Bu bir genç kızın dramı değil alkışlanacak hayat hikayesidir

Güncelleme Tarihi:

Bu bir genç kızın dramı değil alkışlanacak hayat hikayesidir
Oluşturulma Tarihi: Ocak 02, 2005 00:29

Trabzon Akçaabatlı Hilal’i ilk Sabancı Üniversitesi Bilgi Teknolojisi Bölümü yöneticilerinden dinledim. Şaşırdım, hayran oldum. En çok da sevindim. Nasıl bir zeka, nasıl bir irade, nasıl bir azim, nasıl bir başarıydı bu? Hilal, bir yaşından beri ‘osteogenesis imperfekta’, yani cam kemik hastası. 29 yaşında.

Okula hiç gidemedi. 20 yıldır kıpırdamadan sırt üstü yatıyor. Annesini 9 yıl önce, babasını on gün önce kaybetmiş. Buraya kadar her şey ne kadar kötü. Ağlayıp kahretmesine, kaderine küsmesine kimsenin itirazı olmaz. Ama Hilal’in mazeretlerle kaybedecek vakti yok. Çok başarılı bir web tasarımcısı. Üstelik beş kişilik ailesini geçindiriyor. Sabancı Üniversitesi’nin kadrolu teknik elemanı. Üniversitenin sağladığı dizüstü bilgisayar ve kurduğu sistemle 900 sayfalık iç ve dış web sitesini yönetiyor, güncelliyor, hataları gideriyor. Haftada bir gün web cam aracılığıyla toplantılara katılıyor, tartışıp fikirlerini ortaya koyuyor. Her gün, aralıksız 14 saat, dünya bilgisayar ekranından Hilal’in beynine akıyor. Hilal, minicik yatağında minicik gövdesiyle yatıyor. Dingin, gülümseyen kocaman bir yüz. Müthiş bir beyinle, belki bir deha ile iki saat sohbet etme ayrıcalığını yaşadım. Engel tanımazlığını, başarılarını, hedeflerini konuştum.

n İnternet teknolojisi hakkında her şeyi biliyorsunuz. İngilizce de öğrendiniz. Üstelik okula hiç gitmediniz. Nasıl oldu bütün bunlar?

- Okuma yazmayı ne zaman öğrendiğimi hatırlamıyorum bile. Galiba dört yaşındaydım. Kimse yönlendirmedi. Kendi kendime öğrendim. Okul dönemlerinde kendim gidiyormuş gibi kardeşlerimden daha çok heyecanlanırdım. Kitaplarını önce ben okurdum.

n Bilgisayar kullanmayı nasıl öğrendiniz, kıpırdayamadan, klavyeye dokunamadan hem de?

- Altı yıl önce kardeşime alındı. O güne kadar hiç bilgisayar görmemiştim. Merak ettim ve elinden aldım, bir daha da vermedim (gülüyor). İnterneti keşfettim. Sohbet odalarına girdim. Ama yazı yazamıyordum. O zaman henüz ekran klavyesi de çıkmamıştı. Alfabeyi, hece ve kelimeleri world belgesine yazdırdım. Kopyalayıp sohbet odalarında kullanmaya başladım. Arkadaşlıklar edindim, mailleştim. Onlardan hep bir şeyler öğrendim. Böylece geliştirdim kendimi. Biri çok yakın arkadaşım. İstanbul’da yaşıyor. İnternet kullanmayı, mail alıp göndermeyi, programları hep o öğretti.

n Günde kaç saatinizi ayırıyorsunuz bilgisayara?

- Eskiden günde bir saatti. Şimdi bütün zamanımı ayırıyorum. Sabaha karşı uyuyup 09.00’da uyanıyorum. Web sitesini yaptığım İstanbul Borsa Uzmanları Derneği’nin sitesine giriyorum. Aracı kurumların yorumlarını koyuyorum. Sabancı Üniversitesi’nin siteleri de birkaç saatimi alıyor.

n Sabancı Üniversitesi’ndeki yöneticileriniz çok titiz ve işinin sıkı bir takipçisi olduğunuzu söylüyorlar.

- Öyle çünkü düzenlenecek belgeler var. Düzeltiyorum, bakıyorum yine bir önceki sonuç çıkıyor. Uyarıyorum ben de. İşimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.

n Mazeretlerinize sığınmıyor, rekorlarınızı kırıyorsunuz peş peşe.

- Üzülmüyor da değilim. Kendimle baş başa kaldığımda, yapabileceklerimi düşündüğümde tabii üzülüyorum. Bugün geldiğim nokta, yaşamayı çok sevmemden herhalde. Ama daha önce bu kadar pozitif miydim, bilmiyorum. Bilgisayar, ardından internette neler yapabildiğimi gördükten sonra artık tamam, dedim. Benim hayatta yapabileceğim bir iş var. Sürekli düşünüp ağlamayı bıraktım. Tek üzüntüm annemin bunları görememiş olması. Dert ortağımdı. Evde ikimiz kalırdık. Şiirler yazardım kafamda. Anneme okurdum.

n Bilgisayar merakının mesleğe dönüşmesi tesadüf mü yoksa adım adım geliştirdiğiniz bir strateji mi?

- Ben bunun için uğraştım zaten. Hedefi tespit etmiştim. Evde internet sayfası yapan, geçimini bu yolla sağlayan mail arkadaşlarım vardı. Beyin olarak onlardan geri olmadığım için bu işi ben de yapabilirim, dedim. Dört yıl çalıştım ve oldu.

n Kocaman kocaman hayalleriniz var mı?

- Daha çok para kazanmak. Büyük kurumların web sitelerini yapmak, ünlü ve çok iyi bir tasarımcı olmak istiyorum. Kendim için değil. Şu an biri askerde olan iki kardeşim, yengem ve yeğenimin geçim kaynağı benim. Bana bir şey olduğunda onlar açıkta kalırlar.

n Diyelim çok paranız oldu. İlk aklınıza ne yapmak gelir?

- Kardeşlerime iş kurmak. Hepsi üniversite mezunu ama işsizler. Trabzon’da iş alanları kısıtlı.

n İlk maaşınızla ne yaptınız?

- 70 ekran televizyon aldım. Babamın gözleri yaşardı. İnternete çok düşkün olmama kızıyordu. Telefon masrafını ödemekte zorlanıyordu çünkü. Ben de üniversitede okuyan kardeşlerime milyarlar harcarken bana itiraz etmesini eleştirdim. O günden sonra hiç laf etmedi internetime.

AŞK MI? İNTERNETTEN VAR ÖYLE BİRİ

n İnternette yeni insanlarla tanışıyorsunuz. Hiç görüştüğünüz oldu mu?

- Geçen hafta internet arkadaşlarım İstanbul’dan ziyaretime geldiler. Avustralyalı bir arkadaşımız var, o da geldi.

n Peki internette yazıştıklarınızdan kalbinizi kıpırdatan oldu mu hiç?

- Aşk? Var öyle biri (gülüyor).

n Biliyor mu?

- Evet.

n Size doğruyu söylüyor mu?

- Ben en başında kendimi, durumumu söylerim ki vakit geçirilecek biri olmadığımı anlasın. Dostluk kurmak isteyen devam ediyor, istemeyen çekip gidiyor.

FATMA ÖZTÜRK (ablası)

O artık bir işkadını

Hilal çok zor koşullarda ve en yapılamayacak şeyleri başardı. Kendini aştı. Hem kendi hayatını hem bizim hayatımızı değiştirdi. Hilal işkadını artık. Bizim yapamadıklarımızı yaptı. Zaten zor bir hayatımız vardı. Ama Hilal’in hayatı en zoruydu. Annem ve babam çok özel insanlardı. Zor koşullarda yaşıyorduk ama bunu dert etmediler, bu yönde baskı yapmadılar. Bizleri çok seviyorlardı. Bu sevgiyi saklamadılar. Hilal’in de kendisiyle barışık olmasının nedenlerinden biri bu. Hayata tutundu, hayata küsmek yerine. Yalnızlığa terk edilmiş bir çocuk olmadı. Babam, küçücük maaşına rağmen hiçbir şey esirgemedi bizden. Üç çocuğunu üniversitede okuttu. Ama anne ve babamı erken kaybettik, erken yalnız kaldık. Sabancı Üniversitesi’nden üç kişilik heyetin Hilal’i ziyarete gelmesi çok hoş, çok şaşırtıcıydı bizim için. Amacı değişik insanlarla tanışmak değil, bir işi yapmaya talip olmaktı. Gurur duyduk.

SABANCI ÜNİVERSİTESİ’NDE İŞTE BUNLARI YAPIYOR

n Web sitesi hazırlayıp güncelliyor.

n HTML biliyor, photoshop, frontpage, flash, dreamweaver gibi hizmet programlarını ve MS Office programlarını kullanıyor.

n Her hafta üniversitenin dış ve iç web sitelerinin kontrolünü yapıyor. ‘Broken link’ yani çalışmayan linklerin listesini bildiriyor. W3C test araçlarını kullanarak W3C uyumluluk kontrolünü yapıyor.

Üniversite şöyle söylüyor: ‘Hilal’i acıdığımızdan değil web tasarımı konusunda yetkin olduğu için işe kabul ettik. Bilgi Teknolojisi Uygulama Yazılım Bölümü’ndeki diğer iki arkadaşıyla aynı performansı gösteriyor, aynı ücreti alıyor.’

ÇALIŞMA ARKADAŞLARI ANLATIYOR

n YÜCEL EĞECİOĞLU

SÜ Bilgi Teknolojisi Direktörü

Verilen işleri zamanında gönderip sonra ne oldu diye soruyor

Hilal Lüle’nin başvurusu farklı oldu. Yahoo İnsan Kaynakları Grubu’na elektronik posta göndermiş. Mütevelli heyeti üyemiz Ahmet Aykaç da o grupta. Hilal’in mesajını Fransa’da okumuş. Hemen bize gönderdi. Hilal’in yaptığı sitelere baktım hemen. Gözlerime inanamadım. İnsan Kaynakları Departmanı’na beş dakika sonra cevap yazdım. Biz değerlendireceğiz, dedim. Elimizdeki olanaklar Hilal’in uzaktan da çalışmasını sağlayabilirdi. İşe başlamasına karar verince teknik olarak neye ihtiyacı varsa, hepsini temin ettik. Bağlantı düzeneği, özel olarak kuruldu. Yattığı yerde çalışabileceği şekilde ayarlandı. Üniversitemizin network’üne girişi sağlandı. Kullanıcı kimliği verildi. 1 Aralık 2003’te de resmen bizimle çalışmaya başladı. İşini çok iyi yapıyor. Kendisine verilen işleri zamanında gönderiyor, ondan sonra da izliyor. ‘Ne oldu, gönderdiğim işler’ diye soruyor.

n MELDA SUNMAN

SÜ Bilgi Teknolojisi Uygulama Yazılımı Direktörü

Yetkinlik olarak başkalarından hiçbir farkı yok

Çok özel durumuna rağmen yetkinlik olarak diğer çalışma arkadaşlarımdan farklı iş çıkarmıyor. 900 sayfadan oluşan iç ve dış web sitemiz var. Bunların idaresi, bakım ve operasyonu bizde. Bu sorumluluğu paylaşan üç arkadaşımızdan biri de Hilal. Photoshop’u biliyordu, daha iyi öğrenmek için internetten kurs aldı. Sonra da İngilizce öğrendi. Başta acaba özel bir mouse’a ihtiyacı var mı diye düşünmüştük. Hilal’in mouse’u yan çevirip baş ve işaret parmağı arasına sıkıştırarak üstündeki bilyeden yönettiğini gördük. O kadar seri yapıyordu ki. Klavyede harflere basamadığı için sanal klavye kullanıyor. Bilgisayara kamera monte ettik. Toplantılarımıza web cam aracılığıyla katılıyor.

CAMDAN KIZ HİLAL LÜLE

Cam kemik hastası. 20 yıldır yataktan kalkamıyor. Okula gidemedi. Anne ve babasını kaybetti. Ama hayata asılmaktan hiç vazgeçmedi. Kendi kendine web tasarımcısı oldu. Hem de Sabancı Üniversitesi’nin web tasarımcısı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!