Bu bilmece nasıl çözülecek?

Güncelleme Tarihi:

Bu bilmece nasıl çözülecek
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 26, 2007 00:00

Eğer şehrin ağaçları, çiçekleri, çimenleri sulanmazsa bir ay içinde yeşil istanbul’a veda edeceğiz. Sulamaya devam edilirse, susuzluk tehditi altındaki İstanbullular sulama yapan belediyecilerle papaz olacak.

Susuzluk korkusunun gittikçe arttığı İstanbul’da her gün yollarda fıskiyelerle, tankerlerden uzanan hortumlarla sulanan çimler, çiçekler, ağaçlar kentlilerin gözüne batmaya başladı. Park ve Bahçeler Genel Müdürü İlhan Şimşek "Biz susuzluk çekerken niçin bu süslere bu kadar su harcıyorsunuz?" diyenlerin çoğaldığını kabul ediyor. Aslında bu sorunun bir çözümü var: Kullanıp attığımız sular, ileri biyolojik arıtma tesislerinden geçirildikten sonra denize dökülmeyip yeniden kullanılabilir. Ama bunun için ciddi yatırım yapılması gerekiyor. 2008 yazında Paşaköy ve Terkos arıtma tesisleri bunu yapabilecek kapasiteye gelecek. Ancak atıksunun tam anlamıyla yeniden kullanılabilir hale gelmesi için Ataköy’deki tesisin 2009 sonunda bitirilmesi gerekiyor.

İstanbul’un her yerini çimenler, laleler, menekşeler, süs ağaçlarıyla süsleyen Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Park ve Bahçeler Genel Müdürlüğü, zor günler yaşıyor, çünkü bunları canlı tutmak için yaptığı sulamalar İstanbulluları kızdırıyor.

Park ve Bahçeler Genel Müdürü İlhan Şimşek "Eğer sulamazsak, İstanbul son 10 yıl içinde kazandığı yeşil alanları kaybeder. Körpe fidanlar 8-10 günde, büyük ağaçlar bir ayda kurur. Çiçekler ve çimenlerin durumunu söylemeye gerek yok" diyor. Ama eleştiriler de haklı. İstanbul her gün tükettiği 2 milyon 100 bin metreküp suyun her damlasını dikkatli kullanmak zorunda.

İstanbul’da günlük kullanılan suyun yüzde 10’u çimleri, çiçekleri ve ağaçları canlı tutmak için harcanıyor ve bu su da barajlardan geliyor. Oysa Paris, Madrid, Barcelona, Zürih, Berlin ve Londra gibi Avrupa kentlerinde atıksu geri kazanılarak kentin ekolojisine katkı sağlıyor; çiçekler, ağaçlar sulanıyor, kanallar, dereler her mevsimde canlı kalacak şekilde besleniyor, havuzlar dolduruluyor, sanayinin çarkları dönüyor. Hatta Paris ve Madrid’te atıksu ileri biyolojik sistemle arıtıldıktan sonra ultraviyole ışınlarına tabi tutuluyor, sonra da barajlara verilerek içme suyu olarak bile yeniden kullanılıyor.

ÖNCELERİ AMAÇ SADECE DENİZİ KURTARMAKTI

İstanbul’da 14 arıtma tesisi var. 1988’den önce sanayi veya evlerden çıkan atık su olduğu gibi denizlere dökülüyordu. 1988’de Yenikapı’da ilk arıtma tesisi yapıldı. Onu diğerleri izledi. Ancak bu tesislerin amacı, denizleri temizlemekti. O aşamada atıksunun arıtılarak yeniden kullanılması düşünülmemişti.

Üç çeşit arıtma tesisi var: Ön arıtma, biyolojik arıtma ve ileri biyolojik arıtma. Günümüzde ön arıtma artık eski bir teknoloji kabul ediliyor, uzun vadede denizi kirletebileceği düşünülüyor. O nedenle en kötü koşullarda bile biyolojik arıtma tesisi yapılması gerekiyor.

14 TESİSTEN SADECE İKİSİ İLERİ TEKNOLOJİ

İstanbul’daki 14 tesisten sadece Paşaköy ve Terkos’ta ileri biyolojik arıtma yapılıyor. Bu su bile yeniden kullanıma müsait değil. Çünkü atıksuyun yeniden kullanılabilmesi için ayrıca ultraviyole ışınlarına tabi tutulması gerekiyor. İSKİ eski Genel Müdürü Dursun Ali Çodur, bu iki tesise ultraviyole teknolojisini yerleştirmek için ilk adımı atmıştı. Şimdiki yönetim de projeyi devam ettiriyor ve 2008 yaz başında bu iki tesisten yeniden kullanılabilir su elde etmeyi hedefliyor. İki tesisten günde 130 bin metreküp su elde edilecek ve bu da tüm kentin park ve bahçelere harcadığı suyun yarısını karşılayacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin esas planı, 2009 sonuna kadar Ataköy’de bir ileri biyolojik arıtma tesisini devreye sokmak. 200 milyon YTL’ye mal olacak bu tesis sanayide ve parklarda kullanılabilecek dönüştürülmüş su üretecek ve günlük kapasitesi 500 bin metreküp olacak. Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bir sonraki etapta Ambarlı, Tuzla 2. kademe ve Paşaköy 2. kademe ileri biyolojik tesisleri için ihaleye çıkılacağını ve bunlar bittiğinde artık sanayi ve parklar için barajlardan su çekilmeyeceğini söylüyor. Hatta, dönüştürülmüş suyun artacağını ve gerektiğinde şehre verilebileceğini de sözlerine ekliyor.

Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü İhsan Şimşek

SUSUZLUK NEDENİYLE NİLÜFER HAVUZLARI PROJESİNDEN VAZGEÇTİM

Tepki almamak için, parkları ve açık alanlardaki çimleri gece sulamaya başladık. Bütün eleştirilere rağmen, İstanbul’un yeşilliğinin korunması gerektiğini düşünüyoruz. Yoksa dört mevsim sonbaharı yaşarız, sapsarı bir İstanbul’la karşı karşıya kalırız. Eğer su kıtlığı olmasaydı, boş havuzları nilüfer havuzu haline getirmeyi düşünüyorduk ama sadece Yıldız Parkı’ndaki iki havuzu çaktırmadan doldurup bu projeyi gerçekleştirebildik. İstanbul’un atıksuları yıllardır denizlere bırakılıyor. Ama ileri biyolojik arıtma sayesinde İstanbul’dan çıkan bu sular yeniden kente kazandırılacak. Bu sayede yeni park ve bahçeler açabilecek, havuzların ve göletlerin sayısını artıracak ve hatta kurumuş derelere yeniden su verebileceğiz. Bir felaket gibi gelen global ısınmanın İstanbul’a tek faydası da bu olacak herhalde!

SU NASIL GERİ KAZANILIYOR?

İleri biyolojik arıtmada, ön arıtma ve biyolojik arıtmada uygulanan yöntemlerin yanı sıra atıksuda bulunan azot ve fosfor gibi maddelerin, mikroorganizmalar aracılığıyla sudan ayrıştırılması sağlanıyor. Bu tesislerden çıkan sular, suda yaşayan canlıların yaşamı için hiçbir tehlike oluşturmuyor. Bu aşamadan sonra ultraviyole ışınlarına tabi tutulan arıtılmış su, çevre sulaması ve sanayi için kullanılır hale geliyor. İkinci bir ultraviyole uygulamasından geçirildiğinde ise, şehir şebekesine bağlı içme suyu ileri arıtma sistemine pompalanıyor, orada yine işlemden geçtikten sonra evlerde kullanılır hale geliyor. Brüksel, Zürih, Madrid, Paris gibi kentlerde bu sistem uygulanıyor. Bu işlemde suyun metreküp maliyeti sadece 15 cent oluyor.

İSTANBUL’UN ARITMA TESİSLERİ

Önarıtma: Yenikapı, Üsküdar, Baltalimanı, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Kadıköy, Küçüksu Biyolojik Arıtma: Ataköy, Tuzla, Bahçeşehir, Çanta, Silivri İleri Biyolojik Arıtma: Paşaköy, Terkos

İSTANBUL’DA GÜNLÜK SU KULLANIMI

Kullanılan toplam su: 2 milyon 100 bin metreküp

Sanayi kullanımı: 400-450 bin metreküp

Park ve bahçelere harcanan: 250-300 bin metreküp

Arıtma tesislerinin toplam kapasitesi: 3 milyon 800 bin metreküp

Şu anda arıtılan atıksu: 1 milyon 850 bin metreküp

(tamamı denize dökülüyor)

Mevcut atıksu arıtma tesisi: 14
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!