Bu albüm kırmızıya çalıyor

Güncelleme Tarihi:

Bu albüm kırmızıya çalıyor
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 23, 2004 00:00

Yirmi yıllık dostların ‘Kırmızıya Çalıyor’ adını verdikleri albüm, ikilinin ilk ortak albümü, bundan sonra atılacak adımların da habercisi. Albüm, onların deyiÅŸi ile gökkuÅŸağının renkleri kadar göz alıcı, ama bir o kadar da mütevazı ÅŸarkılardan oluÅŸuyor. ‘Ercüment’in Latin caz geçmiÅŸi benim klasik tavrım ile birleÅŸince ortaya üst yapısı, rengi ve kokusu daha Latin, funk ve fusion bir albüm çıktı’ diyor, Önder Focan. Albüm onlara göre tam da bugünün müziÄŸini yansıtıyor. Cazın gidiÅŸatını da deÄŸerlendiren usta müzisyenler zehir gibi genç bir kuÅŸağın geldiÄŸini ve her ÅŸeye raÄŸmen bu ülkede caz yapıyor olmanın baÅŸka bir keyif olduÄŸunu söylüyorlar. Nasıl karar verdiniz bu albümü yapmaya?-Ercüment Vural: Biz Önder’le aÅŸağı yukarı yirmi senedir tanışıyoruz. Yaklaşık iki yıl evvel birlikte çalalım dedik ve Nardis’te çalmaya baÅŸladık ve seyirciden çok güzel tepkiler aldık. Hadi bunu bir albüme dönüştürelim dedik. Bir günde dokuz parçayı birden kaydettik. Ä°ki günde albümün tüm kaydı bitti. Albümün adı neden ‘Kırmızıya Çalıyor’?-Önder Focan: Bu bir ÅŸarkının adı yalnızca. Bu ÅŸarkı hepimizin sevdiÄŸi ve hoÅŸlandığı bir ÅŸarkıydı. Albüme isim vermemiz söz konusu olduÄŸunda grubun genel müziÄŸini iyi yansıtan ÅŸarkılardan biri olarak ‘Kırmızıya Çalıyor’u seçtik, o yüzden albümün ismi olarak onu seçtik.Nasıl bir ruh haliyle bestelendi bu parça?-E.V: Ben akrep burcuyum ve kırmızı benim için önemli bir renk. ‘Kırmızıya çalıyor, kırmızıya yaklaşıyor’ benim daha yakın hissettiÄŸim bir ruh hali. Kontrollü bir tutkuluyum yani.Albüm için bir yandan gökkuÅŸağı kadar göz alıcı, bir yandan da mütevazı diyorsunuz. Bu iki zıt kutbu nasıl bir araya getiriyor?-E.V: GökkuÅŸağı çok mütevazıdır. Çok güzel ve göz alıcı bir görüntüdür ama çıkış noktasını görürsünüz; ulaşılamaz deÄŸildir, yanıbaşınızdadır. -Ö.F: Bizim amacımız yaptığımız iÅŸi hep en üst noktaya getirmek. Bunu baÅŸarınca da ben bunu yaptım diye kasım kasım kasılan adamlar deÄŸiliz. Ä°nsanlıkla üretim arasında bir denge bu. Mütevazı insanlarız. CAZ HERKESÄ°N MÃœZİĞİ DEĞİLTürkiye’de caz neden daha geniÅŸ kitlelere ulaÅŸmıyor? -Ö.F: Bu aslında sadece insanlarla deÄŸil, müzisyenlerle de ilgili bir ÅŸey. Bir taraftan da, hangi ülkede olursa olsun caz biraz marjinal bir ÅŸey. Yeteri kadar tanıtılamaması, müzisyenlerin o yönde üretimler yapmaması, caz adından insanların korkması gibi bir sürü sebepten dolayı çok geniÅŸ kitlelere ulaÅŸamıyor. Ama cazın öyle bir derdi de yok; caz dinleyicisinden emek sarf etmesini ister. Herkese kolaylıkla ulaÅŸabilecek bir müzik deÄŸildir. Caz, daha iyi bir müzik bilgisi ve birikimi gerektiriyor diyebilir miyiz?-Ö.F: Bu resimli roman okumakla edebi eser okumak arasındaki farklar gibi. Bir türü küçümsemek için söylemiyorum ama biraz daha fazla emek istiyor caz. Dinledikçe insanın kulağı alışıyor, alıştıkça seviyorsunuz. Bir de bir sürü caz türü var. Hepsini sevmek zorunda da deÄŸilsiniz.-E.V: Ben caz müzisyeniyim ama benim de dinlemediÄŸim, dinlemeyi sevmediÄŸim ya da algılayamadığım caz türleri var. Bu albüm nasıl kategorize edilebilir?-Ö.F: Ãœslup ve tavır olarak caz baÅŸlığı altına koymalıyız. Ama bir yandan Ercüment’in çok ciddi bir Latin geçmiÅŸi var. Ben klasik cazcıyım. Ä°kimizin ortak ara kesiti funk. Gruptaki müzisyenlerin funka ve Latin’e yatkınlıkları söz konusu. Ä°fade tarzı caz ama üst yapısı, rengi ve kokusu anlamında daha Latin, funk hatta fusion diyebiliriz. Chill out’a da çok yakın. Bu albüm tam bugünün müziÄŸini yansıtıyor. Etnik öğeler caza ne kadar yakışır? Bu albümde ne kadar var?- Ö.F: Zaten cazın kökünde, çıktığı noktada bir etnik öğe var. Caz çok bireyselliÄŸi de öne çıkaran bir müzik. Yani sizin coÄŸrafyanız, anneniz, babanız, terbiyeniz, her ÅŸey onun içinde. Cazın esprisi o. Ben hiç etnik kokan bir ÅŸey çalmasam da benim etnik özelliÄŸim oraya bir ÅŸekilde yansıyor. Bu albümde de böyle öğeler var. Bir Türk Amerikalı gibi caz çalamaz, çalmamalı da. Cazın güzel tarafı hangi kültürü almışsan onu yansıtıyorsun. Türkiye’de caz müzik yapıyor olmaktan memnun musunuz?-E.V: Altı yedi sene öncesine kadar daha negatif düşünüyordum ama ÅŸimdi gayet memnunum. Çünkü birilerinin burada bunu yapması gerekiyor ve ne ÅŸanslıyız ki bunu biz yapıyoruz. -Ö.F: Bizim neslimizde ‘Bu memleketten bir ÅŸey olmaz’ ruh hali çok yaygındı, bir yılgınlık, ‘Ben yapsam kimse anlamaz’ kaçışı ve tembelliÄŸi vardı. Ama bir ÅŸeyler yapmak lazım. Ä°lk albümüm bence dünyanın en kötü kayıtlarından biridir ama o olmasaydı diÄŸerleri olmayacaktı. Ä°stediÄŸimizde yurtdışında da çalabiliyoruz zaten.ZEHÄ°R GÄ°BÄ° GENÇLER YETİŞİYORNasıl bir deÄŸerlendirme yapabiliriz caz seyircisi ile ilgili? Mesela gençler yeterince ilgililer mi caza?- Ö.F: Ä°nsanların kafasında ‘Cazı 50’li ve üzeri yaÅŸlarda insanlar, şık atmosferlerde, Fransız konyakları içerek dinlerler’ gibi bir portre var. Böyle bir ÅŸey dünyada da yok ve Türkiye’de de bu imaj git gide kırılıyor. Caz müzisyenleri Kore Gazileri ya da kelaynak kuÅŸları gibi kalamaz, arkadan birilerinin gelmesi lazım. Genç müzisyenler gelirken dinleyici kitlesini de getirsin ki, cazın kitlesi geniÅŸlesin.Hálá daha fazla bir bedel ödemiyor muyuz caz dinlemek için? Caz kulüpleri ne kadar öğrenci bütçesine yakın mesela?-E.V: Bu da tamamen yanlış yerleÅŸmiÅŸ bir yargı. Sinema biletinden daha ucuz, bir caz performansını izlemek. Bazı günler o para bile alınmıyor. Bir öğrencinin ya da para kazanmayan birinin de çok rahat izleyebileceÄŸi bir noktada ÅŸu anda.Cazın geleceÄŸini nasıl görüyorsunuz? -Ö.F: Zehir gibi gençler yetiÅŸiyor. Caz tıkanık bir dönem geçirdi ama ÅŸimdi üniversitelerin caz bölümleri var. Burada okuyan gençler ve onların çevreleri taze bir soluk getirdi. Bunlar sadece amatör de deÄŸiller, canavar gibi çalıyorlar.Deep Purple’dan cazaÖ.F: Lisede Deep Purple hastasıydım. Onların müziÄŸinde caz hissi vardır. Bu adamlar cazı yalayıp yutmuÅŸlar da, üzerine böyle bir müzik yapıyorlar gibi geliyordu bana. Bir caz programı vardı TRT’de, onu izlerdim. Tek kanal olunca insan bir ÅŸekilde her ÅŸeyden az buçuk da olsa haberdar oluyor. Åžimdi ise nerede ne olduÄŸunu bilmiyorsanız, Ä°stanbul’da 70 yıl yaÅŸayıp tek nota caz duymadan ölebilirsiniz.E.V: Ben 14-15 yaÅŸlarında caz ÅŸarkıları çalmaya baÅŸladım. Ondan önce Deep Purple çalıyorduk. Sonra Miles Davis bana baÅŸka kapılar açtı.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!