Oluşturulma Tarihi: Temmuz 24, 2005 00:00
Ege’de eylül sonlarında başlayan sürekli ve sert kuzeyli rüzgarlar, aşağıdan yukarı çıkışları zorlaştırır. Biz de, eylüle kalmıştık ve poyraz sert esiyordu. Bodrum Turgutreis D-Marin’de poyrazın dinmesini bekliyorduk. Zamanımız sınırlıydı ve uygulamalı ders bir: Deniz sınırlı zaman dinlemez, hep kendi temposunu dayatır.Bir buçuk ay önce aldığımız Halki yalnız kaldığı için epey hüzünlü, yıllardır elden geçmediği için biraz hırpaniydi. Onu iyi tanımıyordum. Gerçi bir ay kadar önce satın alırken bu işi bilen dostlar iyice inceleyip olumlu sağlık raporu vermişlerdi ama... Yine de canların emanet edileceği bir teknenin denizdeki davranışını bilmek çok önemliydi. Marina içinde, biraz da dışarı çıkıp deneme seyirleri yaptık. Sorun yok gibi görünüyordu.BAŞINIZ CİDDİ DERDE GİREBİLİRTeknelerin nispeten küçük hacimlerine bakıp aldanmayın. En küçüğünde bile bir apartman dairesinde bulunan tesisatın tamamı vardır; metrelerce elektrik kablosu, metrelerce boru, şalterler, sigortalar, vanalar. Tümünün yerlerini, işlevlerini bilmek gereklidir ama kısa sürede öğrenmek el kitabı olmayan kullanılmış bir teknede hayli zordur. Önceki sahibin mantığına göre ve zaman içinde gelişerek ortaya çıkmış bir örümcek ağını andıran tesisatı içselleştirerek çözüp, kendinize uygun hale getirmezseniz, başınız ciddi derde girebilir. Bodrum’da uygun hava beklemek bu nedenle öğretici oldu.
Meteoroloji sitelerinden rüzgarın azaldığı ve kesileceği bilgisini aldığımız gecenin sabahında Kuşadası’na doğru yola çıktık. Dört kişiydik; ben, Halki’nin hanımı, kuzen Kaptan Can ve Kaptan Noyan. Can’ın Yüksek Denizcilik Okulu’ndaki son sınavına girip büyük yük gemilerinde çalışmaya başlamadan önceki son, bir yelkenlideki ilk seferiydi ama kod adı çoktan Kaptan’dı. Halki’nin komutası ise Noyan’daydı.Rüzgarın bitmesi denizin sakinleştiği anlamına gelmez. Solugan (fırtına sonrası rüzgar dinse de süren) dalgalar tahmini 2-2.5 metreydi. Makineyle yol alıyorduk. Kuzeye yöneldik ve dalgalar kafadan gelmeye başladı; saatte yaklaşık 4.5-5 knot yapıyor olmalıydık. Harita üzerinde yavaş bir tırmanış. Halki batıyor, çıkıyor. Pervane boşta dönüyor, dalga kıçını batırınca denizi öfkeyle yakalayıp Halki’yi ileri itiyor. Bazen büyük dalgalar kısa aralıklarla geliyor üstümüze; Halki asılı kalıyor, sonra yokuş aşağı iniyor. Islak bir lunapark. Dalga burundan giriyor, havuzluğu bizi kısmen ıslatarak aşıyor ve kıçtan çıkıyor. Sırayla dümen tutuyoruz. Kıçtaki geniş alanda, iyice sağlama alınmış bumbayı tutup, ayakta durmak büyük keyif. Dalgalar, mikroskobik deniz damlalarının yüzüme vuran iğnecikleri, Perkins makinenin bazen keyifli, bazen aceleci, bazen memnuniyetsiz, bazen mütereddit ama tıklamadan güven veren homurtusu. Bazen burnuma gelen hafif bir egzost kokusu. Bu denizler, bu tekne, Halki bizim.Denizde başka tekne yok; herkes içeri, dingin sulara kaçmış. Açığımızda klasik bir yawl (iki direkli ve ikinci direği dümenin arkasında olan tekne tipi) bize eşlik ediyor. O da yukarı çıkıyor olmalı, belki de İstanbul’a gidiyordur.Kötü
haber. Halki güverteden su alıyor. Ama iyi haber; şarıl şarıl değil, tıp tıp. Yapısal bir sorun yok. Çıkacağını tahmin ettiğim bir sorun: güverte kaplamaları Bodrum güneşinde kavrulmuş ve çekmiş, su geçirmez dolgu malzemesi de işlevini yitirmiş. Ama tıp tıp damlalar saatler boyunca kesilmediği için her şey sırılsıklam. Biraz şişsin, kesilir. Uygulamalı ders iki: Teknede kuru kalmak sağ, sağlıklı ve konforlu olmak için gerekli.Yaşamın sırrı uyumda. Yani ıslaklığı benimseyerek ve sorun yok diyerek yola devam. Ama kardeşim dalgalar bitmiyor, deniz bitmiyor, yol da bitmiyor. Tam 11 saat. Sonunda, Kuşadası Körfezi’nin nispeten dingin sularına giriyoruz. Festival varmış; Türk Yıldızları gösteri uçuşu yapıyor. Cenova (ön yelken) ile seyrederken bizi nirengi noktası alıyorlar sanki; üzerimizde buluşup oradan Kuşadası’na yöneliyorlar. Harika. Marina’da bize gösterilen yere, ilk uzun seyri tamamlamanın yorgun keyfi ile bağlandığımızda saat akşam 7 gibi.Yıllar boyu kaç deniz mili yaptığını bilmediğim deneyimli Halki, ikisi ilk kez bir yelkenli tekneye binen bizleri salimen limana ulaştırmıştı. Sınava giren ve geçen bizdik. İtmesine, kakmasına, oradan oraya fırlatmasına, sırılsıklam etmesine rağmen aşmıştık dalgalı denizleri. Kavga çıkmadı. Halki, asılı kaldığı dalgaların tepesinden iç hoplatarak indiği anlarda gözler ilk önceleri korkuyla kocaman açılsa da, deniz, kimseyi kendinden uzaklaştırmadı.GANT KUPASI HAFTAYAYoldan çıkıp denize girmemden ve Halki’ye güven dolu aşkımı Kuşadası Marina’da itiraf etmemden bu yana yaklaşık bir yıl geçti. Deniz merkezli olmasını düşlediğim bir yaşamın öznesi haline gelen Halki’yle tanışmama geçen yıl vesile olan ve Hürriyet’in bu yıl da desteklediği Gant Kupası - 2005 Yat Yarışı önümüzdeki hafta Bodrum’da yapılacak. Yat yarışları, herbiri özel becerilere sahip oyuncuları olan ekiplerin, sürekli eğitimle birarada çalışmayı öğrenmelerini gerektirir. Teknenin özellikleri, hava şartları ve tüm oyunlarda olduğu gibi şans önemlidir ama ekibin akordu daha da önemlidir. Bu nedenle yelken yarışçılığını ileri spor dallarından biri saymak yanlış olmaz.Türkiye’yi uluslararası denizcilik haritasına ve takvimine yerleştirme çabaları açısından büyük önem taşıyan önemli spor etkinlikleri arasında yer alan Gant Kupası - 2005 izlenimlerini önümüzdeki hafta sizlerle paylaşacağım. Yosun’dan haber var...Yeşim - Tonguç Tokol çifti tekneleri Yosun ile 28 Haziran’da Bali’de buluştu. İşte onlardan gelen ilk mesaj.İklime ve değişen saatlere uyum sağlamaya çalışırken, Yosun’da yaptığımız ilk kontrollerde pervane döndüğünde şafttan ciddi miktarda su girdiğini gördük. Ne yazık ki manuel sintine pompamızın diyaframı da yırtılmıştı. Bir yandan bu tamiratları yaparken diğer yandan teknenin yerleştirilmesi, yelkenlerin, halatların, makaraların donatılması, çarmık ve istralya ayarları, karinanın şnorkel ile dalarak komple temizlenmesi, yakıt ve su ikmali (yarım tondan fazla su ve mazotu bidonlarla ve botla tekneye taşıdık), yol planlaması, kumanyanın hazırlanması ve formaliteler gibi hazırlıklar aralıksız on gün kadar sürdü. Nihayet her ne kadar ufak tefek eksiklikler kalsa da, 9 Temmuz’da Bali yakınlarındaki Lembongan Adası’na, kuvvetli akıntıları ile ünlü zorlu Lombok Geçiti öncesi bir geceliğine uğradık. Ertesi gün gel-git akıntılarının 8 knota kadar çıkabildiği bu geçidin ortalarına dahi gelemeden karşı yönden bindiren kuvvetli rüzgar bizi Lembongan’a geri dönmek zorunda bıraktı. Zaman zaman teknenin GPS’e göre geri geri gittiğini bile gördük. Havanın normale dönmesi için iki gün bekleyip adayı gezme imkanı bulduk. İkinci denememizde daha az zorlanarak motor - yelken Lombok Adası’nın kuzeyine, şu an demirli bulunduğumuz yere ulaştık. Burada bir - iki gün kaldıktan ve diğer onarım ve bakımları yaptıktan sonra Singapur’a kadar olan yolumuzda yine bazı Endonezya adalarına uğrayarak yola devam etmeyi düşünüyoruz. İki hafta çok yorucu geçti. Sürekli tamiratlar ve teknenin işlerini dar olan zamanımıza sığdırmak zorundayız.Hürriyet Gazetesi’nin bize verdiği dizüstü bilgisayarı kullanmaya başladık. Yeri geldiğinde geleneksel seyir yöntemlerini kullansak da bizim için büyük kolaylık oldu. Bali, Lembongan ve Lombok adalarında güzel anlar da yaşamadık değil. Eski denizci dostlarımız ile tekrar karşılaşıp, yeni dostlar edindik. Çoğunluğun Hindu olduğu Bali’de bir cenaze merasimine katıldık. Kendi geleneklerine göre cenaze yakılarak, küller denize dökülüyor. Merasimde kimse üzgün ve kederli görünmüyordu. Çünkü onların inançları farklı bu konuda. Uzun yarış Provezza’nın34 yıldır düzenlenen Türkiye’nin en uzun süreli yat yarışı Deniz Kuvvetleri Kupası 2005 Sabah Açıkdeniz Yat Yarışları tamamlandı. Istanbul - Çeşme arasında iki etaplı olarak yapılan yarışta, yarış sınıfında Oğuzhan Too ile büyük bir mücadele içine giren Provezza, yarış - gezi sınıfında Limoncello ve gezi sınıfında Ameera birinci oldular. Provezza ekibinin lideri İzzet Sefer ‘Start verildiği andan itibaren, ilkinde olduğu gibi yine Oğuzhan Too’yla çekişmeye başladık. Sağanak rüzgarları kullanarak hızlandık ve rakibimize fark attık. Rüzgarın devamlı değişmesinden dolayı 15’ten fazla yelken değiştirdik. Yorgun bir gecenin sonunda mutlu sona ulaşan tekne biz olduk’ dedi.
button