "Benim de hayatım var" demeye başladım. Çok fazla kendimi ihmal etmiş biriydim. Stratejilerin içinde boğulmuş durumdayım ama şimdi hiçbir şey eskisi gibi değil. Kim ne demiş, ne yapmış hiçbir şey umurumda değil. Geçtiğimiz günlerde Jack Nicholson ile Morgan Freeman'ın başrol oynadığı, "The Bucket List", "Şimdi ya da Asla" filmini izledim... Kanser hastası ve ölmek üzere olan iki ihtiyar, bir liste çıkartıyorlar ve yapmak istedikleri her şeyi yazıp, gerçekleştiriyorlar. Eğer ben de Everest'in tepesine çıkıp, oradan dünyaya bakmak istiyorsam, bunu ertelemeyeceğim, yapacağım.

Haberin Devamı

- O zaman siz de yapacaklarınızın listesini hazırladınız?
Evet. Çok uzun bir liste hazırladım. Hastane odasında yatarken hazırlandı o liste.

- Neler var bu listede, biraz ipucu verebilir misiniz?
İş hayatıma yönelik çok projelerim var. Ama öncelikli olarak mecbur kaldığım değil, yapmak istediğim işleri yapacağım. Önümüzdeki aylarda bir sinema projemiz var, onu hayata geçireceğim. O film için bıyık bıraktım zaten. Film bittikten sonra bıyıklarımı keseceğim. Bu filmden hemen sonra da Meltem Cumbul'la bir dizi projemiz var. Yavuz Turgul'la Şükrü Avşar çalışması bir dizi film olacak. Her iki projeye de oyunculuğumun dışında hiçbir katkım yok. Bu senenin sonuna doğru da yapmak istediğim müzikal bir çalışmam var, onu hayata geçireceğim. Bu arada da bir albüm hazırlayacağım. Ama bütün bunların öncesinde iki tane çalışmam var. Bir tanesi "Kültür Köprüleri" projesi... Onun bir albümünü çıkartmak istiyoruz. Bir tanesi de bugüne kadar yaptığım albümlerdeki bana ait olan şarkıları toplayıp, bir albüme koymak istiyorum. Çünkü bir çoğu kayboldu, bir çoğu da albüm sırasında harcandı, gitti. Onları oralardan çıkartıp, yeni düzenlemeleriyle halka sunmak istiyorum. 2009'da da sanırım solo albümüm çıkar.

Haberin Devamı

EVLENMEK İSTİYORUM

- Dikkat ettim de bu listede yine hep iş var, hiç özel hayatınıza dair bir şey yok mu Allah aşkına?
Olmaz mı, özel hayatıma dair yaptığım planlar da var. O kadar çok şey var ki. Şimdi bunları anlatmayayım. Görmek istediğim yerler var, yapmak istediğim, sahip olmak istediğim çok şey var. Bakalım. Söylersem, büyüsü bozulabilir. O yüzden bu konuda bir şey söylemek istemiyorum. Ama hadi size bir tanesini söyleyeyim... Çocuk istiyorum...

- Kesinlikle, baba olmayı ertelemeyin!
Yok, artık hiçbir şeyi ertelemek yok... Baba olmayı, 7-8 yıldır erteliyordum. “Şimdi yaparsak işlerimiz azalır, performansımız düşer” dedik, durduk hep. Şimdi bunları düşünmüyorum.

- O zaman hayat arkadaşınızı buldunuz mu, öyle diyebilir miyiz?
Aday yok. (Gülüşmeler) Keşke aday olsaydı inanın hastaneden çıktıktan sonra bunu sizlere açıklardım. Aday aranıyor ama bu da işin en zor kısmı. Bulursak başımın tacı yapacağım. Bu da bilinsin... Bu, yedi-sekiz yıldır ertelenmiş bir durumdu. Ama artık ertelemek istemiyorum. Hemen evlenip, bir-iki yıl sonra da çocuk yapacağım. Şu an bu konuyla ilgili dört koldan çalışan insanlar var. Anneler, teyzeler, komşular... Her tarafa saldık. Bu işin şakası tabii. Doğru zamanda, doğru mekânda o kişi karşıma çıkacaktır. Doğru kişi olduğunu gözüne bakıp, hayat tecrübemle anlarım umarım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!