Bu birliktelik çok uzun sürecek

Güncelleme Tarihi:

Bu birliktelik çok uzun sürecek
Oluşturulma Tarihi: Eylül 25, 2008 00:00

Bu sezon 'Nası Yani' programı için birlikte çalışacak olan Beyaz ve Meral Oktay Kelebek'e konuştu.

Haberin Devamı

Beyaz, yeni sezonda “Nası Yani”yi ünlü senarist ve oyuncu Meral Okay ile birlikte sunuyor. Sezonun ilk programıyla bu akşam CNN Türk’te yerini alacak olan ekranların yeni ikilisi, büyük maraton başlamadan önce Kelebek’le buluştu, hem yeni programlarını hem de yeni işbirliklerini anlattı.

- Fotoğraf çekiminiz süresince kahkaha hiç dinmedi. Neşeniz daim olsun...

Beyazıt Öztürk: Teşekkürler. Aslında fotoğraf çekimi insanı kasan bir olaydır, havaya girmek için biraz müzik, biraz kahkaha gerekir ki o yapmacık ortamdan kurtulunsun. Biz çabuk üzerimizden attık ağırlığı. Dileriz seyirciye de geçer bu hallerimiz.

- Bu, kimyanız tuttu, programda da rahat olacaksınız anlamına geliyor herhalde...

B.Ö: Kendi adıma yanıt vereyim. Ben önce Kadir Çöpdemir'le çok keyifli programlar yaptım. Arkasından da sevgili Güven Kıraç'la devam ettim. Bu sene programın formatını değiştirmeye karar verdik. Her hafta bir konu işlemeyeceğiz. Meral'in olmasını istememizin sebebi, onun ne kadar keyifli, entelektüel biri olduğunu bilmem. Zorlamadan, kasmadan, yormadan her konu hakkında rahat rahat konuşabileceğimize inanıyorum. Bir de tabii artık programda hem kadın hem de erkeğin bakış açısı yansıtılabilecek.

- Meral Hanım aynı zamanda iyi bir yazar ve sanırım böylece yazarınızı da bünyenize almış oldunuz...

B.Ö: Tabii, yemekleri de ona yaptıracağım, ütüyü de, hatta herkes gittikten sonra stüdyoyu da ona temizletmeyi düşünüyorum (kahkaha). Ben evet yazılarına ve her anlamda kendisine çok güveniyorum. Diğer yandan ona ekstra bir sorumluluk yükletmek istemem tabii.

Haberin Devamı

- Siz neden bu programa “evet” dediniz?

/images/100/0x0/55eacfe9f018fbb8f898442f

Meral Okay: Beyazıt olunca ben her şeye “tamam” derim. Benim çok sevdiğim, değerlerine çok içtenlikle inandığım ve teslim olduğum bir arkadaşımdır.

- Beyaz'ın “ailenizin efendi evladı” görüntüsü mü size bunları düşündürüyor?

M.O: Yok, o ailemizin haylaz evladı! Ben onu uzun yıllardır tanıyorum, çok keyifli zamanlar geçirdik birlikte, arkadaşlığından çok keyif aldım. ANS'de çalıştığım dönem tanıştık. Birbirimizi gördüğümüzde çok içten sarılan insanlarız.

- Meral Hanım, bu sizin ilk televizyon programınız mı?

M.O: Hayır, daha önce Fransız formatından uyarladığımız bir programda yer almıştım. Meral Okay, Zeynep Tunuslu ve Vivet Kanetti ile birlikte sunuyorduk. 11 bölüm sonra bitti. Buna hazır değildi daha seyirci...

B.Ö: Oooo, sağlam üçlüymüş. Bu üçlüden sonra sen bizim programı sallarsın!

- Program formatınızın değiştiğini söylediniz. Ne gibi değişiklikler söz konusu?

B.Ö: Biz her hafta altı konuk alıyor, bir konu üzerinde uzun uzadıya konuşuyorduk. Ama bunda fireler verilmeye başlandı. Mesela altı konuk aldığımızda, bunlardan bazıları kendi içinde tartışıyor, bazıları da formdan düşüyordu. Şimdi başka bir format getiriyoruz. Gerçi çok fazla uzaklaşmıyoruz eski formattan ama artık haftanın gündemine uygun konu ne ise onu masaya yatıracağız. 4-5 konuğu arka arkaya alacağız, yani birbirleriyle karşılaşmayacaklar. O hafta büyük bir laf etmiş, gündeme gelmiş kişiler de olacak aralarında. Magazinin içindeki isimler de dahil...

Haberin Devamı

- Bu ikiliden sivri bir program çıkar diye düşünüyorum...

M.O: Yok canım! Öyle bir iddiam yok.

B.Ö: Sivriliğin bir dozu var bize göre... Onu kaçırdığın zaman egolarınla programı yapmış oluyorsun. Senin görevin konuşturmak... Yani gelenle dalaşmak, dur ben seni biraz kaşıyayım gibi bir durum söz konusu olamaz.

Meral Okay: Ssenin fikrini kendi fikirlerimle çürütürüm demek yanlış. Onlar bizim konuklarımız ve her konuk

/images/100/0x0/55eacfe9f018fbb8f8984431
saygıdeğerdir.

- Evet bazıları “ekranda had bildirme” gibi bir tarz seçmiş kendine...

B.Ö: Evet, bazen öyle durumlarla karşılaşılıyor. Ama bizde “Şimdi sana hayatta karşılaşmadığın kadar sert sorular hazırladım” gibi bir şey yok. Diğer yandan Meral çok dobra bir kadın. Soru sorma tarzı daha farklı. Ben biraz Meral'e ayak uyduracağım, hoşuma da gidiyor Meral'in beni o tarafa çekmesi.

M.O: Beyaz'ın da 13 yıllık bir birikim ve deneyimi var ama... Kuralsız ve ölçüsüz iş yapmıyor. Böyle bir partnerim olduğu için ben müthiş huzur duyuyorum. Beyaz ne yanındakini mahçup eder, ne gelen konuğu... Konuk onun karşısında rahat ediyor, çünkü biliyor ki kişiliğine, kimliğime bir saldırı olmayacak. “Tüh ben niye bu programa çıktım” gibi bir şey demeyecek. Tabii ki konuşulması gerekenleri burada konuşacağız ama o ayarı iyi tutturacağız.

 

Bu program diğerlerine ilham kaynağı oldu

- Ne dersiniz, bu işbirliği uzun sürer mi?

B.Ö: Sürer, hem de öyle böyle değil. Türkiye'de iş yapabileceğim, beraber oturup konuşabileceğim üç beş kişi varsa, Meral bana onlar arasında en yakın olanı. Bu program iyice otursa da evladiyelik olarak kalsa keşke. Hayalim böyle ahım şahım dekorların önünde program yapmak yerine küçük bir masanın başında konukları ağırlamak. Çünkü gerek yok insanların bizi alkışlamasına, görsel efektlere falan. Bir masa, arkada dünya resmi, yeter...

Haberin Devamı

M.O: Evet onları evimize gelmiş konuklar gibi ağırlayalım, sohbetimizi edelim... Güven oluşturmak önemli.

B.Ö: Bu format, Kadir Çöpdemir'le başladığımız şekliyle birçok programa ilham kaynagı oldu. Kadir öteki tarafta devam etti, ben burada devam ettim, Pınar Kür ve Müjde Ar başka tarafta başka bir şey yapmaya başladılar. İkili, üçlü olmanın en güzel tarafı nefes alacak zaman bulmak. Ama doğru ikiliyi yakalamak çok önemli.

- Ve siz doğru ikilisiniz...

M.O: Öyle görünüyor. Ailem de dahil tüm çevrem, Beyazıt ile bir iş yapacağımı duyduklarında çok sevindi. Babam bile “Maşallah, o çok iyi, çok efendi bir çocuk” dedi. Bu enerjimiz seyirciye de geçerse ne mutlu.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!