Güncelleme Tarihi:
Sefarad grubundan ayrıldıktan sonra iki solo albüm çıkardınız, buna rağmen “Seve Seve” için “İlk solo albümüm” diyorsunuz. Neden?
- “Hadi Hadi” ve “Kolbastı” albümlerimde ikişer şarkı vardı. Eski prodüktörüm öyle olmasını istemişti, ben de bazı şeyleri sözleşmem olduğu için yapmak zorunda kalmıştım. Bu yüzden “Seve Seve”yi ilk solo albümüm gibi görüyorum.
“Hadi Hadi”, “Seve Seve”... Albüm isimlerinde neden böye ikilemeler seçiyorsunuz? Akılda kalıcı olması için mi?
- Aslında ikileme yapma derdinde değildim, öyle denk geldi. “Seve Seve” şarkısının orijinali “Sude Sude”ydi. “Sude Sude”, bize “Seve Seve”yi çağrıştırdı. İsra Gülümser de oradan yola çıkarak bir şarkı yazdı.
Ne demek “Sude Sude”?
- Bu, Ermenice bir şarkı. Dilimize “Yalan Yalan” olarak çevriliyor. Bu şarkıyı yıllarca Hayko da söylemiş. Babamın jenerasyonu ise “Sude Sude” olarak bilir bu parçayı.
BİR GRUP ANCAK MFÖ GİBİ OLURSA DAĞILMAZ
Sefarad’dan neden ayrıldınız? Birbirinizden sıkıldığınız için ayrılık kararı aldığınız söyleniyor, doğru mu bu?
- Sıkılmadık aslında. Tipik bir grup olayı oldu. Bence bir grup, ancak Mazhar-Fuat-Özkan gibi olursa dağılmaz. Onlar da kendi aralarında mutlaka tartışıyorlardır ama üçü bir aradayken bir bütün oluyorlar. Üçünün de söylemesinin, çalmasının bir ahengi var. Bizde ise öyle bir şey yoktu. Bir de ben dans yarışmasına katılmıştım, o yarışmadan sonra biraz daha öne çıktım grupta. Bu durum da birtakım pürüzler çıkardı. Zaten bir arkadaşımız ayrılmak istiyordu, hatta elimizde profiterolle evine gidip onu ikna etmeye çalışmıştık ama olmadı. Sonrasında iki kişi kaldık, bu kez de ben Ceki’ye “Beni azat et” dedim.
Sefarad’ın dinleyici kitlesi nasıl tepki verdi bu ayrılığa?
- Kimseden bir tepki gelmedi, çünkü zaten çoğu kişi ayrıldığımızın farkında değil. Ben Sefarad’dayken de televizyon programlarına, konserlere tek çıktığım oldu. Bazı programlarda da grup arkadaşlarım koltukta otururken, ben şarkı söyleyip konuşuyordum. Hep ben öndeydim ama bunu hiç isteyerek yapmadım.
Yola tek başınıza devam etmeniz size iyi geldi diyebiliriz o zaman...
- Sefarad’dan ayrılalı dört yıl oldu ve ben inanılmaz mutluyum. Çünkü tek olmak, olağanüstü bir özgürlük sağlıyor insana. Kötü yaptığınız iş için siz eleştiri alıyorsanız, iyi yaptığınız işin övgüsünü de siz alıyorsunuz. Öbür türlüsünde, grup arkadaşlarımın kötü yaptığı işler için de ben eleştiriliyordum.
Bu kadar özgürlükle çok rahat geçmiş olmalı “Seve Seve” albümünün hazırlık süreci...
- Aslında single fikriyle yola çıkmıştık, fakat sonrasında 12 şarkılık bir albüm yapmaya karar verdik. Hazırlık sürecini bayağı ‘seve seve’ geçirdim diyebilirim. Ama tabii bu işin bir de arka planı var, her şey güllük gülistanlık olmuyor.
ALBÜMDEKİ TÜM ŞARKILARA KLİP ÇEKMEK İSTİYORUM
Dans etmeyi sevdiğinizi biliyoruz, peki ne zaman sizi klibinizde göbek atarken göreceğiz?
- Albümdeki 12 şarkıya da klip çekeceğim. Hepsinde oynarsam olmaz. Ama yavaş yavaş dansa başlayacağım.
Tüm şarkılara klip çekmek zor olmayacak mı?
- Böyle bir isteğim var, çünkü tüm şarkıların benim olduğu bilinsin istiyorum. Bunun belgesi olacak klipler.
İlk klip “Üç Beş”e geldi, ikinciyi çektiniz mi?
- Evet, “Seve Seve”ye çektik. İkinci klipte fazlasıyla dans ediyorum. Bu klibi arkadaşlarımla çektim, o yüzden anlatılacak değil, yaşanılacak bir klip oldu.
“Seve Seve” için “Bu albümü dinlemeden ne eğlenin ne de evlenin” diyorsunuz. Albümde eğlenceli şarkılar olduğu doğru, fakat evlenme konusuna neden değindiniz? Evlilik mi var ufukta yoksa?
- Ben düğünlerde de sahne alıyorum. Çok insan benim şarkılarımla evlendi. Genelde türkü formatlı işler söylediğim için 10 tane bayi toplantısı ya da festivale gidiyorsam, 20 tane de düğüne gidiyorum. Bu albümde de yine çok hareketli ve oynatacak şarkılar var, o yüzden böyle bir söylemimiz oldu. Evliliğe gelince... (Albümünü işaret ediyor) İşte yeni sevgilim burada!
GEYŞA RUHLU BİR KADIN İSTİYORUM
Nasıl bir kadınla evlenmek isterdiniz?
- Klasik bir cevap olacak ama; geyşa ruhlu olsun! Ben çok seviyorum bana hizmet edilmesini. Aslında hizmet demeyelim de, Türk erkeklerinin genelinde olduğu gibi bende de öyle bir padişahlık durumu var. Anneannemin de etkisi büyük bunda. Ben küçükken, okuldan eve geldiğimde anneannem yemeğimi hazırlamış olurdu. Neredeyse elimi yüzümü yıkamadığı kalırdı. Tabii karşı taraf bu kadar hizmet ederse bana, ben de onu hoş tutarım. Hediyeler alır, sürprizler yaparım. Çiçek alırım mesela, onun için çay yaparım. Ben denedim, çay demlemek işe yarıyor! (Gülüyor)
Albümde farklı türlerde şarkılar var. “Üç Beş” arabesk bir şarkı olmuş mesela, bir başka şarkınız disko müziği gibi...
- “Üç Beş”teki arabesklik, kullandığımız enstrümanlardan kaynaklanıyor. “Bal Gibi”de de o durum var, çünkü bu iki şarkı Arap kökenli. “Seve Seve”de ise Balkan ezgilerini kullandık. Balkan, arabesk ve slow şarkılardan oluşan bir albüm oldu. İçinde her şey var yani.
Dövmeleriniz, küpeleriniz... Aslında görünüş itibarıyla rock’çı havası var sizde. Sanki yaptığınız müzikle imajınız biraz ters düşüyor...
- Vallahi, bunu ben de anlayamıyorum, yarın bir psikoloğa gideceğim! (Gülüyor) Ben böyleyim, kendimi bu şekilde rahat ve iyi hissediyorum. Dövmelerime de aşığım.
MANYAĞIN TEKİYİM
“Üç Beş” şarkısında “Kafamı takmam aşka” diyorsunuz, gerçekten takmaz mısınız?
- Sadece aşka değil, hiçbir şeye takmam diyorum şarkıda. Öyle bir şey yok tabii, ben her şeyi takarım kafaya. Manyağın tekiyim. Saat 01.00’de kafama bir şey takılır, yatar uyurum. Sonra sabaha karşı 05.00’te tekrar uyanır, onu düşünmeye devam ederim.
İBO VURULUNCA ALBÜMÜN ÇIKIŞINI ERTELEDİM
“Hadi Hadi” şarkısını İbrahim Tatlıses de albümüne almak istiyormuş, hatta bu yüzden sizi de aramış. Doğru mu bu söylenenler?
- Hayır, İbrahim Bey aramadı. Ondan hiçbir zaman böyle bir talep gelmedi. Ben onu severim, programına çıkmışlığım da var. Sadece biri arayıp abuk sabuk sözler söyledi ama kim olduğunu bilmiyoruz. Bu arada İbrahim Bey, tam benim albümümü çıkaracağım zaman vuruldu. O yüzden albümün çıkışını erteledim. İnsanların üzgün olduğu bir dönemde neşeli bir albüm çıkarmak istemedim.