Bu dizi evlilik terapisi gibi

* Oynadığınız tüm dizilerde en başından itibaren kadrodaydınız. İlk kez bir diziye sonradan dahil oluyorsunuz, değil mi?

- Evet, ilk kez başıma böyle bir şey geliyor.

* Reytinglerde zirvede olan bir diziye sonradan pek takviye yapılmaz aslında...

- Normalde böyle şeyler söylenmez ama menajerim de ben de ilk başta “Bu dizide böyle bir karaktere gerek yok ki” dedik. (Gülüyor) Oturmuş bir matematiği var, tıkır tıkır giden bir iş... Türker Bey (İnanoğlu) ise “Bunu ben sizden daha iyi bilirim, gerek var diyorsam gerek var” dedi. Hikâyeye dahil olacağı baştan belli olan bir karaktermiş Başak. Bir süredir de oyuncu aranıyormuş. Ben biraz pataküte işe dahil oldum.

* Nasıl yani?

- Buralarda değildim. Kutluğ Ataman’ın “Kuzu” filmi Berlin Film Festivali’nde gösterilmişti, ekipçe oradaydık. Ödül de aldı film. Hep gösterimi atlatalım, festivali atlatalım diyordum. Ben hazırlıksızdım ama şirket Başak olacağıma emindi...

FAVORİ KARAKTERİM TABİİ Kİ MEHMETCAN

* Bir izleyici olarak, bu dizinin en çok hangi yönünü sevdiniz?

- Çok renkli ve yormayan bir dizi olmasını... Aksiyonu bol, her an bir şey oluyor. Draması da, komedisi de var. Bir an gözlerin doluyor, sonra hemen güldürerek onu unutturuyor sana. Çok güzel bir denge kurulmuş. Bir de evlilik terapisi gibi. Ülkede boşanma oranı gittikçe artarken, sanıyorum bu dizide anlatılanlar izleyiciye samimi geliyor.

* Komedi, size uzak bir iş gibi görünürdü hep...

- Evet, filmografime bakarsan “Yangın Var” filmi dışında hep dramalar görürsün. Hatta “Yangın Var”da bile dramatik bir karakterim vardı. Komedi işlerinin farklı bir ritmi var. Oyuncu olarak yapabilir miyim diye endişeleniyordum. Ama sonunda “Korkma Nesrin” diyebildim. (Gülüyor)

* Bu dizide favori karakteriniz var mıydı?

- Emir Berke’nin oynadığı Mehmetcan karakteri tabii ki! Dizide benim de Derya adında bir kızım var. Galiba Mehmetcan, kızımdan hoşlanacak. (Gülüyor)

* Başak’ın, Sarp Levendoğlu’nun oynadığı Ali karakteriyle yolu nasıl kesişecek peki?

- Başak bir avukat ve Ali’nin şirketinde çalışmaya başlıyor. Daha ilk andan birbirlerini seviyorlar ama bu romantik bir sevgi değil. Birbirlerini, içinde bulundukları durumu anlamanın getirdiği bir duygu. Başak, boşanmış ve acı çekmiş biri. Tıpkı Ali ve Sinem gibi...

NESRİN İLK GÜN SÜRÇER BUNU HERKES BİLİR

* Duyduğuma göre sette ilk günleriniz hep olaylı geçermiş...

- Ben her iş öncesi korkarım. Bu dizinin daha ilk sahnesinde 17 kez dilim sürçerek oynadım. Hatta arkamdan konuşulmuş, biri “Abi bu kadın ne kadar zamandır çalışmıyor?” demiş. Arkadaşım da “Görüş Günü Kadınları’ndan bu yana çalışmıyor” diye cevap vermiş. “Ne zaman patladı bu iş?”, “Dört ay önce”... “Tutukluğu ondan o zaman” demiş... Sonra gittim defalarca alıştırma yaptım ama onu yaptıkça daha da çok dilin sürçüyor! (Gülüyor) Nesrin ilk gün sürçer, bunu herkes bilir. (Gülüyor)

* Gerçekten mi?

- Evet... Mesela “Yangın Var” filminde daha önce “Dilber’in Sekiz Günü”nde birlikte oynadığım Ahmet Saraçoğlu’yla kamera karşısına geçtim. “Bilmem ne siteleri” diyeceğim ama sitenin tekerleme gibi bir adı var. “Dal sarkar kartal kalkar” gibi. Bir türlü söyleyemedim. 26 kez tekrar aldık. Rezil oldum. Sonra Ahmet “Ben seni daha iyi bilirdim, demek ki ilk gün böyleymişsin” dedi. (Gülüyor)

USTAM KUTLUĞ ATAMAN

* “Kuzu” filminin kariyerinizdeki yeri nedir?

- “Kuzu”yu geçen yıl Erzincan’da çektik. Hava eksi 20 dereceydi. Her sabah 03.00’te uyanıyor, karanlıkta dağa tırmanıyorduk. Günün ilk ışıklarıyla “kamera” deniyordu. Günde bir-iki sahne çekiliyordu. Bu deneyimi hangi kırmızı halıyla, hangi ödülle kıyaslayabilirim ki? Bu deneyimi başka nasıl kazanabilirim? Günün birinde bana “Ustan kim?” diye sorarlarsa mutlaka Kutluğ Ataman’ın ismini veririm. Acayip bir deneyim oldu benim için...