Güncelleme Tarihi:
Müge Ersin (40) işletme mezunu. Tasarım işlerine bulaşmadan önce uzun süre halkla ilişkiler sektöründe çalıştı. Mutlu olmadığına, hayatın böyle geçmeyeceğine 30 yaşındayken karar verdi. Evli ve iki çocuk annesi olmasına rağmen La Salle moda okuluna giderek tasarım eğitimi aldı. İki yıllık yoğun bir eğitimin ardından çocuklar için tasarım yaptığı markası Muse’u yarattı. 2005’te de La Salle’den bir arkadaşıyla birlikte Atelier Yume adında bir atölye kurdu. Japonca da ‘Rüya Atölyesi’ anlamına gelen Yume’de kadınların hayallerindeki gibi etek ve elbiseler tasarlayıp satıyorlardı. Özellikle çalışan kadınlar için iyi bir alternatif oldu kısa zamanda...
FAZLA ABARTILI DEĞİL
2011 yaz koleksiyonuna ‘Hafiflik’ adını vermesini şöyle anlatıyor Ersin: “Ağır, fazla özenilmiş bir koleksiyon değil bu. Bu elbiseleri giydiğinizde kendinizi giyimli hissetmeyeceksiniz. Hafif, üstünüzde yok gibi duracak ve kendinizi çok güzel hissettirecek kıyafetler yapmak istedim.”
Peki biz bu elbiselerle nereye gideceğiz? “Özel bir akşam olması şart” diyor Ersin: “Şık bir akşam partisi olabilir, dahası yakın arkadaş düğünlerine çok rahat giyilir. Çünkü asla abartı durmaz, sade ve şık olduğu garantilidir. Ama bence uzun etek bluz kombinleri gündüz işe de, öğlen yemeğine de giyilir. Ben giyerim.”
Koleksiyonda fazla dekolte yok. Çünkü Ersin açmaktan pek hoşlanmıyor. Bir-iki elbisede sırt dekoltesi kullanmış, onun dışında daha çok omuzlara vurgu yapmış. Bolero gibi detaylandırılan elbiseleri de ilginç.
ÇİZGİLERDEN VAZGEÇMİYOR
Çizgili kumaşlar artık Ersin’in imzası oldu. Giyeni daha da ince gösteren boyuna çizgililerin, bu koleksiyonda soft ve pastel tonları ağırlıkta. Sakin koleksiyonu terörize eden tek renkse kırmızı. Enerji vermek için kullanmış.
Koleksiyonun uzun elbise ağırlıklı, kısalarsa ‘giy ve çık’ modeli. Hele bir tane var ki, hamam peştamalının satenden üretilmiş hali gibi... Müge Ersin elbiseyi anlatıyor: “Yazın deniz kenarında yaşadığımız, havluyu ya da peştamalı bağlayıp çıkma hissini geceye taşımak istedim. Parlak satenle üreterek çok posh parti elbisesine çevirdim. Elbisenin önü de hafif açılıyor, yani feminenliği de var. Altına bir sandalet, tamamdır.”
BEN ABİYEYİ DEĞİL O BENİ İSTEDİ
Müge Ersin’in atölyesi Maslak Oto Sanayii sitesinin içinde. Bebek’te küçük bir butiği de var. Özel sipariş alarak üretim yapıyor. Hafiflik koleksiyonunun dışına çıktığı, daha ağır abiyeler hatta gelinlik diktiği de oluyor: “Abiyeye fazla girmek istemiyorum ama abiye beni istiyor. Çok fazla talep gelince Herry markası için de bir abiye koleksiyonu hazırladım. Bu yaz mağazalarında bir Müge Ersin bölümü olacak.”
UÇUŞAN KUMAŞLAR, FEMİNEN DETAYLAR
Müge Ersin’in 16 parçadan oluşan özel yaz koleksiyonunu tanıttığı davette, defilenin koreografisi ünlü koreograf Öner Evez tarafından hazırlanırken, mankenlerin makyajlarıysa makyaj sponsoru Mac tarafından yapıldı. Ersin’in 2011 yaz koleksiyonunda, pastel renkler, çizgiler, kontrast detaylar dikkati çekiyor. ‘Hafiflik’ ismini taşıyan koleksiyon isminden de anlaşıldığı gibi; uçuşan kumaşlar, feminen detaylar ve bohem çizgilerle yazın enerjisini dışa vuruyor.
Geçmişin bohem havasını feminen ve modern bir çizgiyle harmanlayan Ersin, yeni koleksiyonunda, kişinin giydiğinde teninde ağırlık hissetmeyeceği hafif kumaşlar kullanmaya özen gösterdi. Ersin’in daha önceki tasarımlarında yer alan geometrik desen ve kontrast renklerse, yeni koleksiyonun ara notalarında hayat buluyor. Ağırlıklı olarak uzun elbiselerden oluşan Ersin imzalı koleksiyon, hem gündüz hem de gece rahatlıkla kombinleyebileceğiniz elegan ve rahat kesimiyle kreasyonun ana temasını oluşturuyor. Teninizdeki hafiflikten ilham alan koleksiyonda, romantik bir hava yaratan ipek kumaşlar da sıklıkla ön plana çıkıyor.
Zamanı durdurup yeniden başlatıyor
Şimdiye kadar sahip olduğunuz, bildiğiniz, tanıdığınız, gördüğünüz saatlerden çok farklılar. Anarşist ve provokatif bir ruhla saat üretiyorlar. Reklam
İSVEÇ PRENSESİ MEŞHUR ETTİ
Kimden mi bahsediyorum? Triwa markasının yaratıcılarından. 2007’te dört İsveçli profesyonel tarafından yaratıldı ve kısa sürede tüm dünyada sevilen bir aksesuvar halini aldı. Her şey ilk ürettikleri turuncu saatle başladı. ‘Orange Revolution’ (Turuncu Devrim) adlı, baştan aşağı turuncu bu saat kısa sürede bütün modacıların ilgisini çekti. İsveç prensesi Madelaine’in Greystone Chrono modelini takarak bir moda dergisine kapak olmasıyla dünyaca ünlü bir marka haline geldi, hatta ‘prenseslerin tercihi’ olarak da anılmaya başlandı. Kısa sürede de moda dünyasının özel markaları arasında yerini aldı.
Sonra arkası geldi. Yeşil, pembe, mor... Birbiri ardına farklı ve canlı renkte saatler piyasaya sürüldü. Şimdi moda trendlerini takip ederek, yılda iki kez sınırlı sayıda üretilen modellerden oluşan koleksiyon üretiyor. Bu saatlerin dünyanın her yerinde koleksiyonerleri var. Nada Debs ve Transjo gibi esinlendiği konsepte uygun tasarımcılarla çalışarak sadece markaya özel ürünler yaratıyor. Karakterinizi ve hayat tarzınızı sunmanız için, zamanı hatırlatan basit bir saat olmanın ötesinde farkınızı ortaya koyma fırsatı tanıyor.
Bu saatler Türkiye’de Beymen Blender, Bilstore, Vakkorama ve Brandroom’larda satılıyor.
ANTİ KAHRAMANLARIN GÖZLÜKLERİ
Bu sezon Triwa saatlerinin gözlük koleksiyonu da çıktı. İlk güneş gözlüğü koleksiyonu ‘Triwa Anti Hero’ markanın belirgin ozellikleri olan sanatsal ve esprili tarafının bir yansıması. Çok kısa sürede moda dünyasının özel markaları arasında yer alan 2011 İlkbahar&Yaz Anti Hero koleksiyonu belirli bir sayıda üretilmiş. Hobos (Bezgin), Homies (Evcil) ve Hang Over (Akşamdan Kalma) gibi isimler taşıyan üç modelden oluşuyor. Renkli ve trendy ama klasikliği de yansıtan bu koleksiyona, iddialı isimler yerine her modunuzda kullanmaktan gurur duyacağınız anti kahraman isimleri verildi.
Bu koleksiyonun en büyük özelliğiyse gözlüklerin özel el yapımı asetatla yapılması ve camlarında optik Carl Zeiss Vision kullanılması. Kreatif direktör Ludvig Scheja “Varolan aksesuvarların dışında, müşterilerimizin hayatlarına biraz daha fazla renk katabilecek ürünler sunuyoruz. Markanın ruhundaki gizli renkleri, rahatsız edici olmadan gözlüklerde de kullandık. Gözlüklerin uçlarında kullandığımız renkler de ruhumuzu yansıtıyor” diyor.