Güncelleme Tarihi:
Ömür GEDİK
Laika, üç boyutlu çekilen stop motion animasyon ‘Koralin ve Gizli Dünya’ ile dikkatleri üzerine çekmişti.Film, küçük bir kızın kötü niyetli bir paralel evrende yaşadığı ürkütücü olayları anlatıyordu.
Paranorman, aynı stüdyonun stop motion tekniğiyle üç boyutlu olarak çekilmiş ikinci uzun metraj animasyonu. Filmin ana kahramanı ölülerle konuşabilme gibi ilginç bir yeteneğe sahip olan Norman adlı 10 yaşındaki bir çocuk.
John Carpenter etkisinden kurtulamadığını itiraf eden yönetmenler Chris Butler ve Sam Fell, filmin ilk akla gelen 6. His benzetmesine şiddetle karşı çıkıyorlar.
Küçük Norman, anne, baba ve ablasıyla küçük bir kasabada yaşıyor. En büyük zevki korku filmleri izlemek. Onu diğer çocuklardan ayıran en önemli özelliğiyse, ölülerle konuşabilmesi.
Dünyadaki işleri yarım kalan ölülerin ruhlarıyla rahatlıkla iletişime geçebilen Norman, bu özelliği yüzünden arkadaşları ve hatta babası tarafından bile tuhaf algılanıyor.
Yaşadıkları kasabaysa yüzyıllar önce bir cadı avına tanıklık etmiş ve lanetlenmiş. Efsaneye göre cadılık yapan biri yedi kişilik bir jüri tarafından yargılanıp ölüme mahkum ediliyor. Cadının lanetiyse günümüzde çözülüyor ve bu yedi kişilik zombi grubu yeryüzüne çıkıp kasabalıya musallat oluyor.
Onları bu dertten kurtaracak yegane isimse tahmin edebileceğiniz üzere küçük kahramanımız Norman. Yapımcıları ‘The Life Aquatic with Steve Zissou’ filminin animasyon yapımcısı Arianne Sutner ile Laika Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Travis Knight.
Filmin görsel efekt denetçisi ‘King Kong’ ve ‘Koralin ve Gizli Dünya’ gibi filmlerde de görev alan Oscar ödüllü Brian Van’t Hul, yapım tasarımcısı ‘Ölü Gelin’de de çalışan Emmy ödüllü Nelson Lowry. Orijinal senaryoyu da yazan Chris Butler, işin yönetmenliğinde yanına Sam Fell’i de almış. Kodi Smit-McPhee, Tucker Albrizzi, Anna Kendrick ve Casey Affleck gibi isimler de seslendirme kadrosunda başı çekenler.
Dünya animasyon endüstrisi, gittikçe yetişkinleri de hesaba katan üretimler yapmaya devam ediyor. Paranorman’ı da bu kefeye koymam yanlış olmaz. Zira film gerek konusu gerekse korkutucu efektleriyle yetişkinleri bile koltuğundan sıçratacak sahnelere sahip.
Öyle ki, Norman’ın yaşadığı kasaba Blithe Hollow’un adı bile klasik korku hikâyelerinden seçilmiş. Noel Coward’ın 1945 tarihli ‘Blithe Spirit’ ile Washington Irving’in 1949’da yazdığı ‘The Legend of Sleepy Hollow’ öyküleri Blithe Hollow kasabasının adına ilham vermiş.
‘Koralin ve Gizli Dünya’da olduğu gibi ilginç bir animasyon tekniği bekliyor seyirciyi. Karakterlerin vücutları, elleri, yüzleri sanki silikondan yapılmış hissi uyandırıyor.
Bu plastiklik, hamurdan yapılma duygusu nedense insanın içinde karakterlere karşı daha bir sevecenlik, yakınlık oluşturuyor.
Hele ki baş kahramanımız olan ve bir türlü anlaşılamayan Norman’a karşı...
Paranorman, çocuklara ilginç mesajlar veriyor. Çoğu animasyonda olduğu gibi insanlara iyi davranmalıyız klişelerinin dışına çıkıyor. ‘Önyargılarımızdan kurtulmanın yollarını aramalıyız’ gibi daha özel bir söylemle geliyor. Çevremizdekileri yaşam tarzları ve düşünceleriyle yargılamanın ne kadar yanlış olduğunu, aslında çekindiğimiz ya da korktuğumuz olguların altında yatan gerçekliği araştırmamız gerektiğini öğütlüyor.
Kuşkusuz ki, başından sonuna ilgiyle izleyeceğiniz bir animasyon Paranorman.
Bunda en büyük etken filmin güçlü görselliği ve yarattığı atmosfer. Ancak filmin en zayıf halkası ise maalesef hikâye kurgusu. Neredeyse ilk yarım saat tamamen küçükleri güldürmeye yönelik durum komedisiyle geçiyor ve bir türlü esas konuya girilemiyor. Ancak hemen ardından da büyükleri bile korkutmaya yetecek kadar gerilimli bir hava hakim oluyor. Bu açıdan bakarsak dengesiz bir çalışma olduğunu söyleyebilirim.
Ve son not filme çocuklarıyla gideceklere. Paranormal 10 yaş altı çocuklar için pek de uygun bir film değil. Gece çocukların rüyalarına girebilecek korku anları filmi küçük çocuklar için fazlasıyla karanlık kılıyor.
Bu film daha çok büyüklere göre sanki.
HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
Çanakkale geçilmez
Çanakkale 1915, 11 milyon TL bütçesiyle yılın iddialı ‘Çanakkale’ filmlerinden. Senaryo, ‘Şu Çılgın Türkler’ ile satış rekorları kıran Turgut Özakman’ın ‘Diriliş-Çanakkale 1915’ kitabından yola çıkılarak, yine Özakman tarafından yazıldı. Gerek hikâye anlatımı gerekse görkemli savaş sahneleriyle konuşulacak filmin yönetmen koltuğunda ise bir kadın oturuyor. Yeşim Sezgin, adı ilk açıklandığında “elinin hamuruyla...” diye başlayan yorumlara, çektiği filmle gayet güzel bir cevap vermiş.
Milli duyguları ön plana çıkartması, Türk askerinin kahramanlık hikayelerini anlatması açısından hedefi vurmuş görünüyor.
İşsizlik gençleri de vurur
Meleklerin Payı, Ken Loach’a Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü getirmişti. Film, giderek artan ekonomik koşullarla mücadele etmek zorunda kalan günümüz gençliğinin umutsuzluğunu anlatıyor. Film, İskoçya’nın en büyük şehri Glasgow’da bir grup genç suçluyu mercek altına alıyor. Robbie, hapisten kıl payı kurtularak zorunlu kamu hizmetine çarptırılıyor, burada Rhino, Albert ve Mo ile tanışıyor. Robbie’nin viski uzmanlığı ve tadım hassasiyeti sayesinde dört kişilik bu çete açık hava, İskoç yaylaları ve yaşamlarının en büyük rizikosuyla karşı karşıya kalıyor.
Vibratörün icadı!
Meslektaşlarının Orta Çağ’dan kalma uygulamaları karşısında hayal kırıklığına uğrayan genç Dr. Mortimer, özel el hizmetleriyle kadınların ‘histerilerini’ tedavi eden, daha doğrusu ‘vulva masajı’nı kullanan Dr. Dalrymple hesabına çalışmaya başlıyor. Bu hizmete talep o kadar artıyor ki Mortimer durumla başa çıkamaz hale geliyor. Arkadaşı Edmund ile birlikte vibratörü icat ediyorlar ve bu icat inanılmaz başarı kazanıyor. Evet, yanlış okumadınız, Viktorya dönemi Londrasında geçen bu komedi ilk vibratörün icadını anlatıyor. Tanya Wexler’ın yönettiği Histeri, 31. İstanbul Film Festivali’nin Akbank Galaları bölümünde seyirciyle buluşmuştu.
İnternetten sinemaya
Gölcük’te bir belediye temizlik işçisinin kendisine sataşan çocuğu kovaladığı video, sosyal paylaşım sitelerinde olay olmuştu. Adının ve konusunun ilham kaynağını bu olaydan alan ‘Oğlum Bak Git’, haftanın tek yerli komedisi. Taklitleriyle ünlü Yavuz Seçkin filmin önemli kozlarından. Orhan, hayatı boyunca şansızlıklar yaşamış bir taksici. Yakın dostları Kürşat ve Teoman, Orhan’ın bu şanssızlığını atması için ellerinden geleni yapsalar da sonuç sıfır. Orhan, durumunu bilimin ışığında çözmeye karar veriyor. Kişisel Gelişim Uzmanı Figen onun son umudu. Karşılaştığı inanılmaz tesadüfler ve sürprizler, Orhan’ı içinden çıkılmaz bir hale sürüklüyor.
Saldırı sonrasının gerilimi
Paranormal Activity 4, hikâyeyi başa saran üçüncü filmden sonra olayları günümüze taşıyor. Bir önceki filmde doğaüstü güçlerin Katie ile ilk temasına şahit olmuştuk. Şimdi saldırı sonrasına gidiyoruz. Olayların şokunu üzerlerinden atamayan ikili yeni eve taşınıyor. Ama lanetli geçmişleri peşlerini bırakmıyor. Kaite ve Hunter’ı ziyaret eden yeni komşuları da yaşanan gerçeküstü olaylardan nasiplerini almaya başlıyor. Filmin başrollerini Katie Featherston ve Dianna Agron paylaşırken, senaryo Zack Estrin’a ait. Dünyanın dört bir yanında fırtınalar kopartan ve kendisine has hayran kitlesiyle gişesini katlayan Paranormal Activity serisinin dördüncü filminin yönetmenliğini Ariel Schulman ve Henry Joost üstleniyor.