Suat KAVUKLUOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Kasım 25, 2006 00:00
Muğlalı bir dondurmacının hikayesini anlatan ve haftalardır üzerinde yazılıp çizilen film Dondurmam Gaymak, dün sonunda vizyona girdi. Filmi çok uzun süredir bekliyorduk ama Doublemoon etiketiyle çıkan soundtrack’i aylardır müzik marketlerde satılıyor.
En az
film kadar dikkat çeken filmin müzikleri, Baba Zula grubunun elinden çıkma. Tabutta Rövaşata filminin müziklerini yapmak üzere, bir önceki grupları Zen’den ayrılan Murat Ertel ve Levent Akman’ın kurduğu Baba Zula’yla Dondurmam Gaymak albümünü ve yeni projelerini konuştuk.
"Varlığımızı Tabutta Rövaşata filmine borçluyuz. Şimdi 10. yılımızdayız ve ikinci soundtrack albümümüzü yayınladık. O yüzden bu filmi kendimize doğum günü hediyesi olarak kabul ediyoruz."
Nasıl oldu Dondurmam Gaymak ve Baba Zula’nın buluşması?- Murat Ertel: Şarkı sözü yazarı ve oyuncu arkadaşımız Görkem Yeltan, bizim bu filmin müzikleri için çok uygun olacağımızı düşünmüş. Bizi filmin yönetmeni Yüksel Aksu ile tanıştırdı. Beraber filmi izledik. Çok sıcak ve samimi olduğunu düşündük ve müziklerini yapmayı kabul ettik.
Filmi izlerken sanki siz de onlarla Muğla’daymışsınız ve onlar çekim yaparken siz de müzikleri bestelemişsiniz gibi hissettim...
- M.E.: Bunda filmin tam bir yöre filmi olmasının etkisi büyük sanıyorum. Yönetmen Yüksel Aksu, Muğlalı ve filmin neredeyse bütün oyuncuları oradan. Böyle olunca da ortaya çok gerçek ve samimi bir şey çıktı. Biz de grup olarak Türkiye müziklerine çok meraklıyız, özellikle de yöre müziklerine. Ege müzikleri özel ilgi alanlarımızdan biri. Bir de, benim Muğla’yla özel bir ilişkim var. Annem Muğlalı, dayımın orada bir evi var. Çocukluğumu ve gençliğimi, filmin çekildiği Gökova, Akyaka’da geçirdim. Bütün bu faktörlerin bir araya gelmesi böyle hissettiriyor olabilir.
Muğla’yla ilgili neler hatırlıyorsunuz çocukluğunuza ve ilk gençliğinize dair? - M.E.: Çok ütopik bir yerdi benim için Muğla. Ama işin en güzel tarafı, yıllar sonra bu filmin galası için gittiğimde, Muğla’yı aynı büyüleyici haliyle bulmam oldu. Bozulmayan şey sadece doğası değil tabii, kesinlikle insanları da!
Filmin Muğla’daki galasında verdiğiniz konseri beğendiler mi peki?- Levent Akman: Çok güzel geçti o konser. Coşkuyu görmeniz lazımdı. Birçok Muğlalı yanımıza gelip, "Siz bugüne kadar nerelerdeydiniz" dedi. Artık ne zaman isterlerse, oraya gider, konser veririz.
Ege müziklerini ve Muğla yöresi seslerini tanıyor, biliyordunuz. Bu teklifi alınca başka hazırlıklar yaptınız mı?- M.E.: Yörenin müziğini, rengini daha iyi öğrenmek için araştırmalar yaptık, bir sürü kitap okuduk. O yörenin en önemli çalgısı olan "üç telli" (curanın küçüğü) sanatçısı Ramazan Güngör’ün albümünü ve Tolga Çandar’ın Muğla Yöresi Türküleri albümlerini inceledik. Türkülerin kaynaklarını araştırdık ve yörenin halk danslarını izledik.
Muğla’ya filmin müziklerini bestelemeden önce gitseydiniz veya müzikleri çekim esnasında yapsaydınız nasıl olurdu diye düşündünüz mü hiç? - L.A.: Filmden öyle bir enerji geliyordu ki, oranın sıcağını hissetmememiz mümkün değildi. Müzikleri geçen seneki kara kışta yaptık ama filmin sıcağı bize kışın soğuğunu neredeyse hissettirmedi. O yüzden, gitmeden de o atmosferi iyi hissedebildik diye düşünüyorum. Dediğiniz gibi yapsaydık da pek bir şey değişmezdi.
Bir filme müzik yapmak, müzik yolculuğunuzu nasıl etkiledi?- M.E.: Baba Zula, Tabutta Rövaşata filminin müziklerini yapmak için kurulmuş bir grup zaten. Kariyerimiz boyunca hep film müziklerine yakın durduk. Görsellik bizim performanslarımızda da çok önemsediğimiz bir konu. Konserlerimizde canlı çizimler, dans, tiyatro ve şiiri harmanlayan bir şey sunuyoruz insanlara. Sinema, bütün sanatları içinde barındırıyor, filme müzik yapmak da o yüzden ayrı bir zevk. Hele de film güçlüyse ve ona inanıyorsanız, oradan acayip bir güç alıyorsunuz. Bu da yaratıcılığınızı çok iyi yönlendiriyor.
Film müziği yapmanın yaratıcılığı kısıtlayan, belli bir yere hapseden bir tarafı da yok mu?- M.E.: Bir filme beste yapmak genelde bize olumlu olarak geri dönüyor. Bazen çözemediğimiz sahneler olmuyor değil. Oralara müzik yapmayı beceremiyoruz. Mesela bu filmde de öyle bir sahne vardı. Birkaç beste yaptık ama beğenmedik. Sonrasında da orayı müziksiz bıraktık.
YENİ ALBÜMDE AŞIK MÜZİĞİ AĞIRLIKLISizle bundan sonraki ilk karşılaşmamız neyle ve nasıl olacak?- M.E.: Bu filmin hemen öncesinde Semaver Kumpanya tiyatro grubu için besteler yaptık. Bu müzikler, Trainspotting filminin oyununda kullanıldı. Bir de Şeyh Bedrettin belgeseline müzik yaptık.
Grup olarak kendi projeleriniz ne alemde?M.E.: Tabutta Rövaşata film müzikleri albümümüzü yeniden yayınlamak istiyoruz. 1999 yılından beri yok satıyor, şu anda da piyasada bulunmuyor. Yeni albüm için çalışıyoruz, beş-altı şarkı kaydettik. Aşık müziğine merak saldık. Yeni albümde böyle parçalar olacak çoğunlukla. Öte yandan bizimle birlikte bir şey yapmak isteyen müzisyenler var. Mesela Mad Proffesor, kendi albümünde iki şarkısına çalmamızı istiyor. Bir de Amerikalı Blues ve caz gitarcısı Duke Robillard, müziğimizi çok beğendiğini ve bizimle bir şeyler yapmak istediğini söyledi. Çok mutlu olduk. Ayrıca geçenlerde Japonya’dan bir dansöz aradı ve orada bizim şarkılarımızla dans ettiğini, Japonya’daki dansçıların ve dansözlerin bizi çok sevdiğini söyledi.
Dansöz, sizin sahne performanslarınızın da olmazsa olmazı... Nasıl bir ilişkisi var dansözün müziğinizle?- M.E.: Biz, müziğin dans sayesinde icat edildiğini düşünüyoruz. Bizim için dans da, dansöz de çok önemli. O yüzden de dansı ve dansçıyı en başından beri sahnemizde kullanıyoruz. Dans, seyirciyi kendimize çekmek konusunda da önemli.