Suat KAVUKLUOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 29, 2004 00:44
Bildiğimiz albümlere benzemiyor Sokkur Saska. Bu iki kelime, Çuvaşça’da kör at sineği demek. Sarp Keskiner, Burkay Dönderici, Orçun Baştürk ve Savaş Çağman’dan oluşan grubun adı ise Saska, yani at sineği. Grup, yeni bir yerel müzik icat etmek istemiş.
Aralarından hiçbiri Kafkas kökenli değil ama, yöresel dillerde söylenmiş İç Asya, Kuzey Asya ve Kafkasya halk şiirlerini ve makamlarını inceleyerek bu albümdeki müzikleri ortaya çıkarmışlar. Anlattıkları öyküler tükenene kadar Saska’ya yeni zincirler eklemeye devam edecekler. Albüm daha yeni raflarda yerini almışken, Sarp Keskiner’le grubu ve Sokkur Saska’yı konuştuk.
Saska projesi nasıl doğdu?
- Bu proje 1997’de
Savaş Çağman Coşkun’un evinde gerçekleştirdiği bir kayıttan yola çıkılarak oluştu. 1999’un başlarında Burkay’ın katılımıyla ikili olarak devam eden proje 2002’de benim, 2003’te de Orçun’un katılımıyla son halini aldı. Benim sürdürdüğüm başka projeler de var. Orçun Baştürk ise bir yandan Replikas’ta devam ediyor. Savaş’ın önceden çıkan bir etnik pop albümü var. Saska hepimizin ortak projemiz oldu.
Nasıl bir müzik yapıyorsunuz?
- Amacımız bizi günlük yaşamlarımızdan sıyıracak yeni bir yerel müzik icat etmek. Uçsuz bucaksız sert coğrafyaların müziklerini, bir araya gelmesi tuhaf karşılanacak diğer uzak coğrafya müzikleri ile beraber kurguluyoruz. Yaptığımız müzik, İç Asya, Kuzey Asya ve Kafkasya halk şiirlerini ve makamlarını malzeme olarak seçip o coğrafyadan soyutlamak olarak da adlandırılabilir. Hepimiz etnik müzikleri dinliyor ve seviyoruz. Hiç gitmediğimiz coğrafyaların müziklerini dört duvar arasında yaşıyoruz. Biz de albümümüzde müziklerine yer verdiğimiz ülkelere hiç gitmedik. O bölgelerle ilgili araştırmalarımız var ama oraya ait ya da oralı değiliz. Bunu Saska’nın genel konsepti içinde şöyle ifade ediyoruz: Dört duvar arasında kurulan hayali bir dünyanın müzikle resmedilmesi.
Ama o müzikleri o bölgelerden soyutlayarak müziğin samimiyetini ve gerçekliğini azaltmış olmuyor musunuz?
- Saska bir etnik müzik projesi değil. Biz Kafkas geleneksel müziğini alıp bir albüm yapmadık. O coğrafyalardaki müzikleri, halk edebiyatını çalıştıktan sonra, bu unsurlar arasından seçtiklerimizi bugün dinlediğimiz somut müziğin kompozisyonları, elektronik müziğin icra ve kompozisyon disiplinleriyle bir araya getirip yeni bir müzik yaratmak için bir atölye çalışması olarak tasarladık Saska’yı.
Saska ne demek ve grup adı olarak nasıl seçildi?
- Saska Çuvaşça at sineği demek. Albümün adı olan Sokkur Saska da kör at sineği demek. Bu Savaş’ın önerisiydi. Hem Çuvaşca’da, hem de eski Bulgarca’da kullanılan bir sözcük bu. Hiç kör at sineği düşünebiliyor musunuz? Uçma yeteneği vardır ama nereye gideceğini bilemez. Sineğin bu eksikliği çok ironik ve komik. Bu metafor çok hoşumuza gitti.
ALBÜMDE DOĞAL SESLER KULLANILDI Albümün en ilginç noktalarından biri de doğadaki seslerin kullanılmış olması...
- Evet. Bir tuzun kağıda dökülme sesi, eski gaz lambasının paslı fitil ayar demirinin gıcırtısı, çeşitli vızıltılar, ıslıklar ve mikrofona vurularak elde edilen patlama sesleri var. Evde oluşturuldu bu sesler.
Ne gibi hazırlıklar yapıldı bu şarkıların oluşumu öncesinde?
- İnanç disiplinleri, halk edebiyatı, şamanizmle ilgili araştırmalar yaptık. Bu coğrafyaların yakın tarihlerini, müzik kültürlerini, arkaik ve şimdiki formlarını inceledik. Saska ortaya çıktı.
Bu müzikler için bilgisayar ortamında özel programlar da yazıldı değil mi?
- Yazılımcı arkadaşımız Burkay, ses örneklerini bir araya getirmek için iki ayrı program yazdı. O olmasaydı Saska olmazdı. Etrafımızdaki seslerin toplanması ve onlardan bir kompozisyon yaratılıp müzikle beraber işlenmesi Burkay’ın programları sayesinde gerçekleşti.
Albümdeki şarkılar ne gibi hikayeler anlatıyor bize? - Her şarkının ayrı bir hikayesi var. Bizim yaptığımız o hikayeleri sinema ve fotoğraf disiplinlerini kullanarak sesli bir sinema yaratmak. Oradaki hikayeleri seslendiriyoruz da diyebiliriz.
OLMAYAN BİR FİLME MÜZİK YAPTIKFilm müziği yaptınız mı hiç? Sizin yaptığınız işle benzer tarafları var mı?
- Bir filme müzik yapmak, zaten hazır olan bir imge dünyasının anlamını müzikle kuvvetlendirmek, daha da dramatize etmek diye değerlendirilebilir. Bizim yaptığımız şey ise olmayan bir filme müzik yapmak gibi. Filmde ise akan görüntüler var, bitmiş bir fotoğraf üzerine müzik yapıyorsun. Bundan sonra her şarkı için video art projelerimiz var.
Albüm çok yeni ama nasıl tepkiler aldınız? Kimlere ulaşacak bu şarkılar? - Albümü çok sinematografik buluyorlar. Görüntü ve ses beraberliği ile ilgilenen herkesin bu albüme ilgi duyacağını düşünüyoruz. Bunun yanı sıra elektronik müzik çevrelerinden çok hoş tepkiler aldık. Bu coğrafyalardan olup da Türkiye’de yaşayanlar, uzun zamandan beri Kafkas ve Asya müzikleri alanında yapılmış en iyi çalışma olarak nitelendirdi. Bu müziklerin Türkiye’de folklordan öte bilinmediğini, bizim onları alıp modernize ettiğimizi söylüyorlar. Popüler müzik dinleyen kitle ise çarpıcı, etkileyici, kolay dinlenebilir ve deneysel buldu albümü.
Albümde sizi en çok etkileyen öykü hangisi?
- Açemezni katıncıgı Canölmez’in hikayesi çok çarpıcı. Türkçesi Açemez’in karısı Canölmez. Sonra Debet, Kafkas mitolojisinde efsanevi bir kahraman. Debet’in doğuşu ile insanlığın başladığını anlatıyor o efsane.
Neden şarkıları orijinal dilinde söylediniz?
- Samimiyetini bozmadan bütün sahiciliği ile anlatabilmek için kendi dillerini kullandık.
GRUPTA KİM NEREDE NE YAPIYOR?Saska Grubu’nun genel koordinatörü
Sarp Keskiner editör, menajer, yazar, albüm prodüktörü, organizatör, reklam metin yazarı, radyocu olarak birçok alanda çalışmış.
İstanbul Blues Kumpanyası’nın kurucularından olan Keskiner, Moe Joe, Tuzlu Nehir, Mama & Friends, Kır Üçlüsü, Sweet Papa Lowdown ve The Shrimps gibi çeşitli gruplarda yer almış. Şu anda İzmir’de organizasyon ve reklam üzerine çalışıyor. Grubun bilgisayar programcısı, ses örneklemleri ve örgülemelerinin yapımcısı
Burkay Dönderici ise Amerika’da ‘artificial intelligence’ (suni zeka) üzerine eğitim görüyor. Vokalde dinlediğimiz
Savaş Çağman Coşkun Ankara’da yaşıyor. Daha önce metin yazarlığı da yapan Coşkun; punk, elektronika, caz ve kolektif doğaçlama alanlarında kurucusu olduğu Sniffin’ Glue, The Kitch gibi çeşitli gruplarla çalışmış, İstanbul Blues Kumpanyası, Uçan Halı, Goombye Negronia ve Tuzlu Nehir gibi projelerde sahneye çıkmış. Grubun İstanbul’daki tek üyesi
Orçun Baştürk çeşitli punk ve rock gruplarında davul çalarak müzik hayatına başlamış, şu anda Replikas Grubu’nda davul çalıyor. 1998’de İstanbul Blues Kumpanyası’na da katılan Baştürk Serdar Akar’ın Maruf filminin müziklerinin de yapımcısı.